İslam’ın sembolü ve mührü olan camilerimiz Kâbe’nin birer şubesidir. Cami, “toplayan, bir araya getiren” anlamında Arapça cem’ kökünden türemiştir. Mescid ise Arapça’da “eğilmek, tevazu ile alnı yere koymak” manasına gelen sücûd kökünden “secde edilen yer” anlamındadır. Cami, Allah’a kulluk amacıyla insanların buluştuğu, amir-memur, yoksul-zengin, genç-yaşlı, toplumun her kesimini bünyesinde toplayan özel mekânlardır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.): “Allah’a en sevimli yerler mescidlerdir.” (Müslim, Mesâcid, 288) buyurdu. Camiler, ibadet, zikir, takva gibi kulluğun tam manasıyla gerçekleştiği yerlerdir. Camide bulunan bir mümin pek çok kötülükten uzak, Rabbine daha çok yakındır.
Rabbimiz: “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazını kılan, zekâtını veren ve yalnız Allah’tan korkup çekinen kimseler imar edebilirler. İşte bunların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.” (Tevbe, 9/18) buyurdu. Cami, şehrin ruhu ve manevi çekim merkezidir. Camilerin ihtiyacını gidermek, inşa ve imar etmek aynı zamanda amel defterini kapatmayan sadaka-ı cariye, salih bir ameldir. Allah Resulü (s.a.s.) Medine’de Mescid-i Nebi’nin inşa edilmesinde bizzat kendisi çalışmış ve cami inşa edenler hakkında da şu müjdeyi vermiştir: “Her kim Allah için bir mescit bina ederse, Allah ona cennette bu mescidin benzeri (bir köşk) bina eder." (Müslim, Zühd, 44)
Camileri/mescidleri imar etmek, maddî anlamda imar yani inşa, onarım, bakım, temizlik anlamında anlaşıldığı gibi manevi yönden de caminin canlı, aktif olması, cemaatle namaz kılınması, ilim ve irfan meclisi olması olarak anlaşılmalıdır.
Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminde Mescid-i Nebi, çok aktif aynı zamanda farklı görevlerin icra edildiği bir mekândı. Asr-ı saadette Mescid-i Nebi hem vahyin dünyaya açılan penceresi hem de idari, askeri, sosyal işlerin görüşülüp karara bağlandığı, elçilerin kabul edilip diplomatik görüşmelerin yapıldığı bir yerdi. Allah Resulü (s.a.s.) namazlarını cemaatle Mescid-i Nebi’de eda ederdi. Namaz öncesi veya sonrası sohbet yapılırken, eğitim ve öğretim yine Mescid-i Nebi’de olurdu. Ticaret, ziraat gibi işlerinin dışında sahabenin uğradığı, aynı zamanda ilim halkasının oluştuğu yer Mescid-i Nebi idi. Asr-ı saadette mescit, hayatın merkezi ve kalbi idi.
Peygamber Efendimizin (s.a.s.) döneminde Mescid-i Nebi düzenli olarak temizlenirdi. Hz. Âişe’nin (r.a.) bildirdiğine göre, “Allah Resulü (s.a.s.) mahallelerde mescitler inşa edilmesini, buraların temiz tutulmasını ve güzel kokularla kokulandırılmasını emretmiştir.” (Ebu Davud, Salât, 13; Tirmizî, Cuma, 64)
Tarih boyunca camiler inşa etmek, ihtiyaç dâhilinde bakım ve onarımını yapmak, temizliğine özen göstermek bizim medeniyetimizin olmazsa olmazlarındandır. Aynı zamanda bu şekilde bir yaşam tarzı sünneti seniyyeye uygun bir yaşam modelidir.
Hz. Peygamber (s.a.s.), Medine-i Münevvere’yi cami merkezli bir yapı ile inşa etmişti. Asr-ı saadetten günümüze camiler ibadet ve eğitim maksadı ile inşa edilmiştir. Camilerin manevi yönden mamur edilmesi beş vakit namazda cemaatin olması ve camide icra edilen vaaz ve irşat ile olacaktır. Allah Resulü (s.a.s.) cemaatle namaza son derece önem vermiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) vefatından önceki son günlerinde hastalanıp, namaz kıldırmaya takati kalmadığında Hz. Ebu Bekir’e (r.a.) haber gönderip namaz kıldırmasını istemiş; iyi olduğu vakitlerde ise Hz. Ebu Bekir’e (r.a.) uyarak namaz kılmıştı.
Camiye ibadet için giden mümin, Allah’ın ziyaretçisi ve misafiri durumundadır. Ev sahibi, evine gelen misafirlerine ikramda bulunduğu gibi camiye giden müminlere de Yüce Allah büyük mükâfatlar verecektir.
Cami sadece ibadet edilen yer değildir. Cami, dini bilgilerle birlikte; güzel ahlakın, insan, vatan, bayrak sevgisinin, merhametin, şefkatin, saygının, değerlerin öğrenildiği yerdir.
Camiler, beş vakit namaz kılındıktan sonra kapısı açılmayan veya sadece Cuma günleri hatırlanan mekânlar olmamalıdır. Camiler, Allah’ın en çok sevdiği, rahmetin indiği, huzur ve bereket yerleridir. Manen rahatladığımız, huzur bulduğumuz, sükûnete kavuştuğumuz, rahmete gark olduğumuz, Rabbimize daha çok yakın olduğumuz yerdir camiler. Camileri inşa etmek, ihtiyaçlarını gidermek, temiz tutmak biz müminlerin görevlerindendir. Camilerin manevi imarı camilerin cemaatle dolması, ilim halkalarının oluşması, cami merkezli bir toplum inşa edilmesi ile olacaktır.
Bu vesileyle, camilerimizi inşa edenlerden, camilerimizde cemaat olanlardan ve görev yapanlardan hayatta olanlara sağlık ve afiyet; ahirete irtihal edenlere de Rabbimizden af ve mağfiret diliyoruz. Rabbimiz bizleri gönülleri mescide bağlı olanlardan eylesin.