İslam dininin ticaret ahlakı ile ilgili getirdiği ilkeler:
- Fırsatçılık Yapmamak
Allah Resulü (s.a.s.) Efendimiz “Sizden birisi kendisi için arzuladığını mümin kardeşi için de arzulamadıkça kâmil imana ulaşamaz.” (Buhârî, İman, 7) buyurmuştu. Bu hadisi şerif hayatın her alanında önemli bir ölçüdür. Zira herkes kendisine karşı dürüst ve güvenilir olunmasını ister.
Ticarette samimi olunmalı, kişi kendi kârını düşünmekle birlikte, toplumu da düşünmelidir. Alışverişte adaletli, merhametli, diğerkam olunmalı, fırsatçı ve bencil olunmamalıdır. Yükselirken, kazanırken başkalarının omuzların basılmamalı ve ezilmemelidir.
- Karaborsacılık Yapmamak
İslam dini ticarette fiyat sınırlandırması getirmemiş, serbest piyasa esas almıştır. Hz. Peygamber (s.a.s.), h. 8. yılın (629) başlarında Medine’de yaşanan gıda maddeleri sıkıntısı sebebiyle aşırı artan fiyatları sınırlaması yönündeki talebi satıcılara haksızlık olacağı gerekçesiyle geri çevirmiştir. (İbn Mâce, Ticârât, 27; Ebû Dâvûd, Büyûʿ, 49; Tirmizî, Büyûʿ, 73) Resûl-i Ekrem, arzın talebi karşılamadığı o özel ortamda serbest rekabet sonucu teşekkül eden fiyatlara müdahaleyi isabetli bir iktisat politikası olarak görmemiştir; dolayısıyla fiyat takdirinden kaçınmış, fakat bütünüyle yasaklamamıştır. Kamuya zarar verecek kadar fiyat artışı, söz konusu mal veya hizmetlere umumi ihtiyaç duyulması, pahalılığın üretici veya satıcıların spekülasyonundan kaynaklanması, esnaf ve tüccar gerekse uzmanlar arasından seçilecek adalet ve emanet sahibi bilir kişilerle istişare edilmesi, üründe kalite, hizmette uzmanlık farklarının dikkate alınması, “Zarar ve zararla mukabele yoktur” ilkesi gereği hem satıcıların hem alıcıların yararının gözetilmesi, mâkul bir kâr payı bırakılarak tarafların rızalarının sağlanması gibi vb. şartlarla piyasada fiyat müdahalesi yapılabilir. (Cengiz Kallek, Narh, DİA, İstanbul 2006, XXXII, 387-388)
İslam ticaret hukukunda karaborsacılık yasaklanmıştır. Karaborsacılık, darlığı kamuya zarar verecek tüketim mallarının kıtlık yaratmak amacı ya da fiyat artışı beklentisiyle piyasadan çekilmesidir. Karaborsacılıkla piyasada yapay/sunî bir kıtlık oluşturulmakta, piyasa istikrarının bozulmasına sebep olmakta, az emekle çok kazanılmaktadır. Karaborsacılık İslam’ın ruhuna uymayan, şefkat ve merhamet esasına dayanan İslam Ahlakına ters, dinen çirkin ve kötü bir davranış olarak kabul edilmiştir. Mezheplerin çoğuna göre karaborsacılık haramdır. Üreticinin kendi zirai ve sanai ürününü stok etmesi ise karaborsacılık değildir. Bolluk ve ucuzluk zamanında stok yapılması caizdir.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) “Karaborsacılık yapan kimse günahkârdır.” (Müslim, Müsakat, 129) “İnsanlara satmak üzere mal getiren rızıklandırılır, malını stoklayıp karaborsaya düşüren ise lanetlenir.” (İbn Mace, Ticaret, 6) buyurmuştur.
Ticaret erbabının kazanması, sermayesini çoğaltması pek tabii normaldir. Ancak fiyatların yükselmesi için malı stok yapması, insanların ihtiyacı varken satmaması hem dînî hem de insanî olarak doğru kabul edilmez. Hadisi şeriflerde bu durum şiddetle yasaklanmıştır.
Halifeliği döneminde Hz. Ömer bir gün mescide gitmek üzere dışarı çıkmıştı. Yürürken yol kenarında yayılmış duran bol miktarda yiyecek maddesi gördü. “Bunlar nedir?” diye çevresindeki insanlara sordu. Onlarda satılmak üzere dışarıdan getirildiğini söylediler. Bunun üzerine Hz. Ömer, “Allah bu yiyeceklere ve bunları getirenlere bereket ihsan etsin” diye dua etti. Orada bulunanlar “Ey müminlerin emiri! Sen bunlara dua ediyorsun ama sahipleri bunları karaborsaya düşürdüler” diyerek Hz. Ömer’e şikayet ettiler. Hz. Ömer bunların kim olduklarını sordu. “Hz. Osman’ın azaldı kölesi Ferruh ile senin azaldı kölen falanca kişi” cevabını verdiler. Bunun üzerine Hz. Ömer r.a. haber gönderip her ikisini de çağırttı ve onlara müslümanların yiyeceklerini stok etmelerinin sebebini sordu. “Ey müminlerin emiri, kendi mallarımızı alıp satıyoruz.” cevabının alınca Hz. Ömer, Hz. Peygamber’in “Müslümanların yiyeceğini stoklayıp karaborsaya düşürenleri Allah ya iflasla ya da cüzamla cezalandırır, dediğini işittim” diyerek yaptıklarının yanlış olduğunu söyleyip bu konuda onları uyardı.
Hz. Ömer’in bu uyarısı Hz. Osman’ın azadlısı Ferruh’u etkilemiş, hatasını anlamış bir daha yapmayacağını söylemiş ve tevbe etti. Hz. Ömer’in azadlısı ise kendi mallarımızı alıp satıyoruz diyerek itiraz etmişti. Karaborsacılıktan da vazgeçmedi. Hadisin ravisi Ebu Yahya bu şahsın daha sonra cüzamlı bir hale geldiğini kaydetmişti. (Hadislerle İslam, Komisyon, DİB, Ankara 2014, V, 205)
Karaborsacılık İslam ticaret hukuku ve ahlakı esaslarına göre yasaktır, haramdır. Müslümanlığımızın kalitesi çarşı pazarda, alışverişimizde görülecektir. Ticaret ahlakımızda yukarıda verilen bilgilere ilave olarak:
- Samimi ve iyi niyetle ticaret hayatına başlanmalı, alırken ve satarken İslam ahlakı esaslarına riayet edilmelidir.
- Meslek seçiminde helal alanlar seçilmelidir.
- Kanaatkar olunmalı, bencil ve fırsatçı olunmamalı, başkaları da düşünülmelidir.
- Güven ve itimad sarsılmamalıdır. İnsaf ve merhametli olunmalıdır.
- Sözler yerine getirilmeli. Borçlu süre isterse müsaade edilmeli.
- Hak sahiplerini hakkına riayet edilmelidir. İlahi gözetim altında olunduğu unutulmamalıdır.
- Maldaki kusur varsa gizlenmemeli. Yalan yere yemin edilmemeli.
- Pazarlık üzerine pazarlık yapılmamalı.
- Faizli alışverişte bulunulmamalıdır.