İşte böyle kafalarına kafalarına vuracaksın.
Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir demiş atalarımız.
Türkiye aylardır PYD’ye (yani PKK’ya) neden bu silahları veriyorsunuz?.. diye soruyor.
Stratejik yavşak ABD her seferinde; yok biz bunları DAEŞ’e karşı mücadele için verdik, yok iş bitince toplayacağız, yok Türkiye ile güçlü ilişkilerimiz var, masallarıyla geçiştirdiğini zannetti..
ABD’de ipler kimin elinde belli olmadığı için sabah akşam her kafadan bir ses çıkmaya başladı.
MİT TIR’ları tezgahını, 15/16 Aralık operasyonunu, 15 Temmuz ihanetini içerideki gayri meşru bebeleri ile tezgahlayan ABD laf salatasıyla Türkiye’yi oyalayabileceğini zannederek -babaannemin tabiriyle köpek ürüdükçe- yalan söyledi.
Gelmiş geçmiş en mankafa ABD Başkanı Trump da “bundan sonra silah vermeyeceğiz” dedi.
Ülkesinde bile kendisini adam yerine koymadıkları için tırlar dolusu silah göndermeye devam ederek ona da tükürdüğünü yalattılar.
En son sınırı korumak için PKK’lılardan bir ordu kuracaklarını söyleyince Türkiye’nin sabrı taştı ve zaten gündemde olan harekatın düğmesine basıldı. .
Kimin sınırını kime karşı koruyacaktı bu katiller ordusu.
Beşbin TIR ve 2000 uçakla getirilen silahların askerimize polisimize yöneldiğini/yöneleceğinin görmemek için hain olmak gerekir..
Amaçları kontrol altına alamadıkları -köleleştiremedikleri- ülkemizi terörle dize getirmekti.
FETÖ, PKK, DAEŞ ve bunların koltuk altlarına saklanmış işbirlikçileri ile fırsat bulduklarında önce iç savaş sonra işgal hedefleniyordu.
Tıpkı 15 Temmuz’da yaptıkları gibi..
Diğer yandan topraklarından çıkartılacak Araplar, Türkmenler ve kullanamadıkları Kürtler de Türkiye’ye göçe zorlanarak hem ekonomik ve hem de demografik dengeler bozulacaktı.
İstiklalimize ve istikbalimize kasteden alçak ve hainlere hadlerini bildirmek ve namusumuz olan sınırlarımızı korumak için gerçekleştirilen bu harekat tam da bu nedenle sıradan bir harekat değildir.
Hem diplomatik, hem stratejik ve hem de yerel sosyolojik altyapısı titizlikle oluşturulmuş Fetöcü hainlerinden arındırılarak gerçek gücüne kavuşmuş şerefli ordumuz da vurucu gücünü dosta düşmana göstermiştir..
Fırat Kalkanı Harekatındaki 72 şehidimizin anısına ilk gün 72 uçak ABD beslemelerine bomba yağdırdı.
Hedefler yüzde yüze yakın isabetle vuruldu.
Ve bu harekatta % 75 oranında milli silah ve mühimmatlarımız kullanıldı.
Bize parası ile silah vermeyen ABD, PKK’ya TIRlarla hibe etti..
Ne oldu? O silahların büyük bir kısmı Özgür Suriye ordusunun eline geçti.
Şimdi o silahlar ABD’nin de PKK’nın da bir yerlerine fiyonk oluyor..
“Tombalacık halimeler” ABD’nin giydirdiği üniformalarla üşümemişler, belli ki bu işin sonunu da düşünmemişler.
Yedikleri Osmanlı tokadının acısını kolay kolay unutamaezlar.
Bir Türk olarak bundan gurur duymayacağız da neden duyacağız?..
İşte bu yüzden her kim bu operasyonu amacından saptırır ve kara propagandaya başvurursa tartışmasız haindir.
Kürt kardeşlerimizin mahallelerinde hendekler kazıp evlerinden çıkamaz hale getirenlere, kendi bebelerini yurt dışında okutup gariban kürt kardeşlerimizin çocuklarını dağa kaldıranlara, kürt kardeşlerimizin evlerini barklarını başlarına yıkanlara tek laf edemeyen hödüklerin harekatın kürtlere karşı yapıldığı iddiası, gönülden bağlı oldukları PKK’nın burnunun kırılacak olmasından duydukları korkunun dışa vurmuş halidir.
Herkes kimin ne mal olduğunu görmüştür.
İt ürür kervan yürür.
Suriye’de daha birkaç gün önce hastane vuruldu.
Okullar, camiler bombalandı.
Kuşatma altına alınan siviller açlıklarından ölüyorlar.
Temel gıda maddeleri ve ilaç dahi bulamıyorlar.
Bunlara ses çıkartmayan haysiyetsizlerin sivilleri filan düşündükleri yok.
Kimse siviller vuruluyor edebiyatı yapmasın.
Siviller zarar görüyor diye sosyal medyada yalan haber yayanlar; Hatay, Reyhanlı ve Kilis’teki sivillere atılan roketlerden bahsetmiyorlar.
Hatay’daki, Kilis’teki, Reyhanlı’daki kardeşlerimiz sivil değil mi?
Bütün kanallarda sivil yerleşim yerlerine atılan roketlerin verdiği tahribatın görüntüleri var.
Gördüklerimize değil de bir fahişe kadar şerefi olmayan hainlerin kara propagandalarına mı inanacağız?..
Millet gerçeği görüyor ve biliyor.
Yalanlarını anında suratlarına yapıştırıyor.
Bu kadar haklı olduğumuz bir konuda bile utanmadan yalan haber yazan alçaklara müsamaha gösterilmeyeceği klavye teröristleri hakkında jet hızıyla soruşturma başlatılmasından anlaşılıyor.
Artık eski Türkiye yok.
ABD üniforması giymekle kurtulacaklarını sananlar şimdi ABD bizi sattı diye ağlıyor.
Bir ABD askerinin aylık maliyeti onbin dolar, oysa bir PKK’lının aylık maliyeti yüz dolar.
Mal bu kadar ucuz olunca satışı da kolay oluyor elbette.
ABD’nin koynuna girip ülkeye ihanet eden FETÖ; PKK, PYD, DAEŞ ve eklentilerini zor günler bekliyor.
İndirimli satış günleri geliyor.
Bundan sonra fincan taştan oyulduğunu daha sık görecekler..
Kendi ülkesine ve ordusuna güvenmeyip “işi fazla uzatmayalım ABD’yi fazla kızdırmayalım” diyen endişeli beslemelere gelince;
Kızdırsak ne olacak?..
Şerefsiz bir ömür sürmektense şeref imizle ölürüz.
Ne yani?.. ABD’nin gözümüzün içine sokarcasına yaptığı alçaklığa/tecavüze göz mü yumulacaktı?..
Bu hareket bugün yapılmasaydı yarın çok geç olacaktı.
Harekat meşrudur, haklıdır ve yüzde yüz isabetlidir..
Merak ettiğim bir şey var.
“Muğlaklık giderici” açıklamalar için illaki Cuma Namazı sonrası mı bekleniyor?..
Harekatla ilgili “muğlak” noktalar var mı?..
İngiltere ve Rus Dışişleri Bakanları ile NATO Genel Sekreteri bile Türkiye’nin haklı olduğuna dair açıklamalar yaptı.
Engin bilgi ve deneyimlerini öncelik ve özellikle gayrı milli unsurların beğenisini alacak şekilde ifade ederek uyarılarda bulunmayı ciddi bir görev addeden büyüklerimizin bu kadar haklı ve meşru bir konuda açıklama yapmamaları acaba yine “muğlak” bir durum mu kuşkusunu akıllara getirdi.
Yoksa mesele Muğlaklık değil mi?..
Artık birilerine yaranmak ve şirin görünmek için “mış” gibi görünmek yok.
Artık düşmana düşman diyoruz.
Katile katil, haine hain.
Çünkü korkunun ecele faydası yok.
Vatanın bölünmez bütünlüğünü, istiklalimizi, istikbalimizi, birliğimizi ve beraberliğimizi hedef alan hiçbir davranışa müsaade edilmeyeceği en üst perdeden ifade edilmiştir.
İşte bu nedenle dindarlık, demokratlık boyaları dökülerek ABD “kapaması” oldukları kabak gibi ortaya çıkmış içerideki ve dışarıdaki hainlerin “anırmalarının” kıymeti harbiyesi yok.
ABD endişeliymiş, AB sükûnet tavsiye ediyormuş..
Endişelerini, tavsiyelerini bebeler yesin..
Bırakın bu ayakları birader..
Valla hiçbir endişemiz yok.
Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcut.
Kanı bozuk olanlar düşünsün..
Vura vura kazanacağız ve kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.
Türk deyince akıllarına FETÖ, PKK ve DAEŞ’lı beslemeleri gelenler artık gerçek Türk’ün kim olduğunu göreceklerdir.
Bu millet esarete razı olmaz.
Bu millet köleliğe razı olmaz.
İki uyduruk dizide rol aldım diye adam yerine konulacaklarını zannederek sosyal medyada “savaşa hayır” artistlikleri yapanlar, akıl diye bir nimete sahip iseler Türkiye’nin bu harekatı yapmaya neden mecbur kaldığını sorgulasınlar.
Namusumuza uzanan elleri kırmak boynumuzun borcudur.
Bilinmelidir ki namusumuza göz dikenlerin değirmenine su taşıyanların da bu namussuzlardan bir farkları yoktur.
Türkiye Ermenileri Patrikliğinden yapılan açıklamada; "Türkiye Ermenileri Patrikliği olarak, TSK'ya Zeytin Dalı Harekatı'nda başarılar diler, terör hareketinin son bulması, tüm insanlığın muhtaç olduğu barış, sağduyu ve huzur ortamının özellikle bölgemizde tesisi için dua ederiz. Yeri göğü yaratan Rabbimizin göksel nimetleriyle bereketleneceğimize kalben inanıyoruz. Bu inancımızla kiliselerimizde yapılan ayinler esnasında her zaman olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti devletinin bekası için dua etmeye devam edilecektir. Tanrı dualarımızı kabil etsin." denilerek devletimizin ve ordumuzun yanında yer aldıkları vurgulanırken FETÖ, PKK, PYD ve DAEŞ ile aynı dili konuşan; şerefsizlerin bu asil milletin yüzüne bakamayacakları ve görüldükleri yerde yüzlerine tükürülecek günler er geç gelecektir.