1516-1520 yıllarında dönemin Diyarbakır Valisi bıyıklı Mehmet paşa tarafından yaptırılan ve kubbelerinin kurşunla kaplı olması nedeniyle Kurşunlu Camii olarak ta anılan Fatihpaşa Camii PKK’lı hainler tarafından ateşe verildi.
Hainler, yangını söndürmek için bölgeye sevk edilen itfaiye araçlarına da uzun namlulu silahlarla ateş açarak yangının söndürülmesini engellemek istedi.
Diyarbakır’daki ilk Osmanlı eseri olan Fatihpaşa Camii bölgede PKK’nın saldırısına uğrayan ilk cami değil.
Siirt, Mardin ve Ağrı’da da camileri işgal eden teröristler, buraları cephaneliğe çevirirken, camilerde bulunan Kur’an-ı Kerim ve diğer tarihi eserleri yakıp yağmaladılar.
1 Kasım 2015 tarihinde Siirt’te okunan sabah ezanının ardından Şeyh İsmail camisine giren teröristler cemaatı dışarı çıkarttıktan sonra, silah ve mühimmatı camiye depolamışlardı.
Hakkari Dağlıca da teröristlerin saldırıları ile büyük zarar gören camilerde uzunca bir süredir okunamayan ezanlar ancak güvenlik güçlerinin yaptıkları temizlikten sonra okunmaya başlanmıştı.
Mardin’deki Abdulkadir Paşa Mahallesindeki Hacı Şemsettin Yusma Camisi’nde üzeri seccadelerle örtülü çok sayıda roket atar ve uzun namlulu silah ele geçirilmişti.
Yine Mardin Nusaybin’deki Seyitler Camisine giren teröristler bu caminin hoparlöründen örgüt marşları çalarak propaganda yapmışlardı.
Teröristlerin Kurşunlu Camisi minaresinden açtıkları ateş sonucunda özel harekat polisi Mustafa KATIRLI ile cami çevresine yerleştirilen bombaları imha etmeye çalışan bomba uzmanı Polis Memuru Haydar ÇETİN şehit olmuşlardı.
İçlerinde zerre kadar Allah korkusu olmadığı ve insani hiçbir özellik taşımadıkları yaptıkları katliam ve zulümle sabitleşen terör örgütü yandaş ve destekçilerinin cami ve din düşmanlığı böylesine açık ve ortada iken; “kullanışlı uşaklar” tarafından “camilerin devlet tarafından bombalandığı” yalanları piyasaya sürülerek toplumun da bu yalanlara inanması isteniyor.
Ama zırva tevil götürmüyor..
Yalancılıkları ve sırtlarını hainlere yasladıkları Mısır’daki sağır sultan tarafından bilinen kravatlı ve fularlı hainlerin, cami yakılmasından rahatsızlık duyarak bunu örgütlerinin yapmadığını anlatmaya çalışmaları ilginç.
Ancak onlara inanmak için hiçbir haklı sebep yok. Güvenilmez, yalancı ve hain olduklarına dair yüzlerce kanıt var.
Adana, Mersin, Diyarbakır, Suruç ve Ankara saldırılarında da aynı tezgahlar kurulmuştu.
Dakika bir gol bir.. suçlu devlet..
Kim diyor?..
Her şeyi bilen(!) adam..
Nereden biliyor?..
Çok basit.. Çünkü tezgahtarlarla işbirliği halindeler.
Sıfatları insan olsa da ruhları şeytan.
O yüzden kendileri çalıp kendileri oynuyorlar.
O yüzden kendilerine inanmayan halka “öküzün trene baktığı gibi” bakıyorlar..
Diyelim ki camileri devlet bombalıyor ve yakıyor. Peki yangını söndürmeye giden itfaiye aracına kimler/neden ateş açıyor?..
İtfaiye ve ambulans giremesin diye caddelere sokaklara kimler hendek kazıyor?..
Görüşü engellemek ve daha kolay pusu kurmak için sokaklara kimler çarşaf, battaniye geriyor?..
Vatandaşın evini işgal edip deldikleri duvarlara roketatarları kimler yerleştiriyor.?..
Hiç kimsenin kapısı kilitlenmeyecek talimatlarını kimler veriyor?..
Herkesi kendileri gibi hain ve salak mı zannediyorlar?..
Palmira’yı yakıp yıkan DAİŞ ile camileri yakıp yıkan PKK aslında birbirlerinin ruh ikizidirler ve bu nedenle de birbirlerinden farkları yoktur.
Kurşunlu Camii’ndeki hasarla ilgili tespit dahi bölücü örgütün silahlı saldırı nedeniyle yapılamazken devleti suçlayanlara söylenebilecek en hafif söz ”dam üstünde saksağan vur beline kazmayı” olsa gerektir.
Öldürmek ve yok etmek üzerine kurulu hiçbir yapılanma ilelebet var olamaz.
Cami duvarına işeyen itin akıbeti ne ise cami yakan ve yıkanların, bundan keyif alanların ve bunu devlete yıkmaya kalkanların akıbeti de o olacaktır.
Önlerinde kuyruk salladıkları yerli ve yabancı hainler, kullandıkları müddetçe başlarını okşasalar da hayatlarını çekilmez hale getirdikleri insanların yumruklarının kafalarına inmesi kaçınılmazdır.
Üçüncü havaalanı, üçüncü köprü ve denizaltı ulaşım projeleri gibi toplum yararına uygulamalar söz konusu olunca çevre dostu ve tarih sevdalısı olanların, terör örgütünün camilere karşı giriştiği bu ahlaksız saldırı karşısında dut yemiş bülbüle dönmeleri gözden kaçmıyor.
Bu dut yiyen bülbüllerin-aydın- olarak nitelenmeleri de bu asil milletin bahtsızlığı olsa gerek.
Yakılan ve yıkılan bu camilerin Taksim’deki ağaçlar kadar değeri yok mu?..
İşgal güçlerinin dahi bu kadar büyük zarar vermedikleri camilere karşı bu kin ve nefretin sebebi nedir?..
Camileri ve tarihi eserleri yakan ve yok eden şehri köstebek yuvasına çeviren terör örgütüne-lojistik-destek veren Diyarbakır Belediyesi; tarihi eserlere zarar verdiği gerekçesiyle devleti UNESCO’ya şikayet edecekmiş.
Yetmez..
NATO’ya AB’ye, OBAMA’ya ESED’e, İRAN’a ve hatta PUTİN’e de şikayet etsin.
Malum bugünlerde –bazılarında- dehşetli bir Putin aşkı var..
Ateş olsalar cürümleri kadar yer yakarlar.
Bu arada hepimizin ve dünyanın gözü önünde dini, kültürel ve tarihi değerler alçakça yok ediliyor ama ne AB’den ne UNESCO’dan tık çıkmıyor.
DAİŞ yaptığında kınayanlar PKK yaptığında seyrediyor.
Hatırlarsanız Diyarbakır Baro Başkanı Tahir ELÇİ de meşhur Dört Ayaklı Minare’nin zarar görmesini protesto etmek için yaptığı basın açıklaması sırasında katledilmişti.
Hatta burada bir açıklama yapmasının riskli ve tehlikeli olduğunun hatırlatılması üzerine “öleceksek burada ölelim” dediği söyleniyor.
Yine hatırlarsanız bölücü örgütün saldırıları nedeniyle olay yeri incelemesi ancak üç günde tamamlanabilmişti.
Peki Savcıyı engellemek isteyenler kimlerdi?.
Olay yeri incelemesi yapılması ve delil toplanması kimi rahatsız ediyordu?.
Evet.. olay yeri incelemesi ve delil toplanması cinayeti işleyenleri rahatsız ediyordu.
Çünkü bulunacak deliller onları gösterecekti.
Tahir ELÇİ’yi korumakla görevli polise arabadan ateş açarak alçakça katledenler kimler ise Tahir ELÇİ’yi katledenler de 4 ayaklı minareyi tahrip edenler de onlardır.
Camileri yakıp yıkmakla, cemaati camiye sokmamakla ve camileri silah deposu yapmakla hiçbir şey kazanılamayacağı er geç görülecektir.
Çünkü yaşananlardan ders almayanlar için tarih tekerrürden ibarettir..