AK Parti ve MHP 7 Nisan akşamı Çankırı'da sancılı doğum yaptı.
Partiler ; biri istemediği, diğeri beklemediği milletvekili adayı kucağında 7 Haziran yoluna çıkmak zorunda kaldı. Ak Parti doğumu gizlese de , MHP sesini yükseltmekte sakınca görmedi.
Çankırı ilk kez yaşamıyor.
1980 sonrası İlker Tuncay açtı kapıyı, Mete Bülgün araladı, ardından İsmail Çoşar ve Hüseyin Karagöz, Hakkı Duran izledi. Prof. Dr. Hikmet Özdemir, Nurettin Akman ve özellikle Suat Kınıklıoğlu ile adeta coşan son vuruşu, Muhammed Emin Akbaşoğlu ve Recep Dumanlı yaptı. Arada atladıklarımız olabilir. Kendisini ispatlamış, kariyer sahibi Nevzat Ayaz'ı bunların dışında tutuyorum. Diğerleri ; kimi siyasetin içinden Çankırı dışından, kimi hem siyasetin hem Çankırı dışından oldu.
Bu arıza milletvekillerinden değil sistemden kaynaklanıyor.
12 Eylül1980 Askeri Harekatı sonrasında ön seçimin yerini lider sultası aldı. Yıllarca yaşadığı yöreye , partisine hizmet veren, gençlik kollarından başlayarak merdivenleri teker teker çıkarak tırnakları ile adaylığa ulaşanların yerini, partiye emek sarf etmeden tepeden inme adaylar aldı. Tabandan kopan milletvekili halka, teşkilata değil, liderin iki dudağının arasına bakar, parmağını indir- kaldır oldu. Bu arada teşkilat yıprandı, seçmen adaya değil, onu gönderen lidere oy vermek zorunda bırakıldı. Biri gitti diğeri geldi. Gidenin nerede olduğunu kimse bilemedi. Bu arıza siyaseti kirletirken, önü kapanan gençler siyasete bulaşmak istemeyerek heyecanını kaybedip uzak durdu.
Milletvekilliği ;dostluğa, komşuluğa, servete, bağışa, sırt sıvazlamaya dayanmamalı. Bir dönem milletvekilliği yapayım da geleceğim garantide olsun diye hiç mi hiç yapılmamalı.