İnsanların Allah’a yönelmelerine vesile olan, Müslümanların da doğru yola Allah’ın yoluna kılavuzluk eden Kur’an-ı Kerim, aynı zamanda müminler için şifa kaynağıdır. Muttakiler için hidayet rehberi olan Kur’an-ı Kerim, müminlerin kendi aralarında birlik ve beraberlik, huzur ve güven içinde olmalarını sağlayan sağlam bir kulptur. İşte sağlam kulpa sımsıkı sarılmak, problemleri ondan aldığımız bilgi ve feyizle vuzuha kavuşturmak önemli görevlerimizdendir. Bu vazifeler yapılmadığı zaman birlik ve beraberlikten, huzur ve güvenden bahsetmek oldukça zor görünmektedir.
Yüce Rabbimiz Kuran’ında şöyle buyurmuştur.” Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’ana) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler, birbirinize düşman idiniz de kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimet sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O, sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah, size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz. Ali İmran. 103.
Yüce Yaratıcımız biz Müslümanların hidayet rehberimiz olan Kur’an-ı Kerime sımsıkı sarılmamızı, ayrılığa düşüp bölünmememizi istemektedir. Zira Kur’an-ı Kerim kalplerdeki kin ve nefret duygularını kaldırıp sevgiyi, merhameti, hoşgörüyü yerleştirmektedir. Sevginin, saygının, merhametin, hoşgörünün olduğu yerlerde, düşmanlık, kin ve nefret, insana zarar vermek yoktur. Bilakis insanlar arasında birlik ve beraberlik, huzur, güven ve mutluluk vardır. Kur’ani hayatın hâkim olduğu her yerde insanlar geleceğe güvenle bakmışlardır.
Bu gün yeryüzünün değişik bölgelerinde Müslümanlar arasında iç çekişmeler, savaşlar, kin ve nefret dolu eylemler varsa bunun nedeni Kur’an’dan uzak bir hayatın varlığıdır. Zira evrensel Nebi Hz Muhammed Mustafa (sav) efendimiz bundan 14 asır önce veda hutbesinde “ Ey insanlar! Size iki nimet bırakıyorum. Bu iki nimete sımsıkı sarılırsanız hiçbir güç ve kuvvet sizi doğru yoldan saptıramaz, sapmazsınız. Eğer bu iki nimemetin biri ya da her ikisini terk ederseniz, sizi doğru yoldan saptırırlar, saparsınız. İşte o, iki nimetten biri Kur’anı Kerim, diğeri benim sünnetimdir,” buyurdular. Peygamberimiz (sav) efendimiz miladi 622 tarihinde Mekke’den Medine’ye hicret ettikten sonra kurduğu İslam devleti bünyesinde yaşayan tüm Müslümanlar, İslam kardeşliğine dayalı hayatı ortaya sergilemişlerdir. Ensar, muhacirlere her konuda yardım etmiş, malından, mülkünden imkân sunmuşlardır. Böylece başlangıçta fakir olan Müslümanlar, kısa zamanda zekât verir hale gelmişlerdir. On yıl süren bu zaman içersinde Müslümanlar arasında, birlik, dirlik, saygı ve sevgi, hoş görü, muhabbet hâkim hale gelmiştir. Bundan dolayı bu zaman sürecine Asrısaadet devri denilmiştir. Bu devrin varlığı, Müslümanların topyekûn Kuran’a uygun hayat sürdürmelerindendir.
İslam âlemi, içine düştüğü durumdan kurtulup, yeniden asrısaadet devrine dönebilmesi için Kur’an ve sünnette buluşması lazım gelir. Yani dini ve dünyevi ihtiyaçlarının çözümünü Kur’anda araması gerekir. Kur’anda bulamıyor ise, ikinci kaynağımız Sünnette araması lazım gelir. Muhammed ümmeti bu gün Filistin’deki İsrail’in soykırımı ve insan katliamlarını sadece seyrediyorlar. Birlikte yaptırıma gidemiyorlar. Bir kısım Müslüman ülkeleri, Filistin halkına insani yardım bile edemiyor. Bu durum Müslümanların acınacak halde olduğunu göstermektedir. Bu böyle gitmemeli. Zira Peygamberimiz (sav) efendimiz; “Birbirinize buğuz etmeyiniz, birbirinize haset etmeyiniz, birbirinize arka çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları kardeş olun. Bir Müslümana, üç günden fazla (din) kardeşine dargın durması helal olmaz” buyurmuştur. Buhari Edep,57.
Dünya Müslümanları olarak birlik ve beraberliğimizin yeniden te’sisi için Allah’ın kelamı Kur’an ve efendimizin sünnetinde buluşmak gerekmektedir. Kalplerimizi mutmain hale getirecek olan Kuran’dır. Düşmanlığı, kin ve nefret duygularını ortadan kaldıran, merhameti, sevgiyi, saygıyı ve hoşgörüyü oluşturan Kuran’dır. Bu bakımdan birliğimiz ve dirliğimizin devamı için Kur’an-ı Kerimi anlayarak hayat sürdürmek o denli önemlidir. İşte önemli olan bu görevin vakit geçirilmeden ifa edilmesi gerekmektedir. İnsanların Allah’a yönelmelerine vesile olan, . Muttakiler için hidayet rehberi olan Kur’an-ı Kerim, müminlerin kendi aralarında birlik ve beraberlik, huzur ve güven içinde olmalarını sağlayan sağlam bir kulptur.Bu bakımdan birliğimiz ve beraberliğimizin devamı için Kur’an- Kerimi anlayarak hayat sürdürmek o denli önemlidir. Bu gün İslam âleminin birlik ve beraberliği sağlamak, huzur ve güveni oluşturmak için Kur’anda buluşmaya büyük ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacı gidermek için Allah, ın ipine (Kur’ana) sımsıkı sarılmalı ve arzu ettiğimiz birlik ve huzur ortamına erişmeliyiz. Yüce Allah, (cc) Kur’an ikliminde yaşamayı bizlere nasip eylesin. Âmin