Hatırlanacağı üzere PKK elebaşlarından Mustafa Karasu, CHP'nin Tezkere’ ye "evet" demesi halinde iktidar olma iddiasını sürdüremeyeceğini anladığını belirterek; "Böyle düşünüyorsa doğrudur. Hayırlı bir iş yapmıştır" diyerek CHP’nin iktidar iddiasının sürmesini “Hayır” a bağlamıştı.
HDP Sözcüsü Ebru GÜNAY yaptığı basın toplantısında; "CHP grubunun kendi öncelikleri ve hassasiyetleri çerçevesinde bu “tezkereye hayır” oyu kullanmalarını önemli, Türkiye’nin demokratik geleceği açısından çok kıymetli buluyoruz" diyerek memnuniyetlerini ifade etmişti.
Tezkereye hayır demezlerse destek olmayacaklarını Parti Eş başkanları net bir şekilde ifade ederlerken; “Tezkere ’ye CHP evet diyecekse hiçbir Kürt CHP, AKP’den iyidir diye oy vermemelidir” diyen HDP Milletvekili İmam Taşçıer tehdidi daha ciddi bir boyuta taşımıştı.
Bu yazdıklarımız bir kenarda dursun.
Şimdi de terör örgütü elebaşlarından "Mazlum Kobani" kod adlı Ferhat Abdi Şahin’in Al-Monitör’ den Amberin Zaman’a yaptığı açıklamalara bir bakalım.
Al-Monitör: Bu arada Türkiye’de ilginç bir şey oldu. Ana muhalefet partisi CHP, Kürtlerle bir diyaloga, hatta 2019 yerel seçimlerinde görüldüğü üzere zımni bir ittifaka girdi. Geçtiğimiz günlerde ilk kez Irak Kürdistan bölgesine üst düzey bir heyet yolladı. Daha önemlisi meclise sunulan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye ve Irak’ta iki yıl daha görev yapmalarını onaylayan tezkereye ilk kez “hayır” dedi.
Kobani: İlk defa karşı çıktılar doğru. Erdoğan’ın etrafında mutabakat zayıfladı. AKP-MHP ittifakı da zayıfladı. Bir de uluslararası güçlerin böyle bir operasyona karşı durması CHP’yi cesaretlendirdi diyebiliriz. Bence CHP ilerideki seçimler için de hazırlık yapıyor.
Al-Monitör: Yani Kürtleri yanına çekmek için mi?
Kobani: Doğru ama her halükârda iyi bir sinyal ve önemli bir adım. Ve CHP böyle bir şey yapıyorsa bu da Türkiye içerisindeki dengelerin değiştiğine işaret ediyor. Bu da umut verici.
Al-Monitör: CHP’den bir heyet davet etmek ister misiniz buraya?
Kobani: Olabilir. Bence olumlu da olabilir.
Al-Monitor: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yeniden Rojava’ya yönelik tehditlerde bulunuyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Rojava'ya yönelik yeni bir operasyon yapacağına dair her gün haberler çıkıyor. Sizce gerçekten böyle bir risk söz konusu mu?
Kobani: Erdoğan her saldırı öncesinde uluslararası güçlerden destek almak için uğraştı. Tehditler savurdu, şu anda da savuruyor, ısrar ediyor ve ısrar etmeye devam edecek. Bana göre eğer Rusya’nın veya Amerika’nın onayı olmazsa Erdoğan böyle bir adım atmaz. Ve benim bildiğim kadarıyla herhangi onay söz konusu değil.
Al-Monitor: ABD ile Rusya size bu yönde teminat verdi mi?
Kobani: "ABD bize böyle bir güvence verdi. Resmi olarak bize söylendi. 'Türkiye’nin herhangi bir saldırısına karşıyız ve kabul etmeyeceğiz' dendi. Görüştüğümüz ABD yetkilileri Kongre’nin Türkiye’ye yönelik devreye soktuğu yaptırımları da hatırlattılar. Son Erdoğan-Biden görüşmesinde de bize yönelik bir operasyonun kabul edilmeyeceği Türk tarafına iletilmiş dedi.
Ruslar da bize bu yönde Türkiye ile herhangi bir anlaşmalarının olmadığını söylediler. Onların endişeleri ise Türkiye’nin direkt olarak değil, Türk ordusu yerine Türkiye’ye bağlı yerel güçlerin, yani Suriye Milli Ordusu çatısı altında faaliyet sürdüren silahlı grupların bize saldıracağı yönünde. Hatta bugün için tarih verdiler ama bugün de kazasız belasız geçti".
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü John Kirby, SDG’ye Türkiye operasyonuna karşı teminat verdiniz mi?” sorusuna cevaben, bu mülakatı ilk kez duyduğunu ve elinde Pentagon’dan herhangi bir iletişimin olmadığını söyledi.
Sözcü, “Bunu ifade etmemden bıktığını biliyorum ama yine söylemenin önemli olacağını düşünüyorum. Suriye’de SDG ile ortaklığımız sadece ama sadece IŞİD ile mücadeleye dayalı. IŞİD ile mücadele ve bu ortaklık da devam ediyor çünkü bu tehdit devam ediyor” ifadesini kullandı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da kendilerinin kimseye bir teminat vermediklerini ve SDG’nin ABD’ye fazla güvenmemeleri gerektiğini ifade etti.
ABD’nin de Rusya’nın da gerçek niyetlerini biliyoruz.
Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarına karşılar ama sorulduğunda böyle dansözlere taş çıkartacak ifadelerle kıvırırlar.
Onlar ne kadar kıvırırsa kıvırsınlar ne kadar söz verirlerse versinler daha öncekilerde olduğu gibi “bir gece ansızın geldiğimizde” beslemeleri dünyanın kaç bucak olduğunu görecekler.
Oynanan ucuz tiyatronun, ucuz oyuncularının kimler olduğunun daha net anlaşılması için sözü biraz uzattığımın farkındayım.
Tiyatro ucuz olunca oynayanlar da yetenekleri ilkokul müsamerelerindeki performansa eşit toplama oyunculardan oluşuyor ve her replikte kendilerini ele veriyorlar.
Bu da bir kenarda dursun.
Şimdi gelelim asıl mevzuya.
Operasyonlar neden yapılıyor?..
Güneydoğu sınırımızda bir terör devleti kurulmasını engellemek, buradan yapılan/yapılacak terör saldırılarını önleyerek vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak için.
Birilerinin anlayacağı dilden söylersek “sınırlarımızı yani namusumuzu korumak” için.
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde operasyon yapmasını kim istemiyor?
Başta ABD ve Rusya olmak üzere uluslararası karar vericiler (Hatay Belediye Başkanı Lütfi Savaş’ın kulakları çınlasın), onların ifadesiyle SDG, bizim bildiğimiz adla PYD/YPG/PKK ve HDP
Peki, operasyon yapılması en kestirme yolu nedir?.
“Tezkere’ ye hayır” demek.
Nitekim CHP’nin Tezkereye hayır demesinin uluslararası karar vericilerle PKK elebaşlarını ve şürekâsını ne kadar mutlu ettiğini yukarıdaki açıklamalarından okudunuz.
İlk kez Irak Kürdistan bölgesine üst düzey bir heyet yollayan, daha önemlisi meclise sunulan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye ve Irak’ta iki yıl daha görev yapmalarını onaylayan tezkereye ilk kez “hayır” diyen ve bu nedenle PKK elebaşlarından ve PKK’nın siyasi uzantısından takdir gören CHP’nin Genel başkanının; “Söz veriyorum o Kandil denen terör yuvasını yerle yeksan etmezsem Kılıçdaroğlu demesinler. Mücadele yürek, bilek işidir." Sözlerinin ciddiye alınacak hiçbir tarafı yoktur.
Şu anda Siyasi iradenin kararlılığı, Mehmetçiğin yüreği ve bileğiyle terör örgütüyle aslanlar gibi mücadele ediliyor zaten.
Kandil’in baronları saklandıkları deliklerinden kafalarını dahi çıkartamıyorlar.
Gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz.
“YPG terör örgütü değildir, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur” (K. Kılıçdaroğlu/CHP Genel Başkanı) “Madem kardeşiz sınırımızda PYD olsun bizce hiçbir sakıncası yok”(Muharrem Erkek/CHP Çanakkale Milletvekili),“Ben YPG terör örgütü diyemem. Çünkü elimde böyle bir istihbarat yok” (Selin Sayek Böke/Genel Başkan Yardımcısı) açıklamaları ortada iken Kandil’i yerle yeksan edemezsiniz, ettirmezler.
Takdir ve teşekkürlerine mazhar ve oylarına muhtaç olduğunuz dostlarınızın, Elçilerine Türkiye’yi şikâyet ederek yardım istediğiniz ülkelerin; hem ekonomik, hem siyasi ve hem de askeri destek verdikleri PKK’yı yani Kandil’i yerle yeksan etmenize izin vereceklerini zannetmek tam bir siyasi fantezi örneğidir.
Ama bu milletin fantezilerle uğraşacak kadar boş zamanı yoktur.
Eğer yalan söyleyecekseniz bile karşıdakine güven vermeyi yaratarak yapın bunu.
(Mithat Sancar, HDP Eş Genel Başkanı)
İYİ Parti Grup Toplantısı'nda konuşan Meral Akşener, Siirt'te bir densizin 'Burası Kürdistan' sözleri karşısında ne diyeceğini bilemeyip susarken, Meclis grubunda yaptığı konuşmasında; 'Neye şaşırıyorsunuz, bu adam HDP'li. Biz HDP'yi terör örgütü PKK'nın yanında konumlandırıyoruz. HDP, PKK ile arasına mesafe koymalıdır diyoruz. Kürdistan söylemi kimin? Terör örgütünün. Bu durumda bizim için şaşırtıcı bir şey yok.” Diyerek günah çıkartmıştı.
Bölücüye hak ettiği cevabı yerine veremeyip, Grup Toplantısında bu durumun kendileri için şaşırtıcı bir şey olmadığını söylemeleri artık alıştığımız ne şiş ne de kebap yansın taktiğinden başka bir şey değildir.
Siirt’te neden sessiz kaldıklarının sırrı HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan’ ın; “İYİ Parti, size söylüyorum: Size rağmen, içinde bulunduğunuz ittifaka, HDP ve PKK’ye içinde gönül vermişlerin de olduğu insanlar oy verdi. Şu an koltuklarınızda HDP’ nin oylarıyla oturuyorsunuz . Siz şunu bileceksiniz: En köşede oturuyorsunuz. Bakın, aritmetiğe bakın. Zar zor şu kapıdan içeri girdiniz, en köşede oturuyorsunuz, kapının eşiğinde oturuyorsunuz. Böylesi bir partiye ‘Haddinizi bilin’, ‘Şunu deyin, bunu deyin’ diyemezsiniz.” (T24 İnternet Sitesi 03 Temmuz 2019) sözlerinde saklıdır.
Gruptaki konuşmasından sonra bu kez HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Akşener'e yönelik çok sert açıklamalarda bulundu.
“HDP halkın içine, umut adresi olmaya, eşit ortak yaşam, demokratik gelecek ve özgürlük hedefine konumlanmıştır. Söyleyecek sözü anlatacak hikâyesi kalmayanlar, eski düzenin güvenli gölgesine sığınıyorlar. Bu gölgenin güven sağlayacak gücü kalmamıştır. Kim ki iktidara yaranmak amacıyla iktidarın sözlerine yanaşırsa iktidarın kaderini paylaşacaktır. Karanlık kuyuya düşeceklerdir. Çünkü çürüyeceklerdir, unutulacaktır. Halkın hafızası demokrasi, özgürlük, refah istiyor. HDP’ye iktidar diliyle saldıranlar acizdir. Eğer yalan söyleyecekseniz bile karşıdakine güven vermeyi yaratarak yapın bunu. HDP şuradadır, buraya konumlanmıştır demek üretecek söz bulamamak, kendisine söylenen itirazları, eleştirileri hazmedememek demektir.”
Eeee herkes şehit yakını değil ki göstere göstere bacısına en utanç verici küfrü etsinler, bununla da yetinmeyip pornocu/yavşak ilan etsinler.
Muhtaç oldukları oyların sahibi lafı gediğine koyunca hemen geri adım atmak zorunda kalıyorlar.
Çünkü Fatma Kurtalan’ın uyarısını akıllarından hiç çıkart(a)mıyorlar..
Daha önce Aytun Çıray’ın “şeytanlaştırma”, Müsavat Dervişoğlu’nun “meşru parti güzellemeleri” de bu çerçevede yapılmıştı.
Arada sırada Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasını istemeleri ve kahvaltı teklifinin kabulü ise ekstra jestlerdi.
Yine öyle oldu ve bu kez de Bahadır Erdem gizli ortaklarına zeytin dalı uzattı.
Gerçek Gündem internet sitesine konuşan İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in "HDP ile PKK'yı aynı çizgide görüyoruz" açıklaması ile ilgili "Bu konuda parti içinde hiçbir fikir ayrılığı yok. Genel Başkanımız geçen hafta grup toplantısında oldukça önemli ve aslında çok da ağır bir konuşma yaptı. Ama bu konuşma aslında HDP'ye yönelik bir konuşma değildi." ifadelerini kullanırken aklımızla dalga geçercesine, “Akşener'in sözlerinin AK Parti ve MHP'ye karşı bir isyan” olduğunu savundu.
Ne isyanmış be.…
Lafı HDP’ye söylüyor ama aslında AK Parti ve MHP’ye isyan ediyormuş...
“Biz HDP'yi terör örgütü PKK'nın yanında konumlandırıyoruz. 'Kürdistan' söylemi kime ait? PKK'ya” sözlerinin muhatabının kim olduğunu, yoldan geçen yüz kişiye sorun bakalım bir tanesi bile bunun AK Parti ve MHP’ye bir isyan olduğunu söyleyecek mi?.
Tamam, ittifakınızın büyük ortağı gibi tiyatroya meraklısınız, anladık.
Esnaf tiyatrolarında komik oyunlar da oynayarak milleti güldürüyorsunuz.
Ama tiyatroyu bu kadar abartıp milleti aptal yerine koymayın.
Yüzünde rabbi yessir gördükleriniz, Fatih ilan ettikleriniz bile HDP’nin desteği olmadan siyasi gelecekleri olmadığını biliyor ve irtibatı koparmamak için elinden geleni yapıyor.
Güçlendirilmiş Başbakanlık hayalinizin gerçekleşmesi için HDP’nin desteğine muhtaçsınız.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar çok doğru söylüyor;
“Eğer yalan söyleyecekseniz bile karşıdakine güven vermeyi yaratarak yapın bunu”.