Zeytindalı harekâtı; ardındaki güçlü siyasi irade, planlayan kurmay heyet, sahada uygulayan yürekli asker, polis ve her düzeydeki görevlileri ve canlarını feda eden şehitleri ile Türk Milletinin gurur kaynağı olmuştur.
Bu harekât; Türkiye’yi sarıp sarmalama ve içine kapatma planlarının suya gömüldüğü, yıllardır dost ve müttefik zannettiğimiz hainlerin maskelerinin düşürüldüğü bir meydan okuma olmuştur.
İstikbalimiz ve istikbalimizle oyun oynanmasına fırsat verilmeyeceği en anlaşılır dilde ifade edilmiştir.
Böylece Türkiye’yi taşeron örgütlerle terbiye etme hevesleri kursaklarında kalmıştır.
İşte böyle büyük bir zaferin ardından; geçtiğimiz günlerde sanatçı, sporcu, gazeteci ve popüler simalardan oluşan 200 kişilik bir grup sınırdaki Oğultürk Karakolu’na giderek askere moral ziyaretinde bulundular.
Bu son derece insani bir davranış olup bu duyarlı insanlarımıza teşekkür edilmesi gerekirken bazı klavye fareleri sosyal medyada kin ve nefret kustular.
Kanalizasyon artıkları ile beslenen fareler neyse de ülkeyi yönetme iddiasında bulunan bazı siyasilerin bu duyarlı insanlara hakaret etmelerini anlamak mümkün değil.
Adı üstünde, bu bir moral ziyaretidir.
Oğultürk Karakolundaki askerlerle bir gün geçirilmiş, birlikte yemek yenilerek ziyaretin amacına uygun şarkılar türküler söylenmiştir.
Askerimize “biz sizin arkanızdayız” mesajı verilmiştir.
Sadece karakol değil Hatay’da yaşayan insanlarımız da keyifli bir gün geçirmiştir.
Bunun şehitlerin ruhlarını incitmekle ne ilgisi var?..
Devletimizin şehitlerimize verdiği önemin farkındayız..
Kimse karnından konuşmasın, bu eleştirileri yapanlar kaç şehit ailesini ziyaret etmişlerdir.
Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanının bulunduğu bir grup içinden selfi çeken bir askerin samimiyetini ve sıcaklığını fark ettiniz mi?..
Bunun kime ne zararı var?..
Askerlerimizin ekranda gördükleri sanatçı ve sporcularla birlikte olmaları kimi neden rahatsız eder?..
Türkiye’nin dört bir yanından insanlarımız akın akın Suriye sınırına gidip askerlerimizi ziyaret ederlerken bu eleştirileri yapanların hiç oraya gitmemelerini ne ile açıklayacağız?
Gezi kalkışmasında ortalığı yakıp yıkanların alınlarından öptüklerini söyleyenlerin masum bir ziyaret yapanlara hakaret etmeleri en hafif deyimle saygısızlıktır.
“Hele hele sanatçı savaştan değil barıştan yana olur” ifadeleri tam bir zırvadır.
Askerimiz ülkemize saldıran ve saldırmak için fırsat kollayan alçakların ve ardındaki destekçilerinin defterini dürmüştür.
Bunlarla savaşılmayacak ta kimlerle savaşacaktık.
Neyin barışı, kimin barışı..
Bırakın bu ucuz barış havariliğini.
Savaşmadan barışı sağlayamazsınız.
Masadaki ağırlığınız alandaki başarınızla ölçülür.
Ordumuz kazandığı zafer nedeniyle Kilis’e, Reyhanlı’ya, Hatay’a, Gaziantep’e roket atılamıyor.
Buralardaki insanlarımız geceleri rahat uyku uyuyabiliyor.
Siz kazanılan bu savaş nedeniyle evlerinizde güvendesiniz.
Hepsine helal olsun, sanatçısı da sporcusu da böyle bir savaşı kazanan ordusunun destekçisi olacaktır.
Olmalıdır.
Ağızlarından çıkanları kulakları duymayanların, kulaklarının duyduklarının ağızlarından çıkıp çıkmadığını kontrol etmelerinde fayda var.
XXX
Yıllarca bu ülkeye nükleer santral yaptırmadılar.
Temcid pilavi gibi bir “çevre duyarlığıdır” gitti.
Altın aramaya kalkarız aman çevre tahrip olmasın.
HES yapmaya kalkarız aman çevre tahrip olmasın.
Nükleer santral yapmaya kalkarız aman çevre tahrip olmasın..
Çevre tahrip olmasın derken milyonlar boşa gitti.
Kimileri de bu boş beleş çevre muhabbeti uğruna eylemler yaptılar.
Ne yazık ki uzun bir süre bu aldatmaya ses çıkartamadık.
Madem çevreye zararlı siz neden inşa ediyorsunuz diyemedik.
Diyemedik çünkü 1 sente muhtaç olduğumuz günlerdi.
Memur maaşları bile IMF kredisiyle ödeniyordu.
Biz otu, çöpü, çiçeği, böceği koruma aşkıyla dünyanın parasını vererek en pahalı enerjiyi kullanırken 30 ülkede 438 nükleer santral takır takır çalışıyor ve 42 nükleer santral inşaatı da devam ediyordu..
Çok geç kaldık ama çok şükür Akkuyu Nükleer Santralinin ilk ünitesinin temeli atıldı.
Bu santralin yapılmasını engelleyenler bu ülkeye en büyük kötülüğü yapmışlardır.
Çünkü yıllardır tüketilen pahalı enerjinin bedeli bu milletin cebinden çıktı.
Basında yer alan bilgilere göre Akkuyu Nükleer santrali ülkemizin enerji ihtiyacının %
10 nunu karşılarken, enerji on kat daha ucuza maledilecektir.
Ayrıca nükleer santral sadece bir enerji kaynağı olmaktan öte nükleer teknolojiye sahip olmanın imkan ve avantajlarını da getirecektir.
ALMANYA 17 nükleer reaktörü ile toplam enerjinin % 28,82 sini
ABD 104 nükleer reaktör ile toplam enerjinin % 19,6 sını
BELÇİKA 7 nükleer reaktör ile toplam enerjinin % 53,76sını
FRANSA 59 nükleer reaktör ile toplam enerjinin % 76,18 ini
İNGİLTERE 19 nükleer reaktör ile toplam enerjinin % 13,45 ini
İSPANYA 8 nükleer reaktör ile toplam enerjinin % 18,27 sini
FİNLANDİYA 4 nükleer reaktör ile toplam enerjinin % 29,73 ünü
İSVEÇ 10 nükleer reaktör ile toplam enerjinin % 42,04 ünü
İSVİÇRE 5 nükleer reaktör ile toplam enerjinin % 39,22 sini
HOLLANDA 1nükleer Reaktör ile toplam enerjinin % 3,80 nini nükleer santrallerden karşılarken biz çevre koruma masallarına inandırılıp enerji için tonlarca para harcadık.
Arjantin’in 2, Brezilya’nın 2, Çek cumhuriyetinin 6, Çin’in 11, Ermenistan’ın 1, Kanada’nın 18, Macaristan’ın 4, Güney Afrika’nın 2, Güney Kore’nin 20, Hindistan’ın 17, Japonya’nın 55, Litvanya’nın 1, Meksika’nın 2, Pakistan’ın 2, Romanya’nın 2 Rusya’nın 31, Slovakya’nın 4, Slovenya’nın 1 ve Ukrayna’nın 15 Nükleer reaktörü çevreye hiçbir zarar vermeden çalışırken, her ne hikmetsesadece bizim yapacağımız santral çevreye zarar verecekti..
Peki başka enerji kaynaklarının vereceği zararlar hesaplandı mı?
Onlardaki bu çevre saygısı gözlerimizi yaşartıyor.
Adamlar bizim çevremizi bizden çok düşünüyorlar.
Tabii ki yersek..
Neyse ki ayağımızdaki prangayı çözdük.
İstemezükçülere kötü bir haberim var.
Sadece Bor’un değil Niğde’nin pazarı da geçti.
XXX
“Türkiye'de hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Yerli yatırımcıların kaçmaya çalıştığı, yandaş olmayanın mal varlığına el konulduğu hukuk güvenliği olmayan bir ülkeye yatırım yapacaklar sıraya girsin.”
Bu sözler bu ülkede yaşayan bir milletvekiline ait.
Yani sayın vekil diyor ki Türkiye’ye gelmeyin.
Peki her gün bir caminin bombalandığı, bir kaç Türk’ün ev ve işyerlerinin kundaklandığı, havaalanlarında Türklere küfür ve hakaretlerin edildiği, yollarda arabaları durdurulup tekmelendikleri Almanya’da, Fransa’da, Belçika’da, Avusturya’da can ve mal güvenliği var mıdır?
Almanya’da öldürülen Türklerle ilgili cinayet davası yıllardır neden sonuçlandırılamamıştır?..
Ve bu davanın tanıklarının peş peşe ölmeleri nasıl bir tesadüftür?..
Sayın vekilimizin bunlarla ile ilgili düşüncelerini de öğrenmek isteriz.
Daha önceki örneklerden de biliyoruz kendisi ciddiye alınmayacaktır.
Ama bu yapılan da siyaset, muhalefet ve eleştiri değildir.