Duydunuz mu?..
Amerika’nın Suriye’de PYD ile başı dertte imiş..
Terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD, kendisini her yönden destekleyen ABD’den gelen direktiflerin aksi yönünde hareket ederek, Washington’un kızdırmaya başlamış.
ABD’nin uğrunda Türkiye’yi bile karşısına aldığı PYD, Washington’un belirlediği hedeflerin dışına çıkarak kendi başına hareket ediyor ve bu durum da Obama yönetiminin tepkisine yol açıyormuş..
Allah Allah Obama’nın yönetimi mi varmış?..
Demek ki Obama Bağdat’ta hurma yerken dikkatli davranmamış..
Amerika’nın ‘Muhaliflere saldırma’ uyarılarına rağmen muhaliflere saldıran PYD, bu konuda Rusya, Esed ve İran ile açıkça işbirliği yapıyormuş...
Good Morning Mr. Obama ..
Bazı yazılı medya organlarında da yer alan habere göre; BasNews’e konuşan ve adının açıklanmasını istemeyen bir PYD yetkilisi, ‘ABD bizden ısrarla DAEŞ terör örgütünün kalesi konumundaki Rakka’yı ele geçirmemizi istiyor. Ancak bizim böyle bir hedefimiz yok. PYD olarak biz Suriye’nin kuzeyindeki kantonları birleştirmeye çalışıyoruz. Bunun için de Azez, Cerablus hattı ve Menbiç’i ele geçirmek istiyoruz’ demiş.
Aynı PYD’li Amerikalı yetkililerin, Kasım ayındaki başkanlık seçimlerine kadar Rakka’nın DAEŞ’in elinden alınması yönünde kendilerine hedef belirlediğini de sözlerine eklemiş..
Bütün bu olanlardan sonra ABD yönetiminde ciddi anlamda bir PYD bölünmesi yaşanıyormuş..
Yönetimdeki bir grup bütün bu olan bitenlere rağmen PYD’nin desteklemesine devam edilmesi gerektiğini savunurken, büyük bir kesim ise ‘PYD’ye silah aktarımı sonlanmalı, destek çekilmeli ve Sünni muhalifler desteklenmeli’ yönünde tavır almışlar.
Duyun da inanmayın.,
Rusya ve İran’la cicim ayları yaşayan ABD’nin daha doğrusu Obama’nın PYD gibi kullanışlı ve her yola giden bir metresten vazgeçmesi mümkün mü?..
Çünkü bu metresten doğan ve yakınlığı nesebi olmasın diye kimlik çıkartılmayan çocuk (PKK) verilen yakma, yıkma ve öldürme ihalelerini harfiyen yerine getiriyor..
Bir başka deyişle Suriye’deki paylaşım sofrasına oturmasını istemedikleri Türkiye’yi oyalıyor.
Kaldı ki bu çocuk sadece ABD’nin değil Almanya’nın da gayrı meşru çocuğu..
Eee… onun bunun çocuğu olanlar onun bunun uşaklığını yapmaktan vazgeçmeyeceğine göre ABD’nin PYD’den rahatsız olduğu haberi gaz almaya yönelik üfürükten bir haberdir.
ABD, AB ve genel anlamda batı ne zaman bir tepki ile karşılaşsa bu tür gaz alma haberleri yayımlar..
Eskiden bu tür artistik numaralar etkili olurdu.
Günümüzde bunları kimse yemiyor.
Hatırlarsanız, teröristlere bomba yapımından şehir savaşlarına kadar her konuda eğitim veren Almanlar'dan biri olan Dilsoz Bahar kod adlı Kevin Joachim Ordumuzun düzenlediği hava harekatında gebermişti.
Takvim gazetesinde yer alan habere göre; 120 Alman vatandaşının YPG ve PKK için savaştığını yazan Bild, Almanların gönüllü olarak PKK ya da YPG saflarında çatışmaya katıldıklarını iddia etti. Haberde Alman ordusunda ve daha sonra Fransız ordusunun özel birimi olan Yabancı Lejyon'da uzun yıllar komutanlık yapan, YPG saflarındaki Rüstem Cudi kod adlı Günter Helsten'in 23 Şubat'ta Şadadi kasabası yakınlarında bir DAEŞ operasyonu sonucu öldüğü de yazıldı. Günter Helsten'in PKK içindeki 7 kişilik BND birliğinin komutanı olduğu anlaşıldı. Gazete diğer Almanlar'ın kimlikleri hakkında bilgi vermezken PKK ve YPG'nin sosyal medya hesaplarında onlarca Alman'ın varlığından bahsediliyor. Bunlardan Botan Rojava kod adlı bir Alman'ın "YPG'ye katılarak rüyalarımı gerçekleştirdim" sözü Alman medyasında büyük yer bulmuştu. YPG ve PKK içinde görev yapan diğer Almanlar, terör örgütünün sosyal medya hesaplarında yer alıyor.23 Şubat günü öldürülen Günter Helsten, geçmişte Alman ordusunda subaylık yaptı. Daha sonra Fransız Ordusu'nun Lejyoner Birliği'nde komutan olarak görev yaptı. PKK ve YPG teröristlerini eğiten 7 kişilik Alman BND ajanı timi ile ilgili haberler 27 Ağustos 2015'te basına yansımıştı
Gerçek bu kadar açık ve zırva tevil götürmezken ABD’nin PYD’den rahatsız olduğu haberlerinin hiçbir değeri yoktur.
ABD PYD’den dolayısıyla YPG ve PKK’dan gerçekten rahatsız olsaydı defterini 24 saatte dürerdi.
Belli ki ABD, Rusya, İran ve AB’nin sponsorluğunda PYD/PKK/YPG taşeronluğunda gerçekleştirilen son Ankara katliamından sonra oluşan nefreti azaltmaya etmeye çalışıyorlar.
Bir yandan bu tür uyduruk haberlerle algı oluşturan ABD, diğer yandan ateşkes adı altında oynan çadır tiyatrosunun bayatlamış gösterileriyle Suriye’deki sivil katliamını gölgelemeye ve el altından yayımladığı yeni Suriye haritasıyla üçe bölünmüş bir Suriye’nin hazırlığını yapıyor.
İlginç olan şu ki Suriye üçe bölünüyor ama harita beş parçayı gösteriyor.
Haritada ılımlı muhaliflere ve PYD’ye 2 şer parça, ESED rejimine ise tek parça toprak veriliyor.
Cerablus hariç DAEŞ’in kontrolündeki alanlarla ilgili henüz bir taksimat yapılmamış..
ABD’nin haritasına göre; Azez-Cerablus hattında 16 kilometre derinliğindeki alan ile İdlib bölgesi ılımlı muhaliflere verilirken PYD’ye ise şu an kontrol altında tuttuğu Afrin ve Fırat’ın doğusundaki bölge veriliyor Halep ve Türkmen Dağı ise Esed’e veriliyor.
İlk bakışta “ne güzel hem muhaliflere toprak veriliyor hem de Fırat’ın batısına geçilmiyor” denilebilir.
Ama kazın ayağı öyle değil.
İdlib’te muhaliflere verilen bölgenin dış dünya ile hiçbir bağlantısı yok. Bölge; etrafı PYD ve rejim tarafından sarılı açık bir ceza evi gibi tasarlanmış.
Yani paşa gönülleri istediği zaman katliam yapacaklar ve kimse masum insanların yardımına gelemeyecek ve bir süre sonra kaçırdıkları insanların yerine getirdikleri adamları ile demografik ve siyası yapıyı değiştirdikten sonra -şimdilik birleştirmesini uygun görmedikleri-kantonları birleştirerek işlemi tamamlayacaklar. Kimilerinin dediği gibi Türkiye etliye sütlüye karışmazsa defacto yapıp Fırat’ın batısına geçecekler.
DAEŞ’in kontrolündeki alanlarla ilgili bir taksimat yapılmaması beslemeleri olan bu örgütün gerekli temizliği yaptıktan sonra bu toprakları kendilerine teslim edeceklerine olan inançlarından kaynaklanıyor.
Bundan sonra ne Türkmen kalır oralarda, ne ılımlı muhalif.
Bütün bunlar gözümüzün önünde gerçekleşirken hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya devam edemeyiz.
Burnumuzun dibinde gerçekleşen bu paylaşımı görmezden gelerek, üstümüze salınan PYD’ye terör örgütü diyemeyenler en az PYD kadar haindirler.
Neymiş, efendim bir örgüt biz terör örgütü değiliz diyorsa bir ona terör örgütü diyemezmişiz?..
Koçum benim.. ne diyebilirmişiz peki..
Saflığın lüzumu yok..
PKK’da “terör örgütü değiliz” diyor.
Sazcılar, sözcüler, kanalizasyon aydınları ve kifayetsiz muhterisler ağızlarından barışı, demokrasiyi, insan haklarını düşürmüyorlar.
İnandırabiliyorlar mı?..
Ağızlarından çıkan sözlerin tavuğun kıçından çıkan yumurta kadar değeri yok.
Ellerini attıkları her değeri kirlettiler.
Bırakın bu salağa yatmış barış kardeşlik ayaklarını..
İhanetin böylesine kutsandığı ve masum insanları alçakça öldürmenin zafer işaretiyle kutlandığı bir yerde ne barışı, ne kardeşliği?..
Dünyanın hangi ülkesinde zırhlı ambulans var?..
Dünyanın hangi ülkesinde milletvekili arabasının bagajında teröristlere silah götürüyor?
Dünyanın hangi ülkesinde masum insanları alçakça katleden katillere taziye ziyareti yapılıyor?
Ve dünyanın hangi ülkesinde hainliği alenen yapan, cinayetleri alenen teşvik eden, halkı birbirine düşüren, vatanı bölmeye çalışan, insanları yollarda sürüklenerek öldürülmelerinden zevk alan elleri kanlı katillere halkın ödediği vergilerden maaş veriliyor?..
Ülkemizi tehdide yeltenen herkese anladıkları dilden konuşulup hesabı sorulmaz ise, yarın duyulacak pişmanlıkların hiçbir anlamı olmayacaktır.
Görelim bakalım..canımızı yakacak kadar cesaretleri (!) olanların sonuçlarına katlanacak kadar güçleri (!) var mı?..