Acısıyla tatlısıyla bir “İstiklal Yolu Yürüyüşü”nü daha geride bıraktık.
Bu yolun ne derecede önemli olduğu Başkumandan Mustafa Kemal Atatürk'ün "Gözüm Sakarya'da, Dumlupınar'da; Kulağım İnebolu'da!" sözü açıkça anlatmakta. Bu sözün üzerine daha fazla konuşmanın manası yok.
17 Ekim 2018 tarihinde gazetemizde “Şerife Bacı Anısına Yürümek İçin Yürümeyelim “ başlığı ile kaleme aldığımız yazıda 8 İstiklal Yolu Yürüyüşünde gördüğümüz eksikleri, yanlışları kendimize göre yorumlamıştık.
9. İstiklal Yolu Yürüyüşü de olumlu – olumsuz olaylara sahne oldu. Acemiliklerimiz hala devam ediyor. Bunlara değinerek can sıkıntısı yapmak gereksiz. Ancak; gerek Ilgaz ilçesinde gerekse tarihi yolda etkinliklere katılan, destek olan kişi ve kuruluşları kutlamadan geçemeyiz.
Geçmişten dersler alarak, 10, 11,12 ve sonraki İstiklal Yolu Yürüyüşlerine bakalım.
Etkinlikler için mutlaka tek ses olmalı. Kurumların her birinin işin bir ucundan tutması güzel ama uyumda zorluk bir türlü aşılamıyor. Her kafadan çıkan sesle orkestra yerini gürültüye bırakıyor. Yapan da; ya yaptığından zevk almıyor veya topu başkasına atıyor.
İkincisi ekonomik yönden çok güçlü olmak gerekiyor.
Toplama paralarla, görev taksimi ile bu iş bu kadar olur. Çankırı’nın eti butu bu kadar. Bunun için Spor Bakanlığı mı olur, Kültür ve Turizm Bakanlığı mı olur, bir başka bakanlık mı olur taşın altına elini koymalı veya ünlü kurumsal bir sponsor sahiplenmeli. Bunun için şimdiden kolları sıvamalıyız.
Geçen yazımızı “yapacaksak tam yapalım! “ diye bitirmiştik. Bu yazımızı da “Yapacaksak tam yapalım, yapamayacaksak…”diye bitiriyoruz.