Bilindiği gibi; Şırnak'ın Şenoba Tugay Komutanlığından kalkışından kısa bir süre sonra yüksek gerilim hatlarına takılması sonucu kaza kırıma uğrayan askeri helikopterde 23. Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Aydoğan Aydın, Albay Oğuzhan Küçükdemir, Albay Gökhan Peker, Yarbay Songül Yakut, Binbaşı Koray Onay, Yüzbaşı İlker Acar, Yüzbaşı Nuri Şener, Pilot Yüzbaşı Serhat Sığınak, Pilot Üsteğmen Aldülmüttalip Kesikbaş, Başçavuş Mehmet Erdoğan, Teknik Başçavuş Fevzi Kıral, Uzman Çavuş Zeki Koç ve Piyade Uzman Çavuş Hakan İncekal şehit oldular.
Millet olarak yüreğimiz yandı.
Ne yazık ki bu acı haberden zevk alan haysiyet yoksunları da vardı..
Dağların başında, gecenin karanlığında, kışın soğuğunda, yazın sıcağında bizlerin huzur ve rahatı için dur durak bilmeden görev yapan bu asil insanların haklarının ödenmesi hiçbir şekilde mümkün değilken, 13 vatan evladının ölümünden zevk alarak sosyal medyada paylaşımda bulunan ve gözaltına alındığında da zafer işareti yapan domuzlarla ne yazık ki aynı topraklarda yaşıyoruz..
Anasından emdiği sütü, damarında taşıdığı kanı temiz olan bir insan bunu yapamaz.
Süt de kan da bu kadar kirliliğe izin vermez çünkü..
Görevleri vatanı savunmak ve bu alçakça paylaşımları yapanların da huzur içinde yaşamalarını sağlamak olan kahramanlarımızın ölümünden duydukları zevki sosyal medyada paylaşanların nesebini araştırmak lazım.
Bir bozukluk vardır mutlaka.
Bu toprakların merhamet yüklü yürekleri böyle haysiyetsizlere bile sabredebiliyor.
Şimdi kimse kalkıp ta bu haysiyetsizliği fikir ve ifade özgürlüğü ile demokrasi ile açıklamaya kalkmasın.
Saygısızlık yapana, nefret saçana, başkasının acısından zevk alana özgürlük hak olmaz.
İğrenç duyguları ile baş başa kalmak ve kötülüğü içinde yaşamak varken bir de bunu açıklamaktan ve zafer işareti yapmaktan çekinmeyen şerefsizlere -elbette hukuk içinde- hak ettikleri cevabın verilmesi şehitlerimize olan borcumuzdur.
Nitekim bunlardan biri; "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama, devletin askeri teşkilatını alenen aşağılamak" ve "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Kimsenin kimseye ve hele de şehitlerimize saygısızlık etmeye hakları yoktur.
Hiçbir gerekçe böyle bir alçaklığı makul gösteremez.
Gerekiyorsa kanunda değişiklik yapılarak; Topluma kin ve nefret tohumları eken, birliği ve dayanışmayı bozan fitne ve nifak tohumları eken alçaklara verilen cezalar arttırılmalıdır.
Farklılıklara rağmen birlikte yaşamak çok değerlidir, bedeli ucuz olmamalıdır.
Bu hainler layık olmadıkları ve şehitlerine saygı duymadıkları bu devletin vatandaşlığından çıkartılmalıdır.
Böyle pisliklerle neden bir arada yaşamak zorunda kalalım.
Bu büyük devletin vatandaşı olmanın değerini bilmeyenlere, bunun bedeli vatandaşlıktan çıkartılarak ödetilmelidir.
Cehennemin dibine kadar yolları var.
Gitsinler yalakalık yaptıkları devletlerin vatandaşı olsunlar.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Türkiye Cumhuriyetini korurken şehit olan yiğit evlatlarının ölümünden zevk almak gibi bir lüksleri yoktur olmamalıdır.
Zaten böyle bir lüks yaşanıyorsa orası Türkiye, oradakiler de Türk Milleti değildir.
Kırmızı fularlı kız diyerek sevimli göstermeye çaba gösterdikleri gezi çapulcusunun gittiği Kandil’de terörist başının danışmanlığına getirildikten sonra, gördüğü özel muamele nedeniyle diğer kadın teröristlerin tepkisi üzerine şutlandığı Rakka’da öldürülmesine “Gezi'den Rakka'ya destan olmaya", "Ulaş'tan Deniz'e mücadele sürüyor" diyerek ağıtlar yakan gazeteci/siyasetçi/aydın müsveddelerine bile tahammül edilen bu ülkede şerefli kahramanlarımızın ölümünden zevk alanlara artık anlayış/sabır göstermek istemiyoruz.
Böyle bir mecburiyetimiz de yok.
Milletin acısından zevk alanlara hukukun tokadı -Osmanlı Tokadı kıvamında- tattırılmalıdır.
Darbecisinden, AB’cisinden, NATO’cusundan, ABD’cisinden, cemaatçisinden, sümüklü böceklerden, lağım farelerinden kısacası devletine sırt dönüp ihanet ederken, kucaklarındaki ağababalarına hizmette kusur etmeyen ve ihaneti “hizmet” bilen haysiyet yoksunlarına sabretmekten bıktık.
Artık yeter.
Haysiyetsizliğin bu kadarı bünyeye zarar.
Bu asil milletin sabrıyla daha fazla oynanmamalıdır.
Biz; dini, etnik, kültürel, sosyal ve siyasal farklılıklarımızı zenginlik olarak kabul ederek bir arada kardeşçe yaşamak zorundayız.
Kardeşçe yaşamak istemeyen ya da kardeşliği bozanlara bedeli çok ağır bir şekilde ödetilmelidir....
Hainler, alçaklar ve şerefsizler ellerini kollarını sallaya sallaya uşaklıklarını yaptıkları ülkelere gidebilirler.
Oysa bizim gidecek başka bir yerimiz yok.
Çünkü başka Türkiye yok.