Alman iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) Başkanı Hans-Georg Maassen, Alman basınında çıkan MİT iddialarına ilişkin "Almanya’da Alman çıkarlarına karşı istihbarat faaliyeti niteliğinde operasyonların yürütülmesini kabul edemeyiz” buyurmuş.
Maassen, Yabancı Gazeteciler Cemiyeti (VAP) üyeleriyle bir araya geldiği etkinlikte, PKK'nın haraç toplamasıyla ilgili olarak, "birkaç yıl önce, PKK Almanya’da nispeten daha az dikkat çekiyordu. Gerçi bağış toplamaya devam etti ama Almanya açısından, iç güvenliğine somut tehdit oluşturmadı. Ama Türkiye’de yaşanan değişimin, Türkiye’de Türk devleti ile PKK arasındaki çatışmanın Almanya’daki güvenlik durumuna da gayet tabii ki etkileri oluyor. PKK’lı aktivistler ile Türk vatandaşları arasında ihtilaflara defalarca tanık oluyoruz" ifadelerini kullanırken aslında; PKK’lılar istedikleri kadar haraç toplasınlar fark etmez yeter ki bize bulaşmasınlar demek istemiş.
Almanya’daki FETÖ yapılanması ve bunun Alman iç istihbarat servisi tarafından izlenip izlenmediği yönündeki bir soruya ise “Almanya’da gözlem altında değiller. Çünkü gözlem altına alınması için yeterli dayanak noktalarına sahip değiliz” cevabını vermiş.
Alman basınında çıkan, Türk istihbaratının Almanya’daki Türk toplumu üzerinde etkide bulunmaya dönük faaliyetlerde bulunduğu iddialarıyla ilgili bir soru üzerine de Maassen, “Almanya’da Alman çıkarlarına karşı istihbarat faaliyeti niteliğinde operasyonların yürütülmesini kabul edemeyiz. Bu nedenle Türkiye gibi NATO ortağımız söz konusu olursa da buna karşı çıkıyoruz.” diye konuşmuş.
Tam bir “ele verir talkımı kendi yutar salkımı” durumu.
Ülkede darbe/işgal girişiminde bulunan fakat beceremeyince kaçıp sığındıkları müttefik olduğu iddia edilen (ya bir de olmasalardı) Almanya’nın şefkatli kolları altında hız kesmeden ihanetlerini sürdürürlerken gözlem altında bulundurulmaları için yeterli dayanağın olmadığını söylemek (yeterli dayanak için kaç kişinin ölmesi gerekiyordu) darbecilere can suyu vermekten başka bir anlam ifade etmez.
Biz onların darbe ve darbeci aşklarını, Alman firmalarının Mısır’da ihale almaları için darbeci katil Sisi’nin Almanya seyahatinde kırmızı halı serilerek karşılanmasından biliyoruz.
İşin daha da trajikomik yanı; Maassen’in “Almanya’da Alman çıkarlarına karşı istihbarat faaliyeti niteliğinde operasyonların yürütülmesini kabul edemeyiz” buyurması.
Yıllardır ve özellikli gezi kalkışması sonrasında ülkemizin çıkarlarına karşı her türlü saldırıda ön safta yer alarak algı operasyonlarında ahlaksızlık sınırını aşan Almanya’nın sivil toplum örgütleri kılıflı istihbarat kuruluşlarıyla ülkemizde yapmadığı kışkırtıcılık kalmadığını biliyoruz.
Hainlere Başkanlık saraylarında hangi hizmetleri karşılığında soytarılık yaptırdıklarını, nasıl koruma ve kollama altına aldıklarını, bir yandan dost ve müttefik masalları anlatırken diğer yandan iç işlerimize nasıl burunlarını soktuklarını ve maşaları/hainleri nasıl koruyup kolladıklarını biliyoruz.
XXX
Bakmayın yurt dışında ülkemizin kuyusunu kazan kanı bozukların afralarına tafralarına..
Uşaklıklarını yaptıkları güçlerin medyalarına üfürüp tatmin oluyorlar ama damarında Türk kanı taşıyan bu ülkenin gerçek sahipleri dünyanın neresinde olursalar olsunlar hainlerin suratlarına tükürürcesine derslerini veriyorlar.
Türkiye'ye attığı soykırım iftirasının eleştirilmesine tahammül edemeyen Yeşiller Partisi Genel Başkanı, ismi lazım değil sözde Türk olan bir hain Türk olan taksiciye parayı ödüyor ve biraz da bahşiş bırakıyor ama şoför, 'Bu parada, darbe girişiminde ölen Türk şehitlerinin kanı var' diyerek bahşişi kabul etmiyor.
Bu duruma çok bozulan sözde Türk; “bu fanatik insanlara, Almanya'da yaşadıklarını bariz şekilde belli etmek gerekir, taksiye binemeyen sadece siyasiler değil" demiş.
Vatana ihanet etmesi karşılığında Almanya'da ödüllere boğulan, üç ayrı burstan para yağdırılan ve pasaport verilen Can Dündar da kendisine gösterilen tepkiler karşılığında
Berlin'de taksiye binemez haldeymiş.
Helal olsun bu isimsiz kahramanlara..
Bakın; sizin saraylarında palyaçoluk yaptığınız ülkede bile kahramanlar korkmuyor.
Onlara her yer Türkiye.
Kaçış yok.. ihanetinizin bir bedeli olduğunu er geç öğreneceksiniz.
XXX
Fransa’daki aşırı sağcı Ulusal Cephe’nin lideri Marine Le Pen; gerçekleri herkesin anlayacağı kadar açık bir şekilde söylemiş.
“Avrupa Birliği öldü ancak bunu kendisi henüz bilmiyor!”
“Tüm branşlarda başarısızlığa uğradı. Ekonomik olarak büyüme oldukça yavaş. Sosyal olarak işsizlik ve yoksulluk çok yüksek. Güvenlik konusunda AB kendi sınırlarını korumaktan aciz, terörizme bile bizi karşı koruyamıyor’’
Sınırlar, para, ekonomi ve yargıdan oluşan konulardaki egemenliklerimizi AB’den geri isteyeceğiz. AB ‘evet’ derse o zaman milletlerden oluşan tek Avrupa’yı kurarız. Ya da hayır derse ben o zaman Fransızlara AB’den çıkmak zorunda olduğumuzu anlatır ve bunu oylatırım!
Le Pen, Koblenz’de kendilerini protesto edenler için ise “Bunlar hep aynı; aşırı solcular. Bu insanlar demokrasiyi hiçbir zaman kabul etmediler. Herkesin özgürce konuşması demokrasiye aittir” ifadelerini kullanmış.
Hayaller altın, gerçekler teneke..
XXX
Gazetelerde yer alan haberlere göre; Beşiktaş Ortaköy'deki eğlence mekanına düzenlenen saldırıya ilişkin gözaltına alınan ve yapılan araştırmalarda terör örgütü DEAŞ'ın bünyesinde "kadı" olarak görev yaptığı tespit edilen ve hakkında tutuklama kararı verilen Yasser Mohammed Salem Radown’un makat bölgesinden cep telefonu çıkartılmış.
Böylece kan, kin, nefret, cinayet ve katliamlarla dinimize karşı en büyük kötülüğü yapanların kıçlarından konuştukları tescil edildiğine göre ağızlarından çıkanın söz olduğunu söylemek mümkün mü?.
Bu sapıkların ardından gidip te İslam’a hizmet ettiğini zanneden gafiller ne zaman uyanacaklar?.