TÜRKAV Çankırı İl Başkanlığında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan ONAT tarafından "İslam ve Bilim " konulu söyleşi gerçekleştirdi.TÜRKAV toplantı salonunda gerçekleşen söyleşi öncesi TÜRKAV Çankırı İl Başkanı İsa Bölükbaşı, konuşmacı Prof. Dr. Hasan Onat ve dinleyicilere “hoş geldiniz” diyerek, yapmış oldukları çalışmalardan bahsetti. Çankırılı olan Prof. Dr. Hasan Onat, konuşmasına imkanı tanıyan TÜRKAV Başkanı İsa Bölükbaşı ve yönetim kurulu üyelerine teşekkür ederek başladı.Prof. Dr. Hasan Onat şöyle devam etti.“Son iki asırdır başta Türkiye olmak üzere Müslümanlar önce aklı, sonra bilimi ihmal ettiler. Müslümanlar akıl düşmanlığı yaparken Batı aklı Kilisenin ipoteğinden kurtardı ve harekete geçti. İşte alt yapısını Rönesans Reformunun oluşturduğu süreçte sanayi devrimi, aydınlanma ve bugünkü Batı uygarlığı çıktı karşımıza. Şu gelinen noktada Avrupa ihtiyarladı. Amerika güç sarhoşu ve insanlığın geleceği tehlikede. O zaman buradan hareketle meseleye bakarsanız yeni bir bilim anlayışına, genel çerçevede insanlık açısından ihtiyaç var. Öte yandan şu anda bize biçilen rol kelimenin tam anlamıyla tüketicilik, üretmeksizin tüketmek aslında ahlaksızlıktır. Cebimizdeki telefonun patenti bize ait değil. Kullandığımız bilgisayarı biz üretmiyoruz. Hala dünyanın şu koşullarında bile insanların kişilikleri, kimlikleri bindiği araba üzerinden, oturduğu ev üzerinden, malı mülkü üzerinden konuşuluyor. Aslında bu utanç verici bir şeydir. Ama buradaki asıl problem üretmeksizin tüketmekle alakalı. Bana bazen soruyorlar, ‘Hocam bu Müslümanlar niye bu kadar kolayca bir birlerini öldürüyorlar?’ Benim de verdiğim cevap çok kestirme. Çünkü Müslümanlar tüketim savaşı veriyor. Herkesin derdi daha çok tüketmek, tüketebilmek için de birbirinin gırtlağına sarılıyor insanlar. Yani Müslüman coğrafyadaki tablo bu “dedi ve şöyle devam etti.TÜM OKLAR TÜRKİYE’Yİ GÖSTERİYOR“Değerli misafirler, bunu Türkiye bağlamında düşünürseniz şu anda Müslümanların nüfusu bir milyar altıyüz milyonu geçti. Bu bir milyar altıyüz milyon nüfusun içersinde sömürge olmayan tek yer Türkiye’dir.Bir milyar altıyüz milyon nüfusun yaşadığı bölgede adam gibi devlet geleneğine sahip tek millet Türklerdir. Türkiyenin kaderi bir buçuk milyar Müslümanın kaderidir. Türkiye’nin bu bağlamda içinde bulunduğu koşullar olumlu yöne kanalize olursa bu bir buçuk milyarı aşan Müslümanın bundan sonraki süreçte onurlu yaşaması demektir. Tüm oklar Türkiye’yi gösteriyor” diyen Prof.Dr. Hasan Onat şöyle devam etti:“Değerli hemşerilerim, o zaman çok kestirmeden şu soruyu sormak zorundayız. Türkiye madem bu kadar stratejik öneme sahip, hem Müslümanların geleceği açısından, hem Türk dünyasının kendine özgü nitelikleri açısından, daha da ötesi bu bölgenin bir anlamda insanlık açısından da bir tür güvence ve sigorta niteliği taşıması ayrı bir hadisedir” dedi.Onat, “Bütün bunları yan yana getirdiğiniz takdirde bu milletin var kalabilmesi özne olmasına bağlıdır. Özne olmaktan kastettiğimiz şey şudur: yeniden tıpkı Osmanlıda olduğu gibi bilim, bilgi ve teknoloji üreterek, değerler üreterek insanlığın kaderinde etkin olmasıdır. Özne olmanın anlamı budur işte. Özne olmak iki noktada ortaya çıkar, bir; bilim alanında bilimin gücüne sahip olursunuz, iki; sanat alanında kendinizi düşünce ,duygularınızı ve enerjinizi rafine ederek, güzelleştirerek estetik boyutuyla ortaya koyarsınız. Oysaki biz hala bugün işte beş yüz sene, altıyüz sene önce Mimar Sinan’ın yaptığı eserlerle övünüyoruz” dedi.BİZDE SANAT DİYE BİRŞEY YOK Onat , dindarlık oranı arttıkça hoyratlaşıp kabalaştığımızı şöyle izah etti: “Bu çok büyük bir çelişkidir. Hâlbuki din dediğimiz şey insanı olgunlaştırır, insan davranışlarını daha tutarlı, daha sağlıklı hale getirir. Ama niye öyle olmuyor da; mütedeyyin insan güce sahip oldukça daha agresifleşiyor, güce sahip oldukça daha hoyratlaşıyor, kibarlaşacağı yerde kabalaşıyor. Bu çok ciddi bir problemdir. Bunu aslında ana sebebi bu toplumun bütünüyle sanattan kopmuş olmasıdır. Çünkü sanat duyguları yumuşatır. Onları olumlu yönde estetikle bütünleştirerek kanalize eder. Bizde sanat diye bir şey yok. Burada sanat dediğimiz hadise toplumun gelişmişliğinin dışa vurumudur, yansımasıdır. Eğer toplumda estetik yönden belli bir düzeyde gelişmişlik olmasa sanat olmuyor. Yani bu taklitle olmuyor. Bu yüzden özne olmak bilginin, bilimin gücüne sahip olmakla ve sanatla mümkündür “ sözleri ile izah etti.DİN BİLGİ İŞİ Prof. Onat şöyle devam sürdürdü : “İç Anadolu’da yaşayan aslında en katıksız Türk nüfusu buradadır. Ama burada yaşayan Türkler kıyamete kadar buranın kendi vatanı olacağını düşünüyor. Böyle bir saplantı içersinde ve kılı kıpırdamıyor. bu bölgenin insanında ‘Biz Müslümanız Allah bizi korur, bize bir şey olmaz’ gibi tuhaf bir kaderci algı var. Bu bölgede çok kullanılan Anadolu’da bir söz vardır: ‘davul kimin omzunda tokmak kimin elinde’ derler. Yani burada bir sürü sıkıntılar var, davul Anadolu insanının omzunda fakat tokmak başkalarının elinde. Acaba Anadolu insanı bir takım olup biten gerçeklerin farkına varmıyor. Burada ifade edeyim ki, tüm bu olumsuzlukların odağında bizim Anadolu insanın sağlıksız çarpık din anlayışı var ve bu din anlayışımız şu anda bu toplumu uyutuyor. Din bilinmeksizin yaşanmaz ki. Dinin bilgi işi olduğunu kaç kişi biliyor. Kur’an gibi bir kitap var elimizde. Kur’an’ın ilk inen ayeti ‘oku’. Buradaki ‘oku’nun anlamı düşünmektir, anlamaktır, bilimdir, buradaki okumanın anlamı evreni okumaktır, inanı okumaktır, daha genel anlamda bilgi üretmektir, anlamak, kavramak yeni şeyler söylemektir. Kur’an devamında diyor ki, ‘hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ O zaman bir fark olacaksa işe bilgiden başlamak zorundayız, nitekim bir ilerisinde evrensel bir ayet karşımıza çıkıyor. Diyor ki: ‘cenabı hak bir toplum kendisini değiştirmedikçe Allah o toplumu değiştirmez.’ İslam, biz Müslümanlara birkaç beden büyük geliyor. Devletin resmi kanalları dâhil medyanın pompaladığı din anlayışı düşünen biz Müslümanların kafasını uyuşturmaya yöneliktir.”MÜSLÜMAN PERİŞAN VAZİYETTE“Kur-an size açıkça diyor ki: ‘bilmediğin şeyin ardına düşme hangi konuda düşünüyorsan, biliyorsan bilerek hareket et’. Kur’an size diyor ki: ‘Şu anda ben konuşuyorum. Kur’an’ın ilkesini uygulayacaksak benim bu sözlerime karşı sizin tavrınız şöyle olmalıdır’. ‘Hasan Onat konuşuyor, ne söyledi, bir anlayalım bakalım. Hangi söyledikleri doğru, hangi söyledikleri yanlış. Çünkü, diyor ki; ‘Kur’an müminlerin vasıflarından söz ederken onlar her sözü dinlerler, işitirler, anlar en güzeline uyarlar.” diyen Prof. Onat, buradaki kritik noktayı şöyle açıkladı: “Aslında her insan sağlıklı düşünebilir, akıl her insanda var. Aslında akla en çok ihtiyaç duyulan alan din alanıdır. Niye? peygamberimiz diyor ki: ‘aklı olamayanın dini yoktur’. Kur’an diyor ki: ‘aklını kullanmayanlar pislik içinde kalır.’ Bir başka ayet var, diyor ki: ‘yeryüzünde ki canlıların en kötüsü aklını kullanmayanlardır.’ Sadece söylediğim son birkaç cümle niçin bir milyar altıyüz milyon Müslüman perişan vaziyette, aslında cevabı bu. Yani her sorunun çözümü din olmak zorunda, işe din anlayışımızda başlamak zorundayız “ diyerek konuşmasını tamamladı.Soru- cevap şeklinde gecenin geç saatlerine kadar devam eden söyleşiden sonra TÜRKAV Çankırı İl Başkanı İsa Bölükbaşı katılımlarından dolayı Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Onat ‘a teşekkür ederek günün anısına tuzdan yapılmış Türkiye haritasından isimlik takdim etti.
GÜNDEM
17 Nisan 2016 - 17:08
Prof. Dr. Onat geleceğe ışık tuttu
“Üretmeksizin tüketmek ahlaksızlıktır”
GÜNDEM
17 Nisan 2016 - 17:08