02.04.2017 tarihli gazetelerin hemen hepsinde yer alan bir haberde; ABD Federal Soruşturma Bürosu'nda (FBI) görevli Daniela Greene adlı kadın ajanın 2014 yılında gizlice Suriye'ye giderek DEAŞ'lı teröristle evlendiği belirtiliyor.
CNN International kaynaklı habere göre, FBI çalışanı Daniela Greene'ne Alman asıllı olan ve DEAŞ'ın üst düzey komutanları arasında bulunan Denis Cuspert'le ilgili araştırma görevi verildi. Gizli seviyede çevirmen olan FBI ajanın daha sonra araştırdığı DEAŞ'lı teröriste aşık olarak Suriye'de evlendi. Federal Soruşturma Bürosu'na eşi Denis Cuspert ile ilgili çok sayıda yalan bilgi verdiği de ortaya çıkan Greene bir süre sonra pişman (!) olarak ülkesine dönüyor.
Hem ajan, hem çevirmen, hem teröristle evleniyor ve hem de kısa bir süre sonra pişman oluyor..
Ve bizim de bu kadar tesadüfe (!) inanmamız isteniyor.
Greene'in kocası sıradan bir terörist değil, internet üzerinden terör örgütüne militan kazandıran bir eleman.
Bu eleman sözüm ona tüm gizli servislerin de radarındaymış.
Ne radarmış ama..
Eski ABD Başkanı Barack Obama'yı tehdit eden bir videosu da bulunan Cuspert, koparılmış bir insan kafası ile poz veriyor, FBI ajanı ile evleniyor ve radarda fark edilmiyor.
Savcılarla işbirliği yapan ajan Greene İki yıl hapis cezasıyla paçayı kurtarıyor.
Hikaye etkileyici ama şaşırtıcı değil.
ABD ve DAEŞ aynı bedende can gibiler.
Artık; birbirlerinden bağımsız olmadıklarını biliyoruz.
Tıpkı ABD’nin terör örgütü PKK PYD ve eklentileriyle üniformalarının yakasına rozetlerini takacak kadar, Türkiye’nin kellesine ödül koyduğu bir teröristle beraber teselli ziyaretleri yapacak kadar kanka olduklarını bildiğimiz gibi.
Türkiye’ye parası karşılığı satmadıkları silahları PKK’ya PYD’ye Türkiye ve Türk ordusuna karşı kullanılmak üzere hibe ettiklerini bildiğimiz gibi.
Bir an MİT’ten ya da ordumuzdan bir görevlinin böyle bir rezalete bulaştığını düşünün.
Kıyametler kopardı.
En büyük gürültüyü de hainler çıkartırlardı.
Nitekim bunlardan karısının ardına saklanacak kadar ödlek ve aşağılık bir soytarı; DAEŞ’e yardım ediliyor yalanını manşete taşımış ve az yırtınmamıştı.
FBI görevlisi DAEŞ’in sıradan olmayan ve üstelik elinde kesik insan başı tutacak kadar marjinalliği kanıtlanmış bir mensubuyla evleniyor, bu kişi ile yalan bilgiler veriyor ve karşılığında iki yıllık bir ceza ile kurtuluyor, kimsenin gıkı çıkmıyor..
Bizdeki yerli malları ise kendilerine kol kanat geren ağalarına yaranmak için DAEŞ’e destek verildiği yalanını yutturmak için az çırpınmadılar.
Trump boşuna söylemedi DAEŞ’i biz kurduk diye.
Çünkü DAEŞ, ABD çıkarlarına aykırı hiçbir eylem yapmıyor.
Görüntüye bakmayın siz.
Türkiye’nin tek başına DAEŞ’e verdiği zararı sayıları ellinin üzerindeki koalisyon güçleri yapamadı.
Daha doğrusu yapmadı/ yapmak istemedi..
Çünkü DAEŞ onların maymuncuğu..
Biri iyi diğeri kötü polisi oynuyor..
Daha kim bilir böyle gizli kapaklı/kirli ne ilişkileri vardır.
Ama istense de istenmese de gerçeklerin er geç ortaya çıkmak gibi bir özelliği var.
Hatırlayın; içlerinde üniformalı ve cüppeli hainlerin de bulunduğu işbirlikçiler, MİT TIR’larını durdurup içinde DAEŞ’e silah gönderiliyor yalanına kanıt üretmek için PKK’lı katillere yöneltemedikleri silahlarını, MİT görevlilerine yönetmişlerdi.
O görüntüler alçaklığın pik yapmış halini yansıtıyordu.
FBI görevlisi DAEŞ’in eli kanlı katili ile evleniyor iki yıllık hapisle geçiştiriliyor.
Bizim işbirlikçi, besleme hainler ise DAEŞ’e destek yalanına kanıt üretmek için MİT TIR’larında silah arıyor.
Vatanına ve milletine bu kadar alçakça ihanet edenlere hiçbir şekilde acınmamalı ibreti alem için alabilecekleri en ağır ceza verilmelidir.
Çünkü hain affedilmez ve merhameti hak etmez.
Hüseyin Nihal Atsız’ın söylediği gibi “Bir hainin affını istemek merhamet duygusundan değil, ancak ihanette ortak olmaktan doğan aşağılık bir davranıştır”
XXX
Avrupa Birliği Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu üyesi Johannes Hahn ''Türkiye için AB rüyası sona erdi. Şu anda herkes için oldukça açıktır ki Türkiye Avrupa perspektifinden uzak hareket etmeye başlamıştır'' buyurmuş.
Boşa nefes harcıyorlar,,
Bizim için AB hiç bir zaman rüya olmadı.
Demokrasilerinin en büyük düşmanı olan darbeyi teşvik edip her türlü lojistik desteği vermeleri, darbeci hainleri kanatları altına alarak himaye etmeleri ve ülkemize yönelik terör örgütlerine gösterdikleri aşırı ilgi ve sevgi nedeniyle Türkiye için AB rüya değil artık bir kabus olmuştu.
Bence perspektif filan hikaye; artık kafasına vurup lokmasını alabilecekleri bir ülke kalmadığından, özenle besleyip büyüttükleri darbecileri başarısız olduklarından asıl AB için kullanışlı Türkiye rüyası sona erdi.
Artık oyun bitmiştir..
Bundan sonrası “tak sepeti koluna herkes kendi yoluna”.