Son birkaç yıldır yaşadıklarımız ezber bozacak cinsten.
Aklımıza hayalimize gelmeyenler başımıza geldi..
Yıllardır nasıl olsa test edilme imkânı yok diye birilerinin bol kepçeden yaptıkları demokratlık gösterileri sahte imiş...
Demokrasi havarisi geçinen bir sürü besleme aslında demokrasi tecavüzcüsü imiş...
Sır kapısı masalları ile milleti uyutup büründükleri dindarlık, anavatanları ABD olanların oynadıkları rolden ibaretmiş…
Salyalı sümüklü vaazlar ihanet motivasyonunun gaz pedalı imiş..
Pensilvanya alternatif kıble imiş...
Elin alemin oğlunun kulağındaki küpe ve kızının etek boyuna göre iman ölçümü yapanların güneyde sevdikleri ülke İsrail, iman tazeleme mekanları ise Kıbrıs kumarhaneleri imiş..
Altın nesil diye yolları gözlenenler, ekmek yedikleri tekneye pisleyen, masum insanlara acımasızca kurşun sıkan katillermiş..
Devlet PKK ile işbirliği yapıyor diyerek tepinenler meğer PKK’nın uzatmalı metresi imiş.
İmam dedikleri CİA’nın hizmette sınır tanımayan uşakları imiş.
Üzerinde polis ve asker üniforması bulunan ve milletin emrinde oldukları zannedilen bir sürü alçağın görevleri ülkemizin işgali ve iç savaş için alt yapı hazırlamakmış..
Kürsüleri emanet ettiğimiz çok sayıda hakim ve savcı Türk Milleti adına değil, iplerine ellerinde tutan sahipleri/kuklacıları adına karar vermiş.
Başaracaklarından emin olduğu darbe girişimi gecesinde, getirilecekleri makamın heyecanıyla masum insanların öldürülmesi için böğüre böğüre emir veren, televizyonda okuyacağı bildiri için kıyafetiyle stüdyoya giren, dakka başı ABD’deki üstlerine bilgi veren üniformalara gizlenmiş hainler “miyav”layan aslanlarmış.
Üniformalı ve cüppeli kuklalar; eşlerinin ve çocuklarının ismini dahi hatırlayamayacak kadar akıldan yoksunlarmış.
“Miyavlayan” aslanlarla “akıl yoksunu” kuklalarına güvenerek darbe planlayan ABD’nin AB’nin ve NATO’nun hayal kırıklığı çok büyükmüş.
Sadece bunlar değil gördüklerimiz ve öğrendiklerimiz elbette..
Vatan için millet için her hal ve şartta gözünü kırpmadan hainleri alnından mıhlayacak yürekli Ömer HALİSDEMİR’lerimiz varmış.
Namuslu askerimiz, namuslu polisimiz, namuslu hakim ve savcılarımız namuslu kamu görevlilerimiz ve namuslu vatandaşlarımız varmış..
Kullananların hain olduğu tank, top ve uçak halkın gücü karşısında hiçbir işe yaramazmış..
En önemlisi de vatan söz konusu olunca ölüm teferruatmış..
XXX
Bağımsızlık peşinde koşarak gözünü Türkiye topraklarına diken Barzani yönetimine karşı, Türkiye hava sahasını kapattı.
Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, kararı şu sözlerle açıkladı: "Türk hava sahası IKBY'nin olduğu yerlere uçuşa kapatılmıştır. Hiçbir uçak Türk hava sahasını kullanarak oraya uçamayacaktır. Oradan da kalkan hiçbir uçak Türk hava sahasını kullanamayacaktır."
Sizce bu karara ilk tepki kimden gelmiştir?..
Barzani’den diyorsanız yanılıyorsunuz..
Barzani şu aralar kendisini gaza getirip referandum yaptıranların nasıl cascavlak ortada bıraktıklarını düşünüyor..
Tepki gösterecek hali yok.
Hani şu SİHA’ların piknikçi masum vatandaşlar olarak göstermeye kalktığı teröristleri keklik gibi avlamasından rahatsızlık duyan bir milletvekili vardı.
Hatırladınız mı?..
İşte o vekil; kararın yanlış olduğunu, Türkiye'nin diz çöktürme politikasıyla başarı sağlayamayacağını, diz çöktürme siyasetiyle, hizaya getirme siyasetiyle bugüne kadar hiç kimse sonuç alamadığını buyurmuşlar..
O zaman vatandaş olarak biz de sayın vekile üç küçük soru soralım..
Bir- Türkiye Barzani’nin kafasına vurunca ses; niçin sizden çıkıyor?
İki- Güneydoğudaki hevalleriniz hendekler kazıp öz yönetim ilan edilirken hendek siyasetiyle sonuç alınamayacağını hiç düşünmediniz mi?..
Üç- “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve lâik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa'ya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim” yemini ettiğinize göre Türkiye’nin Ülkemiz için açık tehdit olan Referandumda ısrar eden ve dahası sonucunu İsrail bayrakları ile kutlayan Barzani’ye diz çöktürmesi ve onu hizaya getirmesi -bekasının gereği iken- sizin Türkiye Cumhuriyeti Milletvekili olarak bundan rahatsız olmanız ettiğiniz yemine uygun mu?..
XXX
Bolu'da bir sempozyuma katılan Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva, AA muhabirine yaptığı açıklamada; Avrupa'nın, Batı'nın, Amerika'nın bir çifte standardının ortada olduğunu, bu çifte standardı doğru bulmadığını, Türkiye'nin de bu konuda kendi itirazını bildirmesinin çok doğal hakkı olduğunu söylemiş.
Terörle mücadele konusunda Avrupa'da açıklamalarının olduğunu belirten Paşayeva, "Avrupa Konseyi binasının yanında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birkaç metre yakınında PKK terör örgütünün kampları kurulmuş. Ben bazı Avrupalı milletvekili arkadaşlarımıza şunu söyledim; 'Neden bunlara izin veriliyor?' 'Ne yapalım gelip fikir ve düşüncelerini söylüyorlar.' dediler. 'Öyle mi, siz Hamas ve Hizbullah örgütüne de izin verir misiniz gelsin burada bu kampları kursun, fikirlerini, düşüncelerini söylesin?' 'Hayır' sözüyle yüzüme bakıyor. O zaman Türkiye'de 30 binden fazla insanı katletmiş, insanın hayatını almış bir terör örgütüne burada neden izin veriyorsunuz. Onların destekçileri gelip burada onların propagandalarını yürütüyor." diye konuştu.
Paşayeva, Batı'nın terörle mücadelede samimi yaklaşımlarının olmadığını, çifte standartlarının olduğunu vurgulayarak, terörle ilgili Avrupa'ya bir şey olursa herkesin yanlarında olmasını beklediklerini ancak Türkiye ve Azerbaycan’a terör zarar verdiğinde kimsenin yanlarında olmadığını belirtmiş...
Paşayeva Azerbaycan Milletvekili..
Bir onun her satırına imzamızı atacağımız yürekli sözlerine ve Türkiye sevgisine bakın.
Bir de Barzani’ye diz çöktürülmesinden rahatsız olan Milletvekilinin açıklamalarına bakın..
Sizce Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne hangisi yakışıyor?