Türkiyede’ki kanlı terör örgülerine en pervasız desteği veren ve ülkemizdeki ölü sevicilerin her dara (!) düştüklerinde kapağı attıkları Belçika, Kaddafi ve Saddam yargısına rahmet okuturcasına yeni bir yargı oyununu sahneye koyuyor.
Brüksel’in göbeğinde terör örgütünün propaganda çadırı açılmasına izin verenlerin, vize muafiyeti karşılığında terörle mücadele yasasını yumuşatın dayatmaları yapanların, meclisten terörist kankalarına “dokunulsun” kararı çıkması üzerine kaygılarını ifade edenlerin, kısaca terör ve terör örgütleriyle son dereceli seviyeli bir ilişki yaşayanların yargı sistemlerinin adli/drama gösterisi çok da şaşırtıcı olmadı.
Sabancı Center’da çaycı olarak işe başlayan Fehriye ERDAL; DHKP-C’ li Mustafa DUYAR ve İsmail AKKOL ile birlikte 9 Ocak 1996 tarihinde Sabancı Holding yöneticisi Özdemir SABANCI, Toyotosa Genel Müdürü Haluk GÖRGÜN ve sekreter Nilgün HASEFE’yi öldürmüşlerdi.
Fehriye ERDAL Yunanistan üzerinden Belçika’ya kaçarken, İsmail AKKOL Yunanistan’da uzun süre saklandıktan sonra geçtiğimiz aylarda yasa dışı yollardan Türkiye’ye girmek isterken yakalandı.
Diğer sanık Mustafa DUYAR, cinayetle ilgili gerçekleri açıklayacağını söyledikten sonra 1999 yılında kalmakta olduğu Afyonkarahisar Cezaevinde “Karagümrük çetesi” elemanları tarafından infaz edilmişti.
Çaycı katil Fehriye ERDAL Belçika için o kadar önemli bir kişilik imiş ki aradan geçen 20 yıla rağmen Türkiye’ye iade edilmediği gibi, 2007 yılında çadır tiyatrosunda yapılan göstermelik yargılamada hakkında beraat kararı verilerek aklanmış, sonrasında da gözden kaybolması sağlanarak -bizimle kafa bulurcasına- el kadar ülkede nerede olduğunun bilinmediğini açıklamışlardı.
Geçtiğimiz birkaç ay içinde Türkiye’den Belçika’ya yapılan; başta Fehriye ERDAL olmak üzere teröristleri ve katilleri iade etmeyerek koruduğu eleştirisinin daha mürekkebi kurumadan Brugge Ağır Ceza Mahkemesi Fehriye ERDAL’ın Türkiye’de işlediği suçlardan dolayı Belçika’da gıyaben yargılanmasına hükmetti.
Madem yargılayacaktınız 20 yıl niye beklediniz. Madem 20 yıl beslediniz şimdi neden yargılamaya karar verdiniz.
O çok medeni batının yargısı işte böyle..
Ele verir talkımı kendi yutar balkımı..
Elini kolunu sallaya sallaya her terör etkinliğine katılan, görünmez bir el tarafından korunup kollanan bir katilin neden Türkiye’ye iade edilmediği ve neden gıyaben Belçika’da yargılandığı, bu yargılamadan gerçekten adalete uygun bir çıkacak mı sorularına inandırıcı cevaplar verileceğini zannediyorsanız yanılıyorsunuz.
20 yıldır bezlere pamuklara sararak baktıkları, besledikleri bir katili 20 sene sonra da olsa hak etiği cezaya çarptıracaklarına inanıyor musunuz?.
Dedim ya Belçika’daki çadır tiyatrosunda - Mısır’da yüzer yüzer idam kararları veren çadır tiyatrosu palyaçoları gibi- palyaço kılıklı yargıçlar tarafından katili korumak için yeni bir yargılama skeci oynanacak..
Hukuk ve yargılama adı altında yeniden beraat kararı verilerek yeni bir koruma şemsiyesi oluşturulacak ve tükürsek boğulacak Belçika Türkiye ile kafa bulmaya devam edecek.
Yıllardır bizi oyalayanların/avutanların, verdikleri hiçbir sözü tutmayanların ve bizi ensemize vurup ağzımızdan lokmamızı alacak kadar enayi gören bu ahlaksız ve terör sevici ülkelerle aynı çatı altında olamayacağımız bir kere daha açıkça ortaya çıkıyor.
O zaman soru şu..
Destek verdikleri terör örgütlerinin alçakça katlettiği polislerimizin, askerlerimizin, korucularımızın ve sivil vatandaşlarımızın kanları ellerinde taşıyanlar bu kadar aleni olup bitenden sonra “teröre destek veren” ülke ilan edilmeyecekse ne zaman edilecek?..
Hukuku ve hakkı sadece kendi nazik bedenleri söz konusu olduğunda hatırlayanların ne devletinden, ne hükümetinden ve ne de yargısından hayrımıza tek bir karar çıkmayacağını göre anladıkları dilden muamele yapılacak bir katil seviciler/terör destekçileri listesi yapılmasının zamanı gelmedi mi?.
XXX
Birkaç gün önce ekranlarda izledik.
Sırtlarını dayadıkları hainlerle birlikte özyönetimciliğe/hendekçiliğe soyunan ama bu hendekleri fakir kürt vatandaşlarımızın oturduğu semtlerde mahallelerde kazan terör örgütüne destek veren kravatlı teröristlerden bazıları, terör pisliğinden temizlenen SUR ilçesinde esnaf ziyaret yaparak akılları sıra şirinlik yapacaklardı.
Gördünüz mü vatandaşın tepkisini?..
“Defolun gidin buradan, hangi yüzle geldiniz” .
“Evimiz işyerimiz malımız mülkümüz talan edildi neredeydiniz lan” diyerek kovdular kandil başbayilerini.
Meclis Anayasa Komisyonunda artistik hareketler çeken, Brüksel’de demokrasi havariliği oynayan kravatlı ve döpiyesli terör destekçileri neye uğradıklarını şaşırdılar.
“Kem kem, zart zurt kabilinden bir şeyler mırıldandılar” baktılar olmuyor az daha suratlarına yumruk inecekti ki adamlarının kalleşçe saldırdığı Türk polisi öfkeli kürt vatandaşlarımızın arasından alıp çıkarttı bu katil sevicileri.
Evet.. artık şeker oğlan, çiçek çocuk muhabbetleri bitti.
Evi barkı malı mülkü yok edilen masum-kürt- vatandaşlarımız artık kimlerin kendilerine ihanet ettiğini çok iyi biliyor.
Oy verdikleri sözde siyasetçiler (aslında terör seviciler) tarafından aldatıldıklarını, ihanete uğradıklarını ağır bir bedel ödeyerek öğrendiler.
O yüzden de -nasıl olsa yapamazlar rahatlığıyla- düne kadar hadi bizi yargılayın kahramanlığı taslayanların, mahkeme yolu görününce savurduğu tehditleri kimse ciddiye almıyor.
Dün onlar söylüyor enteller dinliyordu. Bugün kendileri söylüyor kendileri dinliyor.
Yargılanmasınlar diye arkalarından gidecek kimse kalmadı..
Hatırlarsanız bu esas oğlanlar “yüzbinlerle Cizre’ye yürüyeceğiz demişlerdi” de arkalarından 20 kişi gelmemişti.
Halkı hendek direnişine çağırmışlardı da kimse ciddiye almamış, hatta niye onların oturduğu zengin semtlerinde hendek kazılmadığını sormuşlardı.
Bir dönem iyi boyanıp, cilalanıp, sazlı sözlü parlatılmışlardı.
Ama saz da söz de oyun da bitti.
Aldatılan halk onları yargıladı ve mahkum etti.
Halkın vicdanında en ağır cezayı aldıkları, sokaktan hakaret edilerek kovulmalarından da anlaşılıyor.
Bu saatten sonra ateş olsalar cürümleri kadar yer yakarlar.
Daha bunlar iyi günleri..
Bu kadar ihanet, bu kadar gözyaşı ve bu kadar kandan sonra suratlarına tükürülecek, evden çıkamaz hale gelecekleri günler de yakındır.
Belli ki bu yüzden korku dağları sarmış.
O yüzden değil mi ki birer ikişer yurt dışı seyahat ayaklarıyla kaçıyorlar.
O yüzden değil mi ki bu ülkenin namuslu yargıçlarının karşısında hesap verecekleri günü hatırlayıp boncuk boncuk terliyorlar.
“Hadi yargılayın da görelim” diyorlardı ya.
Yargılanacaklar ve bu millet de görecek..
Belki onlarca müdahili olacak davalarının..
Sıkıyorsa; mahkemede yetim bıraktığınız çocukların, dul bıraktığınız kadınların, evlatsız bıraktığınız ana babaların, abisiz bıraktığınız kardeşlerin gözlerine bakın..
Sıkıyorsa orada da tehdit edin..
Tıpış tıpış gidecekler mahkemeye.
ABD’den, AB’den beklediklerini bulamayınca diz çöküp, belki de elebaşlarının yaptığı gibi ”bizi affedin devletimize hizmet etmek isteriz” bile diyecekler..
Bu iddiamı çok mu komik buldunuz?..
İran’la savaşırsak ben İran’dan yana olurum diyen komik değil, beraber iyi sallamakla övünenler komik değil, terör örgütünün temsilcisi meclise girdi diye lokma döktürmek komik değil, Türkiye sınırlarını taciz eden Rus uçağını düşürünce Putin’e geçmiş olsun ziyaretine gidenlerin yaptığı komik değil, yüzbinlerce vatandaşını öldüren ESED’in yaptığı ve o ESED’e Türkiye’den yapılan ziyaretler komik değil, dokunulmazlıkları kaldıracağız diye söz verip “hayır” oyu kullanan ve işin referanduma yani halkın oyuna gideceği anlaşılınca akılları başlarına gelip evet diyenlerin yaptıkları komik değil, “Suriye’de kimyasal silah kullanılması kırmızı çizgimizdir” deyip, kimyasal silah kullanıldığı tespit edilince pembe ruj süren Obama’nın yaptığı komik değil, PYD bir terör örgütü değildir, Türkiye bizim önemli bir müttefikimizdir diyen ABD sözcüsünün açıklamaları komik değil de de benim söylediğim mi komik öyle mi?..