Covid-19'a karşı geliştirilen ilk iki aşıdan olan İngiliz AstraZeneca aşısının kullanımını durduran ülke sayısı 21'e yükseldi.
Durdurma gerekçesi; aşının kanda pıhtılaşma yaratıp derin damar tıkanıklığı ve Akciğer Embolisi gibi hastalıkların riskini artırıyor olabileceği kuşkusu...
Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, geçtiğimiz Aralık ayında yaptığı açıklamada; “İnaktif aşılar en pahalı aşılardır. Bu aşılar geleneksel ve doğal aşılardır. Kısa, orta ve uzun vadeli sonuçlarını biliyoruz. Rus aşısı dahil, mRNA aşıları daha çok ve kolay üretilir. Küçük ortamlarda, yoğun üretilen, ucuz aşılardır. Dünya onun için buna yöneliyor. İnaktif aşı daha büyük ortamda üretiliyor. Hücreyi üretmek gerekir. Öbürü sentetik, yapay. Daha kolay, daha ucuz. Saklanması kolay ama bu aşının güvenirliğini etkileyen bir unsur değil. Bizim önemsediğimiz, para değil. AstraZeneca daha ucuz. Onu alırdık, parayı tercih etmiş olsaydık. Önemli olan, güvenilirliğidir.” Diyerek ilerisini gören son derece basiretli bir tutum sergilemiş ve “Moderna ve AstraZeneca aşısını neden alamadık?” sorusuna karşılık; “Moderna yurt dışına vermiyor. AstraZeneca vermek istiyor. Almaktan yana olmadım. Bekletiyorum. Vatandaşıma, ‘Yüzde yüz güvenebilirsiniz. Ben de yaptırmak istiyorum’ diyebileceğim bir aşı olma noktasında, daha emin değil dünya. Uzun vadeli bağışıklık sonuçlarını bilmiyoruz. Erken dönem başarı sonuçlarını dünya göremedi.” Açıklamasını yapmıştı.
Gazeteci İsmail Saymaz’ın; “Çin aşısıyla ilgili eleştiriler var. Deniyor ki bu aşının Faz 3 sonuçları, etki yüzdesi ilan edilmedi. Ne olduğu bilinmiyor.” Sorusuna karşılık şu cevabı vermişti.
“Türkiye bu kadar zavallı mı? Sonuçlarını bilmediğimiz aşıyı 83 milyona yapacağımızı mı düşünüyorsunuz? Türkiye bu kadar mı sorumsuz davranacak? Yurt dışında akredite olan Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumumuz (TİTCK) ve Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü laboratuvarı var. Hangi aşı olursa olsun, akredite olan, uluslararası boyutta tanınan laboratuvarlarımızda incelemelerimizi yapmadıkça (aşılara) ne ruhsat veririz, ne vatandaşımıza kullandırırız. Kim olursa olsun, BioNTech dahil.
BioNTech, Faz 3 sonuçlarını tamamladı mı? Değil. Ne yaptı? Erken sonuçları açıkladı. Çin de erken sonuçları açıklamadıkça, biz bu sonuçları bilmedikçe, bizim Türkiye'deki sonuçlarımız ortaya çıkmadıkça, TİTCK ve Halk Sağlığı laboratuvarlarında incelemeler tamamlanmadıkça vatandaşımıza aşı yapılamaz. Biz testlerimizi yapmadıkça, dünyada test sonuçları açıklanmadıkça ruhsat vermeyiz. Ruhsat vermediğimizi ülkede kullandırmayız.” (08/12/2020 Sözcü)
O dönem Sayın Koca bazı kendini bilmezlerin hakarete varan haksız eleştirilerine maruz kalmış hatta bazı soytarılar Çin aşısının ucuz olduğu için alındığı ve güvenilir olmadığı gerekçesiyle vurulmayacaklarını söylemişlerdi.
Doç. Dr. Urartu Şeker, Koca’nın açıklamalarına karşılık, “Astra Zeneca'nın aşısı mRNA değil (Moderna ve BioNTech mRNA), adenovirus (yeni değil bilinen bir teknoloji: bkz tüberküloz aşısı), Rus aşısı ile aynı teknoloji, Rus aşısının sonuçları net değilken, Astra Zeneca'nın etkinlik datası bile varken, bir hata var sanki” derken, Doç. Dr. Çağhan Kızıl daha ileri giderek, “İçler acısı. Bakan, aşıların güvenlik bilgilerinden habersiz. Salgını da bu bilgi dağarcığıyla yönetmeye çalışınca olmadı elbette. Yazık” yorumu yaparak sayın bakanı bilgisizlikle suçlamıştı.
Partisinin 1. Olağan Kocaeli İl Kongresi’nde konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan; “Kendi hekimlerimizin geliştirdiği ve tüm dünyanın sipariş listesine giren aşıdan ne kadar sipariş verilmiş biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Yalnızca bir milyon. Çin’de daha fazları tamamlanmamış aşıdan ise 10 milyon sipariş etmişiz. Bu aşının etkisi nasıl, belli değil. Daha ne zaman piyasaya sürüleceği bile belli değil. Koskoca 84 milyonluk ülkeye alabildikleri aşı sayısı bu. Aşının ne zaman geleceği de belirsiz” diyerek ucuz suçlamalara katılmıştı. (Cumhuriyet.com.tr 28 Kasım 2020)
Ali Babacan partisinin Konya'da partisinin il kongresinde yaptığı konuşmada ise;
“Türkiye'ye gelecek olan Covid-19 aşısının geçerli olup olmadığının bilinmediğini, aşının Çin'den gelmesinin yanlış olduğunu, Almanya'da Türklerin ürettiği aşıyı alamayacak durumda olduğumuzu, Ekonomiyi batırdıkları için, piyasa daha da durgunlaşır diye korktuklarından, sağlıkla ilgili tedbirler konusunda da gerekli adımları zamanında atmadıklarını” (28/11/2020 Yurt Gazetesi) iddia etmişti.
“Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından Türk profesörler Uğur Şahin ve Özlem Türeci çiftinin kurucusu olduğu Alman BioNTech firması ile corona virüsü aşısı anlaşmasının imzalandığını açıkladı.
Saat 04.30 itibariyle anlaşma imzalandığını belirten Koca, şunları belirtti:
* Yapılan anlaşmaya göre bu yıl için ayrılan, depolarda hazır beklediğini Prof. Dr. Uğur Şahin hocamızın açıkladığı doz miktarı 550.000 dozdur.
* Bu miktarın Türkiye'ye yıl sonuna kadar ya da ocak ayı başında gelmesi beklenmektedir.
* Bununla birlikte mart ayı sonuna kadar 4.5 milyon doz aşı ülkemize teslim edilecektir.
* Anlaşmamıza göre tarafların mutabakatı ile 30 milyon doza kadar aynı şartlarda aşı temin edilebilecektir.” (Sozcu.com.tr 06.01.2021 güncelleme 09.36)
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca; Hâlihazırda kullandığımız aşıdan farklı bir aşı olan Biontech aşısının testlerde kullanılacak olan ilk 5800 dozunun geldiğini, ilk partide 850 bin olmak üzere ay sonuna kadar 4.5 milyon doz Pfizer/BioNTech aşısının Türkiye'ye geleceğini söyledi. (17.03.2021 CNN Türk)
Hani Astra Zeneca'nın etkinlik datası bile vardı?..
Hani Sayın Bakan aşıların güvenlik bilgisinden habersizdi.?..
Hani Çin’den aşı gelmesi yanlıştı?..
Hani Almanya’da Türklerin ürettiği aşıyı alamayacak durumdaydık?..
Hani ekonomi battığı için sağlıkla ilgili tedbirler konusunda gerekli adımlar zamanında atılmamıştı?..
Tamam, muhalifsiniz anladık ta bu kadar da palavra sallanmaz ki birader.
Bu kadar sorumsuz palavra sıkan siyasetçiye kim neden güvensin?....
Herkesi kör alemi sersem mi zannediyorsunuz?..
Bu yaşananları; “Oğlum sen daha anan garnındayken ben uçağınan gezirdim... Bak bir keresinde gene uçağa binmişem ele elimi de camdan çıkartmışam, baktım ki bir gartal. Hemen elimi uzattım, yahaladım, aldım gartali içeri. Ola bi bahtım, hostesler nasıl cıvılir. Neyse ben de gorkutmiyim zavallı gızlari dedim ve bıraktım gartali, uçdi getti”. (Erzurum Haber 24 Mart 2018 ) diyen Erzurumlu ünlü palavracı Teyo Pehlivan (*) görseydi “benden üstün ne palavracılar varmış be!” diyerek kahrından ölürdü.
Folklorik bir figür olan Teyo Pehlivanın kimseye bir zararı olmayan palavraları güldürmek/eğlendirmek içindi.
Oysa bazılarının Teyo Pehlivanı geçen ve halk sağlığını tehlikeye atan palavraları güldürmediği gibi kendilerini de gülünç duruma düşürüyor.
Birileri iktidar rüyaları görerek mışıl mışıl uyur, sosyal medya yalanları ve de boş laflarla ucuz muhalefet yaparken, Devletin zamanında bağlantısını yaptığı aşılar parti parti geldi ve gelmeye de devam ediyor.
Gözü olup ta görmek, kulağı olup ta duymak istemeyen vicdan yoksunları için bir kez de biz hatırlatalım.
Türkiye aşı uygulamasındaki hızı ve başarısı itibariyle dünyada beşinci sırada yer alıyor.
19/03/2021 tarihi (saat 19.00) itibariyle yapılan aşı sayısı 13.016.818
1.Doz uygulanan kişi sayısı 8.015.678
2.doz uygulanan kişi sayısı 5.001.140
Hacettepe Üninversitesi, CoronaVac aşısının etkinliğinin yüzde 83,5 olarak hesaplandığını, hastanede yatışı engelleme oranının yüzde 100 olarak bulunduğunu duyurdu.
Ve aşı uygulamaları ile ilgili olarak bugüne kadar hiçbir ciddi yan etkiyle rastlanmadı.
21 ülkenin sorun yaşayarak yasakladığı aşıyı Türkiye Cumhuriyeti Devleti baştan kararlı davranarak almadı.
En güvenilir ve yaygın kullanımın olan CoronaVac aşını tercih ederek son derece isabetli bir karar verdi.
Kimlerin aşıların güvenlik bilgilerinden habersiz gazel okuduğunu, kimlerin halinin içler acısı olduğunu ve kimlerin derdinin bu milletin sağlığı olmadığını Hükümetin ve Sayın Bakanın basiretli tutumu sayesinde görmüş olduk.
Çatlak seslere, bilimsel temelden yoksun uyduruk eleştirilere, muhalefet adı altında engellemelere, işkembeden ahkam kesmelere, sosyal medyadan yapılan yalan ve iftar dolu paylaşımlarla, seviyesiz suçlamalara rağmen doğru bildiği yoldan dönmeyen ve ayrıca; aşıların güvenlik bilgilerinden habersiz, bilgileri olmadan fikir yürüten ve halleri içler acısı zavallıların kimler olduğunu bize gösterdiği için sayın Bakana teşekkür ediyoruz
Bu arada palavrada Erzurumlu Teyo Dayıyı geride bırakan ve Pandemi’den yıkım bekleyen gafiller için bir iyi bir de de kötü haberimiz var.
Kötü haber; Bilim Kurulu Üyesi Levent Akın’ın açıklamasına göre yerli aşılarımızın Faz3 çalışmaları sonlanmak üzere olup muhtemelen Haziran ya da Temmuz aylarında yerli aşı üretimine başlanabilir. (18/03 TV Net/Akşam Haber Bülteni)
İyi haber; Derin gaflet uykusundan uyandıklarında kendilerine yerli aşı uygulanabilir.
“Konuşup ta aptallığını belli etmektense susarak aptal sanılmamak daha iyidir” (Abraham Lincoln)
Hatırlarsanız 2013 yılında gezi eylemleri döneminde başörtüsü takıp video çeken ve kendisini müftü eşi olarak tanıtıp eylemcilere destek veren kadının, CHP’li Burhaniye eski ilçe başkanının eşi, aynı zamanda bar işletmecisi Gül Taşlı Cenal olduğu ortaya çıkmıştı.
16 Nisan 2017’deki referandum için “Hayır” kampanyası yürüten CHP, kamera karşısına geçirdiği CHP üyesi başı açık kadınlara başörtüsüyle röportajlar verdirip “hayır” kampanyasına destek isterken, yine anayasa referandumu sürecinde Tuncay Özkan’ın sosyal medyadan “Anadolu köylüsünden anlamlı HAYIR çağrısı” sözleriyle yaptığı paylaşımındaki kadının da CHP Parti Meclisi (PM) Üyesi ve CHP İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayı Hüsniye Kaya olduğu anlaşılmıştı.
İBB tarafından finanse edilen sosyal medya hesaplarının yayınladığı bir görüntüde İBB’den yardım kolisi alan Ali Genlik, “İşsizim. Sosyal güvencemiz yok. Büyükşehirden başka gelen olmadı. İlk defa kendimi bu ülkenin vatandaşı gibi hissettim” diyerek göz yaşartıcı dramatik bir gösteri yapsa da Ortaköy’de bir restoranda şef olduğu, sigortasının devam ettiği ve herhangi bir yardım başvurusunun da bulunmadığı ortaya çıkmıştı.
Trabzon'da yanında küçük torunuyla bir marketin önünde devrilen çöp kutusundan ekmek topladığı iddia edilen Gülümser Adanur'un fotoğrafı, hükümeti eleştirmek ve manipülasyon yapmak amacıyla sosyal medyada paylaşılarak; "Burası Trabzon. Bu kadını bulun sahip çıkın. Çöpten yiyecek araması yürekleri sızlattı" denilmişti.
Trabzon'un Ortahisar ilçesi Üniversite mahallesi Özlü Sokak'ta yaşayan Gülümser Adanur; "O gün torunumla evden çıkıp markete giderken, çöp konteynırında ekmek gördüm. O ekmeği baktığım ineklerime hayvanlarıma vermek için aldım. O sıra kim fotoğraf çektiğini görmedim. Sonra benim çöpten hayvanlarım için aldığım ekmek fotoğrafı meclise kadar gitmiş. Neymiş, Kılıçdaroğlu benim için 'ona yardım edin, içimizi sızlattı' demiş. CHP zihniyeti bu işte, hayatları yalan. Benim kimseye ihtiyacım yok. Çöpe atılan ekmeğin israf olmaması için aldım. Benim eşim çalışıyor, ihtiyacımız yok. Üç dairemiz var, bu iftirayı atanlara yazıklar olsun. Benden derhal özür dilesinler” diyerek yalanlarını suratlarına çarparken ucuz tiyatro gösterilerinin figüranı olmadığını da göstermişti.
Yine geçtiğimiz günlerde "Bakın bu da çöpten ekmek topluyor" diyerek kamuoyuna tanıttıkları kadının yüzlerce kişiyi dolandıran bir sahtekar olduğu ortaya çıkmıştı.
Veli Ağababa'nın "Tertemiz kızımız" diyerek Meclis'e sokup konuşturduğu kızın Ceren kod adlı Özge Aydın isimli PKK'lı terörist olduğu anlaşılmıştı.
Genel Merkez binası önündeki son tiyatro gösterisinde ise; CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın düzenlediği basın toplantısında Yıldız Bacıoğlu ve Leyla Doğan isimli iki kadın kürsüde söz almışlardı.
Yıldız Bacıoğlu; “Ben bu kışı battaniye altında geçirdim, torunum benden süt istedi, alamadım” derken, Leyla Doğan; "Evimde ekmeğimi doğru üzgün yiyemiyorum". Hatta Gece saat beşten altıdan sonra pazara gidip, çürük meyveleri topladıktan sonra benim bu Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşama gibi bir şansım var mı arkadaşlar?" diye sormuştu.
Gece ile akşamı niye karıştırdığını kimse sormadı.
Her ne kadar bazı yerli malları bu tiyatroya bayılsalar da gerçeklerin ortaya çıkmak gibi kötü bir özelliği var.
Nitekim çok geçmeden başrol performansı kesen Yıldız Bacıoğlu’nun içki masası, Leyla DOĞAN’ın ise viskisini yudumlarken, görüntüleri ortaya çıktı.
Böylece gece ile akşamı karıştırma sebebinin de şişedeki gibi durmayan alkol olduğu anlaşılmış oldu.
İçmeye viski ve rakı bulmakta zorlanmayanların yemeye ekmek ve torunlarına süt bulmakta zorlandıkları, pazardan çürük meyve sebze topladıkları iddialarına inanmak için beyinsiz bir kelle yeter.
Tamam, oyunculuk Oscar’lık ama senaryo yerlerde sürünüyor.
Ama esas sorun; koskoca partinin ekonominin kötü ve vatandaşın perişan olduğunu göstermek için gerçekten muhtaç bir kişiyi bulamamasıdır.
"Gece saat beşten altıdan sonra pazara gidip, çürük meyveleri topladıktan sonra benim bu Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşama gibi bir şansım var mı arkadaşlar?” Diye ağlayan Leyla DOĞAN ve kışı battaniye altında geçiren Yıldız Bacıoğlu bu kadar mağdursalar, Enver Aysever’e eğitim verdirmek için sıraya giren belediyelerden birisi bu hanımefendilere de son derece başarılı oldukları anlaşılan “oyunculuk” dersi verdirerek destek olabilirdi.
Yok, ders vermek Enver Aysever’in hakkı, başkası olmaz diyorsalar sadece Yalova, Menemen, Ceyhan belediyelerinden hortumlanan ve miktarı 1 milyar sınırına dayanan parayı açlık çekenlere dağıtarak hayırlı bir iş yapmış olurlardı.
Küçük akıllarıyla büyük oyunlar oynamaya çalışanlar karşılarındakilerin kendilerinden zeki olabileceklerini hesaba katmalıdırlar.
Ve Abraham Lincoln’un söylediği gibi “konuşup ta aptallığını belli etmektense susarak aptal sanılmamak daha iyidir”.
Kamuoyunda hassasiyet oluşmasaydı adrese teslim ihale iptal edilecek miydi?….
İzmir Büyükşehir Belediyesi Yaşam Boyu Eğitim Projesi kapsamında "okuryazarlık" eğitimi vermesi için gazeteci Enver Aysever ile anlaşmış ve atölye hizmeti ihaleye çıkarılmıştı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin "2021 Yılı Yaşam Boyu Eğitim Projesi Atölye Etkinlikleri Hizmeti" ihalesi, 17 Şubat 2021 tarihinde sonuçlandı.
İhaleyi hangi şirket alırsa alsın eğitimi Enver Aysever verecekti.
Sosyal medyada Aysever'in kursu için 9 ay içerisindeki 18 günlük eğitim bedelinin 238 bin 500 lira olması şok etkisi yarattı. Ayrıca sosyal medyada paylaşılan belgede, 9 ay içerisinde her ay iki gün verilecek eğitimler için Aysever'in bir öğün öğle yemeği, 2 gün 4 yıldızlı otelde konaklama, şehir içi ve şehirlerarası havayolu ulaşımı gibi ihtiyaçlarının da karşılanacağı ileri sürüldü.
Aysever, hakkındaki iddiaları ARTI TV'de ekrana gelen "Medya Kritik" programında cevapladı.
Programı sunan gazeteci Kemal Göktaş’ın; "Bu projeyi sizin belediyeye teklif etmenizde bir sorun yok mu? Yani normalde belediyenin size 'böyle bir proje var' demesi gerekmez mi" sorusuna Aysever, "Birincisi ben bir teklif sunup buradan bir yarar sağlama çabası içine girmedim. Tunç Soyer'le ilgili çeşitli dönemlerde televizyon programı yaptığım için Tunç Bey'le tanıştım. Biliyorsunuz, ben Kemal Kılıçdaroğlu döneminde iki kez parti meclisi üyeliği yaptım. Dolayısıyla pek çok ismi yakından tanıyorum zaten. Ayrıca istifa ettikten sonra partiden tüm bağımı koparttım ki gazeteciliğe devam edeyim diye. Tunç Bey'in seçimi kazanmasını ardından bir kutlama sofrasında benim daha önce Mudanya Belediyesi'nde yaptığım çalışma ve başarısı gündeme geldi orada. Tunç Bey'le de 'Dilersek burada da yapabiliriz' noktasına geldi ve bu iş böyle oldu." Diyerek kendini aklamaya çalıştı.
Gösterilen büyük tepki sonucunda, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Kamuoyunda oluşan hassasiyete kayıtsız kalmam mümkün değildir” diyerek Enver Aysever’e 18 günlük okur yazarlık kursu için 238 bin lira ödenecek ihaleyi iptal ettiğini duyurdu.
Her şey normal ise kamuoyunda neden hassasiyet oluştu?
Hassasiyet oluşmasaydı iptal edilmeyecek miydi?...
Her şeyin normal olmadığı, “İzmir Büyükşehir Belediyesi Satınalma Dairesi Başkanlığı Hizmet Alımları Şube Müdürlüğü aracılığı ile çıkılan 2020/684397 kayıt numaralı ihalenin Etkinlik ve Organizasyon Şube Müdürlüğü Yaşam Boyu Eğitim Projesi Atölye Etkinlikleri Hizmeti Alımı Teknik Şartnamesi’nin 3. Maddesindeki şu ifadeden anlaşılıyor.
“Yüklenici firma, atölye etkinliklerini gerçekleştirecek gazeteci-yazar Enver Aysever ile aralarında yaptıkları protokolü, sözleşme imzalandıktan sonra bir ay içerisinde idareye sunacaktır”.
“İhale bedeli ne kadar? 238 bin 500 lira. Ödenecek para günlük 13 bin 250 lira. Enver Aysever bilgisayar başına geçecek, bir iki saat ders anlatacak ve 13 bin 250 TL alacak. İhalede ne diyordu? Yeme içme, konaklama ve seyahat dâhil günlük 13 bin 250 TL ödenecek. Vay be. Tabii gelen giden yok. Enver Aysever parayı cebe indirecek.” (Cem Küçük 15/03/2021 Türkiye Gazetesi)
Yani adrese teslim bir ihale..
Demek ki ortada Aysever’in iddia ettiği gibi masum bir durum yok.
Masum bir durum olmadığı için toplumda hassasiyet oluştu ve böyle bir rezaletin savunulamayacağını gören Tunç Soyer de ihaleyi iptal etmek zorunda kaldı.
Bu olayın gündeme gelmesiyle Aysever’in Mersin Büyükşehir, Bursa Mudanya, İstanbul; Şişli, Bakırköy, Büyükçekmece, Beylikdüzü, Beşiktaş, Sarıyer, Maltepe ve Kartal Tekirdağ; Muratlı, Kırklareli Lüleburgaz, Muğla Datça ve Çanakkale Kepez İlçe Belediyeleri ile Muğla Büyükşehir ve Edirne Belediyesinde etkinliklere katıldığı ortaya çıktı.
Kocaeli’nin Kartepe İlçesinde üyesi olduğu partisinin bayraklarını asarken geçirdiği bir kaza neticesinde bir gözünü kaybeden ve bu olay sonrasında kendisine verilen iş sözünün tutulmaması üzerine intihar Eden Turgay Adak’a vefasızlık yapılırken, eğitim verdirmek için belediyelerin sıraya girmesi, Enver Aysever’in yetenekleriyle mi ilgili?.....
Yoksa gerçek kendisinin şu sözlerinde mi gizli?
“Biliyorsunuz, ben Kemal Kılıçdaroğlu döneminde iki kez parti meclisi üyeliği yaptım. Dolayısıyla pek çok ismi yakından tanıyorum zaten. Ayrıca istifa ettikten sonra partiden tüm bağımı koparttım ki gazeteciliğe devam edeyim”…
Büyüklerimiz ne güzel söylemiş;
“Ele verir talkını, kendi yutar salkımı”
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
(*) “Gerçek adı Tayyip İde olan Teyo Pehlivan, Erzurum'un Hasankale'nin Ağaçminare Mahallesi'nde dünyaya gelir. Orta halli bir ailenin üç çocuğundan biridir.1999 da 86 yaşındayken hayatını kaybeden Teyo Pehlivan ardında birkaç kitap dolduracak kadar mizahi hatıra bıraktı. Yalancılığı ve hazır cevaplarıyla ünlü olan Pehlivan'ın hayal dünyası oldukça geniş ve renkliydi. Musalla taşına uzatıldığında kimse ölümüne inanmıyordu. Müezzin er kişi niyetine bağırıyor, toplanan cemaat cenaze namazı kılamıyordu. Katıla katıla gülmekten, akan göz yaşlarından hazirun abdestini tutamıyordu. Cemaat en az beş kez abdest aldı, güç bela namazı kılındı”. (Erzurum Haber 24 Mar 2018 - 10:20 Güncelleme: 21 Kas 2020 - 18:27)