Biliyorsunuz, Brüksel'de Zaventem Havalimanı ve Maelbeek metro istasyonundaki terör saldırılarında, saldırganlar hariç toplam 31 kişi hayatını kaybetti ve en az 260 kişi yaralandı. Bazı yaralıların durumunun ağır olması nedeniyle ölü sayısının artmasından endişe ediliyor.
Önce kendilerine demokratik, kendi hakları ve çıkarlarına saygılı, riyakar batı ve batının kundakladığı aydınların yaptıklarının aksine “masum insanların katledilmelerinin” hiçbir gerekçe ile onaylanamayacağını belirtelim.
Terörü kim yaparsa yapsın terördür ve alçakçadır.
Masum insanların öldürülmeleri hiçbir şekilde kabul edilemez, hiçbir istisnası olamaz.
Ankara’da olunca da İstanbul’da olunca da Paris’te Brüksel’de olunca da terör alçakçadır.
Biz onlar gibi yarım ağızla “fakat’lı, yani’li, şey’li” kınıyoruz ama siz de bunu hak ediyorsunuz anlamına gelecek laf cambazlıkları yapmıyoruz.
Biz iyi terörist kötü terörist ayırımı yapmıyoruz.
Asla “oh” demiyoruz.
Brüksel’deki saldırıcı alçakçadır ama bu saldırı Belçika Hükümetinin kabarık sabıkasının açılmasına engel değildir.
Bu gün kendi canları yanınca yanlarında olmamızı isteyenlerin, dün bizim canlarımız yandığında ne yaptıklarını ortaya koymanın tam da zamanıdır.
Çünkü terör böyle büyümektedir.
Bu saldırı, Belçika hükümetinin ne yazık ki ülkemize yönelik eylemde bulunan
teröristlere ve terör örgütlerine gösterdiği sevgi, şefkat ve ilgi nedeniyle aslında kendi vatandaşlarını da terörün hedefi haline getirdiği gerçeğini bir kez daha hatırlatmıştır.
Daha birkaç gün önce Başbakanımızın AB yetkilileriyle görüşmeler yaptığı binanı karşısında Belçika’nın göbeğinde PKK terör örgütüne destek/propaganda çadırı kurduran Belçika Hükümeti, bu çadırın güvenliği için görevlendirdiği askerlerini hava alanlarında ve metroda görevlendirseydi belki masum insanları ölmeyecekti.
Belçika hükümetinin ihmali bununla da sınırlı değil..
Cemaat artıkları ve gazeteci kılıklı hainleri koruyup kollamakla uğraşacaklarına Türkiye’nin kendilerine yaptıkları uyarılara da kulaklarını tıkamışlar.
Brüksel’deki terör saldırısını gerçekleştirenlerden İbrahim Bakravi Haziran 2015'te Gaziantep'te yakalanıp sınır dışı edilmiş ve sınır dışı işlemi 14 Temmuz 2015'te notayla Belçika Büyükelçiliğine iletilmesine rağmen Belçikalılar adı geçeni serbest bırakmışlar. Bu kişinin yabancı terörist savaşçı olduğu yönündeki uyarımıza rağmen Belçika terörizmle bağlantısını tespit edememiş.
Türkiye’yi “teröre destek veren ülke gibi gösterip” suçlamaya gelince ağızlarından köpük saçarak konuşanlar açıkça ihbar edilmesine rağmen DAEŞ’li teröriste göz yummuş.
Efendim terör örgütü ile bağı tespit edilememiş.
Peki Türkiye’den kaçan teröristlere kucak açarken bunların devlet tarafından mağdur edildiklerini nasıl tespit ediyordunuz?.
İç işlerimize pis burunlarını sokarak; Anaya Mahkemesini kararlarından, şirketlere kayyum atanmasından, gazeteci geçinen hainler hakkında soruşturma başlatılmasından, PKK’nın cinayetlerini gizleyebilmek için devlete katil diyerek bildiri yayınlayacak kadar gözleri dönen hainlere destek veren aydın bozuntularıyla ilgili üstlerine vazife olsun olmasın her konuda fikir beyan edip ukalalık yapan AB’li yetkililer ve Belçika hükümeti Türkiye’nin teslim ettiği ve kendi vatandaşları olan teröriste gelince dut yemiş bülbüle dönmüş.
Muhtemelen günün birinde Türkiye’de bir bomba patlatıp devleti katil ilan etmeye hazırlananların işine yarayacağı için ses çıkartmamışlardır.
Rahmetli Özdemir Sabancı’nın katili de yıllardır Belçika’da sefa sürmüş korunmuş, kollanmış ve Türkiye’ye iade edilmesi önlenmişti.
Türkiye’deki her konuda bilgi sahibi olan Belçika Hükümeti kendilerine iade edilen terörist için, ''Terörizmle bağlantılı olmayan bir suçtan hapis yattı, şartlı olarak tahliye edildi. O dönem terör bağlantısı bilinmiyordu'' diyorlar.
Demek bilmedikleri şeyler de oluyormuş..
Ama Brüksel Bölge Milletvekili Mahinur ÖZDEMİR’i “sözde Ermeni soykırımını kabul eden belgeye imza atmadı” diye partiden atarken jet hızıyla davranıyorlardı.
Türkiye’de biraz sıkışan şer şebekesinin kirli temsilcileri neden rahatlamak için kapağı hemen Brüksel’e atıyor?.
Ne vardı Brüksel’de onlara iyi gelen?..
Çünkü 80 bin civarında Türk yaşamasına rağmen en çok Türkiye aleyhtarı gösteriler ve protestolar Belçika’da yapılıyordu ve Belçika Türkiye karşıtı illegal yapılanmaların merkezi i durumunda.
Dolayısıyla teröre yatırım yapan Belçika sonunda terörün kirli yüzüyle baş başa kalıyordu.
Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste..
Belçika bu hatasını görüp aklını başına alırsa mesele yok. Ama başkalarının ve özellikle de bizim acılarımıza kayıtsız kalıp bu acıları yaşatanları yaşatmaya devam ederse daha çok canlarını kaybedeceğini tahmin etmek için kahin olmak gerekmez.
Aynı riyakarlığı yapmaya ABD de devam ediyor.
Bir yandan başsağlığı diliyorlar, diğer yandan teröristlere kol kanat germeye devam ediyorlar.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, günlük basın toplantısında Barzani’nin, Al Monitor internet sitesine yaptığı açıklamada, "PKK ve PYD’nın aynı grup olduğu ve ABD’nin bunu bildiği" şeklindeki sözleri üzerine konuşarak iki örgütün farklı olduğunu ve Suriye’nin kuzeyinde PYD ile çalışmaya devam edeceklerini söylemiş.
"Bölgede birlikte çalıştığınız Peşmerge güçlerinden, PKK ve PYD'nin aynı grup olduğu ve bunu sizin bildiğiniz halde DAEŞ operasyonlarından dolayı göz yumduğunuz yorumları hakkında ne düşünüyorsunuz" şeklindeki soruyu Toner,“PKK’nın yabancı terör örgütü olduğu yönündeki politikamızın arkasındayız. Bunu geçtiğimiz aylarda da belirttik. Türk vatandaşlarına yönelik düzenlediği terör saldırılarını kınıyoruz.” demiş.
PYD/YPG ile Suriye'nin kuzeyinde çalıştıklarını tekrarlayan Toner, “PYD ya da YPG ile Suriye’nin bazı bölgelerinde, DAEŞ’e karşı savaşan ve DAEŞ’i kontrol ettiği bölgelerden çıkmaya zorlayan birçok grupla çalıştığımız gibi çalışıyoruz.” şeklinde konuşmuş.
PYD’yi desteklemelerine rağmen aralarında görüş ayrılıklarının da olduğunu söyleyen Toner, PYD’nin yarı özerklik yönündeki taleplerini desteklemediklerini bildirmiş. Duy da inanma..
PKK ve PYD konusunda Türk yetkililerin de tepkisi olduğunu hatırlatan Toner, “Fakat hala bu iki grubun farklı olduğunu düşünüyoruz.” ifadesini kullanmış.
Toner, "Türk yetkililerin bu konuda bize ilettikleri kaygılara saygı duyduğumuz gibi Barzani'nin de fikirlerine saygı duyuyoruz." Demiş.
Böylece, her zaman olduğu gibi konuşmasının sonuna “ufak at ta civcivler yesin” bölümü eklemeyi unutmamış.
Bu arada Türkiye’de yaşanan bombalı saldırılardan sonra ruhsuz ve yuvarlak taziye cümleleri kuran Barack Obama, Belçika'nın başkenti Brüksel'de havalimanı ve metro istasyonuna düzenlenen terör saldırılarında hayatını kaybedenlerin anısına ülke genelindeki federal kurumlar, askeri noktalar, savaş gemileri ve limanların yanı sıra büyükelçilikler ve askeri tesislerde bayrakların 26 Mart'a kadar yarıya indirilmesi talimatını verirken, Brüksel'de yaşanan terör olayının ardından Paris Belediye Başkanı'nın ünlü Eyfel Kulesi'nin Belçika bayrağının renklerine bürüneceğini açıkladığını, İngiltere'nin Başbakanlık konutunda Belçika bayrağını yarıya çektiğini hatırlatan İngiliz The İndependent Gazetesi, "Aynı sempati neden Ankara için de gösterilmedi Ankara'da geçen hafta 37 kişinin öldüğü ve onlarca kişinin yaralandığı terör saldırısından sonra Downing Street neden Türk bayrağı çekmedi?" diye sormuş.
Sizce neden?..