Önce şu soru ile başlayalım.
Rusya’nın Suriye’de üstelik burnumuzun dibinde ne işi var?.
Son bir aya kadar Suriye’deki Esed katliamına verdiği silahlarla destek olan ancak açıktan müdahil olmamaya gayret gösteren Putin’in (birdenbire) Suriye’ye askeri yığınak yapması ve “DAİŞ’i bombalıyorum” bahanesiyle Türkmenleri acımasızca bombalatması tesadüfle açıklanabilir mi?.
Elbette hayır.
Herkes biliyor ki Türkmenlere yönelik saldırı Türkiye’nin sinir uçlarıyla oynanmasıdır.
Bu oyun oynanırken milliyetleri (özellikle) belli olmayan Rus savaş uçakları sık sık hava sahamızı ihlal ederek adeta “gel gel” yapmıştır.
Bütün bunlar sinsi bir planın parçası olarak yürürlüğe konulmuştur ama bu planları yapanlar sabrın da bir sınırı olduğunu hesaba katmamışlardır.
Muhtemelen geçmişten kalan alışkanlıklarla; Türkiye’yi ensesine vurup ekmeğini aldıkları, akıllarına estiği zaman yanağından makas alınabilecek, bir yanağına vurduklarında öbür yanağını da çevireceğini zannettikleri aciz bir devlet zannetmişlerdir.
İşte bu alışkanlıkla olsa gerek özellikle son bir aydır “yanlışlıkla oldu, fark etmemişiz, uçağın navigasyonunda hata varmış, hava muhalefeti nedeniyle farkına varmadan sınır ihlali yapılmış, bir heyet gönderelim bu konuyu görüşelim, sınırınızı geçmişsek misafir kabul edin gibi” her haliyle pişkinlik kokan ve kasıtlı olduğu tartışma götürmeyen ihlaller üzerine Büyükelçileri her defasında Dışişleri Bakanlığa çağrılan Rusya, Türkiye’nin bir çadır devleti ve bir muz cumhuriyeti olmadığını biraz pahalıya da mal olsa anlamış olmalıdır.
Rusların Ekim ayında 3 kez sınır ihlali yapmaları üzerine Dışişlerine çağrılan Rus Büyükelçiye aynen şunlar söylenmişti;
“Angajman kurallarımızı test ediyorsunuz. Türkiye-Rusya dostluğu ve ilişkilerini bozmaya değecek bir durum yok. İyi niyetle müdahale etmedik. Ancak bir daha olursa bir üzülürüz. Siz de üzülürsünüz”.
O gün büyükelçi “Bir daha olmayacak” demişti.
Ama oldu. Hem de kör gözüme parmak hesabı oldu.
Demek ki sabredilmiş fakat boyun eğilmemiştir.
Ummadığı darbenin şokuyla olsa gerek, gelişmeler Putin’in yaşananlardan ders çıkarmadığını ve artistik numaralar yapmaya devam ettiğini göstermektedir.
Beyefendi sırtlarından bıçaklandığının söyleyerek Türkiye’den özür bekliyormuş.
Esas özrü o dilemelidir.
Sen kimsin de Türkiye’nin sınırlarını ihlal ediyorsun?..
Bayram değil seyran değil ne oldu da Türkmenlere bomba yağdırmaya başladın?
Neden Türkmenleri sırtlarından bıçakladın?.
DAİŞ’in petrolünü daha rahat alıp satmak için mi?.
Nitekim; Rus Financial Alliance Bankası ve Başkanı Mudalal Kuhri ve Rusya’ya bağlı Klmukya Cumhuriyeti eski başkanı Kırsan İlyumzhinov’un da dahil olduğu 4 kişi ile 6 şirket DAİŞ’in petrolünü satmasına aracılık etmelerinden ötürü kara listeye alınarak ABD’ deki faaliyetleri donduruldu.
Demek ki Rusya’nın Suriye’de DAİŞ ile mücadele gibi bir derdi yok.
Hatta DAİŞ’in petrolünü daha güvenli yollardan satmasına imkan sağlanması var.
Onun için de bombaları DAİŞ’e değil, ayak bağı olduğunu düşündükleri Türkmenlerin üzerine bırakıyorlar.
İlginç olan; bombalayan uçakların nedense milliyetleri gizli.
Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklaması göre düşürülen uçak ta “milliyeti belirlenemeyen bir uçak”
Niye açık açık milliyetini belirtmiyorsunuz.?
Madem hava sahamızı bu kadar pervasız ihlal ediyorsunuz da neden milliyetinizi gizliyorsunuz?.
Karanlık işlerinizi/ilişkilerinizi örtbas etmek için mi?..
Hatırlarsanız bir süre önce sınır ihlali yaptığı için F-16 larımızın düşürdüğü insansız hava aracının da milliyeti belirsizdi.
İsrail’den kork, Rusya’dan kork ABD’den kork nereye kadar?.
Onlar güçlerine güvenip ensemizde boza pişirecekler ancak biz susacağız.
Öyle yağma yok.
Bazı beyinsizler “efendim alt tarafı 17 saniyelik bir ihlal olmuş ne gerek vardı Rusya’yı karşımıza almaya “ diyorlar.
Saatlerce sürüp bir de selfi mi çekilmesi gerekiyordu.
Emekli Hava korgeneral Erdoğan KARAKUŞ bu densizlere haddini bildirmiş.
“Ben de size şunu soruyorum. Bu egemenlik meselesidir. Sizin siyasiler bırakın Ankara’ya kadar derse mesele olmaz. Sizin egemenliğiniz değil mi bu sınırlar?.. İstemiyorsanız korumayın efendim”.
Bu arada içimizdeki Ruslar da birden bire Pu(ş)tin hayranı kesiliverdiler.
Oysa daha bir yıl öncesinde -putinleşmek- eleştirisi yapıyorlardı.
Her şey kayıt ve belgeyle sabit olmasına rağmen düşürülen uçağın hayatta kalan pilotu “bizi uyarmadılar” demiş.
Efendi.. altındaki uçak teknolojik üstünlüğü ile övündüğünüz SU-24.
Sen mal mısın? Radarın göstermiyor mu?
Peki senin duymadığının söylediğin ikazları bölgedeki Amerikalı pilotlar nasıl duymuş?
Bölgeden uzaklaşan ikinci uçağınızın pilotu hasıl duymuş?..
NATO Genel sekreteri “bizdeki bilgilerle Türkiye’nin verdiği bilgiler örtüşüyor” diyor. Bunu babasının hayrına söylemiyor herhalde.
Avrupa Birliği (eski) Bakanı Prof. Beril DEDEOĞLU “Rusya Türkiye’nin angajman kurallarını iyi bildiği halde savaş uçağını yolladı. Dikkat edilirse uçak düşürüldükten sonra -ne oldu oldu konuşalım- demedi bile. Hızla çalışılmış tepkiler verdi” derken Rusların S-400 füzeleriyle Suriye’de bir kalkan oluşturmaya yönelik planı devreye sokmak için uçaklarının bile bile vurulmasını istediklerini belirtti.
Şimdi suçüstü yakalanmanın ezikliği ile üste çıkmaya çalışan ve DEDEOĞLU’nun dediği gibi “hızla çalışılmış tepkiler veren” Rusya’nın bırakın savaş uçağını, yolcu uçağı düşürmek konusunda bile sabıkaları var.
1 Eylül 1983’te hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle (herhangi bir uyarı yapmadan) Güney Koreli Korean Air Lines’ın KAL007 uçuş tarifeli yolcu uçağını düşürerek 269 kişinin ölümüne neden olmuştu.
Üstelik hava sahasını ihlal eden milliyeti belirli bir yolcu uçağı İdi...
17 Temmuz 2014 günü Hollanda’nın Amsterdam kentinden Kuala Lumpur’a gitmek için havalanan Malezya Havayolları’na ait MH17 sefer sayılı yolcu uçağının, Ukrayna’nın doğusundan geçerken Rusya’nın desteklediği ayrılıkçıları tarafından atılan füze saldırısıyla düşürülmesi sonucunda 283 yolcu ve 15 mürettebatın tümü hayatını kaybetmişti.
Şimdi kahramanlık gösterileri sergileyen Putin o gün bu gün bu konuyla ilgili konuşmuyor. Özür dilemiyor. Soruşturma yaptırtmıyor.
Bütün bu olanlardan sonra; Rusya’nın bir çete devleti olduğunun belirtisi olarak bir fuara katılmak için Rusya’ya giden 60 Türk İşadamı apar topar mahkemeye çıkartılarak Soçi’deki toplama kampına gönderilmelerine karar veriliyor. Rusya’daki Türkler taciz ediliyor. Vizesiz seyahat kaldırılıyor. Türk işçi çalıştırılması yasaklanıyor. Türk tarım ürünleri ithalatı kısıtlanıyor .
Moskova’daki Türk Büyükelçiliği taş ve yumurta yağmuruna tutuyor.
Niye?..
Egemenliğimize kast eden uçakları vuruldu diye..
Düne kadar işbirliği yapmakla övündükleri Türkiye ve Türkleri bir anda U dönüşü yaparak düşman ilan etmeleri aslında samimi olmadıklarını da göstermektedir.
İran’la işbirliği yapan Putin utanmadan sallıyor. “Türkiye’nin mevcut yönetimi belli yıllardan beri kasten yürüttüğü politika ile ülkesini İslamlaştırıyormuş”.
Yapma ya..
On yılda görmediğini on günde nasıl gördün.
Belli ki uçakları vurulunca gözleri açılmış.
İran’la kol kola girip Türkiye’nin İslamlaştırılmasından söz etmek için Pu(ş)tin olmak yeter de artar bile.
Tahran’da geçici Cuma İmamı Ayetullah Ali Kermani geçen hafta kılınan Cuma namazı hutbesinde “Allahu Teala inşallah Rusya’ya DAİŞ’i yok etme konusunda daha fazla başarılar ihsan eder” diye dua ederken, Rusya’nın yok etmeye çalıştığının Türkmenler olduğu düşünülürse sözde Müslüman olan İran’ın Müslümanlara verdiği zararın Rusların verdiği zarardan az olmadığı görülür.
Rus parlamentosu Duma Üyesi Sergey Gavrilov’da ağzındaki baklayı çıkartmış
Hazret buyurmuş ki “Ayasofya’yı Ortodoks Kilisesine iade etsinler dostluğumuz sürsün”.
Hayhay paşam emrin olur da o sürsün dediğin şey dostluk değil olsa olsa hıyarlık olur.
O da biz de kalmadı.
Ama isterseniz elimizde bulunan ihtiyaç fazlası ve defolu;
-Diyarbakır Cezaevinde 12 Eylül sonrasında yapılan işkenceler bağlamında -dışkı yedirmenin- uygunluğunu, kendisinin de bal gibi yiyebileceğini söyleyerek teyit eden Prof. dan tutun da “Putin'den ricam; bu saldırının bedelini dost ülke Türkiye & Türk milletine değil, bunu planlayan hükümete ödetmesidir" diyen korkaktan, 17 saniyeden ne çıkar niye durup dururken Rusya’yı karşımıza alıyoruz diyen mandacılardan ve “oh be Rusya’ya bulaştık ya artık onlar bunu hükümetin yanına bırakmaz” diyen hainlerden verebiliriz.