Aile kurmak ve aile olmak. Ailenin sağlam temeller üzerine kurulması son derece önemlidir. Öncelikle eş seçiminden başlanarak taraflar beklentilerini, hedeflerini belirlemelidir. Kişiyi cennete ulaştıracak ve dünyasını cennete çevirecek bir yuva kurmak için bir takım gayretler gerekmektedir elbette. Bir aile kuracakların aileden beklentiler nelerdir? Geçici ve dünyevi istekler mi? Hem dünya hem de ahiret mutluluğu mu?
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) eş seçiminde dört ölçüte dikkat çekmişti: “...Mal, asalet, güzellik ve din. Sen dindar olanı seç ki elin bereket görsün.” buyurdu. (Müslim, Rada, 53) Bir çeşit ailede mutluluğun anahtarını bize göstermişti Allah Resulü. Sadece mülk, soy ve güzellik peşinde olanlar bunları kısa süreliğine elde etseler bile, huzuru ve mutluluğu elde edemezler. Mal, asalet, güzellik insanı kör eden, cezbeden bu vasıflar arzulanan huzuru yakalamaya yetmeyecektir. Ancak dinin öngördüğü bir hayatı yaşamak ve ahlakî erdemleri kuşanmakla elde edilir.
“İçinizden Allah’ın lutfuna ve âhiret gününe umut bağlayanlar, Allah’ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Resûlullah’ta güzel bir örneklik vardır.” (Ahzab, 33/21) buyuran Rabbimiz Hz. Peygamber (s.a.s.)’i rehber edinmeyi, model almayı bize öğütlemiştir. Peygamberlerin gönderiliş gayesi, gönderildikleri toplumları Allah’ın isteği doğrultusunda dönüştürme, ilahi iradeye uygun bir medeniyet kurmadır. Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayette Rabbimiz Peygamber Efendimize uyulmayı emretmiştir. Peygamber Efendimizin (s.a.s.) görevi sadece ilahi vahyi ulaştırmak değil idi. Tebliğ yani dini insanlara ulaştırmak, dini açıklamak ve dinin nasıl yaşanacağını göstermek olmak üzere üç ana başlıkla Peygamber Efendimizin görevini ifade edebiliriz. Allah Resulü’nün, Kur’an-ı Kerim’de bildirilen emir ve yasakların hayata geçirilmesinde, uygulanmasında rehber ve örnek olması son derece önemlidir. Peygamber Efendimizi tanıkça gerçekten onun örnek alınmaya değer, numune-i imtisal, en güzel örnek olduğu anlaşılacaktır.
Nasıldı Allah Resulü evinde, hanesinde? Ailesi kim idi? Son peygamber, kendisinden sonra peygamber de kitap da gönderilmeyecek olan Sevgili Peygamberimiz annesi, eşleri ve çocukları ile nasıl bir hayat sürdü?
Dünyaya yetim olarak gelen Sevgili Peygamberimiz, annesi ile geçirdiği yıllar onun hayatında şefkat ve sevginin iz bıraktığı seneler olarak hatırlanmıştı. Peygamber Efendimize sütannelik yapan Süveybe, Halime, dadılık yapan Ümmü Eymen ve sekiz yaşından yirmi beş yaşına kadar bir anne şefkati ile ilgilenen Fatıma bint Esed Peygamber Efendimizin hayatında “ikinci annem” “annemden sonra annem” dediği hanımlardı. Bu hanımlara hayatı boyunca değer vermiş, ilgilenmiş, alakasını kesmemiş, hediyeler vermiş ve onları sık sık ziyaret etmişti.
Sevgili Peygamberimiz çocuklarını çok sever, değer verirdi. Peygamber Efendimiz sefere giderken aile fertlerinden en son Fatıma ile vedalaşır, seferden dönünce de ilk olarak onunla görüşürdü. (Ebû Dâvûd, Tereccül, 21) Kadınlardan en çok Fatıma’yı, erkeklerden de Ali’yi sevdiğini buyurmuştu. (Tirmizî, Menâḳıb, 60) Resûl-i Ekrem, “Fatıma benim bir parçamdır, onu sevindiren beni sevindirmiş, onu üzen de beni üzmüş olur.” (Buhârî, Feżâilü aṣḥabi’n-nebî, 12, 29; Müslim, Feżâilü’ṣ-ṣaḥâbe, 93-94) buyurdu. Sevgili Peygamberimiz, Fâtıma’yı görünce sevinir, kendisini ayakta karşılar, elini tutarak yanaklarından öper, ona iltifat edip yanına veya kendi yerine oturturdu. Bu durumu Hz. Aişe (r.a.) şöyle anlatır: “Şekil, yaşantı ve yol bakımından kalkış ve oturuş bakımından Resûlullah (s.a.s.)’e kızı Fatıma’dan daha çok benzeyen bir kimse görmedim. Fatıma, Peygamber (s.a.s.)’in yanına girdiğinde Hz. Peygamber (s.a.s.), kalkar onu öper ve yerine oturturdu. Hz. Peygamber (s.a.s.)’de onun yanına girdiğinde, Fatıma oturduğu yerden kalkıp aynı şekilde Resûlullah (s.a.s.)’i öper ve kendi yerine oturturdu. (Buhârî, Menakîb: 27; Müslim, Fedail: 17)
Sevgili Peygamberimiz torunları Hasan, Hüseyin, Ümame, Ali ile ilgilenmiş, oynamış, öpmüş onları bağrına basmıştı. Namazda secdede iken torunlarının oynamalarına müsaade etmişti. Bir defasında Hz. Peygamber secdedeyken sırtına Hz. Hasan veya Hz. Hüseyin binince, ininceye kadar secdeyi uzatmıştı. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 494; Nesâî, Tatbik, 82)
Hz. Peygamber tüm hanımlarına karşı güler yüzlü davranmıştı. Zaman zaman hanımlarıyla sakalaşmış, gönüllerini almıştı. Hayatı boyunca Hz. Peygamber’den hanımlarına karşı kötü bir söz veya davranış gösterdiği olmamıştı.
Ailede sevgi, saygı, merhameti; anneye babaya, büyüklere nasıl davranılacağını, akrabalık bağının önemini yaşantısıyla gösteren en güzel örnek, rehber, model, en sevgili Hz. Muhammed (s.a.s.)’e, onun ailesine ve ashabına salat ve selam olsun.