Oda TV Amerika’nın Teksas eyaletinde kurulu (olduğu sanılan) Chrest Foundation isimli vakfın(!) Türkiye’deki medya(!) kuruluşlarına yaptığı yardımın listesini yayınladı.
Oysa bu, herkesin bildiği ama görmezden geldiği bir gerçekti.
Rahmetli Ahmet KEKEÇ bundan bir yıl önce bu gerçeği şöyle ifade etmişti..
“ABD’nin ünlü düşünce kuruluşu Center for American Progress, ‘Türkiye’nin Değişen Medya Ortamı’ adında bir rapor yayınladı. Gazete Duvar, Medyascope, T24 ve Bianet gibi haber sitelerinin özellikle yurtdışı fonlar tarafından fonlanmaları, ilk defa bir ABD’li düşünce kuruluşunun raporuna açıkça yansımış oldu.
Raporun en dikkat çekici kısmı ise, 2016-2019 yılları arasında Ulusal Demokrasi Vakfı (NED)’in Türkiye’de gazeteciliğin desteklenmesi için sağladığı finansmanını altı kat arttırmış olduğu vurgusu oldu. Rapor, bu finansman seviyesinin muhafaza edilmesinin önemli olduğuna da raporda yer verdi.
Raporda bir de “sitem” var...
O kadar “gerekçe” sıraladıktan sonra dönüp şunu söylüyorlar (daha doğrusu demeye getiriyorlar): “2016’dan beri para yağdırıyoruz, besliyoruz, büyütüyoruz, paranın miktarını tam altı katına çıkardık; dördünüz bir Sputnik etmiyorsunuz, onun yarattığı etkiyi yaratamıyorsunuz.”
İsterseniz haberden devam edelim:
“NED ve diğer ABD’li fon kuruluşlarının Gazete Duvar, Medyascope, T24 ve Bianet gibi medya sitelerini fonlamasının önemli olduğunu açıklayan rapor, bu haber sitelerini ‘Batı desteği alan dijital kuruluşlar’ olarak nitelendirdi ve verilen desteklere rağmen Rusya destekli Sputnik Türkiye kadar etkili olamadıklarını vurguladı. (….) Raporun içeriğinde, özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında objektiflikten uzak düşmanlık öğesi içeren birçok açıklamaya yer verilirken, gerçek haber kaynağı olarak hemen her haberi yalanlanan bazı haber sitelerini örnek göstermeleri de dikkatlerden kaçmadı.” (Akşam Gazetesi 17/07/2020)
Peki rahmetli Ahmet KEKEÇ yazınca görmezden gelenler ODA TV açıklayınca neden kıyameti koparttılar.
Çünkü Ahmet KEKEÇ onlara göre yandaş olduğu için kendi mahallelerinden kimse ciddiye almamış ve bağımsız gazetecilik yaptıkları yalanına milleti inandırmışlardı.
Ama ODA TV aynı mahalleden.
Vakfın fonlama -yani besleme- listesinin en başında Ruşen Çakır’ın 2015 yılında kurduğu Medyascope isimli internet sitesi var.
Fonlananlar arasında; Mezopotamya Vakfı, Hrant Dink Vakfı, 140Journos, İstanbul Kültür Sanat Vakfı, Mekanda Adalet Derneği, Serbestiyet, Bağımsız Gazetecilik Platformu P24, Ekonomi ve Dış Politikalar Merkezi (EDAM), TESEV, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV), Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü de (DİSA) bulunuyor.
P24'ün Başkanı Hasan Cemal. Diğer kurucu üyeler; Doğan Akın, Yasemin Çongar, Andrew Finkel, Hazal Özvarış, Yavuz Baydar ve Murat Sabuncu.
Medyascope’a yapılan ödeme;
2016- 99 bin 960 dolar
2017- 129 bin 960 dolar
2018- 116 bin 760 dolar
2019- 65 bin 376 dolar
2020- 65 bin 2 dolar olmak üzere toplam 476 bin 720 dolar.
Yani Medyascope kurulur kurulmaz fonlama başlamış.
Demek ki fon sahiplerine yeterli güveni(!) vermiş.
Adam kendisini solcu bir gazeteci olarak ilan ediyor ama ABD’li Chrest Foundation Vakfından (belki de ABD derin devletinden) besleniyor.
Hem de ne beslenme ye ye bitmez.
Bu arada Bülent ORAKOĞLU’nun iddiasına göre; “Türkiye de dahil olmak üzere kriterlerine uygun her yapılanmaya fonlama yapan bu vakıf hayli şaibeli görünüyor.
Daha doğrusu böyle bir vakfın olup olmadığı bile belli değil.
Vakfın Teksaslı sahipleri hakkında herhangi bir bilgiye de ulaşmak mümkün değil.” (Yeni Şafak 26/07)
Sizin anlayacağınız ortada ABD derin devletinin yürüttüğü örtülü bir operasyon söz konusu.
Norveç Dışişleri Bakanlığı da Medyascope, Serbestiyet gibi medya kuruluşlarının yanı sıra bazı STK'lar ve sendikalara( 20 kuruluşa) toplamı 23 milyon Norveç Kronu (yaklaşık 23 milyon lira) destek veriyor.
Medyascope'a yapılan ödeme 582 bin Norveç kronu (65 bin dolar).
Norveç ödeme yapar da İsveç boş durur mu?
Medyascope'a 2017'de İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı'ndan 59 bin 289 dolar hibe yapılıyor.
ABD merkezli Ulusal Demokrasi İçin Bağış Vakfı da, Türkiye'de Medyascope, Duvar English, Serbestiyet ve P24'ü fonluyor. Türkiye'ye yapılan fonlama, 2020 rakamlarına göre 2 milyon 568 bin dolar (Yaklaşık 22 milyon TL).
AB tarafından kaynak sağlanan Alman Heinrich Böll Vakfı 2019 seçimlerinden önce Medyascope ile 'Kürt Gençliği' başlıklı bir proje çalışması gerçekleştirmişti. Vakfın açıklamasına göre, muhabirlerin tüm ödemeleriyle projenin giderleri AB fonlarından karşılandı.
Medyascope'un fon aldığı 'Chrest Foundation'ın PKK dağ kadrosunu da finanse ettiği ortaya çıktı.
“2012'de MASAK'ın hazırladığı rapora göre Chest Vakfı, Global Fund Children ve Ashoka General gibi kuruluşların Diyarbakır'da PKK'ya yakınlığıyla bilinen 'Umut Işığı Kadın Kooperatifi' adlı kuruluşa yüklü miktarda para aktardığı tespit edildi. MASAK tarafından hazırlanan raporunun MİT, emniyet ve savcılığa gönderildiği öğrenildi”.(25/07/2021 Akşam Gazetesi)
AB ağzıyla, ABD ağzıyla, Fetö ağzıyla, PKK ağzıyla, LGBT ağzıyla dezenformasyon yapacaksınız, sonra da bunu tam bağımsız gazetecilik diye pazarlayacaksınız.
Akademisyen İdris Kardaş sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla Ruşen Çakır’ın 7 Şubat 2005 Vatan’da yer alan haberine dikkat çekti. Ruşen Çakır imzalı haberde; Pentagon’un aralarında 4’ü Türk 50 gazeteciyi maaşa bağladığı yazıyor. O dönem Ruşen Çakır “Bazı meslektaşlarımın enerjilerini hem de çok ucuza ABD için seferber etmiş olmaları ağrıma gidiyor.” diyerek bu duruma itiraz ediyordu.
Köprünün altından çook sular aktı.
Bazı meslektaşlarının enerjilerini çok ucuza ABD için seferber etmeleri Ruşen ÇAKIR’ın ağrına gittiğinden kendisi enerjisini pahalıya satmaya karar vererek 476 bin 720 dolar gibi bir fonlamaya razı olmuş.
Yine de insaflıymış(!), bir milyon dolar da isteyebilirdi.
Türkiye’deki fonlamaların aslan payının neden Ruşen Çakır’a düştüğünü; CIA Uzmanı Henry Barkey ile YouTube üzerinden sürekli röportaj yapmasından da anlayabiliyoruz.
Henry Barkey’in 15 Temmuz Darbe girişiminin uluslararası ayağı olduğu gerekçesiyle İstanbul C. Başsavcılığı tarafından tutuklama kararı çıkartıldığını da düşündüğünüzde Chrest Foundation, European Endowment for Democracy (EED), Norveç Dışişleri Bakanlığı ve İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı'nın Ruşen ÇAKIR’ı fonlama yani besleme konusunda tam bir görüş birliğinde olmalarının nedeni de ortaya çıkmaktadır.
Demek ki beslemenin karşılığında verilen ödevi en iyi o yapıyor.
Çünkü onun Mavi Vatanla ilgili, Kıbrıs’la ilgili bir derdi yok.
O da “Libya’da ne işimiz?” var diyenlerden.
Suriye’nin Kuzeyinde bir korsan devlet kurulması ve ABD’nin TIR’lar uçaklar dolusu silah ve mühimmat göndermesi onu ilgilendirmiyor.
Ona göre PYD/YPG Türkiye’ye zarar veremez.
Türkiye’nin Azerbaycan’a destek vermesi onu rahatsız ediyor.
Onun gündeminde Diyarbakır anneleri yok.
Türkiye’nin savunma sanayiine bu kadar yatırım yapması, dünyaya İHA ve SİHA satması ona göre önemli değil.
Bu tavır batının arayıp ta bulamadığı bulunca da fonlara boğduğu tavırdır.
Batı, karşılığını almadan hiçbir şey vermez ve çıkarı yoksa yaralı parmağa bile işemez.
Bunun için kullanışlı medya organlarını/sahiplerini belirleyerek kesenin ağzını sonuna kadar açmışlardır.
Başkalarına; “yandaş”, “besleme”, “iktidar medyası” diyerek saldıranlar ABD vakıflarından AB’den ve diğer batılı ülkelerden yüz binlerce dolar sözde yardım alıyorlar ve hiç utanmıyorlar.
Sonra da kalkıp bağımsız ve özgürlük gazetecilik masalı anlatıyorlar.
Bu davranışın fahişelerin ahlak dersi vermelerinden bir farkı yok.
Peki; Türkiye’deki yandaş medyayı fonlayan vakıflar, dernekler ve diğer örgütlerin Fetö’ye PKK’ya tepki gösterdiğini gördünüz mü?..
Fonlanan besleme medyanın PKK’ya Fetö’ye tepki gösterdiğini gördünüz mü?..
Göremezsiniz.
Çünkü PKK da Fetö’ de bu vakıfların koruması ve himayesi altındadır, tasmaları bunların ellerindedir.
Bunca fonlama, bunca beslemenin tek bir amacı vardır.
ABD’nin AB’nin çıkarlarına hizmet etmeyen, aldığı kararlar ve sahadaki uygulamalarıyla etmeyeceğini de açıkça ilan eden Hükümetin devrilmesi için -iç savaş dahil- gereken her türlü provokasyonun yapılmasıdır.
Rahmetli Ahmet KEKEÇ’in yazısında belirttiği; “NED ve diğer ABD’li fon kuruluşlarının Gazete Duvar, Medyascope, T24 ve Bianet gibi medya sitelerini fonlamasının önemli olduğunu açıklayan raporda verilen desteklere rağmen bu medya organlarının Rusya destekli Sputnik Türkiye kadar etkili olamadıklarını” belirtmesi beklentinin ne olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Söz konusu haber yayılmadan önce, Selin isimli bir sosyal medya kullanıcısının; "Sadece Patreon'dan aylık 10.000 $ geliri var ve bu paraya kendisini fonlayan 4 vakfın verdikleri dahil değil. Buna rağmen "solcu" geçinip stajyerlerine para vermiyorlar. Sizce hangi haber oluşumundan bahsediyorum?” paylaşımının Ruşen ÇAKIR tarafından engellenmesi meselenin sadece fonlamadan ibaret olmadığını göstermesi açısından ilginçtir.
ABD parasıyla solculuk bu kadar oluyor demek ki.
Yandaşları, yoldaşları, candaşları ile birlikte ne kadar savunma yaparsalar yapsınlar cin şişeden çıkmış, besleme oldukları anlaşılmıştır.
Kimse kimseyi hayrına beslemez.
Soru şu..
Siz hiç sahibine saldıran köpek gördünüz mü?
Ömer Halisdemir’e darbeci demek Fetö’ye uşaklık yapmaktır..
İYİ Parti Tokat İl Başkan Yardımcısı Uğur Songül Sarıtaşlı, 15 Temmuz darbe gecesinin kahramanı Ömer Halisdemir'le ilgili skandal bir paylaşım yaparak; “Semih Terzi'nin tersine asıl darbecinin Ömer Halisdemir olduğunu da biliyorsunuz di mi?" yazdı.
Sarıtaşlı attığı tweet sonrasında yoğun tepki alması üzerine önce söz konusu paylaşımı sildi, tepkiler dinmeyince de hesabını kapattı.
İYİ Parti Tokat İl Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, "İYİ Parti Tokat İl Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapan Uğur Songül Santaşlı, Twitter hesabında 15 Temmuz Şehidimiz Ömer Halisdemir hakkında akıl ve vicdan sahibi hiçbir Türk vatandaşının kabul edemeyeceği, İl teşkilatımız ve bütün İyi Parti camiasını derinden özen oldukça çirkin bir paylaşımda bulunmuştur. Şehidimiz Ömer Halisdemir Türk milletinin Anadolu coğrafyasındaki varoluş mücadelesinin milyonlarca şehidinden birisidir. Ayni zamanda şehidimiz Ömer Halisdemir Türk milletinin yiğit evlatlarının bundan böyle darbeye kanları ve canları pahasına müsaade etmeyeceğini gösteren öncü bir şehidimizdir. Bu topraklarda varlığımızı borçlu olduğumuz, şehitlerimize yönelik saygısızlığı asla ve kat'a kabul etmeyeceğimiz bilinmelidir. Bu çirkin paylaşımdan haberdar olduğumuz an itibarıyla bahse konu kişiyi kesin ihraç istemiyle disipline sevk ettiğimizi ve bundan sonrasını yüce Türk adaletine bıraktığımızı kamuoyuna duyururuz" denilerek müptezel Santaşlı’nın darbe yalakalığı ve Fetö uşaklığının onaylanmadığı vurgulandı.
Darbe destekçisi, Fetö kafalı böyle edepsizlerin milliyetçilik iddiasındaki bir partide asla yer almamaları gerekmektedir.
Bu ülkenin yiğit evladı, şerefinin, namusunun simgesi kendisine çok şey borçlu olduğumuz Ömer Halisdemir’e saygısızlık eden hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmamalı, suratına tükürülmelidir.
Santaşlı ve onun gibi müptezeller darbecilerin amaçlarına ulaşmasını beklerken Ömer Halisdemir ülkesinin istiklal ve istikbali için canını hiçe sayıyordu.
Vicdanlarda mahkum edilen Santaşlı bundan sonra yargının konusudur.
İyi Partinin Tokat İl Başkanlığı’nın açıklaması yüreklere su serpse de Ömer Halisdemir’e dil uzatan darbe destekçisi şarlatan hakkında Genel Başkanın da bir açıklama yapması gerekmez mi?..
Uluslararası karar vericiler Kuvayi Milliye ruhu taşıyan birini cumhurbaşkanı adayı yaparlar mı?
Hatay Belediye Başkanı Lütfü SAVAŞ konuk olduğu HRT Akdeniz Televizyonunda, partisinin cumhurbaşkanı adayının kim olacağı? sorusuna; “Cumhurbaşkanı adayı sadece başarı, sadece birikimle olmuyor. Ulusal ve uluslarası karar vericilerin işaret edeceği bir insanı aday yapacaklar” cevabını vermiş.
Aldığı tepkiler üzerine de şaka yaptığını söylemiş.Böylesine ciddi bir konunun şakaya gelir tarafı olmadığını bilmeyen birisinin belediye başkanlığı yapması Hataylıların sorunu.
Sayın Başkan, Cumhurbaşkanı adayını uluslararası karar vericiler belirleyecek ise o cumhurbaşkanı uluslararası karar vericilerin cumhurbaşkanı olacağını bilmiyor mu?..
Uluslararası karar vericiler Kuvayi Milliye ruhu taşıyan birini cumhurbaşkanı adayı yaparlar mı?
O Cumhurbaşkanı mı çetin müzakereler yapacak?..
O Cumhurbaşkanı mı istemedikleri yatırımları yapan yabancı şirketlerin parasını ödemeyecek?
O cumhurbaşkanı mı istemedikleri ülkelerle arasına mesafe koyacak?..
Dili başıboş bırakırsanız olacağı budur.
Uluslararası karar vericilerin belirlediği bir adaya bu milletten hangi yüzle oy isteyecekler?..