Yolculuk nereye… Cevap, “Ankara”… Hayırdır inşallah denilince Çankırı’ya tayinim çıktı oraya gidiyorum… Öyle mi, Ankara-Çankırı mı; hayırlı olsun… Hayır, Çankırı-Çankırı… Derken Çankırı’nın ayrı bir vilayet olduğunun izahı… Evet, o yıllarda yoğunca, ancak şimdilerde ise nadiren Çankırı nedense Ankara’ya bağlı gibi düşünülüyor. Ya da Çankaya ile algı karışması mı oluyor bilemiyorum…Çankırı’ya vardığımda şehir girişinde nüfus 46 bin yazıyordu. Şimdikinden yaklaşık 40 bin daha az… Ve ilk tanışmalardan sonra, nesi meşhur Çankırı’nın diye sordum… Biraz espritüel bir cevapla karşılaştım: Tozu, tuzu ve kızı…Evet, aslında o yıllarda bilinmekle beraber “tuz” öne çıkarılamıyordu nedense… Gerçekten Çankırı’nın tuzu meşhur olabilirdi… 2004 yılından sonra, dönemin Valisi Ali Haydar Öner (rahmetle anıyorum) Çankırı’nın kalkınma çabalarına turizmi de katmak istiyordu. Bunun için Kaya Tuzu Mağarası önemli bir obje olarak gündeme getirilmeye başlandı. Bu arada kaya tuzuna dayalı başta lamba olmak üzere hediyelik eşyalar konusunda üretimler ve fikirler ortaya konuldu. Bu girişimler yerel düzeyde destek gördü…2012 yılından itibaren dönemin Valisi Vahdettin Özcan tarafından başlatılan İstanbul ve Ankara tanıtım günleri kaya tuzu ve kaya tuzundan üretilen objelerin tanıtım yelpazesini genişletti… Diğer taraftan uzmanlara ait demeçlerle kaya tuzunun içeriğindeki 82 elementten dolayı doğal ve faydalı olduğu gündeme getirildi. Valilikçe 2015’de düzenlenen konferansla “sağlık, beslenme ve mineral çeşitliliği” açısından kaya tuzunun faydaları kamuoyu ile paylaşıldı. (Konferansçı, Prof. Dr. Canan Karatay). Belki de en etkilisi bu oldu… Ekranlarda, sosyal medyada ve basında izlenen bir uzmanın Çankırı Kaya Tuzunu öneriyor olması önemli bir kazanım oldu… Kaya tuzu Çankırı için hem bir turizm değeri hem de ekonomik bir değer oldu… Artık ülke genelinde Çankırı denilince akla “Kaya Tuzu” gelmekte… Geçtiğimiz günlerde Bursa’da bir semt pazarında dolaşırken Çankırı tuzunun bereketli bir şekilde tüketiciyle buluştuğuna tanık oldum… Bursa Uludağ Üniversitesi’nde öğretim üyesi bir arkadaşımı ziyaret ettim odasında kaya tuzundan bir isimlik: Çankırı’dan dedi… Nisan ayında bir AB projesi kapsamında Macaristan’da bulunurken tanık oldum: Kaya tuzundan bahsedilirken Macar bir katılımcı “bana 2015 yılında isimlik hediye edilmişti, ben sizin tuzu biliyorum” dedi… Tuzumuz sınırları aştı… Eskiden eşle dostla telefonla görüşürken “Çankırı’dan var mı bir isteğiniz” deyince, “canınızın sağlığı” derlerdi… Şimdi “kaya tuzu, tuz lambası…” deniliyor…Kaya tuzu kentimizle bu kadar özdeşleşmişken değerini bilmek lazım… Yoğunlaşan talep karşısında “Çankırı tuzuymuş” gibi başka diyarların tuzuna başvurmak ileride talebi düşürecektir. Artık göl tuzu da preslenip lamba ya da başka objeye dönüştürülmekte, Tuz Gölü yönündeki seyahatlerde buna rastlamak mümkün… İlerleyen yıllarda mukayeseli tespitlerden ya da analizlerden farklar fark edilecektir. Dolayısıyla tuzumuza bağlılık önemli!Özellikle sofralık anlamda doğal haliyle kaya tuzuna yönelik talep zirveye yakın iken bu konumu korumak ve tuzumuzu katışıksız tutmak kaçınılmazdır…
YEREL
22 Mayıs 2019 - 09:01
Güncelleme: 22 Mayıs 2019 - 09:11
KENTLERİN TANINIRLIĞI (Çankırı Kaya Tuzu)
GAZİ BAYKALER Yıl 1994… Manisa’dan Çankırı’ya tayin oldum. Çekirdeksiz üzüm ve mesir macunu diyarından “tuz” diyarına doğru çıktım yola… Tatlıdan tuzluya geçiş yaptım, bir anlamda… Çankırı’ya ulaşmak için İzmir otogarda Ankara otobüsüne bindim, o yıllardaki yolculuk maalesef duman altıydı… Otobüs hareket ettikten hemen sonra yoldaşınız tarafından tütün mamulü uzatıldığına genelde tanık olurdunuz… Bu ikram sohbetin başladığı manasını taşırdı.
YEREL
22 Mayıs 2019 - 09:01
Güncelleme: 22 Mayıs 2019 - 09:11