Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
İstiklal Marşına vatan sevgisini, Allah yolunda sarf edilen gayret ve mücadelenin büyüklüğünü, şehit olmanın ne kadar büyük bir değer olduğunu koymuş bir ecdadın torunuyuz biz. İslam’ın, özünde, esasında, manasında barış vardır. Savaş istenilen ve arzu edilen bir husus değildir, ancak gerektiğinde vatan savunması, ülkenin huzur ve sükûneti, istiklâl ve istikbal için geriye bakmadan koşmak en temel bir sorumluluktur. Rabbimiz “Ey iman edenler! Sabredin, kararlılıkta yarışın, düşmana karşı hazırlıklı olun (birbirinize dayanıp bağlanın), Allah’a karşı gelmekten sakının ki başarıya ulaşabilesiniz.” (Ali İmran, 3/200) buyurmuştur. Ayet-i kerimede geçen “ribat” sözlükte “düşmanın geleceği yeri bekleyip korumak” demektir. Ribat, “Allah yolundan ayrılmamak, düşmana karşı uyanık ve hazırlıklı bulunmak” anlamına da gelmektedir. Ribat kelimesinden türeyen murabıt, Allah yolunda silah kuşanan, kışla ve karakolda nöbet bekleyen askere denilmiştir. (Bkz. Kur’an Yolu Tefsiri, Komisyon, DİB, I/747; Elmalılı, II, 1265)
Cenab-ı Hak “Kolay da olsa zor da olsa sefere çıkın ve mallarınızla canlarınızla Allah yolunda cihad edin.” (Tevbe, 9/41) buyurmuştur. Ebu Zer el-Gıfari (r.a.): Hz. Peygamber (s.a.s.)’e “Hangi amel daha faziletlidir?” diye sormuş, Allah Resulü (s.a.s.) “Allah’a inanmak ve O’nun yolunda cihad etmektir.” buyurmuştu. (Buhari, Itk, 2) Bu ayet ve hadisten anlaşılıyor ki, Allah yolunda cihad, ülkenin savunması için askerlik vazifesi ne kadar da önemlidir.
Gazi kelimesi sözlükte “hücum etmek, savaşmak, din uğrunda cihad etmek” manasına gelen gazve kelimesinden türemiş olup, Allah yolunda savaşan kişiye denir. (Abdülkadir ÖZCAN, Gazi, DİA, İstanbul 1996, XIII, 443) İslam’ın yayılmasında, fetih hareketlerinde gaza ruhunun “Ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum” idealinin büyük bir payı vardır. Bu ruh cepheye evladını uğurlayan Anadolu kadınında “Haydi oğul haydi git, ya gazi ol ya şehid” olarak tecelli bulmuştur.
Hz. Peygamber (s.a.s.)’in bizzat katıldığı ve idare ettiği savaşlara gazve denir. Vakıdî ve İbn Sad’a göre Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in kumandasında yirmi yedi gazve gerçekleşmiştir. Bu gazvelerinin amacı, küfür ve batılın zulmünü ortadan kaldırmak, İslamiyet’in yayılmasına önündeki engellere son vermek, yeryüzünde Hakk’ı yüceltmek, fitne ateşini söndürmek, insanları maddi ve manevi baskılardan kurtarmak ve İslamî hakikatleri onlara duyurmaktır. (Hüseyin ALGÜL, Gazve, DİA, İstanbul 1996, XIII, 488)
“Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir.” (Enfal, 8/60) ayeti ve “İki göze cehennem ateşi dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda nöbet tutarak geçiren göz.”( Tirmizi, Fedailul Cihad, 12) hadis-i şerifi Allah yolunda mücadele edenin, vatan görevini ifa edenin, nöbet tutanın büyük mükafatlarla ödüllendirileceğini müjdeliyor. Günümüz şartlarında askerlik görevini ifa etmek Allah yolunda cihaddır. Ülkenin ilerlemesi, dinin ve mukaddesatın muhafazası için malla, canla, kalemle, kelamla vb. yapılan tüm çalışmalar cihaddır. Bu yolda olmak gazadır. Küreselleşen dünyada bugün gayri nizami, ordusuz, psikolojik, ekonomik ve teknolojik savaşlar yapılmaktadır. Müslümanların bu alanlarda hakim ve söz sahibi olması; öldürmek değil yaşatmak için güçlü ve caydırıcı olması gerekmektedir.
19 Eylül Gaziler Günü vesilesi ile din, vatan, bayrak, mukaddesat uğruna canını feda eden şehitlerimizi, ahirete irtihal eden gazilerimizi rahmet ve minnetle yad ediyoruz. Hayatta olan gazilerimize huzur ve afiyet diliyoruz.