54. Uluslararası Münih Güvenlik Konferansı’nda Orta Doğu konularının ele alındığı oturumda Arap Birliği Genel Sekreteri Ebu Gayt, Zeytin Dalı Harekâtı’yla ilgili olarak, “Her zaman Türkiye'nin davranışlarını anlamaya çalışıyorum. Türk arkadaşlarıma, kardeşlerime, meslektaşlarıma, arkadaşlarıma sesleniyorum; sınırınızın güneyindeki bir Arap ülkesine müdahale ettiğinizin bilincinde olmalısınız. Bu şekilde eyleme geçmeden önce ilkelerinizi ortaya koymanız beklenir.” ifadelerini kullanınca Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu Suriye'de terör örgütüyle mücadele için orada olduğumuzu, halkımızı ve sınırımızı korumak adına uluslararası hukuktan doğan meşru hakkımızı kullandığımızı söyledikten sonra; “Siz sisteminizden bahsediyorsunuz. Sisteminiz bir üye ülkenizin liderinin yarım milyon insanı öldürmesini, kimyasal silah kullanmasını da önleyecek kadar güçlü olabilse keşke.” diye cevap verirken, Türkiye’ye eleştiriler yöneltmeye kalkan Arap Birliği’nin, Suriye’de askeri harekâtlar düzenleyen ABD başta olmak üzere diğer Batılı ülkelere sessiz kaldığına da dikkati çekti.
Dışişleri Bakanı, Arap Birliği’nin bazı ülkelerinin Kudüs konusunda Filistin ve Ürdün'e baskı uygulamasını, Arap Birliği’nin ise buna mani olamamasını da sert sözlerle eleştirdi ve “Maalesef sizin sisteminiz işte bu” diyerek sözlerini tamamladı.
Başta ABD ve Rusya olmak üzere onlarca devlet Suriye’de cirit atar ve yarım milyonun üzerinde Müslüman katledilirken seslerini çıkartmayan/çıkartamayan Arap Birliği Genel Sekreteri Ebu GAYB’ın “ilkelerden” bahsetmesi, şecaat arz ederken sirkatin söyleyen merdi kıpti’yi hatırlatmaktadır.
İlke mi bıraktınız?..
Katil Esed rejiminin kuşattığı Guta’da yiyecek ve ilaç bulamayan insanların göz göre göre ölmelerine, Esed rejimi tarafından pervasızca kimyasal silah kullanılmasına tepki gösteremeyen üç paralık acizler kalkmışlar ilkeden bahsediyorlar.
Bu aşağılık mahluklar yüzünden İslam coğrafyasında kan ve gözyaşı dinmiyor.
Başkalarına uşaklık için gösterdikleri azim ve kararlılığı kardeşlerinin hak ve hukuklarını korumak için gösterseler zulüm bitecek.
Türkiye’nin birliğini ve bütünlüğünü tehdit eden hainlere karşı meşru müdafaası söz konusu olduğunda birden bire akıllarına “ilkeler” gelenler alsınlar ilkelerini bir yerlerine fiyonk yapsınlar.
Hem bir kusurlarını örterler.
Hem de düğünde dernekte lazım olur.
XXX
Medyada yer alan haberlere göre; Türkiye’nin terörle mücadelesinde PKK saflarında yer alan ve etkisiz hale getirilen batılıların leşleri de birer ikişer ülkelerine gönderiliyormuş.
En son Fransız, İspanyol ve Hollanda vatandaşı üç teröristin tabutları ülkelerine postalanmış.
Bunlar bilinen son üç hain.
Kim bilir PKK saflarında Türkiye’ye karşı savaşan (defterleri dürülmüş ya da en kısa sürede dürülecek) daha kaç yabancı var?..
Türkiye Afrin’de sadece PKK’ya karşı mücadele etmiyor.
PKK görünümlü emperyalistlere karşı hak ve hukukunu koruyor.
Afrin’de Mehmetçiğin tünellerine gömdüğü ve kalanlarını da en kısa sürede gömeceği alçaklara gerilla güzellemeleri yapan “içimizdeki hain/uşaklar”la bu yabancılar arasındaki tek fark içimizdekilerle aynı topraklarda yaşıyor olmamızdır.
Ama bizimle aynı topraklarda yaşamasa da yürükleri bizimle çarpan mert soydaşlarımız var.
Aydın'ın Nazilli ilçe Belediyesi tarafından Şirinevler Mahallesi’nde yapımı tamamlanan Azerbaycan-Karabağ Parkı ile Hocalı Soykırımı Anıtı'nın açılış törenine katılan Azerbaycan Milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi Üyesi Ganire Paşayeva içerideki yerli malı hainlere inat; "Bugün çeşitli terör örgütlerinin arkasında durarak, PKK, PYD ve YPG fark etmez hepsi bir terör örgütlerinin parçalarıdır. Türkiye’yi zayıflatmak isteyenlere buradan 'Türkiye yalnız değil, Türkiye’yi zayıflatmaya sizin gücünüz yetmez çünkü Türkiye için canını verecek, canını vermeye hazır olan ben de dahil on milyonlarca Türk milletinin evladı var' mesajını vermeye geldik." diyor.
Bu dayanışma, bu birlik devam ettiği müddetçe üstesinden gelemeyeceğimiz zorluk yenemeyeceğimiz düşman yoktur.
İçimizdeki ve dışımızdaki hainler fazla heveslenmesinler.
Ganire PAŞAYEVA’nın da dediği gibi “Türkiye için canını verecek, canını vermeye-şehit olmaya- hazır olan on milyonlarca Türk milletinin evladı var”.
Bizim için şehitlik onlar için leş olmak var.
Bütün mesele karar vermekte..
Hodri meydan..
İsteyen şehit isteyen leş..
XXX
ABD merkezli World Vision adlı hayır kuruluşunun bazı çalışanlarının, Haiti’de 2010 yılındaki depremin ardından ‘vicdanları sızlatan’ bir skandala karıştıkları, para ve yiyecek sağlama karşılığında yardıma gittikleri depremzedelerle cinsel ilişkiye girdikleri tespit edilmiş.
Kuruluşun ABD’deki merkezi de skandalı doğrulamış.
Bu skandala kadar saygın bir yardım kuruluşu olarak bilinen derneğin geçen yılki elçisi, İngiliz Prens Harry’nin nişanlısı, oyuncu Meghan Markle yardım kuruluşunun faaliyetleri kapsamında Afrika ülkesi Ruanda’ya gitmiş, çocuklarla bir araya gelmiş ve Afrika’da yoksulluğun azaltılmasına yönelik çalışmalarda yer almıştı.
Geçtiğimiz günlerde de İngiliz yardım kuruluşu Oxfam’ın çalışanlarının, Haiti’deki yardıma muhtaç insanların çaresizliğinden faydalanarak onlarla seks partileri düzenlediği ortaya çıkmıştı.
Kimyasal silah yalanıyla Irak’ı Saddam Saddam’dan kurtarmaya ve demokrasi getirmeye giden (!) ABD askerlerinin Iraklı kadınlara tecavüzleri vakayı adiyeden olmuştu.
Aynı alçaklığı Bosna’da Sırplar da yapmıştı.
En zor durumdaki masum insanları istismar etmekten utanmayanlar “Afrin’de sivillere hassasiyet” gösterilsin masalları okuyorlar.
Rakka’da, Afganistan’da, Suriye’de Irak’ta onbinlerce masumu acımasızca katleden onbinlerce kadına tecavüz eden zalimlerin Afrinde’ki sivil hassasiyetleri göz yaşartıcı.
Onların derdi sivil masum halk değil.
Sivil kılıklı teröristlerinin öldürülmesinden korkuyorlar.
Onlar korkmaya devam etsin.
Yerli üretim İHA’larımız sivil kılıklı katilleri buluyor, önce bir vesikalık fotoğraflarını çekiyor, sonra gülümseyin (!) diyor ve koordinatlarını verdikleri uçaklarımız bitirici vuruşu yapıyor.
Sonrası cehenneme ekspres servis.
Sanki bilgisayar oyunu izler gibi izliyoruz Ordumuzun sıfır hata ve tam isabet sivil/terörist ayırımını.
Bakın Zeytin Dalı Harekatı başlayalı bir ayı geçti.
İlerlediğimiz topraklarda tek bir sivil kayıp yok.
Aksine Reyhanlı’ da ve Kilis’te alçakların attıkları roketlerle şehit olan kardeşlerimiz var.
Yüzü aşkın roket atıldı ama sivil hassasiyetli güdümlü medyada haber olmadı.
Geçmişteki bazı olaylara ait görselleri kullanarak kara propaganda yapmaya çalışanların yalanları anında yüzlerine çarpılıyor.
Bütün medya desteklerine rağmen görüntü yok.
Çünkü sivile yönelik hiçbir eylem yok.
Askerimizin şehit olmasına pahasına sivillerin can güvenlikleri için olağanüstü titiz davranılıyor.
Bu millet dünyanın en merhametli milletidir.
Ordumuz dünyanın en merhametli ordusudur.
Bizden hiçbir masum ve mazluma zarar gelmez.
İşte o yüzden gittiğimiz yerlerde “nerde kaldınız” diye karşılanıyoruz.
Ve askerimizin varlığı umut, özgürlük ve insanca yaşamanın simgesi olarak görülüyor.