Devlet Demiryolları, geçmiş dönemde Çankırı ekonomisinin, kültürünün, sporunun , her şeyinin lokomotifiydi, dersek abartmamış oluruz. Çankırı’nın herhangi bir sokağında rastgele kapıyı çaldığınızda karşınıza mutlaka bir demiryolcu aile çıkar, her sınıfta mutlaka bir demiryolcunun evladı öğrenci arkadaş bulunurdu.
Yıllar içinde eridikçe eridi...
O günlerden tren geçen Çankırı’da yolcu değil, yük taşındığı bu günlere geldik.
Uzun süredir görüşmediğimiz makas fabrikası emeklisi bir dost, binlerce kilometre öteden yüzünün üzgün ifadesinin göz önüne getirilmesi hiç de zor olmayan buruk sesi ile “Devlet Demiryolları Makas Fabrikası bu gidişle kapanacak. Sahip çıkın, kapattırmayın !.. “ diye adeta yalvarıyor, bizden destek istiyordu.
1989 yılında açılan Makas Fabrikasında son olarak 1994 yılında toplu işçi alımı (94) ile çalışan sayısı 128’e yükselmiş. Emekli olanın yeri doldurulmayarak bugün gelinen noktada sayı sadece 28’e düşmüş.
İşçi sayısı eksikliğinden yüzde 80 ‘i kapalı tezgahlarda yeterli üretim yapılmadığından siparişler özel teşebbüse kayıyor.
Bu ne demek?
Bu “Böl, parçala, yok et!” demek değil de nedir!..
Bu; Çankırı’yı ihya eden, yüzlerce aileye ekmek kapısı olan fabrikanın kapanması demek...
Bu, ellerini ovuşturup satılmasını bekleyen özel teşebbüsün ekmeğine yağ sürmek demek,
Bu; Türkiye’de makas fiyatlarını belirleyen Türkiye’nin tek resmi makas fabrikasının kapanması ile özel teşebbüse gün doğması demek,
Bu; Devlet Demiryollarının kendi ürettiği üç makas fiyatına özel teşebbüsten bir makas alarak devleti zarara sokması demek,
Bu; sahipsiz Çankırı’nın ayıbı demek.
Bu; Hâlâ susan “size de, bize de yazıklar olsun !” demek