İlimizde bir yıl görev yapan Vali Mesut Köse’nin merkeze alınması, on ay görev yapan Emniyet Müdürü Fikret Yalman’ın polis başmüfettişliği görevine atanması, Cumhuriyet Başsavcısı Hüsnü Aldemir’in Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na atanması, üç yıl Yapraklı ilçesinde kaymakamlık, iki yıl ilimizde eş zamanlı, vali yardımcılığı, dokuz aya yakın Kurşunlu ilçesinde kaymakamlık yapan Yakup Ömeroğlu’nun Ağrı Valiliği Hukuk Müşavirliği ile görevlendirilmesi, bunların peş peşe yaşanması talihsiz tesadüf zincirinin halkaları.
Bir yakınımızın sınavda başarı göstererek iyi bir okul, makam vb kazanması, bilgi, beceri, çalışkanlığına bağlı olarak görev değişikliği, seçim kazanması sevinç yarattığı gibi aile fertlerine özgüven kazandırmaz mı? Bu, kamu kurumu için de özel teşebbüs için de STK için de aynı. Tersi de aynı şekilde olumsuz algı oluşturmaz mı?
Geri kalmış, göç veren, gelişmek için çaba gösteren Çankırı’da
atamalar insanda şöyle bir algı oluşturuyor.
Kilit noktadaki bu bürokratların başarı grafikleri düşükse, bunun daha önce görülerek neden Çankırı seçilip ilimiz adeta deneme tahtasına çevrilip, Çankırı durak yapılıp zaman kaybettiriliyor. Geçmişleri başarılı ise neden Çankırı’dan pasif görevlere atanıyor.
Bir de madalyonun tersi var.
Bu bürokratlar başarılı da Çankırı olarak biz köreltiyor veya onlara sahip çıkmıyor muyuz?
Bunlar da akla gelmiyor değil...
Her durumda kaybeden Çankırı oluyor.
Olması gereken istikrarlı ve güvenli yükselişin yerini günlük politikaların yarattığı patinajla yerinde sayma veya gerileme almasın...