Avrupa Parlamentosunun her maydanoza limon olan Başkanı Martin Sulchz ‘un “Cumhuriyet Gazetesine yapılan operasyonla bir kırmızıçizgi daha aşıldı” hadsizliğine karşılık Sayın Başbakanın “kardeşim senin çizgine mizgine bakmayız. Kırmızıçizgiyi millet çizer bizde millet senin çizginin ne hükmü var? Senin çizginin üzerine bir çizgi de biz çizeriz” diyerek ağzının payını verdi.
Eskidendi Avrupa’dan sıradan biri konuştuğunda hazırola geçmek.
Eskidendi batının koyduğu çizgilere kuzu kuzu uymak.
Eskidendi üç paralık bir batılı yetkilinin ağzından çıkacak her laftan keramet ummak.
Bizden sonra başvuran bütün ülkeleri palas pandıras AB’ye alıp 3000 yılına kadar alınmayacağımıza açık açık söyleyerek bizimle kafa bulanlar, Türkiye’nin bütün düşmanlarına kucaklarını ve parlamentolarını açarak eli kanlı terör örgütlerinin başkentlerinde çadır kurup propaganda yapmalarına izin verenler, bu terör örgütlerine silah ve lojistik destek sağlayanlar, medyalarında kanlı terör örgütlerine masum çevreciler muamelesi yapanlar, terör örgütlerinin katliamlarıma ses çıkartmayıp devletin bunlarla mücadelesini siviller öldürülüyor yalanıyla baltalayanlar, karargâhlarına bayraklarını çeken terör örgütlerine verdikleri açık destek ortada iken Türkiye’yi teröre destek veren ülke olarak suçlayanlar, alçaklıklarını terör örgütlerinin armalarını üniformalarına takacak kadar ileri götürenler, iş ülkemizin güvenliği için alınan önlemlere gelince birden bire kırmızıçizgilerden bahsediyorlar.
Oysa onlar ülkemizin bütün kırmızı çizgilerini yerle bir ettiler.
“Darbe” gibi dünyanın en utanç verici eylemini bile kınayamadılar.
Çünkü darbeyi içimizdeki hainlerle birlikte kurguladılar.
Aksine darbeye/işgale fırsat vermedi diye bu asil milleti suçlamaya kalktılar.
Bir sümüklüböceğin hezeyanlarına “fikir” muamelesi yapıtılar.
Demokrasinin mabedi olan parlamentonun bombalanması gibi hiçbir şekilde tevil götürmeyen bir alçaklığı dahi eleştiremediler..
Bize; demokrasi, insan hakları nutukları nutuklarıyla ayar vermeye kalkarken demokrasinin ırzına geçenlere saygın insan muamelesi yaptılar.
Son bir buçuk senede 800 ün üzerinde (ordu içindeki üniformalı hainlerin desteğiyle yapıldığı kabak gibi ortaya çıktı) asker ve polisin şehit olmasına neden olan PKK’ya her türlü kolaylığı gösterdiler.
Hasılı bir düşmanın yapabileceği her türlü kötülüğü, ihaneti ve kalleşliği üstelik “müttefik” sıfatıyla pervasızca ortaya koydular.
Sonuçta Türkiye artık düşmanlıklarını gizlemeyen stratejik kalleşleri adam yerine koymama, çizgilerini morartma kararı aldı.
Çizgiyi nereye çizeceğine ve çizginin rengine kendisi karar veriyor.
Misal; Cerablusa’a girilmesi mi gerekiyor? giriyor.
PYD’nin bombalanması mı gerekiyor? bombalıyor.
Güneydoğu Anadolu’da yaşayan insanlarımıza hayatı zehir eden PKK taşeronu belediye başkanları görevden alınıp kayyum mu atanması gerekiyor? Kayyumu atıyor.
Sınır güvenliği için önlem alması mı gerekiyor? alıyor.
İdam cezası verilmesi mi gerekiyor? hazırlığını yapıyor.
Geriye bu leş kargalarına kırmızı çizgilerinden uçkur lastiği yapmak kalıyor.
Sulchz Aga; Bundan sonra böyle..
Yemişim kriterlerinizi..
AB idama karşıymış..
Ne yapalım?.. biz de AB’ye karşıyız.
AB’nin ABD’nin NATO’nun iki yüzlülüğüne, riyakarlığına, ahlaksızlığına, hainliğine, kalleşliğine karşıyız.
İdam kalksa da kalkmasa bizi almadıklarına göre, siz yolunuza biz yolumuza..
Varsın yapılanlar bu müttefik bozuntularında derin kaygılar uyandırsın.
Bu ahlaksız ve kalleşlerin ne dediklerinin artık çok önemi yok.
Varsın dikkatle izlemeye devam etsinler.
Biz de suratlarına tükürmek için onları dikkatle izliyoruz.
Yeter ki bu aziz millet kaygı uyanmasın.
Çünkü 15 Temmuz yerli işbirliklerin yardımıyla başlatılan çok açık bir işgal hareketi idi ve bu asil milletin destansı direnişiyle deşifre oldular.
Eğer bu işgal hareketi başarılı olsaydı Türkiye 100 yıl geri gidecekti.
Avrupa Parlamentosunun utanmaz Türkiye Raportörü Kati PİRİ kalkmış “basın ve ifade özgürlüğü engellenerek Türkiye neden 20 yıl geriye götürülmek isteniyor anlamıyorum” diyor.
Senin anlaman kıtsa biz ne yapalım.
Biz de sizin gibi alçak ve hainler yüzünden 100 yıl geriye götürülmek istenmemizi anlamıyoruz.
Darbeyi dahi kınayamayanların değil konuşmaya ağızlarını dahi açmaya hakları yoktur.
Gözü önünde yaşanan bunca ihanetten sonran millet de artık bu leş kargalarına itibar zetmiyor.
Ne söylenenin söz olarak değeri var ne de söyleyenin adam olarak değeri var.
Nitekim bu leş kargalarının ağızlarına bakarak öten kargaların “sokağa inin, sokağa inmezseniz balkona çıkın” çağrılarına 50 kişi katılmıyor bile...
Neden?..
Çünkü millet kimin ne mal olduğunu ve hepsinin iplerinin dışarıda olduğunu gördü.
Bundan sonra AB’si ABD’si NATO’su artık iç işlerimize pis burunlarını sokamayacaklar.
Bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti yapacak onlar ve beslemeleri mal mal bakacaklar.
Halka verdikleri ölüm, haraç, hendek/barikat olanlar sonucuna da katlanacaklar..
Dinler arası diyalog, altın nesil palavralarıyla himmet toplayıp sonra bunları rüşvet olarak dağıtanlar, Kıbrıs gazinolarında âlem yapanlar, güneyde en sevdikleri ülke İsrail olanlar, tuzluğu aday gösterse bile kazandıracak olanlar, anavatanları Pensilvanya olanlar, sümüklü mendilleri yiyenler, kokmuş çorapları ceplerinde saklayanlar, sahte delillerle binlerce insanı suçsuz yere yıllarca hapiste yatıranlar destekçileri kim olursa olsun ilahi adalet gereği elbette sonuçlarına katlanacaklar.
Basın özgürlüğü masallarıyla bu devlete ihanet eden, yalan ve düzmece manşetler çekerek, Türkiye’yi teröre destek veren ülke ilan etmeye çalışan katmerli hainler de sonuçlarına katlanacaklar..
Etrafımızdaki ihanet çemberi böylesine ortada iken; çapsızlık, hazımsızlık ve basiretsizlikle, sümüklüböceklerden medet ummaya çalışanlar, üzerlerinden geçmesi yakın olan fillerin verecekleri hasarı da hesaba katmalıdırlar.