28 Şubat 20178 tarihli Yeni Birlik Gazetesinde yer alan bir habere göre;
“Suriye’de Birleşmiş milletler ve diğer kuruluşlar adınca yardım taşıyan kişilerin insani yardım karşılığında Suriyeli kadınlarla cinsel ilişkiye girdikleri” BBC’de yapılan bir yayında dile getirilmiş.
BBC’ye bilgi veren yardım kuruluşu çalışanları “yardım karşılığı cinsel ilişki talepleri o kadar sıktı ki bazı Suriye’li kadınlar yardım noktalarına gitmeyi reddediyor. Giderlerse insanların yardım için ilişkiye girdiklerini düşünmelerinden korkuyorlardı” açıklamasında bulunmuşlar.
Bir başka çalışan açıklamasında daha da ileri giderek birçok uluslararası kuruluşun bu yaşanan kepazeliklere göz yumduğunu belirtmiş.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) yaptığı araştırmaya göre; Suriye’nin birçok vilayetinde insani yardım karşılığı cinsel ilişki talepleri son derece yaygın.
Kepazeliğe bakar mısınız?..
Adamlar sözüm ona insani yardımı ancak hayvani beklentiler karşılığı yapıyor.
Bu durumlu herkes biliyor ama herkes üç maymunu oynuyor.
“Suriye’nin Sesleri 2018” raporunda yer alan şu satırlar daha da dehşet verici.
“Kadınların ve kız çocuklarının cinsel ilişki için kısa süreliliğine yetkililerle evlendirildikleri, ancak bu yolla gıda yardımı alabildikleri örnekleri veriliyor. Yardımları dağıtanlar kadınlardan ve kız çocuklarından telefon numaralarını alıyor. Evlerine kadar bırakacaklarını söylüyorlar ve bunun karşılığının istiyorlar. Yardımları dağıtanlarla geçirilecek bir gece karşılığında gıda paketlerini alabilecekleri söyleniyor.”
Yine UNFPA’nın Raporuna göre özellikle eşlerini kaybetmiş ya da boşanmış kadınların, evlerini terk etmek zorunda kalmış kadınların cinsel istismar konusunda son derece korumasız bırakıldıkları ifade edilmiş.
Neredeyse istismar için her türlü kolaylık sağlanmış..
2015 yılında bir yardım kuruluşu çalışanı olan Danielle Spencer, Ürdün’deki mülteci kamplarında kadınların insani yardım alabilmek için istismara ve tacize maruz kaldıklarını ifade etmişti.
Spencer, mağdur Suriyeli kadınlarla birlikte çalışmak suretiyle Dera ve Kuneytra bölgelerindeki yetkililerin nasıl seks karşılığı yardım yaptıklarını ortaya çıkartmıştı.
Spencer 2015 yılındaki incelemelerini BBC’ye anlatırken bu ahlaksız işleyişin son derece yaygın olduğunu ve artık kadınların yardım dağıtım noktalarına gidemez olduklarını, aksi takdirde etiketlenmekten korktuklarını ifade ederek “bir kadın gıda paketi aldı ise karşılığında mutlaka cinsel ilişkiye girmiştir” algısının yerleştiğini belirtiyor.
Rezalet o kadar aleni bir hale gelmişti ki Haziran 2015 de Uluslararası Kurtarma komitesi (IRC) Dera ve Kuneytra’da 190 kadın ve kız çocuğunun yardım kuruluşu çalışanları tarafından istismar edildiklerini raporlaştırmasına rağmen kimse kılını kıpırdatmadı.
Daniella Spencer; Uluslararası yardım kuruluşlarının bu kadar ağır ve utanç verici örneklere rağmen konuyu örtbas etmeye çalıştığını belirterek, Birleşmiş Milletler ve bu sistem kadınların bedenlerinin yardım karşılığında kurban edilmesini teşvik eden bir yapı kurduğunu ve bu konuda hiçbir ciddi adımın atılmadığını söylüyor.
Yardıma muhtaç insanların bedeninden faydalanmak gibi dünyanın en ahlaksız davranışını sergileyenlere karşı sesi soluğu çıkmayan Birleşmiş Milletlerin başka bir sorunun çözümüne katkı sağlaması mümkün olabilir mi?.
Yeryüzünde tonlarca kadın hakları örgütleri var.
Yerli yersiz her konuda görüş beyan eden, demokrasi insan hakları masalları okuyan bu örgütler neredeler?..
En basit bir insani yardımın bile cinsel ilişki karşılığı yapılmasından daha alçakça ne olabilir?..
Siz bu örgütlerin ağzından yardım karşılığı cinsel istismarı kınayan tek bir laf duydunuz mu?.
Tek bir protesto eylemi gördünüz mü?
Bu kadınların durumu nesli tükenen hayvanların durumundan daha mı önemsiz?..
Bu ahlaksızlığı dert edinip ortaya çıkartan Daniella Spencer gibi tek tük namuslular dışında tepki gösterilmemesi ne yazık ki yaşananların sıradan vak’a haline geldiğini göstermektedir.
Tacizlerin Müslüman coğrafyada yaşanması ve mazlumların ağırlıklı olarak Müslüman olmaları ne kadar düşündürücü ise bu acı gerçeğe rağmen mezhepçilik için kan dökecek kadar gözlerini karartan sözde Müslümanların hiçbir şey yapmamaları da o kadar utanç vericidir.
Onun bunun eteğinin boyu, sakalının uzunluğu, kulağının küpesiyle uğraşmayı dine hizmet bilenlerin bu ahlaksızlıklara seyirci kalmaları da utanç vericidir.
Asansörde halvet, yorgandan battaniyeden tahrik fetvaları vererek gündeme gelenler bir lokma ekmek için tacize katlanmak zorunda kalan kardeşleriyle ilgilenseler fena mı olur?..
Daniella Spencer konuşmasaydı haberimiz olmayacaktı..
Ne kadar lüzumsuz şey varsa haberimiz var ama bilmemiz gerekenlerden haberimiz yok.
Bu da bizim ayıbımız..
İster Müslüman, ister başka dinden isterse dinsiz olsun hangi kadın ve kızdan insani yardım karşılığında cinsel karşılık bekleyenlere karşı tek bir kelime etmeyip ota, çöpe fetva vermek marifet değildir.
Bırakın ucuz fetvalarla uğraşmayı da yaşananlara bakın..
Nasıl harcayacaklarını bilemedikleri paralarını; darbecilere, gösterişe, şatafata, saltanata harcayan çeken sözde Müslüman Arap ülkeleri, yiyecek aş bulamayan kardeşlerini, evlatlarını bu tecavüzcülerin insafına bırakmalarının bedelini nasıl ödeyecekler?..
Üçbuçuk milyonu Suriyeli olmak üzere 4 milyona yakın göçmene kucak açan Türkiye’nin büyüklüğü burada bir kez daha ortaya çıkıyor.
Türkiye; muhtaçlara insanca yaşamaları için her imkanı sunarken karşılığında hiçbir şey istemiyor.
Bireysel ve istisnai vak’alar olsa bile yukarıda anlatılan utanç verici olaylar organize ve sistematik bir şekilde ülkemizde asla yaşanmamıştır.
Zaten bizden başka hiç bir ülke 4 milyon göçmeni bağrına basıp onlara insanca yaşama imkanı sunmaz/sunamaz.
Sadece ülkemizde değil Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatlarında da görüldüğü üzere bir yandan sivillerin burnu kanamasın diye kılı kırk yararken diğer yandan da teröristlerden temizlediği yerleşim yerlerindeki insanlara yiyeceğini içeceğini verip hastalarını muayene edip, ilaçlarını da verecek kadar merhametli bir milletiz biz.
Somali’den Bosna’ya Endonezya’dan Sudan’a umut olmamız boşuna değil.
Bu asil milletin bir ferdi olarak ne kadar öğünsek azdır.