Cami, “toplayan, bir araya getiren” anlamında Arapça cem’ kökünden türemiştir. Cami, Allah’a kulluk amacıyla insanları bünyesinde toplayan mekândır. Cami kelimesi, başlangıçta sadece cuma namazı kılınan büyük mescidler için kullanılan el-mescidü’l-câmi’ (cemaati toplayan mescid) isminin kısaltılmış halidir. Mescid, Arapçada “eğilmek, tevazu ile alnı yere koymak” anlamına gelen sücûd (secde edilen yer) kelimesinden türemiştir.Zaman içerisinde hicrî IV. (miladi X.) yüzyılın başlarında “cami” kelimesi tek başına kullanılmaya başlamıştır. Daha sonra, içinde cuma namazı kılınan ve hatibin hutbe okuması için minber bulunan mescidler cami; minberi bulunmayan yani cuma namazı kılınmayan küçük mabetler ise sadece mescid olarak anılır olmuştur.
Osmanlı Devleti döneminde padişahlar tarafından inşa ettirilen büyük camilere “selâtin camileri”, vezirler ve diğer devlet ricâli tarafından yaptırılan orta büyüklükteki camilere yaptıranın adına izafeten sadece cami, küçük olanlara da mescid denilmiştir. (Bkz. DİA, Ahmet Önkal-Nebi Bozkurt, “Cami”, 7/46-47.)
İslam’ın ilk yıllarında Mekke’de Müslümanların toplandıkları, ibadet ettikleri özel bir yeri yoktu. Kabe, hemen yanı başlarında olmasına rağmen, putlarla dolu ve müşriklerin kontrolünde idi. Mekke’de Müslümanlar, Erkam b. Ebî'l-Erkam (ra.)'ın evinde gizlice toplanmışlardı. Allah Resulü (s.a.s.) Erkam’ın evine gelip, inen ayetleri tebliğ ediyor, İslam’ı anlatıyor, müslüman olacaklar orada müslüman oluyordu. Tarih, fedakar bu sahabeyi unutmayacak evi, “Daru’l Erkam” tarihin altın sayfalarına kaydedecekti. Hz. Ömer (ra.) Erkam’ın evinde müslüman olanlardı. Hz. Ömer'in İslâm'a girişi ile müslümanlar ilk olarak topluca Kâbe'ye kadar giderek burada müşriklere karşı bir duruş sergielemişlerdi.
Hz. Peygamber (s.a.s.) hicret esnasında Kuba’ya gelince Mescid-i Kuba’yı yaptırdı. Mescidin arsasının kabilenin ileri gelenlerinden Külsûm b. Hidm’e ait olduğu ve Külsûm’ün arsayı mescid yapılması için bağışladığı rivayet edilir. Mescid-i Kubâ yapılırken Resûl-i Ekrem’in bir işçi gibi çalıştığı, taşıdığı ağır taşları ellerinden alıp yardımcı olmak isteyenlere bir başkasına yardım etmelerini söylediği Abdullah b. Revâha’nın, “Mescidin inşasına katılanlar, ayakta olsun oturarak olsun Kur’an okuyanlar, geceleri uykuyla geçirmeyenler kurtuluşa erdiler” diye şiirler okuduğu, her beytin son kelimesinin Resûlullah tarafından tekrarlandığı rivayet edilmektedir. (Bkz. DİA, Hüseyin Algül, “Mescid-i Kuba”, 29/279.) Ayrıca Kuba Mescidi Kur’an’ın, takva üzerine bina edilen mescid olarak tescillediği yerdir. (Tevbe, 9/108) Daha sonra Medine’ye teşrif eden Allah Resulü (s.a.s.), Sehl ve Süheyl adlarındaki iki yetimden satın alınan arsaya Mescid-i Nebevî’yi yaptırdı. (Buhârî, Menâkıbü’l-Ensâr, 45) Mescidin arka kısmında fakir sahabelerin barınması için Suffe adıyla bir yer ayrılmış, doğu duvarı boyunca Hz. Peygamber ve ailesine ait odalar inşa edilmiştir.
Camiler İslam dininin ve millî kültürümüzün vazgeçilmez değerlerindendir. Cami İslam’ın sembolü ve mührüdür. Cami, bedenleri topladığı gibi ruhları da bir araya getirmektedir. Cami, amir-memur, yoksul-zengin, genç-yaşlı, rengi, dili ne olursa olsun herkesi bünyesinde toplayan mekândır. Cami sadece ibadet edilen yer değildir. Cami, dini bilgilerle birlikte; güzel ahlakın, insan, vatan, bayrak sevgisinin, merhametin, şefkatin, saygının, değerlerin öğrenildiği yerdir.
Hz. Peygamber döneminde Mescid-i Nebevi, çok geniş ve farklı görevlerin icra edildiği bir mekândı. Asrısaadette Mescid-i Nebevi, hem vahyin dünyaya açılan penceresi hem de idari, askeri, sosyal işlerin görüşülüp karara bağlandığı, elçilerin kabul edilip diplomatik görüşmelerin yapıldığı bir yerdi. O dönemde mescitler hayatın merkezi ve kalbi idi.
1-7 Ekim tarihleri farklı temalarla Camiler ve Din Görevlileri Haftası olarak kutlanmaktadır. Bu yıl da “Camiler ve Din Hizmetine Adanmış Ömürler” konusu etrafında, etkinliklerle farkındalık oluşturulmaya çalışılacaktır. Allah’ın isminin yücelmesi, İslam’ın gönüllere ulaşması uğrunda sahabe ruhuyla yaşayan, ömrünü bu uğurda feda eden gönül insanlarına, camilerimizin maddi ve manevi imarında hizmet eden kardeşlerimize ve din görevlilerimize selam olsun. Ahirete irtihal eden edenlere de Rabbimiz rahmetiyle muamele eylesin. Yeniden camilerin hayatımızın merkezinde olması dua ve temennisiyle cumanız bereketli ve feyizli olsun.