Bazen sözle, bazen yazı ile kendimi de içine katarak “Küçük yörenin ufku da küçük oluyor” sözümden alınarak sitem eden bürokrat, STK, siyasi parti temsilcileri oluyor.
Ben de hoşlanmıyorum ama gerçek bu.
Yaşanan olay bunu bir kez daha dilimin ucuna getirdi. Kim ne derse desin, küçük yörenin ufku da dar oluyor.
Aldığımız intihar (?) girişimi duyumu üzerine olay yerine gittiğimizde inşaat sahası giriş kapısında polis tarafından durdurulduk. “BASIN YASAK!” İyide olay mahallinde işçisi, vatandaşı, memuru var, kamu görevi gören BASINA YASAK! Biz sadece aşağıdan olayı izlemek istediğimizi anlatmak istesek de polisi aşamadık.
Yardım istediğimiz İl Emniyet Müdürlüğü özel kalemi de “YASAK!” dedi, son çare olarak gördüğümüz İl Emniyet Müdürünün telefon numarasını isteğimiz de geri çevrildi.
Vatandaş bizim her şeyden haberdar olduğumuzu zannediyor.
Haklı...
Ancak, belgeli, sağlam bilgi, şahit ve kanıtlara dayanmayan haberleri yazmaktan kaçınıyor, duyumdan yola çıkarak haber yapıp bilgi kirliliği yaşatmak istemiyoruz.
Haberi atladığımızda da vatandaş bu defa soruyor “Sen nasıl gazetecisin?”
Yerel gazeteler bulunduğu yörenin; ekonomisinin, sosyal hayatın, siyasetin, sporunun, bürokrasinin aklınıza gelen her şeyin aynasıdır.
Onlar nasıl ise biz de öyle gazeteciyiz.
İstesek de istemesek de...