Bir taraftan Türkiye’yi DAEŞ’e destek veriyor gösterip diğer yandan mücadele ettiklerini iddia eden 63 ülkenin her nedense (!) bir türlü başa çıkamadıkları DAEŞ ile bir olup Türkiye’yi Suriyelileştirmeye çalışan ABD ve AB’nin mal bulmuş mağribi gibi sarıldıkları bir yalan vardı.
Hatırlarsanız; 2014 yılında ABD Dışişleri Bakanı John Kerry BM toplantısı sırsında mevkidaşı Mevlut ÇAVUŞOĞLU’na “DAEŞ’ten petrol aldığınıza dair elimizde bilgiler var” demesi üzerine Sayın ÇAVUŞOĞLU; “Size bilgi verenleri biliyoruz. Mısır ve ilişkilerimiz nedeniyle bize tepkili olan bazı Arap Ülkeleri. Bu ciddi bir itham, belgelerinizi verin araştıralım” diyerek tepki göstermişti.
Türkiye’nin ısrarlı talepleri üzerine gönderilen dosyada belirtilen koordinatlardaki yerin Kilis Belediyesi Asfalt Şantiyesi olduğu anlaşılmıştı.
Bu gelişme üzerine Kerry özür dilemek zorunda kalmıştı.
Ancak basında çıkan haberlere bakılırsa sadece Kerry değil bu yalanı tedavüle sokan CİA tarafından da “kurumsal resmi bir özür” yazısı Ankara’ya gönderilmiş.
Yani yalan o kadar açık ki burunlarından kıl aldırmayan CİA bile özür dilemek zorunda kalmış..
Peki; vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü için çalışacaklarına namusları üzerine yemin edip te sonra bölücülük yapan, utanmadan sırtlarını bölücü katillere yasladıklarını söyleyen Kandil’in meclisteki uzantıları ballandıra ballandıra tekrar ettikleri bu yalandan dolayı en az Kerry ve CİA kadar mecbur kalıp “özür” dileyebilecekler mi?...
Sadece Kandil’in uşakları değil, Türkiye ile savaşa girmesi halinde İran’ı destekleyeceğini söyleyebilecek kadar ülkesine düşman bir milletvekili de sırıta sırıta tekrarladığı bu yalanla ilgili olarak belge topladığını ve kısa bir süre içinde açıklama yapacağını söylemişti.
Hani nerede topladığın belgeler?..
O belge toplamayı bitiremeden yalan ortaya çıktı.
Ama yalancı da tıs yok.
Utanma zaten yok.
Varsın yine çok sevdiği İran’ı desteklemeye devam etsin, ancak bu millete bir kuruşluk saygısı varsa varsa “özür” dilesin.
Madem “nasıl olsa arkasında ABD var doğrudur” diyerek ülkesine pislik attı o zaman “özür” dilesin.
ABD böyledir işte.
Önce mallarını kullanır, sonra da iyi polisi oynayarak onları kabak gibi ortada bırakır.
Pazarcının, kasabın, manavın, dolmuşçunun, fırıncının kısaca ülkesine ihanet etmeyen mütevazı ve sıradan bir vatandaşın gördüğü çok basit bir gerçeği, sözüm ona milletvekili olanların görmemesinin bir tek izahı vardır.
Onlar birilerinin vekili olabilirler ama asla bu asil milletin vekilleri değildirler.
Yine gazeteci kılıklı bir hain de ellerini ovuşturarak bu yalanları manşete çekmişti.
Sadece bu değil MİT TIR’ları ile ilgili olarak da aynı yalanları kusmuştu..
Şimdi Almanya Cumhurbaşkanlığı Sarayında palyaçoluk yapan bu katmerli hainden özür bile beklemiyoruz.
Düzmece suikast dümeniyle mağduru oynayan, bu düzmece tiyatroda bile karısının arkasına saklanan namı diğer susamuru hainin özrünün anlamlı olması için önce adam olması gerekiyor.
Neyse ki bu asil millet kimin ne mal olduğunu biliyor da ona göre davranıyor.
Adam alana adam, mal olana da mal muamelesi yapıyor.
XXX
Rusya Federasyonunun Ankara Büyükelçisi Andrei KARKOV, Mevlut Mert ALTINTAŞ isimli Çevik Kuvvet’te görevli polis memuru tarafından kalleşçe sırtından kurşunlanarak öldürüldü.
Bir kez daha çok iyi bildikleri bir şeyi yaptılar.
Yani arkadan vurdular.
İşbirliği içinde oldukları PKK’lı katillere sıkamadıkları kurşunları; tıpkı başka ülkelerdeki elçilerimizin can güvenliği o ülkelere ait olduğu gibi can güvenliği bize ait olan bir Büyükelçiye sıktılar.
Öldürülmeden önce sol eli havada anıran katilin tükürülecek suratına baktınız mı?..
Savunmasız bir insanı, üstelik ülkemizde misafir olan bir yabancıyı öldürmeyi zafer görebilecek aşağılık bir ruh halinin iğrenç bir görüntüsünü yansıtıyordu.
Derdi ne Halep ne de Halepli kardeşlerimizdi..
Derdi ne insanlık ne de insanlardı..
Uşaklığını yaptığı aşağılık “güç odaklarına” yaranabilmek uğruna geberip gitmekten başka bir derdi yoktu.
Tıpkı İstanbul Beşiktaş’ta polis kardeşlerimizi, tıpkı Kayseri’ de çarşı iznine çıkan askerlerimizi ve sivilleri katleden kanları bozuk alçaklar gibi..
Suriye’de Müslümanlar yıllardır zulüm görüyor, Filistin’de, Mısır’da, Irakta, Arakan’da zulüm kol geziyor.
Daha önceleri nerelerdeydiniz?..
Onların derdi uşaklık.
Onların derdi ihanet..
Meclisi, Özel Harekât Polis Merkezini, Emniyet Müdürlüğünü bombalayan, masum sivillere kurşun yağdıran, vatanı korumak için emanet edilen silahları masum insanlara yöneltecek kadar gözleri dönmüş, cesaretleri anneleri yaşındaki kadınlara, babaları yaşındaki adamlara saldırmaktan ibaret olan bu alçakların masumlarla ve mazlumlarla derdi olmadığını kundaktaki bebeler bile biliyor.
Tam Rusya ile ilişkiler normalleşmiş ve üstelik Suriye ile ilgili bir çözüm umudu belirmiş iken işlenen bu cinayet kime hizmet ediyor?..
Rahmetli Mahir KAYNAK; “bir eylem kime yarıyorsa fail odur” derdi.
Bu olayın ardından ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü KİRBY’nin; ABD veya elebaşı GÜLEN’in bir şekilde bu olayın parçası olup olmadığı yolundaki soruya, “henüz soruşturma bitmeden yapılacak erken bir değerlendirmenin kimseye faydası olmaz” şeklindeki kaçamak cevabından azmettiren ve tetikçinin kimler olduğu anlaşılıyor.
Madem soruşturmanın bitmesine bu kadar önem veriyorlardı, neden Kandilin yargıya meydan okuyan ölü sevicileri, Alman Saraylarında palyaçoluk yapan besleme ve gazeteci kılıklı hainler tutuklandığında, bölücü katillerle işbirliği yapan belediye başkalarının yerine kayyum atandığında soruşturmanın sonucunu beklemeden kaygılıyız demeçleri veriyorlardı?..
Terörle Mücadele Yasası ABD’yi neden ilgilendiriyordu da kaygı duyuyorlardı?..
Şimdi ne oldu da soruşturmanın sonucunu beklemenin uygun olacağına karar verdiler..
Onlar beklemeye devam ede dursunlar..
Çıkacak sonucun Kirbygilleri morartacağı yüksek ihtimal..
Bir kamyon belge ile ikna olamayanlar artık sadece Türkiye değil Rusya ile de karşı karşıya kalacaklar..
Suçlu kabak gibi ortada iken içerideki işbirlikçilerinin Fetö bağlantısını karatma çabaları boşuna..
Suçlunun üniformalı olması da bu gerçeği değiştirmiyor..
Biz bu katilleri Şerefli Türk Ordusunun, Şerefli Türk Polisinin üniformalarını giyip işledikleri cinayetlerden, halk darbeyi durdurunca PKK’ya Yunanistan’a sığınmalarından biliyoruz..
Kendi iğrenç amaçlarına ulaşmak için yapamayacakları kötülük bulunmadığını da 15 Temmuz gecesi gördük.
Kukla ve kuklacı bir kez daha suçüstü yakalandı.
Üstelik olay BM Güvenlik Konseyine taşındı.
Daha da önemlisi bu cinayeti Türkiye ve Rusya birlikte soruşturacaklar.
Bu soruşturmanın patlatacağı bağırsaklardan çıkacak kokuya hazırlıklı olun.
ABD safrayı daha fazla taşıyamayabilir..
Zararı yararından fazla olan yükü boşaltabilirler.
The END’e az kaldı desek kehanet olmaz..