Çocukluğunda yaşadığı sıkıntıları duygulanarak anlatan Barbaros “Benim annem -babam ben daha 3 yaşındayken ayrılırlar, annem başka biriyle evlenir. Evlendiği insan bizi istemez ve tam tamına 7 kardeş ortada kalırız. Babam da üvey anne getirir. Kardeşlerimin bazıları evden ayrılırlar. Ben ve 4 kardeşim üvey anne eline kalırız; ondan sonra hayat başlar benim için. Daha, çok ufak yaşlarda işkence ile tanışarak bir aile travması yaşadım. O yaşlarda sokaklarda dilencilik, hırsızlık, simit satma, ayakkabı boyacılığı vs. aklınıza ne gelirse yaptım… Izdırap oldu bana hayat. Hem ailem yıkılmış hem de üstüne üvey anne işkencesiyle büyüyen bir ortamda geleceğe dair ne beklersiniz ki o çocuktan” ifadelerini kullandı. “ ‘Güneş her gün yeniden doğar’ derler ya, yani benim için umut her gün yeniden doğuyordu gökyüzünde… Umudumu hiçbir zaman kaybetmedim o kör yaşanmışlıkların içinde!” diyen Barbaros hayata sarılışını şöyle dile getiriyor: “Daha 5 yaşında iken Çankırı’da hırsızlık yapmaya girdiğim bir ev benim hayatımı kurtarıyordu. Çankırı Kırkevler yolu üzerinde bulunan Emniyet Lojmanları binasına hırsızlığa girdiğim o ev Çankırı il emniyet müdürünün eviymiş. Aşağıda bekleyen polis abi lavaboya girmiş beni fark edememişti. Girdiğim evde o sırada evde olup beni yakalayıp karakola götüren emniyet müdürü ailemi çağırdı, onlara nasihatler vererek beni yolladı. Daha sonra il emniyet müdürü bir polis memuru görevlendirir ‘bu çocuğu yakın takibe alın bana her gün bilgi verin’ der. Hakkımda topladığı bilgiler, benim bir aile için sermaye olduğumu, sokaklarda çalıştırılıp her türlü suça bulaştığımı fark eden emniyet müdürü Ankara’ya giderek eski adı SHÇEK olan Genel Müdürlükte benim koruma altına alınmamı sağlar. Çankırı’nın tek üst geçidi olan köprü altında ayakkabı boyarken bir resmi araç beni alıp Çankırı 100. Yıl Yetiştirme Yurdu’na götürür… Aman Allah’ım! Benim için bir cennet kapısı açılmış gibiydi. Artık devletimin şefkatli kollarına kavuşmanın mutluluğu ile sıcak bir yaşama merhaba dedim… Allah’ım, bu milletimizden devletimizden razı olsun ki; tehlikelere en açık, en savunmasız olduğum zamanlarda sahip çıkılmanın mutluluğu içerisinde bu duyguyu hep içimde yaşattım. Her zaman da söylerim, tekrar bu dünyaya gelsem yine yurtlarda olmak isterim. Orası apayrı bir dünya bunu yaşamadan anlayamaz insan. ‘Daha çok söylenecek söz, yaşanacak kocaman bir ömür var’ diyorum ama yaşananları bir metne sığdırmak istesek sığmaz sayfalara… 18 yaşına kadar yurtlarda her türlü imkâna sahibiz, maddi anlamda hiçbir sıkıntımız olmuyor. Her şey var. Evet ama bir tek bizleri saracak, kucaklayacak sıcacık yürekler yok. Sevgi yoksunluğunu iliklerimize kadar hissederiz biz yurt çocukları. Zaman gelir yaş 18 olur, yolun sonu derler. Sudan çıkmış bir balık gibi ortada kalırsınız. Örneğin ben 18 yaşında çıktım. Sokaklarda kaldım, çok zorlandım ve hep şunu dedim kendimce ‘bir gün ben kendi düzenimi kurarsam benim yaşadığım bu sıkıntıyı kardeşlerime yaşatmayacağım’. Bu hep benim içimde kanayan bir yaradır…18 yaşından sonra yetiştirme yurtlarından ayrılan kardeşlerimizin kalacak bir yerleri yok. Ben de yetiştirme yurdundan ayrıldıktan sonra uzunca bir süre parklarda, garajlarda yatmak zorunda kaldım ve hep şuna üzüldüm, ‘ben devletin çocuğuydum ama neden sokakta kaldım’. Yurtlardan ayrıldığımız zaman yalnızlığa itiliyoruz bizler. Zaten en büyük korkumuz da yalnızlıktır. Bu sorunun çözüme kavuşması, bizim yaşadığımız sıkıntıları kardeşlerimizin de yaşamaması amacını güderek, EYTAM Derneği’ni kurduk. Yetiştirme yurtlarında karşılaştığımız sorunların dile getirilmesi noktasında yoğun çalışmalar içerisindeyiz. Yaklaşık iki milyona varan sayımızla kocaman bir aileyi temsil ediyoruz. İnsanların bizlere kulak vermesini ve güvenmesini istiyoruz. Zira bizler bu toplumun parlayan gençleri, umutları, yarınlarıyız...”
GÜNDEM
05 Eylül 2019 - 07:17
"18 Yaş Yolun Sonuymuş Meğer"
Çankırı 100. Yıl Yetiştirme Yurdu’nda yetişen, oradan hayata atılan, kendi ayakları üzerinde durmayı başardıktan sonra yetiştirme yurtlarında koruma ve bakım altına alınan çocukları/gençleri spor ve sanatsal projelere yönlendirerek gençleri sosyal hayata dâhil etmek amacıyla 2015 yılında EYTAM Derneği’ni kurarak başkanlığını yürüten Ahmet Barbaros duygularını gazetemizle paylaştı.
GÜNDEM
05 Eylül 2019 - 07:17