İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace’ın Mail On Sunday için kaleme aldığı makalede Afganistan’dan gelecek göçmenler için “Türkiye’de bir göçmen Merkezi kurulacağı” şeklinde bir ifade yer almamasına rağmen, BBC Türkçe ve The Guardian makaleye atfen; “Pakistan ve Türkiye’de Afganistan’dan gelecek göçmenler için Göçmen Merkezleri kurulacak” başlıklı uydurma bir haberi servis etti.
Bizim kronik yalancılar tam bu yalan haber üzerinde tepinip tadını(!) çıkartacaklarken, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezinin hızlı ve etkin müdahalesi sonucunda yalanın ilk sahibi BBC Türkçe; “İngiliz medyasındaki ifadelerin bakanın açıklaması olmadığını, gazetelerin yorumu olduğunu” vurgulayarak okuyucularından özür diledi.
BBC Türkçe’nin açıklamasının ardından Savunma Bakanı Wallace da gazetelerde yazılan ifadelerin gerçeği yansıtmadığını, kendisinin böyle bir açıklaması olmadığını ifade ederek rezaleti sonlandırdı.
Sonlandırdı ama bu yalanlamalar içimizdeki gözü dönmüş İrlandalıları ikna etmedi.
Onlara göre koskoca(!) BBC yalan haber yapmazdı, özür dilemiş de olamazdı.
Bu nedenle yalanı uyduranların “doğru değil” açıklamalarına rağmen kendilerine iman eden zehirlenmiş sosyolojiye rahatlıkla yedireceklerini bildiklerinden hiçbir şey olmamış gibi “Türkiye’de göçmen merkezleri kurulacak ve 1 milyon Afganlı gelecek” yalanını sürdermeye tepinmeye devam ettiler.
Katar’lı öğrencilerin Türkiye’deki Üniversitelere sınavsız alınacakları yalanını yayan haber sitesi gerçek olmadığını belirtip özür dileyerek haberi geri çekmesine rağmen, Üniversite giriş sınavında zor sorular sorularak boş kalacak kontenjanlara Katar’lı öğrencilerin alınacağı yalanı söyleyecek kadar yalanda zirveye çıkmışlardı...
Bu son derece ucuz ve kuyruklu yalanın bir parti sözcüsü tarafından ciddi ciddi dile getirilmesi üzerinde düşünülmesi gereken ciddi bir patolojiyi yansıtmaktadır.
İyi Parti’den yapılan açıklamada bazen haber kaynaklarının hatalar yaptığından bahsedilerek sorumluluğun kendilerinde olmadığı imasıyla özür dilenmeden haberin gerçek olmadığı kabul edilse de hükümet dünyanın en doğru işini yapsa da takdir etmeyeceklerini söyleyecek kadar gözlerini gerçeğe kapatan çakma demokratlar ne BBC Türkçe’nin ve ne de Ben Wallace’ın haberde sözü edilen iddianın gerçek olmadığı açıklamalarına rağmen yüzleri kızarmadan milleti aptal yerine koyarak yalanı dillendirmeye devam ettiler.
Tıpkı; THK’nun değil uçmak hangardan çıkmaya takati olmayan hurda uçaklarının orman yangınlarının söndürülmesinde kullanılmadığı, Orman Genel Müdürlüğü’nün yangın söndürme ihalesi yaptığı ancak THK’nu bu ihalelere almadıkları, Merkez Bankasındaki 128 milyar dolarlık rezervin kayıp olduğu, Kastamonu Bozkurt’taki sel baskınına kapakları patlayan barajın sebep olduğu, Kızılay çadırının önünde açıklama yaptıkları halde tek bir Kızılay çadırı göremedikleri, tepelerinde yangın söndürme uçak ve helikopterleri vızır vızır geçerken tek bir uçağın ve helikopterin yangına müdahale etmediği, Tank Palet Fabrikasının Katar’a satıldığı, HDP ile ortak Anayasa çalışması yapmadıkları, KKTC’nin yıl dönümüne muhalefet partilerinin davet edilmediği, İzmir Depreminde Kızılay Kan Merkezi yıkıldığı, Hatay’daki yangının maden bölgesi olması için çıkartıldığı, Sayıştay’ın bedava süt dağıtımını engellediği, İsveç’ten getirilen hastanın Sağlık Bakanının yakını olduğu, Van’da iki vatandaşın helikopterden atıldığı, Adil Öksüz’ün MİT elemanı olduğu, Salda Gölü’ne kanalizasyon aktığı, Kolombiya’dan Türkiye’ye kokain ağı kurulduğu, 4 Bakan ve 120 milletvekilinin Bylock’çu oldukları, yüzleri maskeli kişilerin Parti Genel Merkezine kimseye görünmeden girip yine kimseye görünmeden genel başkana çıkarak zarf içinde kaset teslim ettikleri, Fazilet Durağında 47 kişinin toplu olarak otobüse bindikleri gibi onlarca yalanda ısrar ettikleri gibi.
Külliyenin klozetlerinin altından yapıldığı, S-400’lerin sarayı korumak için alındığı, Hükümetin IMF ile anlaştığı, Adana’da bin yataklı sahra hastanesi yaptıkları gibi ancak kargaları güldürecek kuyrukları boyundan büyük yalanları da ekleyerek listeyi daha da uzatabiliriz.
Yani öylesine büyük bir yalan üretme kapasiteleri var.
Yalan üretme kapasitesi büyüdükçe utanma kapasitesi küçülüyor.
Bir yalan ansiklopedisi hazırlansa başkalarına gerek kalmadan bunların yalanları ile dolar.
Hatırlarsanız akıl hocaları; “ne kadar büyük yalan söylerseniz ve bu yalanı ne kadar çok tekrarlarsanız o kadar etkili olursunuz” diye akıl vermişti.
Bu akıl (!) Faşist Hitler’i arkadan yöneten ve onun Propaganda Bakanlığını yapan Gobbels’in; “Yalanlar ne kadar büyük olursa insanlar o kadar kolay inanır, propaganda esnasında yalan söyleyin inananlar olacaktır, şayet başarısız olduysanız devam edin” taktiğine ne kadar da benziyor değil mi?..
Yok aslında birbirlerinden farkları..
Ama bunlar Gobbels’e hayran yerli malları..
Bir taraftan demokrasi, insan hakları; inanç, fikir ve ifade özgürlüğü masalları okuyup diğer taraftan Gobbels’ten mülhem yalanlarla kazanacaklarını zannedenler yanıldıklarını gördüklerinde pişmanlıklarının hiçbir anlamı olmayacaktır.
Her toplumda yalanla kandırılacak bir kitle vardır.
Her toplumu yalanlarla belirli bir süre kandırmak ta mümkündür.
Ama herkesi her zaman asla!..
Yalanın silah olarak kullanıldığı bu yeni terör türünün PKK, Fetö, DEAŞ, DHKP-C teröründen zerre kadar farkı yoktur.
Onların silahla yaptığını bunlar yalanla yapmaktadırlar.
Devlet silahlı terör örgütleriyle nasıl etkin bir mücadele yürütüyorsa yalan teröristleri ile de aynı kararlılıkta mücadele etmek zorundadır.
Meclisin açılmasıyla yalan teröristleriyle mücadele için düğmeye basılacağının en yetkili ağızdan ifade edilmesi devletin bu faşist zorbalığa izin vermeyeceğinin işareti olarak umut vericidir.
Bu yazdıklarımız burada bir dursun..
Gelelim meselenin diğer yüzüne...
“İslam âlimleri yalan konusunu işlerken dilin ve konuşma yeteneğinin insanı diğer canlılardan ayıran en büyük özellik olduğunu belirterek Allah’ın verdiği bu nimeti yerinde kullanmayanların insanlık değerini de kaybedeceğine dikkati çekerler. Ebu Hatim El Büsti Allah’ın insanın organlarından sadece dil’e kendi birliğini ikrar etme yeteneğini verdiğini, böylece onu diğer bütün organlardan daha değerli kıldığını ifade ederek akıllı kimsenin dilini yalana alıştırmaması gerektiğini söyler. Ayrıca yalanın insan onuruna aykırılığını Muhammed b. Ka’b el Kurazi’nin şu sözüyle özetler. Bir yalancı ancak alçak ruhlu olduğu için yalan söyler (İbn Hibban, s.51).
Ragıp El-İsfahani de insanın yalancılığı karakter haline getirmesinin insanlıktan çıkması demek olduğunu belirtir.
Çünkü insanın temel özelliği konuşmadır. Fakat yalancılıkla tanınan kişinin sözüne güvenilmez. Sözüne güvenilmeyenin konuşması faydasızdır. Böylece o kimse hayvan durumuna hatta daha ağır bir dereceye düşer. Çünkü hayvan konuşamadığı için kimseye zarar vermez. Yalancı ise zararlı bir varlıktır.(Ez-Zeri’a s 271).
İbn Hazm’a göre yalan her kötülüğün aslıdır ve Allah’ı inkar etme de onun bir türüdür. Yalan korkaklık ve bilgisizlikten doğar. Korkaklık ruhu alçaltır. Korktuğu için yalan söyleyen kişi artık değer verilen ruhsal yücelikten uzak kalmıştır.(El Ahlak, s.60)
Maverdi de yol açtığı kötü sonuçlar yüzünden yalanı bütün kötülüklerin toplamı, bütün çirkinliklerin temeli, düşmanlığa kadar varan bir dizi kötülüğün başı diye niteler (Edebü’d-dünya ve’d-din, s.253” ( Kaynak; TDV İslam Ansiklopedisi 2013/İstanbul 43. Cilt sayfa 297-300)
En sağlıklı kaynaktan aldığımız bu bilgiler ışığında İslam’ın yalan ve yalancıya ilişkin değerlendirmesi son derece nettir.
Yalanı/yalancıyı; yukarıya aldığımız İslami esaslar çerçevesinde değerlendirdiğimizde yalancıların acınacak zavallılar olduğunun görürüz.
Acınacak insanların milleti aptal yerine koyarak kazanacaklarını zannetmeleri ise tam bir gaflettir.
Bütün kötülüklerin toplamı, bütün çirkinliklerin temeli olan ve insanı hayvandan daha aşağı bir dereceye düşürdüğü belirtilen yalanı meslek edinmiş yalancılar hem bu dünyada hem de öbür dünyada bunun bedelini çok ağır bir şekilde ödeyeceklerdir.
Ve inanıp inanmamaları bu mutlak gerçeği değiştirmeyecektir.
Niye bizim haberimiz yok?..
“Çorum ciddi ihracat yapan bir ülkedir” (Kemal Kılıçdaroğlu)
Ey Çankırı sen uyumaya devam et.
Bak Çorum Ülke olmuş da ciddi ciddi ihracat yapıyormuş!.