Günlerdir kamuoyunun gündeminde olan 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 17 maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yasa teklifinin Komisyonda görüşülmeye başlanmasıyla birlikte TBMM’de istenmeyen görüntülere tanık olduk.
Mağdur aileler olarak davet edildikleri Meclis’teki görüşmeleri izlemeye katılan Halil Yılmaz’ın geçen yıl 7 Aralık’ta Keçiören ilçesi Kafkas Mahallesi’ndeki evinden çıkıp okuluna giderken boş arazideki çok sayıda sahipsiz hayvanın saldırısına uğraması sonucu ağır yaralanan oğlu Tunahan Yılmaz ile Antalya’da 2022 yılında sahipsiz köpeklerden kaçarken kamyonun altında kalarak hayatını kaybeden 10 yaşındaki Mahra Pelin’in annesi Derya Pınar’a CHP, DEM Parti ve TİP'li vekiller tarafından hakaret edilerek salondan çıkartılmak istendiler.
Sorunun mağdur tarafında yer alan ailelerin düşüncelerini ifade etmelerine fırsat verilmemesi en hafif tabirle saygısızlık, başıboş köpekler tarafından evladının organları parçalanan bir babanın, evladının acı çekmemesi için ölmesini isteyecek kadar çaresizliği ile alay etmek ise tek kelimeyle vicdansızlıktır.
Evet, zararsız hayvanlar öldürülmesin ama masum evlatlar da başıboş hayvanlar tarafından parçalanmasın, çeteleşmiş başıboş hayvanlar sokaklarda terör estirmesinler.
Çorum ve Gaziantep belediye başkanları gibi soruna mevcut yasaya göre çözüm bulan belediye başkanları var ama bu sorun sanki sadece iktidarın sorunu imiş gibi kılını kıpırdatmadığı halde hayvan haklarından bahseden ikiyüzlü belediye başkanları da var.
Bu ikiyüzlü belediye başkanları başıboş köpeklerin saldırısını da zararsız köpeklere yapılan şiddeti de iktidarın sırtına yükleyerek sorumluluktan kurtulmaya çalışıyorlar.
Ne doğru dürüst kısırlaştırma yapıyorlar ne de doğru dürüst barınak inşa ediyorlar.
Hele bunlardan biri var ki kendi belediye sınırları içinde toplattığı köpekleri başka belediyelerin sınırları içine atacak kadar dâhiyane(!) çözümler üretiyor.
Çorum Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın Hürriyet gazetesine yaptığı açıklamada; 30 Ekim 2022’de Çorum Sahipsiz Sokak Hayvanları Birliği’ni kurduklarını, Tüzüğünü hazırladıklarını ve birliğin sadece köpekler değil kediler, sokağa terk edilmiş atlar, eşeklerin de bakım ve rehabitasyonunu üstlendiği ifade ederek sorunu nasıl çözdüklerini şöyle anlatmış;
“Birliğe kentin 13 ilçesindeki 16 belediye, iki belde ve 757 köy dahil edildi, başkanı ise Vali Bey. Kısırlaştırma, doğal yaşam alanları ve bakımları için mali kaynağın nasıl olacağını düşündük. Üye tüm belediyeler ve özel idare bir yıl önce gerçekleşen gelir bütçesinin binde 5’ini birliğe aktarıyor. Ödemesini yapmayanların ödemeleri İller Bankası gelirlerinden kesiliyor. Köpek popülasyonunu azaltmak için köyler dâhil çok hızlı bir kısırlaştırmaya başladık. Birliğimiz 11 aydır faaliyette. Altı ayda hizmet alımı yoluyla beş bin sokak köpeğini kısırlaştırdık. Çorum’da sokak köpeklerinin sayısı gözle görülür şekilde azaldı. Mali güçlük nedeniyle ilçe belediyeleri ve köylerde kısırlaştırma yapılamıyordu. Köpekler kamyonla il sınırlarına bırakılıyor. Hizmet alımı ile ihaleye çıkarak başladık. Birlik bütçesi ile ilk kez köylerde de kısırlaştırma yaptık. Kısırlaştırmalar birlik marifetiyle sürekli devam ediyor.”
Demek ki istenilirse kanun değişmeden de sorun çözülebiliyor.
Ama bir taraftan avcılar kulübü üyesi olup diğer taraftan hayvan haklarından bahseden ikiyüzlülerin dayatmaları ile sorun çözülmez kördüğüm olur.
Geçen gün haberlerde izlemiştim. Veteriner Hekimler Odası Başkanı Selim Özkan, İzmir'deki 30 ilçe belediyesinden sadece 18'inde veteriner işleri müdürlüğünün bulunduğunu geri kalan 12'sinde olmadığını ve bu belediyelerde çalışan veteriner hekimlerin başka birimlerin altında gösterildiğini, doğru düzgün bütçeleri ve hizmetlerinin olmadığını, kısırlaştırma gibi cerrahi müdahale yapmaları için ellerinde dikiş atacak ne iğne iplik ne de cerrahi müdahale sırasında kullanacakları bistüri ya da antibiyotik mevcut olmadığını söyledi.
Bir tarafta Çorum ve Gaziantep Belediyeleri gibi çözüm üreterek hem hayvanların ve hem de insanların haklarını koruyan iyiniyetli bir belediyeler var, diğer yandan fantezilerle sorunu çözeceğini zanneden belediyeler de var.
Hatırlarsanız Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli, makam koltuğuna köpeğini oturtarak hayvan sevgisini göstermeye kalkmıştı..
İyi de sorun sahipli köpeklerle ilgili değil ki sorun sahipsiz ve başıboş köpeklerle ilgili.
Lal Denizli kendi köpeğini değil sokakta gezen bir başıboş köpeği makamına oturtsaydı daha inandırıcı bir mesaj vermiş olurdu.
Ayrıca köpek belediye başkanı koltuğuna oturmakla belediye başkanı olmuyor, yine belediye başkanının köpeği olarak kalıyor.
Başıboş hayvanlar sorunu bu tür fantezilerle çözümlenemeyecek kadar ciddi ve önceliklidir.
Belediye başkanları makamlarına köpek oturtacaklarına sahipsiz köpekler için güvenli barınaklar yaptırsınlar, kısırlaştırsınlar ve sahiplenmek isteyenlere yardım ve kolaylıklar sağlasınlar.
TBMM de komisyon basarak terör estiren, evlatları köpekler tarafından parçalanan aileleri tehdit eden ve hakaret edenlerin acılı ailelerle empati kurabilmeleri için onların çocuklarının da köpekler tarafından parçalanması mı gerekiyor?
****
Tasarının kabul edilen ilk üç maddesinde, hayvanların korunmasında insan, hayvan ve çevre sağlığının gözetilmesi kanunun amaçları arasına alınarak sahipli ve sahipsiz hayvan kavramları net bir şekilde tanımlandı.
‘Yakala-kısırlaştır-sal’ metodunun kaldırılması nedeniyle hayvan bakımevi tanımında uyum değişikliği yapılarak; Bakanlıktan izin alınmak suretiyle kurulan ve hayvanların sahiplendirilinceye kadar barındırıldığı ve rehabilite edildiği bir tesis’ şeklinde değiştirildi. Bakımevlerine alınan hayvanlar bakanlık veri sistemine işlenecek.
Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanlar, hayvan bakımevlerine toplanacak. Buralarda rehabilite edilip sahiplendirilinceye kadar bakılacaklar. Artık bakımevleri dışında bir hayvana bakmak ancak onun yasal sorumluluğunu alıp sahiplenerek mümkün olacak. ‘Hayvanlara bakan veya bakmak’ ibaresi ‘hayvanları sahiplenmek’ şeklinde değiştirildi.
Bu yazı gönderildiğinde dördüncü madde üzerindeki görüşmeler devam ediyordu.
AK Parti kaynaklarından edinilen bilgilere göre; Başıboş sokak köpeklerine ilişkin kanun teklifinden en çok tepkiye neden olan 'ötanazi' kelimesi çıkarılarak “Veterinerlik Hizmetleri Kanunu’nun 9 Maddesi’nin 3. Fıkrası’nda yer alan (Hayvanlara ötenazi yapmak yasaktır. Ancak;
a) Hayvanlara acı ve ıstırap çektiren veya iyileşme durumu bulunmayan hastalık durumlarında,
b) Akut bulaşıcı bir hayvan hastalığının önlenmesi ya da eradikasyonu amacıyla veya insan sağlığı için risk oluşturan durumlarda,
c) Davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda,
veteriner hekim tarafından ötenazi yapılmasına karar verilebilir. Ötenazi işlemi veteriner hekim tarafından veya veteriner hekim gözetiminde yapılır) hükümler uygulanır”
hükmü ekleniyor.
Yerel yönetimlerin topladığı sahipsiz hayvanların bakımevi dışında bir yere terk edilmesi, bakımevinde barındırılan hayvanların başka bir yere bırakılması yasaklanıyor.
Hayvanlar için ameliyathaneler kurmak, bunlara ilişkin ilaç, alet-
ekipman temin etmek ve bakımevlerinde barındırılan hayvanların sahiplendirilmesine yönelik faaliyetleri düzenlemek teşvik edilecek.
Caydırıcılığın sağlanması için bir hayvanın sahibi tarafından terk edilmesi durumunda 60 bin lira para cezası verilecek.
Yerel yönetimler topladıkları sahipsiz hayvanı bakımevi dışında bir yere terk ederlerse veya bakımevinde barındırılan hayvanı bakımevi dışında bir yere bırakırlarsa hayvan başına 50 bin lira yaptırım uygulanacak.
Büyükşehir belediyelerinin, il belediyelerinin ve nüfusu 25 bini aşan belediyelerin 31.12.2028 tarihine kadar hayvan bakımevleri kurmaları şartı getiriliyor. Mevcut bakımevlerinin koşullarını da iyileştirecekler. Belediyelerin bu yükümlülüklerini zamanında ve etkili bir biçimde yerine getirebilmeleri için en son bütçe gelirlerinin binde 5’i oranında kaynak ayırmaları gerekecek. Büyükşehir belediyelerinde bu oranın binde 3’ü uygulanacak. Kaynağı başka amaçlar için sarf eden belediye başkanı ve belediye yetkililerine 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilecek.
Gaziantep Büyükşehir Belediyle Başkanı Fatma Şahin’in de ifade ettiği üzere; Belediyelerin birçoğu bu işi yeterince sahiplenmedi. Kanunla getirilmesine rağmen bütçelerinden gerekli kaynağı ayırıp köpeklerin kısırlaştırmalarını yapmadılar, tesisleri, barınakları kurmadılar ve bu ihmal sonucunda sahipsiz sokak köpekleri popülasyonu sorun haline geldi.
Sorunu görmezden gelenler çözüme de engel olmaya çalışıyorlar.
Bunlardan birisi olan İyi Parti İstanbul Milletvekili Nimet Özdemir; “hayvanları öldürmeye başlarsa, bu güç gösterisi haline gelecektir. Daha sonra güçleri yettiğinde çocukları ve kadınları da öldürmeye başlayacaktır. Bu sarmal halinde devam edecektir. Sadece Suriyelilerle değil bunla da “demogojik” yapısını ve sosyolojisini bozacaklardır.” Diyerek zırvada zirveye çıktı.
Açıklamasındaki “demogojik” ifadesinin doğrusu “demografik” olacaktı.
Daha demogoji ile demografi arasındaki farkı bilmeyen bir siyasinden çözüm üretmesini beklemek abesle iştigaldir.
Zırvanın tevil götürmeyeceğini bunlara hatırlatan birileri yok mu?