“19 Ekim Muhtarlar Günü” şehrimizde sönük geçti. Bunu civar illerdeki kutlamalardan, yan tarafta yayınladığımız Ilgaz ilçesi ile sosyal medyada yayımlanan en küçük ilçemiz Bayramören’deki kutlamalardan anlıyoruz. Bu farklılık muhtarların kendilerine verdikleri, bunu gören protokolün de muhtarlara verdiği değerden anlıyoruz.
Her zaman söylüyor, söylemeye devam edeceğiz…
Demokrasinin dinamiklerinin başında sivil toplum kuruluşları gelir. Bağımsız, tarafsız STK’lar, meslek kuruluşları yönetimi özgürce, yapıcı yönde eleştirip yol göstererek ilin, ülkenin kalkınmasında öncü olur.
Çankırı’daki muhtarlar günü töreni devletin gölgesinde gerçekleşti. Devlet tabi ki olacak. Olması gereken, aynı çatı altında toplanan muhtarların kurduğu dernekle devletin birlikte hazırladığı programın uygulanması. Ancak Devletin muhatabını ara ki bulasın?
Muhtarlar Atatürk Anıtına çelenk sunmaktan, toplantıyı yönetmeye, nerede duracaklarına, Vali Aktaş’ın makama kabulüne kadar kendileri için hazırlanan programın arkasından gitti. Anıt Alanında çelenk sunma töreninde ne saygı duruşunda bulunuldu ne de İstiklal Marşı seslendirildi, trafiği durduracak bir trafik polisinin dahi bulunmaması foto muhabiri arkadaşlara tehlikeli anlar yaşattı. Toplantıya, görev gereği etkinliği yöneten İdare ve Denetim Müdürü Osman Yılmazer dışında bir Allah’ın kulu kurum amiri katılmadı. Bu onların değil muhtarların eksikliği. Kendileri konuşup kendileri dinledi.
O kurum amirleri ki; muhtarların gününü kutlamak istese nereye gidecek? Adresleri belli değil… Sayıları 64’ü bulan merkez köy ve mahalle muhtarlarının evine- köyüne gidecek halleri yok!..
En küçük mahalli hizmet birimi, halkın kendi yöneticisini kendisinin doğrudan seçtiği tek rejim olan Demokraside, kuruluş tarihi 1829 yılına dayanan muhtarların Çankırı’da organize olmamasına/olamamasına diyecek söz bulamıyorum.
Komşu il Kastamonu’da iki muhtar derneği var. Biri Türkiye Muhtarlar Derneği Federasyonu Kastamonu Şubesi diğeri Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu Kastamonu muhtarlar derneği. Sonrada; “Biz neden geri kaldık!”, “Sahibimiz yok!”, “vali randevu vermiyor” diye laf kalabalığı yapıyoruz. Siz, biz, onlar… Didiştiğimiz, Çankırı’ya sahip çıkmadığımız sürece böyle gider…