Vizyonsuz, öngörüsüz, devletine, milletine ve ordusuna güvenmeyen bir siyasetçi, Zeytindalı Harekatının başladığı günlerde "Afrin bir bubi tuzağı, felaket. Sur'un 100 katını düşünün. Bize gelen bilgiler böyle. Askeri bir tuzağa sokacağız. Her köşesinde mayın olan bir labirente Mehmetçiği niye sokuyoruz?" diye soruyordu.
Bir başkası ise “Afrin merkeze girilmesini doğru bulmadığını” söylüyordu.
Bu arada Zeytindalı Operasyonunun “Türkiye’nin Vietnam’ı olmasını” ümit eden stratejik olduğu iddia edilen müttefikler (!) vardı.
Bunlara; şehit sayısının artmasını dört gözle bekleyen, öldürülen terörist sayısını abartılı bulan, hatta “Bunlar bizim insanlarımız. Bunların akrabaları var çocukları var. Bu coğrafyada yaşıyorlar, dikkatli olmak lazım. Girişimci ve insani dış politika olduğunu iddia eden bir ülkenin her gün şu kadar terörist öldürdük diye yazması iyi bir şey değildir. Niye yani? Bugün 4 bin kişiye çıktı, yarın 5 bin kişiye çıktı... Biz neyin tartışmasını yapıyoruz, fasulye tanesi mi sayıyoruz?.." şeklinde konuşarak öldürülen alçaklarla ilgili rakam açıklanmasını doğru bulmadığını söyleyen “hassasiyet(!) abidelerinin” hüsranla bitmesini bekledikleri Zeytindalı Harekatı, tek bir sivilin burnu kanamadan olabilecek en az kayıpla Çanakkale zaferinin 103. yıl döneminde tarihi bir zaferle sonlandırıldı.
Adamlar nasıl morarmasın?..
Altı ay sürer denilen operasyon iki ay dolmadan tamamlanır mı?
Bir tane sivilin burnu kanatılmaz mı?
Bir garibanın evi başına yıkılmaz mı?..
Uçaklarımız bir tanecik olsun hedefi şaşırmaz mı?..
O ne öyle cetvelle çizmiş gibi hedef bombalamak..
Hem PYD’yi, hem de arkasındaki abilerini tepele bir de kalk bunu Çanakkale Zaferinin yıl dönümüne denk getir.
Bu kadar da ince hesap yapılmaz ki birader…
Hani Afrin’e girilemezdi?..
Hani ABD’nin eğittiği teröristlerle başa çıkılamazdı?..
Hani tuzağa düşecektik?..
ABD silah verir ama ruh veremez.
Gaz verir ama yürek veremez.
Üniformalarını kirli örgütün çıkarları için kullanan pislikleri temizledikten sonra müthiş bir güç kazanan şerefli ordumuz, Özgür Suriye Ordusu ile birlikte ABD’nin beşbin TIR ve uçaklar dolusu silah hibe ettiği PYD’yi 58 günde paketleyip, Afrin’e Şanlı Bayrağımızı dikti.
ABD, AB, NATO ve bilumum emperyaller öküzün trene baktığı gibi bakakaldılar.
Onların akıllarına getirmediklerini Mehmetçik başlarına getirdi.
Devletimiz ve Ordumuz Fırat Kalkanı’ndan edindiği tecrübelerle bu kez her alanda mükemmel hazırlanmış.
Sosyal medyadaki yalan haberleri anında suratlarına çarpıldı.
İHA’larımız her hareketlerini adım adım izledi.
Milli silahlarımız dosta güven düşmana korku verdi.
Öyle ki Katar’daki fuarda ilk İHA ihracatı için protokol imzalandı Savunma sanayii milyonlarca dolarlık sipariş aldı.
Hem askeri harekat, hem kamu diplomasisi, hem sosyal medya başarı ve kararlılıkla yönetildi.
Milletimizin kahir ekseriyeti harekata destek verdi.
Arada çıkan ezik büzük sesleri de kimse ciddiye almadı.
Ve sonuçta ABD beslemeleri arkalarına bakmadan kaçtılar.
Farelerden kahraman türetmeye çalışanlar da yedikleri “Osmanlı tokadı” ile kalakaldılar.
Açıklanan leş sayısına, ele geçirilen mühimmatlara ve hakimiyet sağlanan alanın topoğrafik yapısı ve çapına bakıldığında başarının büyüklüğü daha iyi anlaşılıyor.
Elbette ABD’nin bozgununun büyüklüğü de.
Tonlarca silah gönder.
Günlerce eğitim ver.
Ödleklerden general türet.
Kilometrelerce hendek kaz.
Kilometrelerce tünel yap.
Tonlarca beton harca, kuleler dik.
Sınırlarımızın dibinde teröristlere sarılıp öperek destek mesajları ver.
Hapisten saldığın DAEŞ’lilerden bile medet um.
Milyonlarca dolar maaş bağla..
Sonra Mehmetçik ve ÖSO havadan karadan gelsin hepsini dümdüz etsin.
Ne tüneller kar etti, ne hendekler, ne de kuleler...
PYD’liler öldü, üst akıl dayak yedi.
Savaşlar algıyla değil yürekle kazanılıyor..
Bu işler, ruhsuz, inançsız ve imansız yapılmaz.
Ruh, iman ve inanç da parayla alınmaz.
Kamuflaj giydirmekle herkes asker olmaz.
Kamuflajın kralını Zebra giyiyor.
Ama aslana, kaplana yem olmaktan kurtulamıyor.
Tıpkı PYD’nin ve arkasındaki destekçilerinin Aslan yürekli Mehmetçiğe yem olduğu gibi..
Yem demişken aklıma geldi..
Suriye'de PYD'yi terör örgütü olarak mı yoksa Kürtlerin temsilcisi olarak mı görüyorsunuz?" sorusuna "Ne ben ne arkadaşlarım bir yapının terör örgütü olup olmadığına dair bir değerlendirme yapacak istihbari bilgiye ve kurumsal yapıya sahip değiliz"
“ÖSO kimdir ya, kimdir bu çapulcu sürüsü, kimdir bu it sürüsü? Kimler bunları beslemiş? Kimler bunları bu hale getirmiş?" diye soran siyasetçilerimizi ve saz arkadaşlarını hatırladınız mı?..
Bu muhteşem zaferden sonra bu güzide siyasetçilerimiz sizce “doğru” değerlendirme yapacak kadar istihbari bilgi ve görüntüye sahip olmuşlar mıdır?...
Mesela katiller; kullanmaya fırsat bulamadıkları sandıklar dolusu silahla ne yapacaklardı?..
Amaçları masum bir koleksiyon mu oluşturmaktı?..
Ve son bir soru..
Alo KANDİL sesimiz geliyor mu?..
XXX
Türk askeri ile karşılaşmaktan ödü koptuğu için Zeytindalı harekatı başlar başlamaz apar topar kaçarak soluğu AB’li abilerinin yanında alarak sosyal medya yalanları üreten Salih MÜSLİM denilen alçak yaşadıkları hezimetin ardından; “Geri çekilmek savaşı kaybetmek anlamına gelmez. Kürt halkı soykırım planlayanlara karşı kendisini savunmaya ve mücadeleye devam edecek. Zafer Kuzey Suriye halklarının olacak” demiş.
Dörtbine yakın leşin cehenneme postalanmasını zafer olarak gören Salih MÜSLİM’e müjdeli(!) bir haberim var.
Münbiç’te, Telafer’de, Kandildeki muhtemel leşler dikkate alındığında..
Daha büyük zaferler (!) sizi bekliyor Salih..
Hariçten gazel okumakla olmaz, Mehmetçiğin karşısına çıkacak yüreğin ve de başka organların varsa gel mücadeleye bırakıp gittiğin topraklarda devam et..
Zaferlerin mi zebanilerin mi seni beklediğini göreceksin..