Suriyeli bir kişinin yine Suriye’li bir kız çocuğunu istismar etmesi bahane edilerek bir merkezden düğmeye basılmak suretiyle önce Kayseri ve eş zamanlı olarak Hatay’ın Reyhanlı ve Kırıkhan ilçeleri ile Adana, Kayseri, Bursa, Gaziantep ve Şanlıurfa’da vandallar, ırkçı sloganlar eşliğinde Suriyelilere saldırdılar, evlerini ve iş yerlerini yaktılar, yıktılar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Esed arasında karşılıklı başlayan eski günlere dönüş ve normalleşme sinyali sonrası yaşanan bu olayların hemen ardından Türkiye’nin Suriye’de kontrol ettiği bölgede Türk plakalı araçlara yönelik saldırılması, askeri araçlara ateş açılması ve bölgedeki Türk bayraklarının indirilmesi ve bu süreçte MOSSAD’ın sosyal medyadan desteğini ilan etmesi, meselenin bir cinsel taciz olayına gösterilen tepki ile açıklanamayacak kadar derin ve Güneyinde bir terör devleti kurulmasına izin vermeyeceğini ilan eden Türkiye’yi bu kararlılığından vazgeçirmeye yönelik sinsi bir organizasyon olduğunu göstermektedir.
Kayseri’yi bahane edip eş zamanlı olarak Suriye kuzeyindeki güvenli bölgede terör estiren HTŞ üyesi gruplar Azez’e İdlib’den yüz araçla taşındıktan sonra bölgede yayılarak farklı noktalarda yaptıkları kışkırtmalarla olayların büyümesi için çaba gösterdiler.
Yüz araçlık konvoyun Kayseri’deki olaylardan bir gün önce bölgeye gelmesi, gerçekleşmesini bekledikleri gelişme(!) için hazırlık yaptıklarını gösteriyor.
Gazeteci Erem Şentürk Kayseri'deki olaylara ilişkin olarak sosyal medya hesabından dikkat çeken değerlendirmelerde bulunarak şunları paylaştı.
"O adam videoyu çektikten 3 saat önce Kayseri'de ismi Kayseri olan iki telegram grubu kuruluyor. Yani adamın videoyu yaymasına daha 2 saat var. Ama 2 saat öncesinde Telegram grupları kurulmuş videolar dağıtılmış, talimatlar da dağıtılmış. Nerede ne yapılacağı, Suriyelilerin adreslerinin nerede olduğu kim olduğu Whatsapp ve telegram gruplarında hallolmuş şeyler.
Bunları kim organize etti kim yaptı ne yaptıyı anlamak için ilk mesajı verene dikkatli bakalım. İlk mesajı veren Mossad. Mossad geceyarısı Kayseri'deki olaylarla ilgili resmi hesabından açıklama yayınlıyor. Açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret ediliyor.”
Kayseri’de meydana gelen olaylar sonrasında sosyal medya platformu X üzerinden yaklaşık 79 bin hesaptan 343 bin paylaşım yapılmış.
Paylaşım yapılan hesapların % 38 sinin BOT hesaplar, paylaşımların % 68 inin provokatif amaçlı ve negatif olması ve Kayseri’de gözaltına alınan 1855 şüpheliden 468’inin; cinsel taciz, göçmen kaçakçılığı da dâhil olmak üzere onlarca suç kaydının bulunması, son derece organize, sinsi ve hain bir planın devreye sokulduğunu gösteriyor.
Bu gerçeklere rağmen, meselenin aslını araştırmadan göçmen karşıtı paylaşımlar yaparak vatanseverlik taslayan faşistlere/ırkçılara soruyoruz!..
Siz meselenin gerçekten masum bir taciz protestosu olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Eğer öyle düşünüyorsanız CIA ve Mossad’ın sizinle gurur duyduğundan emin olabilirsiniz.
*****
Türkiye’de her gün gazetelerin üçüncü sayfasına düşen onlarca tecavüz, taciz ve şiddet olayı var.
İş vermek vaadiyle makamına çağırdığı masum kadınlara tecavüze yeltenen belediye başkanlarını, taciz için fırsat kollayan farklı görev ve unvanlardaki aşağılık tiplerin marifetlerini yazılı/görsel ve sosyal medyada izliyoruz.
Bu aşağılık fiili işleyenler Türk olunca üçüncü sayfa haberi oluyor ama kayda değer bir tepki gösterilmiyor.
Kadın haklarını savunduklarını iddia edenler bile tacizci kendi mahallelerinden ise görmezden gelerek “Rıza” masalını anlatıyorlar.
Aldattıkları, istismar ettikleri kadınlardan doğan çocuklarını bile ancak mahkeme kararıyla tanıyan istismarcılara “akil insan” muamelesi yapılırken şizofren bir Suriyeli için ortalığın yakılıp yıkılması, masum göçmenlerin evlerine işyerlerine saldırılması tam bir vandallık ve utanç verici bir ikiyüzlülüktür.
Kayseri’deki meseleye dönersek fail yakalanıp, mağdurlar hızla devlet korumasına alındığı halde eş zamanlı olarak sınır ötesine de yayılan bu öfke ve yakıp yıkma neden?
Kayseri başlatılarak devam eden olaylarda 17 yaşındaki Suriyeli Ahmet Handan El Naif, Antalya Serik’te ikisi 17 birisi 15 yaşında üç Türk çocuğun bıçak darbeleri ile öldürüldü.
Ölen de çocuk, öldürenler de..
Bu nasıl bir kindir ki üç çocuk, bir çocuğu sadece göçmen olduğu gerekçesiyle gözlerini kırpmadan öldürebiliyor?
Oysa YPG’nin Suriye’de zorla askere almak istediği El Naif, buna karşı çıkan ailesi tarafından güvende olsun diye Türkiye’ye gönderilmişti.
Faşist zorbaların azmettirdikleri katiller El Naif’i hayattan koparttı.
Göçmen sorunu masumlar öldürülerek mi çözümlenecek?
Günlerdir göçmen düşmanlığı ile yatıp göçmen düşmanlığı ile kalkan ırkçı faşistler ve onların değirmenlerine bilerek ya da bilmeyerek su taşıyan ikiyüzlüler beyinlerini yıkadıkları çocukları da katil yaptılar.
Bu cinayeti azmettiren faşist zorbalar ve o faşist zorbalara destek veren ikiyüzlüler de en az katiller kadar suçludurlar.
****
Değerli Gazeteci Mahmut Övür’ün yazdığına göre (04/07/Sabah) Kayseri’de taciz iddiasında bulunan 19 yaşında kişi Pazar yerine gelen ve tacizci diyerek suçladığı Suriyeli’yi izliyor, yeğeni küçük kızla tuvalete girdikten sonra onların görüntüsünü kameraya alarak taciz var diye bağırıyor ve sonra da o görüntüleri sosyal medyada yayınlıyor.
Yine Mahmut Övür’ün ifadesiyle o kişi şizofren olduğu ortaya çıkan tacizciyi neden izliyor ve bu kişinin yeğenine tacizde bulunacağını nereden biliyor?
Taciz algılama sensörleri mi var? yoksa malum mu olmuş?
Garabet bununla da sınırlı değil.
Kayseri’de o gece farklı bir şehrin plakasını taşıyan iki araç gösterilere sürekli insan taşıyor ve daha önceden tespit ettikleri Suriyelilerin kaldıkları evlerini göstererek yakılıp yıkılmaları sağlanıyor.
Kayseri Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamada; "Şahısları mahalleler arası taşıma yapan Z.Y. (19) ve aracının tespit edilerek, yakalandığı ve gözaltına alındığı, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, kasten yaralama, tehdit, hakaret ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarından kaydı bulunan şahıs hakkında gerekli adli işlemlerin devam ettiği belirtildi.
İfadelerinde taşıdıklarının bir kısmının hapishane arkadaşları olduğunu söyleyen sabıkalılara o gece adam taşıma emir ve görevini kimler verdi?
Ve neden taşınacak adamlar olarak özellikle hapishane arkadaşları tercih edildi?
Hapishane deneyimlerinin(!) bulunması, onlara hangi avantajı sağlıyordu?..
Şu rezalete bakar mısınız?
Reşit olmayanla cinsel ilişkiyle girmek yani cinsel tacizde bulunmak, kasten yaralama, tehdit, hakaret, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmaktan sabıkası olan şahıslar Kayseri’deki sokak hareketlerine arabayla adam taşıyor.
Ve içlerinde siyasilerin de bulunduğu bir sürü insan sosyal medyada yaptıkları ırkçı paylaşımlarla bu müptezellere destek veriyor.
Siyasi çıkarlar uğruna yabancı düşmanlığını körükleyen zehirli söylemler ne yazık ki kriminal tiplerden medet ummak gibi utanılacak bir sonucu beraberinde getirmiştir.
Devletin/hükümetin göçmen politikaları elbette eleştirilebilir.
Bir dönem özellikle Suriye’den gelenlerin çok başıboş bırakıldıkları, özellikle büyükşehirlerde gettolaşmalarına, ikametlerine izin verilen illeri terk ederek il il dolaşmalarına göz yumulduğu, bazı şehirlerdeki göçmen nüfusun yerli nüfusu geçmesi nedeniyle demografik, sosyal ve kültürel yapının bozulduğu doğrudur.
Çözüme katkı sağlayacak eleştiriler yapmak varken sokağa inerek yakıp, yıkmak, masum insanların canlarına mallarına kastetmek çözüm değildir.
Bu ülkenin hukukuna uyarak namusuyla yaşayan, ekonomiye katkı veren binlerce göçmeni aşağılayarak potansiyel suçlu gibi görmek, ülkeyi terk etmeye zorlamak, yaralamak ve öldürmek; şeytani, şehvani ve hayvani bir davranıştır.
Tarım, hayvancılık, inşaat, tekstil ve diğer sektörlerde Türklerin yapmadığı ve beğenmediği işleri yaparak namuslarıyla geçimlerini sağlayan binlerce göçmen gönderildiğinde bu işleri yapacak eleman nereden bulunacak?
2017 yılında Sakarya'nın Kaynarca ilçesinde 9 aylık hamile olan ve tecavüz edildikten sonra 10 aylık çocuğu ile birlikte öldürülen Suriye’li Emani Al Rahmun’ın katili olan Türklerle ilgili tepki göstermeyenlerin bugün Şizofren bir Suriyeli’nin yeğenini taciz ettiği gerekçesiyle ortalığı ateşe vermelerini tacize verilen tepki olarak görmek tam bir gaflettir, ihanettir.
Kayseri'de meydana gelen çirkin olayın ardından gerçekleştirilen provokatif eylemler sonrası gözaltına alınan 474 şahıstan 285'inin çeşitli suçlardan (Göçmen kaçakçılığı, yaralama, uyuşturucu, yağma, hırsızlık, mala zarar verme, cinsel taciz, dolandırıcılık, parada sahtecilik, tehdit, hakaret, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma v.b.) adli kaydı olduğu tespit edilmiştir.
Göçmen kaçakçılığından, cinsel tacizden sabıkalı müptezeller sokakları yakıyorlar, yıkıyorlar ama gözlerini kin ve nefret bürümüş ırkçı faşistler bu kriminal tiplerden medet umuyorlar.
285 müptezelden bir farkları olmayan ırkçı faşistlerin vatan sevgisinden bahsetmeleri ise tam bir kara mizah örneğidir.
Ilgaz Kastamonu’nun İlçesi mi?..
7 Temmuz tarihli Sabah Gazetesinin bulmaca ekinin ikinci sayfasındaki Anagram Bulmaca’nın 10. Sorusunda; Kastamonu’nun bir ilçesi sorusunun cevabı, “ILGAZ” olarak verilmiş.
Sabah gibi büyük bir gazeteye böyle bir hata yakışmıyor.
Hatalarının düzeltmeleri için ben buradan uyarıyorum.
Ancak Ilgaz Belediye Başkanlığı ve Ilgaz Kaymakamlığı başta olmak üzere Ilgaz’lıların da Sabah Gazetesinden hatasını düzelterek özür dilemesini istemelerini bekliyorum.
Çünkü tepki gösterilmez ise yol oluyor..