2010 yılındaki grup konuşmasında ağır ifadelerle yüklendiği Sadullah Ergin’e, "Bu ülkenin talihsizliği ne? Ali Dibo'cudan Adalet Bakanı olur mu? Sen uygar bir toplumda Adalet Bakanı değil milletvekili olamazsın" diyen; 2014 yılında sosyal medya hesabından "Hatay, ne Beşir Atalay'a ne hâkimlere baskı kuran Sadullah Ergin'e boyun eğmeyecek" diyen Kılıçdaroğlu Sadullah Ergin’i DEVA kontenjanından hem de kendileri için özel bir yeri anlamı olan Cankaya’dan milletvekili adayı gösterdi. Bu keskin dönüşün ya da boyun eğmenin gerekçesini de hiçbir inandırıcılığı olmayan “başka patilerin işine karışmamız doğru olmaz” sözleriyle açıkladı.
“Ah Kılıçdaroğlu ah yine mi çuvallamış? Bu kafa mı ülkeyi yönetmeye talip? Türkiye’nin en büyük şanssızlığı CHP ve Kılıçdaroğlu” paylaşımları yapan Mehmet Emin Ekmen de DEVA adayı olarak Mersinde CHP listesinden aday gösterildi.
Kemalizmi “ırkçı ve dışlayıcı” söylemleriyle hedef alan ve geçmişte Fetö’nün operasyon aparatı “Taraf”ta yazan Yüksel Taşkın yine kaleleri olan İzmir’de birinci sıradan, Abdullah Öcalan lehine sosyal medya paylaşımları yapan Onur Konuralp, Ankara birinci bölgeden aday gösterildiler.
Demokrat Parti listesinden İstanbul 1. Bölgeden aday gösterilen Cemal Enginyurt daha üç sene önce CHP’ye bakın neler söylemişti?
“CHP, Türkiye Cumhuriyeti'nin partisi değildir. PKK sevicisi, vatan hainlerinin bulunduğu HDP ile ortak hareket eden CHP, gerçek CHP'lilerin, sosyal demokratların, ulusalcıların, Atatürkçülerin Partisi değildir ve olamaz. CHP’ye oy verecek olanlar ellerini vicdanlarına koymalılar. Aslan yürekli, Atatürkçü, Türk bayrağı sevdalısı, Türk milliyetçisi, ulusalcı CHP’lilere sesleniyorum. Sosyal demokrat olmak vatansever olmaktır, ahlaklı olmaktır diyen CHP’lilere sesleniyorum ve diyorum ki, HDP’yi destekleyen CHP sizin partiniz olamaz, olması mümkün değildir. Ey CHP sana ne oluyor? Özellikle CHP’ye oy verecek olan, kendine ülkücü ve milliyetçi deyip geçmiş dönemde MHP’li olduğu için hapis yatmış, kardeşi şehit düşmüş olup CHP ile bir olanlara soruyorum. Siz bu HDP ile nasıl yan yana gelecek ve bu HDP’nin olduğu yerde nasıl oy verip bir iktidar bekliyorsunuz” . (https://www.haberturk.com.Giriş 28 Şubat 2019 Perşembe )
Bırakın diğerlerini, sadece bunlar bile ilkesizliğin, tutarsızlığın ve siyasi oportünizmin şahane örnekleri olarak kayda geçti.
Sadullah Ergin; 2011 bütçe görüşmelerinde Meclis kürsüsünden "HSYK'nın bu hale gelmesinin baş sorumlusu CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne başvurusudur. Tamamı 1'inci sınıf hâkim ve savcılar arasından seçilen üyelere açıkça hakaret ve iftira ettiniz. Çok büyük gaf işlediniz. İftiradan dönünüz, özür dileyiniz" dediği Kılıçdaroğlu’nun teveccühüne(!) mazhar olurken, dün “HDP ile nasıl yan yana gelecek ve bu HDP’nin olduğu yerde nasıl oy verip bir iktidar bekliyorsunuz” diye soran Cemal Enginyurt bugün kendisi HDP’nin olduğu yere geldi.
Tekmeleyerek kalktığı masaya tıpış tıpış oturtularak kulağı çekilen Akşener’in Partisinde de durum ortağınınkinden farklı değil.
MHP il başkanlığı da yapan Aksaray Milletvekili Ayhan Erel, MHP’de disiplin kurulu üyeliği ve avukatlığını yapan Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, MHP’den bir dönem belediye başkanlığına da aday olan Edirne Milletvekili Orhan Çakırlar, yıllarca ülkücü hareketin sivil toplum ayağında görev yapan Adana Milletvekili İsmail Koncuk, ülkücü kökten gelen Erzurum Milletvekili Naci Cinisli, Ülkü Ocakları kökenli İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu, parti içinde ülkücü kanadın temsilcilerinden ve İYİ Parti kurucusu İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz, İstanbul Milletvekili Prof. Ahat Andican, MHP’de de vekillik yapan Samsun Milletvekili Bedri Yaşar, hem ülkücü kökenli hem İYİ Parti kurucusu olan Tekirdağ Milletvekili Enez Kaplan, MHP’den 2014’te Trabzon belediye başkan adayı olan Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs, liste dışı bırakılarak ülkücü kökenlilere tırpan atıldı.
Nasıl olsa Akşener’e Mansur Yavaş’ın “suskun” ülkücülüğü yetiyor.
CHP içindeki Atatürkçüler gibi İyi Partili ülkücüler de kullanılıp atıldıklarını bugünlerde ortalıkta dolaşan “İyi Partili Ülkücüler Bildirisinde” şöyle itiraf ediyorlar.
"Her seferinde bize yalan söylendi. Partiyi bize kurdurdular, bizim sırtımızdan başkalarını listelere koydular. Ülkücülerin bölünmesine vesile olduğumuz için ülkücü camiadan özür diliyoruz."
Böylece dikensiz gül bahçesine dönen partide HDP ile işbirliği yapılmasına, Kandil’le aynı amaca hizmet edilmesine, yüz yıllık cumhuriyetin yıkılacağı tehditlerine ses çıkartabilecek kimse kalmadı.
Koray Aydın, Müsavat Dervişoğlu gibi ülkücü(!) kökenliler ise genel başkanlarına biat ederek adaylıklarını garantiye alırlarken yüz yıllık Cumhuriyetin yıkılmasının ve PKK/Fetö sözcülerinin destek açıklamalarının kendileri için teferruat olduğunu göstermiş oldular.
Yavuz Ağıralioğlu’nun gösterdiği basireti/cesareti gösteremediler.
Yerel seçimlerde Ordu’da belediye başkanı adayı olarak göstermek istediğinde parti içinden dirençle karşılaştığı için vazgeçen Akşener geçmişte kendisini engelleyenlere inat bu kez İdris Naim Şahin’i ordu birinci sıra adayı olarak gösterdi.
Peki, kim di bu vazgeçemediği İdris Naim Şahin?
“Hadi bi takla at da görelim” diyerek vatandaşı aşağılayan eski İçişleri Bakanı.
AK Parti’den dışlanınca Saadet Partisinden 2019 yerel seçimlerinde Ordu Belediyle Başkanı adayı oldu ama kazanamadı. Sonrasında Saadet Partisi Genel İdare Kurulu’na girdi.
“15 Ekim 2014 tarihinde katıldığı bir panelde konuşan Şahin, "Ben 'paralel' denen yapıyı, yalnızlığa, yolsuzluğa, eşitsizliğe, cehalete, zulme, bölünmeye karşı tutum ve davranışlarından dolayı alnından öpüyorum. Paralel yapı dedikleri darbe yapmışsa, doğru, darbecidirler. Cehalete darbe vurmaya çalışmıştır paralel yapı. Zulme karşı çıkmıştır paralel yapı, doğrudur. Tanıyorum birçok mensubunu, polisini tanıyorum" (Hilal Kaplan/Sabah/12/04/2023) diyerek Fetö’ye olan sadakatini göstermişti.
İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray; "Bu kişinin İçişleri Bakanlığı döneminde, atadığı 74 emniyet müdürü FETÖ'cü çıktı. Ve normal şartlar altında hesap vermesi gereken birisi. Hesap vermesi gereken birisinin dokunulmazlık kazanmasına araç olunmamalı" diyerek uyarsa da muhtemelen emir büyük yerden geldiği için kulak asılmadı.
Akşener; şehit bacısına sin kaflı küfür eden Lütfi Türkkan’dan da vazgeçmedi.
Peki, başka özel(!) aday var mı?
Olmaz mı?
Gaziantep 1. Sıra adayı Mehmet Mustafa Gürban’ın borsada spekülatörlük yaptığı için hakkında defalarca işlem yapıldığı ve para cezaları aldığı ve çok ağır küfürlü sosyal medya paylaşımları yaptığı ortaya çıktı.
“Yatla gezmek isteyen genç Rus kadınlara meyve servisi yaparım. Miçoyum ben” diyecek kadar özgüvenli bu adayın küfürbazlığı muhtemelen tercihinde etkili olmuş..
Demek ki partiye bir küfürbaz az gelmiş ki yedeği olsun diye düşünülmüş.
Elazığ’dan birinci sırada aday gösterilen avukat İrfan Sönmez’in katıldığı bir programda FETÖ elebaşı için “Allah dostu” diyerek övgüler yağdırmış.
Paralel yapıyı “alnından öpen” İdris Naim Şahin’in yanında İrfan Sönmez’in lafı mı olur?
Ülkücü şehit Fırat Çakıroğlu'nun katili Nurullah Semo'ya burs verdiğini kabul eden Seyithan İzsiz İstanbul 3'üncü bölge 2’nci sıradan aday gösterilerek ödüllendirilmesi de artık ülkücülerle bir işlerinin kalmadığını gösteren son hamleleri oldu.
ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt; “3'ü genel yönetim kurulu üyemiz, 20'ye yakın şube başkanımız ve 7-8'i de üyemiz olan 30'a yakın ADD üyesi başvuruda bulundu. Bunların biri bile değerlendirilmedi. Ben bu tercihe sitem falan etmiyorum. 30'a yakın ADD üyesinden biri bile adaylaştırılma gereği duyulmuyorsa eğer bu bir tercihtir" diyerek her Atatürk istismarcılarının maskesini indirdi.
Sözü fazla uzatmaya gerek yok. Uluslararası karar vericiler ne demişseler onu yaptılar.
Binde üçlük beşlik oyları olan partilerle pazarlık yapılmasına, Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı/bakanlık verilmesine, İstanbul ve Ankara Belediye Başkanlarının aynı zamanda Cumhurbaşkanı yardımcısı olmasına, Türk Ordusunun kimyasal silah kullandığı, Türk Polisi ve Jandarmasının cari açığı kapatmak için uyuşturucu ticareti yaptığı iftiralarına şaşırmayanlar şimdi Sadullah Ergin’in, İdris Naim Şahin’in, Mehmet Mustafa Gürban’ın, Yüksel Taşkın’ın, Cemal Enginyurt’un ve benzerlerinin adaylığına şaşırıyorlar.
Oysa Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli idi ve her şey göstere göstere yapıldı.
Bir dönem Halk TV’yi yöneten gazeteci Şaban Sevinç, "İnanamıyorum. Sadullah Ergin Çankaya listesinde. CHP'nin kalesinde. Atatürk'ün Çankaya'sında" diyerek şaşkınlığını ifade etmiş.
CHP'de 24-25-26. dönem İzmir Milletvekilliği yapan Mustafa Balbay da tepkisini; "Sadullah Ergin'i listede görünce aklımıza ilk Silivri Cezaevinde pinpon oynaması geldi. Hani o, FETÖ'nün en alçak kumpasları kurduğu günlerin Adalet Bakanı! Ergin'i kutluyoruz, iyi oyuncuymuş!" cümleleriyle ifade etti.
Sözcü TV ve Sözcü Gazetesinden ayrılan gazeteci Yılmaz Özdil ise Ergin için, "Asrın iftirası Balyoz'u Ergenekon'u unutan ahmak, unutturan vatan hainidir, Ali Dibo'yu listeye koymayın kardeşim, yapmayın..." paylaşımını yaptı.
Ergin'in adaylığına Uğur Dündar: "Söylemesem olmaz!.. Fenerbahçe'ye 3 Temmuz Fetö kumpası yapılırken Adalet Bakanı olan Sadullah Ergin'in Atatürk ve Cumhuriyet ile özdeş olan Çankaya'dan aday gösterilmesini bir Fenerbahçeli olarak kabul edemiyorum." diyerek tepki gösterdi ama bugün bu tepkileri gösterenler kaset operasyonu ile sahneye konulan oyunu görmezden geldiler.
Kırmızı bültenlerle aranan teröristlere “siz neyin karşılığında destek veriyorsunuz?” diyemediler. “Sınırımızda başkaları olacağına PYD/YPG olsun” diyenlere seslerini çıkartamadılar. Şimdi kalkmışlar isimler üzerinden eleştiri yapıyorlar.
O nedenle eleştirilerinin hiçbir değeri yok.
Çünkü eleştirdikleri kararları veren genel başkanlar Erdoğan düşmanlığıyla zehirledikleri seçmenlerinin tıpış tıpış oy vereceklerini biliyorlar.
15 Temmuz’a tiyatro ve kontrollü darbe dendiğinde alkışlayanlara, PYD’yi bir terör örgütü olarak görmeyenlere Ali Dibo’nun da İdris Naim Şahin’in de adaylıkları müstehaktır.
Tuvalet terliğine bile oy verecek kadar gözünü kin ve nefret bürüyenler için bu yapılanlar az bile.
Kemalizm’i ırkçılık olarak niteleyen Yüksel Taşkın’ın İzmir’e ve Mustafa Balbay’ın ifadesiyle “FETÖ'nün en alçak kumpasları kurduğu günlerin Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in” Çankaya adaylıkları yeni CHP’ye; İdris Naim Şahin, Lütfi Türkkan, Mehmet Mustafa Gürban ve, Seyithan İzsiz’in adaylıkları da İYİ Partiye gerçekten çok yakışıyor.
Adayları Mehmet Emin Ekmen’in ifadesiyle “yine çuvallayıp çuvallamadıklarını” 15 Mayıs sabahı hep birlikte göreceğiz.
Barzani’nin TV Kanalı bile bayrak kaldırtabiliyorsa, bayrak nasıl kırmızıçizginiz oluyor?
“Açık ve net söylüyorum iki kırmızıçizgimiz var. Bir vatan. İki bayrak. O kadar, nokta” (K.Kılıçdaroğlu)
İyi de dayanışma içinde olduğunuz ve özenle seçtiğiniz dostlarınız;
Neden 100 yıllık Cumhuriyeti yıkacaklarını, Anayasa’dan Türklüğü kaldıracaklarını, bebek katiline özgürlük vereceklerini, yerel yönetimleri özerklik tanıyacaklarını söylüyorlar?
Neden kanlı terör örgütü PKK ile aralarına mesafe koymuyorlar?
Neden binalarına Bayrağımızı asmıyorlar? Kongreler dâhil neden hiçbir resmi programda bayrağımızı kullanmıyorlar?
Hatta yurt dışında yapılan gösterilerde neden bayrağımızı yakıyorlar?
Eğer bayrak kırmızıçizginiz ise Danışmanınız Nuşirevan Elçi’nin Parti Genel Merkezinde Barzani’nin TV Kanalı Rudaw’a verdiği ve üstüne basa basa özerklik vurgusu yaptığı röportajda salonda her zaman görmeye alışık olduğumuz Türk Bayrakları neden yoktu?
Nuşirevan Elçi bu durumun kendi bilgisi dışında olduğunu, söz konusu değişikliği Rudaw’ın yaptığını ve söyledi. Eğer doğru söylüyorsa durum daha da vahim. Barzani’nin TV Kanalı bile parti binanızdaki odadan bayrak kaldırtabiliyorsa, bayrak nasıl kırmızıçizginiz oluyor?
Sözün özü; kırmızıçizgiyi ilan etmek değil çiğnetmemek marifettir.
Bırakın çiğnemeyi üzerinde erik dalı oynanan çizgilerin renginin kırmızı olmasının hiç bir anlam ve değeri yoktur.