26.02.2014 tarihli az sayıda medyada yer alan haberlere göre; Irak, İngiltere’nin IŞİD’e ikmal yapan iki askeri uçağını düşürdüklerini, uçaklara ait görüntülerin de ellerinde bulunduğunu açıkladı.
Irak Parlamentosu Ulusal Güvenlik ve Savunma Komitesi Başkanı Hakem El-Zameli, İngiltere’nin IŞİD’e ikmal yapan iki askeri uçağını düşürdüklerini, uçaklara ait görüntülerin de ellerinde bulunduğunu, İngiltere hükümetinden açıklama beklediklerini söyledi.
Hakem El-Zameli, yaptığı açıklamada, Irak ordusunun, IŞİD üyelerine silah taşıyan iki İngiliz askeri uçağını El-Anbar bölgesinde vurarak düşürdüğünü öne sürdü. Zameli, “Irak Parlamentosu Ulusal Güvenlik ve Savunma Komitesi, IŞİD’e silah taşırken düşürülen iki İngiliz uçağının silah bıraktığına dair fotoğraflarına ulaştı. Irak Parlamentosu, bu konuda Londra’dan açıklama istedi dedi.
Irak’ta yayın yapan Al-Ahad haber sitesinde yer alan habere göre ise, Anbar Vilayet Konseyi Başkanı Halif Termüz, “IŞİD’in hakimiyetinden kurtardığımız bölgelerde ABD, Avrupa ve İsrail menşeili silahlar keşfettik” diyerek Batı’ya çıkıştı. Termüz, silahların Ramadi şehrinin doğusunda bulunduğunu aktardı.
Zameli ise, ABD’nin Kerbela ve Bağdat’a yakın olan Anbar bölgesindeki kaos ortamının sürmesini istediğini, IŞİD krizinin sona ermemesi için de, ABD’nin bilgisi kapsamında koalisyon ülkelerinin IŞİD’e silah desteği verdiklerini savundu.
27.02.2015 tarihli gazetelerde ağırlıklı olarak yer alan ikinci haber şöyle.
“Türkiye’yi zamanında bilgilendirdik" açıklaması yapan İngiltere Hükümetinin Türkiye üzerinden Suriye’ye geçtiğini iddia ettiği 3 genç kızla ilgili durumu bir sonraki gün mesai bitiminin ardından Türk Büyükelçiliğine mail yoluyla ilettiği ortaya çıktı. Buna göre, 17 Şubat tarihinde İngiltere’den İŞİD terör örgütüne katılmak üzere Türkiye’ye geldiği iddia edilen 1999 doğumlu Shamina Begum, 1999 doğumlu Anira Abase ve 1998 doğumlu Kadiza Sultan’a isimli İngiliz vatandaşı 3 genç kız 17 Şubat’ta ülkelerinden ayrılmalarına karşın, İngiliz Hükümeti 18 Şubat saat 19:00 sularında Türkiye’nin İngiltere Büyükelçiliğine mail yoluyla bilgi verdi. Türk makamlarına gelen bilgiler 19 Şubat tarihinde istihbarat birimlerine iletildi. Türk güvenlik birimleri aynı gün İnterpol’le de bilgi paylaşımında bulundu.
İnterpol’ün Türk makamlarına verdiği bilgiye göre, İngiliz birimleri tarafından 3 kızla ilgili kendilerine herhangi bir bildirim yapılmadı. Türkiye, 2 yıldır İŞİD’e katılma olasılığı nedeniyle Avrupa ülkelerinden gelen yolcuların ayrıntılı bilgilerini uçuş öncesi talep ettiği halde, söz konusu ülkeler bilgi paylaşımında gerekli yardımı göstermiyor. Buna rağmen, bugüne kadar İngiliz vatandaşı 19 kişinin Türkiye sınırları içerisinde yakalanarak ülkelerine geri gönderilmek üzere sınır dışı edildiği öğrenildi.
Ve üçüncü haber…
IŞİD'in yayınladığı infaz görüntülerinin birçoğunda yer alan militan John'un, İngiliz bilgisayar programcısı Muhammed Emwazi olduğu belirlendi. Kimliği bilinmediği için "Cihadi John" adıyla anılan 26 yaşındaki Emwazi'in Londra'da varlıklı bir aileye mensup olduğu ve ailenin güvenlik birimlerince tanındığı ifade ediliyor. Emwazi'nin adı ilk kez Washington Post gazetesinde yer aldı.
İngiliz BBC'nin haberine göre Kuveyt'te doğan Emwazi, yirmili yaşlarda ve daha önceden Londra'da yaşıyordu. Emwazi'nin uzun bir süredir İngiliz istihbaratının takibinde olduğu belirtiliyor.
Emwazi'nin kimliği ilk kez Daily Mail gazeresinde bir çocukluk fotoğrafının yayınlanmasıyla kamuoyuna açıklanmış oldu. Kuveyt'te doğan Emwazi altı yaşında İngiltere'ye gelmiş ve tahsilini burada tamamlayarak Westminster Üniversitesi'nden bilgisayar programcılığı diploması almış.
Eski arkadaşları 2009 yılında Tanzanya'ya yapmayı planladığı bir safari tatilinin başlamadan havaalanında sona ermesinin ardından, Emwazi'nin radikalleşmeye başladığını kaydediyor. Emwazi'nin Ömer ve Ebu Talip adlı iki kişiyle birlikte Tanzanya'nın Darüsselam havaalanında bir gece tutulduğu, daha sonra sınır dışı edildiği belirtiliyor. Söz konusu olayın nedeni ise bilinmiyor.
Washington Post gazetesinin haberinde bunun üzerine Emwazi'nin Amsterdam'a gittiği ifade ediliyor. Haberde bir İngiliz İnsan Hakları örgütü çalışanı, Emwazi'nin Londra'ya döndükten sonra Amsterdam'da kendisine haksızlık yapıldığını anlattığı kaydediliyor. Söz konusu kişi Emwazi'den en son Kuveyt'e yerleştiği 2012 yılında haber aldığını söylerken, Emwazi'nin buradan nasıl Suriye'ye geçtiği ve IŞİD'e katıldığı ise bilinmiyor.
Onlarca kanıt, belirti ve işaretin yanısıra sadece bu üç haberi alt alta koyduğunuz zaman bile İŞİD’in çok net bir mühendislik projesi olduğunu görürsünüz..
Bir taraftan mücadele edilir gibi görünen ama öbür tarafta servis edilen kafa kesme görüntüleriyle islam düşmanlığını pekiştirmesi için beslenen bir proje.
Gerçek bu olmasına rağmen, -derin bir yapılanmanın iş ve dış destekçileri tarafından-uzunca bir süredir Türkiye İŞİD’e yardım eden bir ülke gibi gösterilmeye çalışıldı.
Peki ama neden?
Birincisi, bu sayede Türkiye teröre yardım edenler listesine aldırılarak yaptırımlar uygulanmak suretiyle hırpalanacaktı.
İkincisi, Türkiye’nin hemen yanı başında yaşananlar ve gelişmelerle ilgilenmesi önlenerek küresel bazda itibarsızlaştırılacaktı.
Üçüncüsü ve belki de en tehlikelisi İŞİD’le mücadele ediliyor görüntüsü altında Türkiye’ye operasyon çekilecekti.
Bir kısım, asker, polis ve yargı mensubunun MİT TIR’larına –her şeyi göze alarak-adeta bir düşman gibi saldırmasının nedenleri şimdi daha iyi anlaşılıyor.
Açık bir hukuksuzluk sınır tanımaz bir pervasızlıkla sergilendi.
İŞİD’e silah veren İngiltere teröre destek vermiyor ama Türkmenlere yardım gönderen Türkiye teröre destek (!) veriyor öyle mi?..
Yukarıdaki ilk haberde yer aldığı üzere İŞİD’e yardım malzemesi attığı tespit edilen İngiliz UÇAĞI ile ilgili olarak ne bir yalanlama ve ne de bir açıklama yapılmazken, her konuda ahkam kesen bir kısım medyada bu konuyla ilgili tek bir açıklamanın yer almaması düşündürücüdür.
Keza başka ülkeleri ve bu bağlamda Türkiye’yi suçlamak için fırsat kollayan İngiltere’nin bu konuyla ilgili olarak üç maymunu oynaması daha da düşündürücüdür.
İŞİD’E katılacağı konusunda kuşku duydukları vatandaşları ile ilgili bilgiyi Türk yetkililerle zamanında paylaşmayıp mesai saatinden sonra mail ile gönderen ve kafa kesen görüntüleri hafızalarda yer alan bilgisayar programcısı Muhammed Emwazi ile ilgili bir sürü kafa karıştıran ihmalin sorumlusu İngiltere’nin, kurucusu ve koruyucusu olduğu İŞİD ile mücadele ettiğine inanmamızı isteyenler boşuna heveslenmesinler
Taktik şu… Tavşana kaç tazıya tut.
Amaç belli… Yakalanmazsa tavşandan yana olmak, yakalarsa tazıdan yana olmak.
Yani kazan kazan.
Bu durumda; Sünni karşıtlığından doğduğu masalları ile önce şiiler üzerine, sonra kapsama alanı genişletilerek sünniler üzerine salınan ve ortadoğunun yeniden yapılandırılması için Amerika’nın, İngiltere’nin, Almanya’nın ve kuşkusuz İsrail’in her türlü destek ve katkılarıyla –icat edilmiş- İŞİD, son kullanım tarihine kadar kendisine verilen –kafa kesme- misyonunu yerine getirecek ama en korkuncu; hafızalarda derin bir barbar islam imajı çizdirildikten sonra yerine yenisi konulmak üzere tarihin çöplüğüne gönderilecektir.
Bu barbarlığın uygulama ve kapsama alanlarında İsrail’in hiç olmaması ve –cihadist- diye popüler sıfatlarla tanımlanan bu çetelerin en büyük zararı İslam’a verdiklerine zerre kadar kuşku yokken Güneyde sevilen ülke ağzı ile içeriden ve dışarıdan yapılan saldırıların ne anlama geldiği sağduyu/akıl sahibi herkes tarafından görülmektedir.
Hepimizin gözü önünde yaşanan gelişmeleri kısır siyasi çekişmeler arasında sarfedilen laf kalabalıklığına bakarak değil, objektif çerçevede değerlendirdiğimiz takdirde bu gerçeğin kolaylıkla görülebilecek olması sağduyu/akıl adına ne kadar sevindirici ise kişisel çıkarlar, hırslar ve hesaplaşma adına gerçeği çarpıtarak Türkiye’yi teröre destek veren ülke gibi göstermeye çalışmak ta o kadar utanç vericidir.
Bakın Marcus Porcius CATO ne diyor.
Aptallar akıllılardan pek az şey öğrenirler. Ama akıllılar aptallardan çok şey öğrenirler.