Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın geçtiğimiz hafta Başkent Kahire'de, Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında söylediği sözler duygularımıza tercüman oldu.
Sayın Bakan İsrail'i "kayıtsız şartsız" destekleyenlerin uluslararası düzenin temellerinin sarsılmasının baş sorumlusu olduğunu vurgulayarak, lafı hiç bükmeden; "Netanyahu barış istemiyor, bölgeyi ateşe vermek istiyor. Haniye'nin alçak bir suikastla şehit edilmesi bunun göstergesi. Batı üç maymunu oynuyor. Netanyahu'nun olması gereken yer kongre değil, mahkeme salonudur. İsrail'in tasmasını sahipleri eline almalı" ifadesiyle gerçeği en yalın biçimiyle İsrail’in ve soykırımcı katil Netanyahu’yu Kongre’de ayakta alkışlatarak ona cesaret veren ABD’nin suratına çarptı.
Yıllardır topraklarını ve evlerini gaspettiği Filistinlilere acı çektiren, öldüren, yaralayan, tecavüz eden, 7 Ekim’den bu yana vahşi bir soykırım uygulayan ve bu nedenle Lahey Adalet Divanında yargılanan İsrail’in kuduz bir köpek olduğu vurgusu İsrail kadar CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan’ı da rahatsız etti.
Mavi vatana rüya diyecek kadar gaflet içindeki Tan sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Bakan Fidan'la ilgili; "Duyanda 'bilgelik' ve 'uzmanlık' izlenimi uyandıran 'büyük' ve iddialı sözcüklerle konuşmayı seviyor, Diplomasi az konuşup, çok işi sessizce yapmaktır. Hezeyana kapılmamaktır. Kitleleri coşturmanın baştan çıkarıcılığına ket vurabilmektir. Yanaşma kalabalıkların yapay övgülerine kapılmamaktır" diyerek, Filistin'deki zulme karşı çıkanlara da "yanaşma kalabalık" diyerek içindeki İsrail sevgisini afişe etti.
Tan paylaşımının devamında, Gazze'de 40 bini aşkın masumu acımazsızca katleden terör devleti İsrail'in sözde egemenliğine saygılı olunması gerektiğini belirterek "Diplomasi, Türkiye'nin kurucu üyesi olduğu BM ilkelerine dayalı, kural temelli, ulusların egemen eşitliğine saygılı, kuvvet kullanma tehdidinden ve içişlerine müdahaleden dikkatle kaçınma bilgisi, olgunluğu ve sanatını bir arada toplayabilmek ve uygulayabilmektir" sözleriyle İsrail sevgisinin ne kadar derin olduğunu göstermiş oldu.
Biz monşerlerin İsrail ve tasmasını elinde tutan ABD sevgilerini biliyoruz.
İsrail sadece monşerlerin değil PKK ve Fetöcülerin sevdikleri bir ülkedir.
Ne ilginç değil mi?
Monşerler PKK’lılar ve Fetöcülerle aynı ülkeleri seviyorlar.
FETÖ’nün en önde gelen İsrail sorumlusu Süleyman Müftigil Sözcü Gazetesi Muhabiri ile yaptığı konuşmada İsrail sevgisini şöyle ifade etmişti.
“Tarih 26 Ekim 2013. Washington’da HDP’nin Washington bürosu açılıyor. Selahattin Demirtaş ve tüm Kürt diasporası orda olacak. İmralı’nın karşısında olan dünyadaki herkes geliyor... Güneydeki sevdiğim ülke de destek oluyor. Amerika, o ülke ve bizim kardeşlerimiz güç birliği organize edecekler. Bağımsızlık ilan edecekler. Bu da İmralı’nın bertarafı anlamına geliyor. Bundan sonra silahlı çatışmalı dönem geliyor. Barzani, Salih Müslim’i Kuzey Irak’a almadı, onu da bertaraf edecekler.”(Kaynak; Hilal Kaplan/21 Mayıs 2021/ Sabah Gazetesi)
Akın İpek’in mallarına el koyan Türkiye’nin, Filistinlilerin toprağına el koyan İsrail’den farkı olmadığına dair tweet’ler atan Firari Emre Uslu da soykırımcı İsrail’i aklamaya çalışıyordu.
Söz konusu İsrail olunca BM ilkeleri, diplomasi ve ulusların egemen eşitliğine dayalı, kuvvet kullanma tehdidinden ve içişlerine müdahaleden kaçınma masalları anlatarak bilge adam raconu kesenlerin; uluslararası hukuk kurallarına, temel insan haklarına ve BM kararlarına uymayan, soykırım suçlamasıyla Lahey Adalet Divanında yargılanan bir katil terör devleti için olgunluk ve diplomasi tavsiyesinde bulunması soykırımcı İsrail’i savunma refleksinden kaynaklanmıyorsa gaflettendir.
Dünyanın hiçbir ülkesinde esirlere tecavüz görüntüleri TV’de yayınlanarak bunun harika bir intikam aracı olduğu söylenmez ancak; İsrail'de özel bir televizyon kanalında İsrail askerlerinin Negev Çölü'ndeki Sde Teiman gözaltı merkezinde tutulan bir Filistinliye tecavüz görüntülerinin konuşulduğu programda değerlendirmede bulunan bir konuk, "Bunu hak ediyorlar, harika bir intikam!" "Tutuklulara işkence devlet politikamız olmalı!" dedi.
Tutuklulara işkence devlet politikamız olmalı diyen o… çocukları ile hangi diplomatik olgunlukla muhatap olacaksınız?.
Kuvezdeki bebekleri, hamile kadınları, iki büklüm yaşlıları acımasızca öldürerek orgazm olan alçaklara karşı hangi saygılı üslubu kullanacaksınız?
Suları ve elektrikleri keserek, İnsani yardımları engelleyerek masum Filistinlilerin açlıktan ve hastalıktan ölmelerini şehvani ve şeytani bir zevkle izleyen vicdansızlara karşı hangi temel insan haklarından söz edeceksiniz?
Ateşkes dâhil BM’nin aldığı hiçbir karara uymayan, BM görevlilerini dahi öldürecek kadar insanlıktan ve insani değerlerden uzak kuduz köpeklerle hangi diplomatik üslupla konuşacaksınız?
Okulları, camileri, mülteci kamplarını bombalayarak savaş hukukunun da ırzına geçen, yeryüzündeki en vahşi hayvandan daha vahşi kanı bozuklara karşı hangi olgunluktan söz edeceksiniz?.
Filistin meselesine verdiği destek nedeniyle ülkemize ve cumhurbaşkanına en aşağılık ifadelerle saldıran, Türkiye’ye atom bombası atın diye akıl veren şerefsizlerde nasıl saygı göstereceksiniz?
Lübnan’a Suriye’ye, İran’a girip cinayetler işleyen ve Başta Filistin olmak üzere başka ülkelerin egemenlik haklarına saygı duymayan katil bir devlete nasıl ve neden egemen devlet muamelesi yapacaksınız?
Güvenli bölge diye gönderdiği masum Filistinlileri yollarda vuracak kadar gözünü kan ve kin bürünüş ABD’nin gayri meşru bebesine karşı hangi uluslararası hukuk kuralından söz edeceksiniz?
Arz-ı Mev’ud un sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle Türkiye topraklarında gözü olduğunu saklamayan kuduz devlete karşı hangi kural temelli bilgelikten bahsedeceksiniz?
Monşerlerin, PKK’nın ve Fetöcü’lerin büyük sevgileri İsrail’in; tasması ABD’nin elinde olan bir kuduz köpek devlet olduğu gerçeğini değiştirmez.
İsrail; yeryüzündeki bütün kötü sıfatları kullandığınızda dahi kötülüğünü ifade etmekte yetersiz kalacağınız katil bir devlettir.
Sayın bakan da çok haklı olarak artık sahiplerinin bu katil köpeğin tasmasını almalarını isteyerek Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanına yakışan takdir edilmesi gereken cesur ve kararlı bir tavır sergilemiştir.
Eyyüp Sabri Osmanoğlu’nun söylediği gibi; “Cesaret akıl işidir. Öyle olmasaydı fillere güç yetmezdi”.
Cesaret yoksa bilgelik te yoktur.
Bilgelik; bilgelik vaazları vermekle değil cesaretle kazanılır.
Cesaret; az konuşup çok iş yapmak, sözleri ile davranışları arasında uyum olmak, tıpkı Hakan Fidan’ın yaptığı gibi yeri ve zamanı geldiğinde kimseden korkmadan köpeklere köpek olduklarını hatırlatmaktır.
Soykırımcı İsrail’in rahatsızlığını anlıyoruz da köpeğe köpek demek monşerleri neden rahatsız ediyor?