Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu günahlardan kurtuluş ayı olan Ramazan-ı Şerifin, son günlerini yaşarken, Kadir gecesine yaklaştığımız bu günlerde Bayramın gölgesi de üzerimize düştü. Ramazan, evimize, gönlümüze misafir oldu ve gidiyor. Rahmet ve bereket ayı idi. Rabbimiz, “Oruç, sayılı günlerdedir.” (Bakara, 2/184) buyurmuştu ve öyle oldu.
“On geceye Andolsun.” (Fecr, 89/2) Ayette geçen on gecenin, hac ayı olan zilhiccenin ilk on gecesi, hicrî yılın birinci ayı olan muharremin ilk on gecesi, ramazanın ilk veya son on gecesi olduğu yönünde değişik rivayetler vardır. Burada Rabbimiz on geceye dikkat çekiyor. Zamanın hepsi kıymetlidir. Ancak bazı zamanlar, içerisinde meydana geldiği olaylarla daha da değerlidir. Ramazan ayı ve o ay içerisinde bir gece böyledir. O gece Kadir gecesidir. “Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. 2. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! 3.Kadir bin aydan daha hayırlıdır. 4. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. 5. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadir, 97/1-5) Ramazan ayının son on gecesini farklı ve değerli kılan, Kur’an bu zaman diliminde inmeye başlamasıdır. Kur’an’ın inmeye başlamasıyla Resulüllah (s.a.s.) Efendimizin risalet/peygamberlik görevi de başlamış oldu. Ramazan ayında Allah Resulü (s.a.s.)’in ilk vahiy ve vahiy meleği Cebrail a.s. ile buluşmaları sonraki Ramazanlarda da devam etmişti. Sahabe, “Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’i insanların en cömerdi olarak niteliyor. En cömert olduğu ay ise Ramazanda Cebrail (as.)’ın kendisiyle buluştuğu zamanlardı. Cebrail (as.) Ramazan’ın her gecesinde onunla buluşur ve onunla Kur’an’ı müzakere ederdi. İşte bu sebeple Resulüllah (s.a.s.) hayırda rahmet yüklü rüzgârdan daha cömertti.” (Buhari, Bed’ul-vahy, 1)
Hz. Peygamber (s.a.s.) diğer zamanlara göre hususen Ramazan ayını, Ramazan ayı içerisinde de son on geceyi daha çok ibadet, taat, Kur’an, zikir ve itikâfla geçirirdi. Resulüllah (s.a.s.) “Ramazanın son on günü girince ibadet hususunda gayretini daha da artırır, gecesini de ihya eder, ailesini de uyandırırdı.” (Buhari, Leyletu’l- Kadr, 5) “Resulüllah (s.a.s.), Ramazanın son on günü itikâfa gireceği yere çekilir ve “Kadir gecesini son on günde araştırın” derdi.” (Buhari, Fadlu Leyleti’l- Kadr, 3) “Araştırın” ibaresi anlamlıdır. Bekleyin buyurmuyor Allah Resulü (s.a.s.). Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ailesiyle birlikte Ramazan’ın 23. 25. 27. gecelerini daha çok ibadetle geçirirdi. (Tirmizi, Savm, 81) “Resulüllah (s.a.s.) vefat edinceye kadar Ramazanın son on gününü itikâfla geçirmişti.” (Buhari, İtikaf, 1) Ebu Hüreyre’nin rivayetinde Peygamber Efendimiz (s.a.s.) her Ramazan Kur’an’ı Cebrail (a.s.)’a arz ederdi. Vefat ettiği son Ramazan Kur’an’ı iki defa arz etmiş, o yıl itikâfta yirmi gün kalmıştı. (İbn Mace, Sıyam, 58)
Hadislerden anlıyoruz ki Hz. Peygamber (s.a.s.) Ramazan’ın son on gecesini daha özel bir ibadetle geçiriyor ki o da itikâftır. İtikâf sözlükte “hapsetmek, alıkoymak; bir yere yerleşmek, oraya bağlanıp kalmak” anlamlarındaki akf kökünden türemiş olup, bu mânaları yanında kişinin kendisini sıradan davranışlardan uzak tutmasını ifade eder. (Mehmet Şener, İ’tikaf, DİA, İstanbul 2001, XXIII, 457) İtikâf, niyet ederek beş vakit namaz kılınan bir camide, belirli kurallara uyarak, ibadet maksatlı kalmaktır. Kadının itikafı, evinde namaz kıldığı odada olur. İtikâf, Ramazanın son on gününde kifaye olarak sünneti müekkededir. İtikâfa giren, camide yer, içer, uyur. Abdest, tuvalet gibi doğal yada zaruri ihtiyaç sebebiyle camiden dışarı çıkar. Cenaze namazı için ise dışarı çıkamaz. Nafile olan itikâfın en azı bir gündür. Ebû Yusuf en az süreyi, bir günün yarıdan fazlası olarak belirlerken İmam Muhammed itikâf için bir saati de yeterli bulur (Merğînânî, el-Hidaye, I, 132). İtikâf, kişinin Rabbi ile baş başa kalması, kendini bir müddet dünya meşgalesinden arındırmasıdır. Hz. Peygamber (s.a.s.) “İtikâfa giren günahlarda uzak kalır ve kendisine tüm iyilikleri işleyen gibi sevap yazılır.” ( İbn Mace, Sıyam, 67) buyurmuştu. İtikâfa giren kimsenin gücü yettiği kadar namaz kılması, Kur’an okuması, istiğfar etmesi, dua ve niyazda bulunması, kelime-i tevhid ve tekbir getirmesi, Allah’ın varlığı, birliği, kudreti hakkında düşünceye dalması, gereksiz şeyler konuşmaması, başta Hz. Peygamber’in hayatına dair kitaplar olmak üzere dinî-ilmî eserler okuyarak vaktini değerlendirmesi müstehaptır.(Şener, 457)
İtikâfa girmek isteyenler İl Müftülüğü ya da din görevlilerinden bilgi alabilirler. Rabbimiz Ramazan ayının son on gününü değerlendirenlerden eylesin.