19 Temmuz 2015 tarihli basında çıkan haberlerde; bir partinin eş genel başkanının; “Biz sırtımızı Rojava'ya, Kobani’ye, IŞİD adını verdiğiniz o çeteye karşı mücadele edenlere yaslıyoruz, sırtımızı Kobani’de ve Grisipi'de (Tel Abyad) insanlığın soyluluk değerlerini yere düşürmeyenlere yaslıyoruz. Biz sırtımızı YPJ'ye, YPG'ye ve PYD’ye yaslıyoruz bunu söylemekte ve savunmakta hiçbir sakınca görmüyoruz. Sırtımızı kime yasladığımızı söylüyoruz, bundan sonra da yaslamaya devam edeceğiz." ifadelerine yer verilmişti.
Sonradan görüldü ki İŞİD’le mücadele ediliyor görüntüsüyle ABD’nin ve AB’nin silah ve mühimmat desteğine kavuşan bu örgütler aslında İŞİD’le danışıklı dövüş yaparak “bir sana bir bana” paylaşımında bulunmak suretiyle mevzi kazanıyorlar, birinin boşalttığı yere diğeri giriyor ve böylece kuklacılarının çıkarlarına hizmet ediyorlardı.
İşin en garibi mücadele ettiklerini söyledikleri örgüte en küçük bir zarar dahi vermemişlerdi.
Eş genel başkanın sırtlarını yasladıklarını söyledikleri örgütlere verilen silahların PKK’ya transferi ile hem kanlı örgütün silah ihtiyacı karşılanıyor ve hem de askerimize polisimize karşı bu silahlar kullanılıyordu.
Sözde müttefiklerimiz kelime oyunları ile –aklımızla alay edercesine- bir yandan silah yardımı yaptıkları örgütlerin terör örgütü olmadığını söylerken diğer yandan da terörle mücadelede Türkiye’nin vazgeçilmez bir ortak olduğu yalanını üfürüyorlardı.
Halbuki müttefik (!) askerlerinin terör örgütünün armalarını taktıkları üniformaları giydiklerini, terör örgütünün de alan Mehmetçikten korkarak ABD bayrakları astıklarını görüyor ve biliyorduk.
Her neyse konumuz bu değil.
22.02.2017 tarihli gazetelerin hemen hepsinde yer alan bir habere göre; ABD’den AB’den ve bölücü örgü PKK’dan aldıkları gazla; sırtını terör örgütlerine yasladığını söyleyen ama diğer yandan da bu devletten maaş almaya devam eden bu eş başkanın milletvekilliği; terör propagandası yapmaktan hüküm giydiğine dair karar Yargıtay tarafından onandığı için düşmüş.
Hatırlarsanız bu eş genel başkanın kandildaşı olan birisi de: "PKK, Türkiye'yi ve Ortadoğu'yu güller bahçesine çevirmek için ortaya çıkmış barış ve halk hareketidir. Eğer PKK Türkiye'yi güller bahçesine çevirmek istemeseydi, PKK'nın öyle bir gücü var ki, sizi tükürüğüyle boğar” demişti.
Şimdi o da gözaltında.
Kimin kimi tükürüğüyle boğduğunu da boğacağını da 7X24 izliyoruz.
Demek ki bu devlete bu millete öyle parmak sallayıp tehdit etmeyecekmişsiniz.
Demek ki bu milletin huzuruyla oynamayacakmışsınız.
Demek ki bu devletin bu milletin sabrını sınamayacakmışsınız.
Demek ki Türkiye Cumhuriyeti devletini hafife almayacakmışsınız.
Demek ki sırtınızı sıvazlayan darbe destekçilerine güvenmeyecekmişsiniz.
Ve hepsinden önemlisi vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacağınıza dair namusunuz ve şerefiniz üzerine yemin edip sonra da bu yemini çiğnemeyecekmişsiniz.
Çekirge iki kere zıpladım diye uçmaya kalkarsa kelebek olmaz..
XXX
Yine basında yer alan haberlere göre; Türkiye’de Suriyelilerin kaldığı kampları ziyaret eden ve sempatik tavırları ile dikkat çeken ABD’li ünlü aktris Lindsay LOHAN, Londra’daki Heatrow Havalimanında başörtüsü nedeniyle ayırımcılığa uğramış.
Hatırlarsanız LOHAN geçtiğimiz aylarda Kilis’teki kampları ziyaret ettiğinde Suriyeli kadınlar tarafından kendisine hediye edilen yemeniyi beğendiğini söyleyerek başına örtmüş ve o fotoğrafları da yine medyada yer almıştı.
Bu arada Müslüman olmadığını ancak İslamiyetle ilgili kitaplar okuduğunu ve şu anda her dine eşit mesafede olduğunu söylediğini de hatırlatalım.
ITV Televizyonuna konuşan LOHAN “kadın görevli başörtümü çıkarmamı istedi. Çıkardım. Bence sorun değildi ancak başörtüsünü çıkartmaktan rahatsız olacak başka bir kadının bu durumda neler hissedeceğini düşününce koktum, bir tür şok yaşadım” derken, kendisini durduran görevlinin pasaportunda "Lindsay Lohan" yazdığını görünce özür dilediğini de söylemiş.
İstediğiniz kadar ünlü olun, başınızı örtünce “olağan şüpheli” yani terörist oluyorsunuz.
Teröristlere silah ve mühimmat verince teröre destek olunmuyor ama ünlü bir sanatçı hiçbir dini ve siyasi kaygı taşımaksızın sadece sempatik bulduğu için başını örtünce hemen terörist oluyor.
Türkiye resmi rakamlarla 3 milyon mülteciye kucak açtı. Avrupa Birliği ülkeleri ise toplamda bu rakamın yarısına bile ulaşamadı. Göçmenler Avrupa'ya gitmeye çalıştıkça zulme uğradı. Sınırlarını kapatan, dikenli ve elektrikli teller ören, göçmen botlarını batırarak insanları ölüme terk eden Avrupa, insanlık sınavından kaldı. Ülkelerine gelmeyi başaran mültecilere de kabusu yaşattı. Bazı ülkeler göçmenlerin tüm mal varlıklarına el koydu. Bazıları onları polise coplattırdı. Almanya göçmen kamplarına utanç duvarları ördü. Son olarak Fransa ise Paris'te bir köprü altına sığınan insanlar rahatsız olsunlar diye bu alana dev kayalar yerleştirdi.
Ege’nin Akdeniz’in soğuk sularında binlerce insan ölürken seslerini çıkartmayanlar, göçmen gelmesin diye ülkelerine tel örgüler inşa edenler, göçmenleri soğuk çadırlarda ikamete zorlayanlar, paralarına el koyanlar ve hatta fırsat bulduklarında cinsel tacizde bulunanların yaptıkları normal ama çok ünlü bir sanatçı da olsanız başınızı örtmeniz anormal.
Ondan sonra da gelsin insan hakları, adalet, demokrasi falan filan.
XXX
Siirt'te, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, eski asker 320 sanık hakkında hazırlanan iddianamede, terör örgütü PKK ve FETÖ'nün ortak hareket ettiği belirtildi.
Yani bölücü terör örgütü 15 Temmuz'u biliyormuş...
İddianamede yer alan gizli tanık "Çoban Yıldızı"nın ifadesinde;14 Temmuz günü Pervari ilçesinde yaylada hayvan otlatırken yanına PKK'lı iki teröristin geldiğini, Teröristlerin, kendisine şehir merkezinden gelip gelmediğini sorduklarında: "Geldiğimi söyledim. Siirt'te bir gelişme olup olmadığını sorunca her şeyin normal olduğunu söyledim. Televizyon izleyip izlemediğimi, Cumhurbaşkanımızın televizyona çıkıp çıkmadığını ve konuşup konuşmadığını sordular. Sonrasında, iki gün sonra televizyonları izlememi, iki gün sonra ülkenin karışacağını ve Cumhurbaşkanı ile Başbakanın öldürüleceğini ve ülkede darbe yapılacağını söylediler” beyanında bulunmuş.
Gizli tanık daha sonra yakalanan teröristlerden Sinan kod adlı PKK'lı teröristi de teşhis etmiş.
İddianamede; "Bu durum FETÖ ile PKK arasında irtibat bulunduğunu, PKK üyelerinin FETÖ üyeleri tarafından gerçekleştirilen darbe teşebbüsünden önceden haberdar olduklarını, darbe teşebbüsünden bir gün önce PKK mensuplarınca il merkezinde gerçekleştirilen saldırıların, gerçekte darbe teşebbüsü için hazırlık ve intikal gerçekleştiren askeri birliklerin bu çalışmaları terör saldırıları sebebiyle gerçekleştirdiği algısı yaratarak gerçek durumu kamufle etme amacı taşıdığını göstermiştir." açıklamalarına yer verilmiş.
Soru şu;
PKK ile işbirliği yapacak kadar gözü dönmüş bir örgütün dinle diyanetle alakası olabilir mi?.
Gerçekler bu kadar ortada iken, Allah’ın verdiği en büyük nimet olan aklını kullanmayarak hala yalanlarla/rüyalarla kandırılmaya/kullanılmaya devam eden (aptal demek iltifat olur) hainler Müslüman olabilir mi?.
Düştüğü kuyudan 10 gün sonra kurtarılan “kuyu” köpeğin sadakatini gördükten sonra bu milletin ekmeği aşını yiyip te ihanet eden ve pişmanlık duymayanların “kuyu”nun refakatinde staj görmeleri için bir KHK yayınlansa nasıl olur acaba?..