TV 8 deki “Yemekteyiz” ve MasterChef yarışma programlarına katılan ve yarışma süresince sergilediği küstah/agresif tavırlara reyting uğruna göz yumulan M. Ö. yayınladığı videolarda evinde beslediği papağanın boğazını sıkıyor ve nefessiz kalan zavallı hayvana bir ismi ezberletmeye çalışıyor.
Görüntülerde papağana yaptığı işkencenin dozunu giderek arttıran M.Ö diğer yandan da son derece galiz küfürler savuruyor.
Bu görüntülerin sosyal medyada yayınlanmasıyla kamuoyunda büyük bir infial oluşan ve gözaltına şahsın uyuşturucu kullanmak, mala zarar vermek ve aile içi şiddet gibi 5-6 suçtan sabıkasının olduğu anlaşılıyor.
Peki bu kadar suçtan sabıkası olan bir psikopat nasıl olur da milyonlarca kişinin izlediği programlarda yarışmacı olur?
Bu programlara katılacak kişilerle ilgili hiçbir inceleme yapılmaz mı?.
İpini koparan yarışmacı olabiliyor mu?..
Ya da reyting uğruna her şey mübah mıdır?..
Tv8'in patronu Acun Ilıcalı, yaşanan bu olayın ardından sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak, "Hayvanlara yapılan bu zulmü lanetliyorum. Yüce yargının bu insan müsveddesi için gerekeni yapacağına inanıyorum" ifadelerini kullandı.
MasterChef Türkiye yarışmasının yapımcılığını üstlenen 'Bloom Medya' da sosyal medyadan bir mesaj yayınladı ve "Bir canlıya yapılan insanlık dışı bu zulmü, Bloom Medya olarak lanetliyoruz. Bu konuda adli mercilerle iletişime geçilmiştir. Nöbetçi savcılık gerekli işlemleri acilen başlatmıştır" açıklamasını yaptı.
Somer SİVRİOĞLU: “Sözün bittiği yer! Ekran önü ve arkasındaki kontrolsüz davranışları nedeniyle diskalifiye edildiği günden beri @tv8, @bloommedya ve @masterchefturkiye ailesi olarak bu meczubun sosyal medya üzerinden tacizlerine, hakaretlerine daha fazla prim yapmasın ve daha da acınılacak duruma düşmesin diye sessiz kaldık. Ama konu sessiz dostlarımızın, bize yoldaş olan canlarımızın canına gelince tüm ekip olarak bu adamı ve onu destekleyen zihniyeti lanetliyoruz” dedi
O zaman sormak hakkımız değil mi?..
Kendi tabirleri ile “bir insan müsveddesi”ni neden günlerce yarışma programında tutarak yıldızını parlattılar.
Güya; daha fazla prim yapmasın daha da acınılacak duruma düşmesin diye sesiz kalmışlar.
Bence bunlar hikaye, bütün mesele reyting..
Bu arızalı tipleri bilerek programlara çıkartıyorlar.
Çünkü ne kadar kavga, ne kadar gerilim, ne kadar psikopat o kadar reyting..
Alın reytinginizi başınıza çalın..
Herkes aklını başına almalı ve topluma kötü örnek oluşturacak tiplerden reyting malzemesi üretmemelidir.
Konuyla ilgili olarak sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan şarkıcı ve oyuncu Yeşim Salkım bu kişilere çanak tutan isimleri ve sistemi eleştirerek RTÜK’ü göreve çağırdı.
Salkım, altına imzamızı atacağımız ve düşüncelerimize tercüman olan açıklamalarında şunları söylüyor: "Yazık ülkemizi uçuruma sürükleyen insanları alkışlatan zihniyet ve yapımcı ve televizyoncuyum diyen çökmüş sistem bir gün bunun bedelini acı ödersiniz bu M. denilen kişinin ne derece rahatsız olduğunun ki bu sadece bir örnek adam şiddet ve uyuşturucudan sabıkalıymış ki nasıl olur da bu insanı evlerimize kadar sokuyorsunuz. RTÜK burada ne işe yarar sorgulamak lazım. Herkes şöhret derdine düşmüş Allah ıslah etsin her şeyi Reyting uğruna harcayıp ısıtıp ısıtıp önümüze koydunuz yazık, gerçek şu şanslı olmak başka eğitimli olmak başka bize eğitimli televizyoncu ve yapımcı ve reklamcı lazım en önemlisi de sorumluluğunun farkında olan… M. Ö. gibileri görmek istemiyoruz artık yetti."
Yeşim Salkım yerden göğe kadar haklı haklı olmasına da ancak burada bir başka problem daha var.
Tecavüz sahnelerinin reyting rekorları kırdığı, ensest ilişkilerin normalmiş gibi aktarıldığı dizileri ve böyle psikopatların yer aldığı yarışmaları soluksuz izleyen seyircinin hiç kabahati yok mu?..
Seyirci prim vermese bu kepazelikler yaşanır mı?..
Tükürdüğü böyle yalatılır işte…
Suriye ve Irak’ta operasyonlar yürüten DAEŞ karşıtı koalisyonunun sözcüsü Albay Sean Ryan, sosyal medyada Türk askerini terörist olarak tanımlayan bir iletiyi paylaştı.
Sözcü daha sonra olayı ilk olarak ortaya çıkaran Alman gazeteciyi engelledi, ardından da paylaşımını kaldırdı.
Ancak devletimizin yerinde ve zamanında müdahalesi üzerine Albay Ryan, koalisyonun resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Resmi yetkimle, koalisyon ortağımız ve DEAŞ'ın yenilgiye uğratılması misyonunda kilit bir ortak olan Türkiye'ye hakaret eden bir içeriği yanlışlıkla paylaştım. Saygısızlık etme kastım yoktu. Ortak güvenlik konusunda görevimiz var ve DEAŞ'ın yenilgiye uğratılması misyonuna bağlıyız. Lütfen özrümü kabul edin." diyerek tükürdüğünü yalamak zorunda kaldı.
Burada mesele şu;
Bu ülkeye ve millete açıkça düşmanlık yapanlara göz yumarsanız düşmanlık giderek büyür ve baş edemezsiniz.
Düşmanlığa göz yummayıp hesabını sorarsanız, işte böyle tükürdüklerini yalarlar..
Bu açıklamayı yapmakla düşmanlıklarının bitmediğini biliyoruz.
Ama biz de onların düşmanlıklarının farkında olduğumuzu göstermiş oluyoruz.
Duydunuz mu?.. ABD Suudi Arabistan’ın iç işlerine müdahale edemezmiş..
Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülen Suudi gazeteci Kaşıkçı konusunda Veliaht Prens bin Selman'ı sorumlu tutan ortak karar tasarısı, ABD Senatosu'nda geçen hafta kabul edilirken, Senato'nun Kaşıkçı cinayetinin talimatının Veliaht Prens tarafından verildiğine inandığı belirtilerek, Riyad yönetimine "Kaşıkçı cinayetine dahli bulunan herkesten hesap sorması" çağrısı yapılmıştı.
ABD ile muhabbetleri kılıç danslı gösterilere dönüşen Suudi Arabistan, ABD Senatosu'nun gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinden Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ı sorumlu tutan kararının "asılsız ve kanıtsız iddialar sonucunda alındığını" ileri sürmüş.
Açıklamada, "Suudi Arabistan, ABD Senatosu'nun yakın zamanda ortaya koyduğu, asılsız, gerçek dışı iddialara dayanan kararın, Riyad'ın iç işlerine ölçüsüz bir müdahaleye varan ve Suudi Arabistan Krallığı'nın bölgesel, uluslararası rolüne zarar veren tutumunu reddetmektedir." ifadelerine yer verilmiş.
Suudi Arabistan "iç işlerine müdahaleyi, yönetimini, kralını ve veliaht prensini töhmet altında bırakacak ve küçük düşürecek her türlü suçlamayı da reddediyormuş”...
Riyad'ın, "bölgeyi vekilleri aracılığıyla istikrarsızlaştıran İran'ın şer aktiviteleri karşısında Washington'ın yanında yer aldığına" dikkat çekilen açıklamada, Kaşıkçı cinayetinin "adli boyutun dışında bir noktaya getirilmesi girişiminin kabul edilmeyeceği" vurgulanmış..
Vay vay vay..
Kaşıkçı cinayetinin adli boyutunun dışında bir noktaya getirilmesi girişimi kabul edilmeyecekmiş..
Hem İran’a karşı ABD’nin yanında yer alıyorlarmış..
İyi de daha bir ay önce Trump; ağzını yaya yaya “bana bak kral biz olmazsak seni bir haftada devirirler sizi biz koruyoruz” diye aşağılarken hiç sesleri çıkmıyordu.
Çünkü Trump’un damadı Jared Kushner ile Prens Muhammed Bin Selman’ın kirli ilişkilerinin ve satın alınacak silahlar için bol keseden dağıtılan paraların Kaşıkçı cinayetini unutturacağını zannediyorlardı.
PYD’ye milyonlarca dolarlık yardım yaparak Mısır ve BAE yönetimleri ile birlikte Türkiye’ye düşmanlıklarını saklamayan Suudi yönetimi İsrail ve ABD ile kolkola girmekle kendisini güvende zannediyordu.
Ama öyle olmadığını gördü.
ABD’ye yalakalık uğruna İslam’ın temel değerlerini bile ayaklar altına almaktan çekinmeyen Suudi yönetimi kendi vatandaşı olan bir Müslümanı, üstelik konsolosluk binasında işkence ile öldürüp parçalara ayıracak kadar alçakça bir vahşeti ört bas edemeyecektir.
ABD Senatosu’nun “Kaşıkçı cinayetinin talimatının Veliaht Prens tarafından verildiğine inandığı ve Kaşıkçı cinayetine karışan herkesten hesap sorulması” yolundaki kararı, aşağıdan yukarıdan Veliaht Prens Selman için yolun sonunun göründüğünün işaretidir.
Bağdat’ta hurma yiyen Prens er ya da geç bir yerinin tırmalanacağını hesaba katmalıydı...