ABD'li emekli Albay Douglas Mcgregor, terör örgütü PKK/YPG'yi yıllardır besleyip büyütmelerinin, silah, para ve eğitim vermelerinin tek sebebinin İsrail'in güvenliği olduğunu söyleyerek "Cumhurbaşkanı Erdoğan, savaşı önlemeye çalışıyor ama Türkler, bunu bir istiklal mücadelesi olarak görürse savaşmaktan kaçınmazlar" dedi.
PKK ile ABD arasındaki organik bağlantıyı saklamaya gerek görmeyen Mcgregor, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in Lübnan'a girmesi halinde bunun Lübnan'ı istikrarsızlaştıracağının farkında, bizi izleyenlere İsrail ve ABD ile ilgili bilmeleri gereken bir şeyi de buradan haber edeyim. Türkiye'ye saldırmaları için Suriye'de güçlerimizi hazırlıyoruz şu anda." İtirafıyla da kirli amaçlarına ulaşmak için beslemesi İsrail ile birlikte ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını ilan etmiş oldu.
Ülkemizin korunması için yapılan sınır ötesi operasyonların yasal dayanağı olan tezkereye “hayır” diyen DEM’lenmiş gafiller Irak’ta, Suriye’de ne işimiz olduğunu şimdi anladınız mı?
Eğer Irak’taki, Suriye’deki sınır ötesi operasyonlar ve üslerimiz olmasaydı sadece sınır şehirlerimiz değil Ankara’da İstanbul’da İzmir’de de güvende olmazdık.
PKK'lı teröristleri silahlandıklarını söyleyen Mcgregor, "Kimleri mi kast ediyorum. PKK halkın mücahitleri örgütü ve bazı farklı örgütleri silahlandırıyor ve eğitiyoruz Türkler de bunun farkındalar. Bundan çok rahatsızlar. Bunu geçmişte de yaptık. Ama bu sefer durum çok ciddi." Diyerek güneyimizde bir terör devleti kurma konusundaki çabalarından vazgeçmediklerini doğrulamış oldu.
ABD’nin amacının güneyimizde tasmalarını ellerinde tutacakları ve çıkarlarına hizmet edecek bir terör devleti kurmak olduğunu ve bunun için ellerinden gelen her pisliği yaptığını ve yapacağını biliyoruz.
Şayet tasmalarını tuttuğu beslemeleri 15 Temmuz’da başarılı olsalardı, Türkiye işgal edilecek bölünecek ardından da yıllardır uğraştıkları terör devletini ilan edeceklerdi.
İsrailli gazeteci David Weinberg; "Irak ordusu, Suriye ordusu kalmadı artık Mısır ordusuna gelince artık onların da yarısı faal durumda geri kalanı yozlaşmış durumda. Araplar İsrail için bir tehdit olmaktan çıkmış durumda. Libya, Tunus, Ürdün iç çatışmalarla sarsılmış durumda önümüzdeki beş on yıl boyunca kafalarını dahi kaldıramayacakları durumda." diyerek 15 Temmuz’dan önce bölgeyi nasıl istikrarsızlaştırdıklarını ve sıranın Türkiye’ye geldiğini anlatmıştı.
Birileri ABD patronajlı sosyal medya şirketlerinin soykırım/terör/lgbt/pedofili/fuhuş destekçiliğini ifade özgürlüğü masalları ile savunmaya çalışırlarken, bu milletin cesur evlatları ABD’nin eğitip üstümüze saldığı teröristlere karşı canları bahasına mücadele ediyorlar.
Denizlerdeki egemenliğimizin kanıtı olan mavi vatana masal diyen, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “İsrail’in sahipleri tasmasını eline almalı” sözünden rahatsız olan monşerler kendi ülkelerinin bakanlarını eleştirirken gösterdikleri cesareti Mcgregor gibi terör destekçilerine gösteremiyorlar.
Gösteremezler!
Çünkü algoritmalarında ABD ve İsrail karşıtlığı yok.
Türkiye’ye saldırmaları için dışarıda PKK’yı hazırlayan ABD içeride kimleri hazırlıyor dersiniz?
İpucu verelim!..
PKK/YPG’nin siyasi uzantısı ile kimler açık ve gizli işbirliği yapıyorsa, sınırlarımızın güvencesi olan “tezkerelere” kimler hayır diyorsa, kimler “Suriye’de Libya’da, Kuzey Irak’ta ne işimiz var?” diyorsa, kimler “Türk ordusu kimyasal silah kullanıyor” iftirasını atıyorsa, kimler “Türk ordusu kimyasal silah kullanıyor diyen müfterileri makamlarında ağırlıyorsa”, kimler bellerine kadar eğilip saygı ile “PKK destekçilerinin ellerini öpüyorsa” kimler “İHA/SİHA düşmanlığı” yapıyorsa, kimler “15 Temmuz’a kontrollü darbe ve tiyatro” diyorsa hiç kuşkunuz olmasın ki ABD’nin içeride umut bağladığı elemanlar(!) onlardır.
Gerçekler sınırda zekâ sahipleri tarafından bile anlaşılacak kadar net ifade edilmesine rağmen hala hiçbir şey olmamış gibi davrananlar ve PKK/YPG’yi Türkiye’ye saldırmak üzere eğittiklerini söyleyenlere tek söz edemeyenler gaflet, delalet ve hıyanet içindedirler.
Terörist cenazesine katılan DEM Parti Şırnak vekili Nevruz Uysal Aslan, "Mehmetçik kimyasal silah kullanıyor" iftirasını atarken, terörist cenazesine katılan Dem Parti Şırnak vekili Nevruz Uysal Aslan "9 yıldır devlet, Kürdistan'da, silahlarıyla, kimyasal bombalarıyla, askerleriyle, savaşçılarıyla saldırıyor. Dünyada hiçbir devlet Türk devleti kadar ahlaksızca, hukuksuza saldırmıyor." Yalanını söyleyerek, Kandil ağzıyla Türkiye'yi karalarken sesleri solukları çıkmayanlar hiç kuşkunuz olmasın ki ABD’nin içimizde hazırladığı ve gelecek için büyük umutlar beslediği “işbirlikçileridir”.
Terör örgütü PKK/YPG'yi yıllardır besleyip büyütmelerinin, silah, para ve eğitim vermelerinin tek sebebinin İsrail'in güvenliği olduğunu söyleyen Mcgregor; böylece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; “Türkiye’nin güvenliği Filistin’de başlar, İsrail durdurulamazsa fırsat bulduğunda Türkiye’ye saldıracaktır” tespitinin haklılığını da doğrulamış olmaktadır.
Hal böyle olunca; “Filistin Türkiye’nin değil Arapların sorunudur” diyen ve sözde milliyetçilik taslayan gafillerin içimizdeki ABD/İsrail işbirlikçileri olduğunu söylemeye gerek var mı?
Uzun lafın kısası; ABD müttefik filan değil Türkiye’yi bölüp parçalama niyetinden asla vazgeçmemiş, hiçbir şekilde güvenilmeyecek azgın ve azılı bir Türkiye düşmanıdır.
İsrail’in Filistin’de işlediği tüm cinayetlerden sorumlu olduğu gibi PKK/YPG’nin işlediği tüm cinayetlerin de sorumlusudur.
Devlet te milletin kahir ekseriyeti de bu yalın gerçeğin farkında olduğundan MİT ve güvenlik güçlerimiz; hemen hemen her gün ABD’nin üstümüze saldığı teröristlerden bir kaçını cehenneme göndererek ABD’ne anladığı dilden cevap veriyor.”
PKK’yı üstümüze salmak için eğittiklerini söyleyerek hariçten gazel okuyan Mcgregor’a bizim de söyleyeceklerimiz var
MİT artık CİA’nın/Mossad’ın Türkiye Şubesi değildir.
MİT Başkanı da CIA’nın MOSSAD’ın Şube Müdürü değildir.
İçindeki hainlerden temizlenen TSK; ABD/İsrail’in değil, Türkiye Cumhuriyetinin hak ve çıkarlarını korumaktadır.
Ve Türkiye; “ne der korkusuyla ABD’nin ağzına bakmayan” bir iktidar tarafından yönetilmektedir.
Son sözümüz de ABD’ne güvenerek bu ülkeye saldırmaya çalışan beslemelere.
ABD Afganistan’dan topukları kıçına vurarak kaçarken geride bıraktığı beslemelerinin tırmandıkları uçaklardan çuval gibi yere çakılarak öldüklerini ve eşekliğe razı olanlara semer kapayanın çok olacağını asla unutmayın.
Unutursanız da dert değil, MİT ve TSK itinayla hatırlatır.
Hangisi yalan söylüyor?
Özel uçakla cümbür cemaat Paris sefası kapsamında ünlü moda müzesi Palais Galliera'da kiralanan eve verilen servet değerindeki ücret ve lüks harcamalarla ilgili tepkiler gelince İBB Başkanı İmamoğlu'nun danışmanı Murat Ongun sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada;"Paris’teki 'İstanbul Evi' ile ilgili kamuoyuna yansıyan bilgiler doğru değildir. Evin haftalık kirası 249 bin euro olup tüm masraflar sponsorların şartsız bağışı ile karşılanmıştır. İstanbul’un olimpiyat adaylığı yolundaki bu önemli uluslararası tanıtım faaliyeti için İBB bütçesinden para harcanmamıştır. Kamuoyunu yanıltıcı bilgilere lütfen itibar etmeyiniz." dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın ise konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada; "İstanbul Evi, Paris'te bu Eyfel Kulesi'ne çok yakın bir tarihsel bina. Bir haftalık kirasının 250 bin Euro olduğu söyleniyor. Bu da şartlı bağış şeklinde bazı yurttaşlarımız iş adamları tarafından ödenmiş" dedi.
https://www.superhaber.com/09.08.2024 15:18’da yer alan habere göre; Işık, ses, yiyecek ve içecekler harici tüm masraflar İBB’den ihale alan HeyMo The Experience Design Company tarafından karşılanmış olup şirketin İBB'den aldığı ihale kapsamında tüm masrafları İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne fatura edecekmiş.
Bu durumda ikisinden birisi yalan söylüyor.
İmamoğlu’nun Danışmanı mı?
CHP Genel Başkan Yardımcısı mı?
Sizce hangisi yalan söylüyor?