1960'lı yılların başında tanışıp, yıllarca dostluğumuz devam eden bir elin parmakları kadar az sayıda kalan matbaacı ağabeylerim bir bir aramızdan ayrılıyor.
Bunların arasında görev gereği Çankırı'dan kısa süre ayrılıklar dışında , ömrüm boyunca kopmadığım Ali Kör Ağabeyimi kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim.
Hayatımda ayrı yeri olup ,yakın bulduğum Ali Kör'ün ayrılığından duyduğum duyguları tarif etmek ,anlatmak öylesine zor ki... Karmaşık duygular içinde, nereden başlamam gerektiğine bir türlü karar veremiyorum ,çünkü hatıralarımız öylesine çok ki...
"Ali Kör denilince ilk aklına gelen ne?" diye sorulsa , cevabım " İlkokulun ilk yıllarında matbaamızda bana okul derslerimde yol gösteren derim. Tanışmamız ve bağımız o kadar köklü olan Ali Ağabey artık aramızda değil.
50 yılı aşkın sürede ağabey - kardeş, bazen baba - oğul kadar yakınlaşan beraberliğimizde , bana " Ustanın Oğlu" diye hitap ederek aradaki bağı daha da güçlendiren, sık sık dertleştiğimiz, mesleki sorunları tartıştığımız, seyahatlere birlikte katılıp, aynı odayı paylaştığımız, ilkokul yıllarında olduğu gibi akıl danıştığım, davetlere bensiz katılmayan Ali Ağabey 'in yeri doldurulamaz.
Ali Kör, ileri yaşına rağmen yaşam enerjisi, mesleğe ve Çankırı 'ya olan sevdası ile hastalığının teşhis edildiği güne kadar elinden düşürmediği kalemi , hatta fotoğraf makinesi ile daima bana örnek, bana öğretmen oldu.
Mekanı Cennet, toprağı bol olsun!..