Milli futbolcu Merih Demiral’ın Avusturya maçından sonra bozkurt işareti yaparak gol sevincini paylaşması Almanya’nın ödünü patlatınca sözde bağımsız UEFA, aldığı talimat doğrultusunda Merih’i iki maçla cezalandırarak efendilerine sadakat ta kusur etmedi.
Almanya’da bozkurt simgesi yasal olarak yasaklı olmamasına rağmen Merih’in, Avusturya’nın elenmesine neden olan gol sevincini bozkurt işareti ile kutlamasını ırkçılık olarak değerlendiren Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser’ın; “Aşırı sağcı Türklerin sembollerinin stadyumlarımızda yeri yoktur. Avrupa Futbol Şampiyonasının ırkçılık platformu olarak kullanılması kesinlikle kabul edilemez. UEFA’nın konuyu araştırıp yaptırımları değerlendirmesini bekliyoruz” sözleri, UEFA tarafından emir kabul edilerek savunma bile beklenmeden yıldırım hızıyla ceza verildi.
Sadece Türk ve Türkiye değil aynı zamanda kaşarlı bir İslam düşmanı da olan Nancy Feaser 2022 yılında Horst Seehofer’in kurduğu ve İslamcılık üzerine araştırmalar yapan “Siyasi İslam Uzman Merkezini” kapattı.
İnsan hakları ihlallerini gerekçe göstererek 2022 Dünya Kupasının Katar’da düzenlenmesine itiraz etmesi Katar’la diplomatik gerilim yaşamalarına neden oldu.
2 Kasım 2023 tarihinde de Hamas ve Filistinli Esir Dayanışma Ağı (Samudin) Almanya’daki faaliyetlerini yasaklayarak İsrail’in Filistin’deki soykırımına açık destek verdi.
Koruma altına aldığı PKK’ya açık destek veren Almanya, Fetöcü kaçakların da % 23 üne kucağını açarak Türkiye’ye olan düşmanlığını zirveye taşıdı.
Sabah Gazetesi’nden (08/07) Özlem Doğaner’in yazdığına göre, Alman Siemens firması tarafından sağlanması gereken bazı ekipmanların taahhütlerine rağmen teslim edilmemesi Akkuyu nükleer santralinin açılışını geciktirmiş. Almanya'dan teslim alınamayan bazı şalt tesisi ekipmanları -ki söz konusu ekipmanların toplam hacminin yaklaşık %60'ı- Temmuz 2023'ten bu yana, Almanya topraklarında ihracat izni bekliyormuş.
Yaptırım, yasak ve kısıtlama olmamasına rağmen, gaz yalıtımlı 400 kilovoltluk bu gerilim ekipmanlarının teslim edilmesini sağlamak için yapılan girişimlerin sonuç vermemesi üzerine Ocak 2024'te, bu ekipmanlar için Çin'e sipariş verilmiş.
Bu da doğal olarak gecikmeye ve maliyet artışına neden olmuş
ABD ziyaretinden dönen Cumhurbaşkanı Erdoğan uçakta gazetecilerin sorularını cevaplarken bu konuya değinerek Akkuyu nükleer santrali için gelmesi gereken tribünlerin Alman gümrüğünde bekliyor olmasından duyulan rahatsızlığı dile getirdi.
Akıllarınca, yapımını önleyemedikleri Akkuyu Nükleer Santralinin hizmete girmesini önlemeye çalışıyorlar.
Aynı düşmanlığı Altay Tankı motorlarını vermeyerek yapmışlardı.
Ama anlamadıkları gerçek şu; parasını verdiğinizde alamayacağınız mal yoktur.
Nitekim Türkiye, Altay Tankı için Almanya’nın vermediği motorları Kore’den (Doosan ve S&T Dynamics) aldı.
Almanya düşmanca tavrını; İspanya, İngiltere ve İtalya ile birlikte ürettikleri Eurofighter savaş uçaklarının Türkiye’ye satışını engelleyerek sürdürmeye çalışıyor.
Dünyadaki tek savaş uçağı Eurofighter değil. Türkiye’nin elbette (B) hatta (C) planları vardır.
Kaan hizmete girinceye kadar alternatifini bulur, Almanya’nın bu hasmane tutumu da bir kenara yazılır.
Lafı uzatmayalım Almanya Türkiye’nin müttefiki değil düşmanıdır.
Merih Demiral’ın bozkurt işaretinden rahatsız olmalarının temel nedeni, bu simgelerin yıllardır uğraşmalarına rağmen kendi topraklarındaki Türkleri milliyetsizleştirme ve kimliksizleştirme, politikalarını boşa çıkartmasıdır.
Milyonlarca Avro akıttıkları besleme medya organlarının faaliyetlerine rağmen bir türlü amaçlarına ulaşamıyorlar.
Atilla İlhan’ın ifadesi ile bu ülkenin yüzde onluk hain kontenjanının tamamını beslemeleri ile doldursalar da ülkesini ve milletini seven bir cesur yürek çıkıp “Türk olmaktan gurur duyuyorum” diyerek yaptığı bozkurt işaretiyle akıllarını başlarından alıveriyor.
Yetmişli seksenli yıllarda etliye sütlüye karışmayan sözde tarafsız tipler için “ne sağcıdır ne solcu, futbolcudur futbolcu” denilerek futbolcular aşağılanırdı.
Oysa günümüzde sadece ülkemizde değil dünyada onurlu duruş ve tavırlarıyla örnek olan çok sayıda futbolcu/sporcu var.
İşte bir Merih Demiral çıkıyor Nancy Feaser gibi İsrail kuklası korkak, ırkçı bir siyasetçinin aklını başından alıveriyor.
Bozkurt simgesinden o kadar korkuyorlar ki Almanya'daki yuva ve okullarda gürültü yapan çocukları uyarmak için yıllardır kullanılan ve 'Bozkurt' işaretinin aynısı olan 'sessiz tilki'yi bile yasaklıyorlar.
Ne diyelim Allah korkularını arttırsın.
****
Meseleye bir de AB ile ilişkiler çerçevesinden bakalım.
Bir maç sonrası yapılan sevinç gösterisine bile tahammül edemeyen görünürde Almanya ama genelde AB; dini, milli, tarihi, sosyal ve kültürel değerlerimizi hoşgörü ile karşılamayacağı gibi, bu halimizle bizi bünyesine almaz.
Simgelerin sembolize ettiği bizi biz yapan değerlerimizin onları ne kadar rahatsız ettiğini söz ve davranışlarından biliyoruz.
Bir taraftan Türk/İslam düşmanlığı yapıp diğer taraftan Müslüman bir Türkiye’yi AB’ne almalarını beklemek abesle iştigaldir.
Kaldı ki AB üyeliğinin her üye ülke parlamentosunda ayrı ayrı onaylanması zorunluluğu Türkiye’nin hiçbir zaman AB ülkesi olamayacağının tartışmasız en somut kanıtıdır.
O zaman altmış yıldan fazla bir süredir türlü yalanlarla kapıda bekletilip aşağılanmanın ne anlamı var?
Her yönüyle Hristiyan/ırkçı bir yapı olan AB’ne girmekle ne kazanacağız?
Ağzımızla kuş tutsak bile kabul edilmeyeceğimiz, darbe/terör destekçisi Türk/İslam düşmanı bir örgütün/yapının mensubu olmak için gösterdiğimiz çabayı milli çıkarlarımıza uygun örgütlere katılmak için göstermek en doğru davranıştır.
AB’ne girmekten vazgeçtiğimizin açıklanmasıyla birlikte sınır kapıları da açılmalı ve ülkemizdeki göçmenlerin istedikleri ülkelere gitmeleri sağlanarak, soykırım destekçisi AB’ne canlarını yakacak okkalı bir ders verilmelidir.
Her türlü teröriste/bölücüye kucak açan ama göçmenlere aynı anlayışı göstermeyen AB’nin artık göçmen gerçeğiyle yüzleşmesinin ve havadan milyonlarca Euro kazandıkları vize engelinin bedelinin bu yolla ödetilmesinin tam zamanıdır.
****
Bozkurt demişken TTB’nin açıklamasına değinmemek olmaz.
Belli ki onlar da Nancy Feaser gibi rahatsız olmuşlar.
Bir grup doktorun girdikleri ameliyatta bozkurt işareti yaparak Merih Demiral'a destek vermelerine ilişkin görüntüleri paylaşmaları üzerine TTB şu açıklamayı yaptı.
“Hekimlerin sağlık hizmeti sunarken politik kimlikleri de dahil olmak üzere kişisel değerlerini bir yana bırakmaları, gerek kendilerine gerekse de tıp kurumuna karşı güvenin sarsılmasına yol açabilecek her türlü söz ve davranıştan kaçınmaları gerekmektedir.
Söz konusu görüntülerin bu yükümlülüklerle bağdaşmadığı, güveni zedeleyici nitelikte olduğu açıktır.
Gerek hekimlere gerek hekimleri istihdam eden kurumlara, toplum sağlığı açısından son derece önemli olan “hekimin yansızlığı” ilkesini ve güveni koruma yükümlülüğünü bir kez daha anımsatıyoruz."
TTB’ne göre hekimlerin bozkurt işareti yapmaları tıp kurumuna güveni sarsıyormuş ve de hekimin yansızlığına zarar getiriyormuş.(Hipokrat’ın bundan niye haberi yok?)
Peki, TTB’nin bir önceki başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın PKK ağzıyla Türk Ordusuna kimyasal silah kullandığı iftirası atması ve bu nedenle mahkûm olması tıp kurumuna güveni sarsmadı mı?
Yansız olması gereken hekimin PKK sözcülüğü yaparak terör örgütüne destek vermesi normal bir davranış mı?
Bozkurt işaretine tepki verip, ordumuza iftiraya ölümcül sessizlik tam bir ikiyüzlülüktür.
Ve nedendir bilinmez, ikiyüzlülük bazılarına gerçekten çok yakışmaktadır.
Bilge her şeyi bilmez sadece ahmaklar her şeyi bilir…
Halk TV’de bir yayına katılan Yeniden Refah Partisi Genel Başkanvekili Prof. Dr. Doğan Aydal ; "Erdoğan anayasayı değiştirmezse bir başka ülkeye gider, Amerika'ya gider" diyerek içindeki nefreti kusarken Fetöcülerin hislerine tercüman oldu.
17-25 Aralık emniyet/yargı darbesi sürecinde Fetöcüler; “Erdoğan, Malezya'ya kaçacak” iftirasını dillendiriyorlardı.
19 Mart 2014'te Kemal Kılıçdaroğlu örgüt televizyonu STV’de; "Emin olun yurtdışına kaçmaktan başka bunun bir çaresi yoktur. Erdoğan için söylüyorum. Kaçsa da onu bu ülkeye getireceğiz. Yargılanacaktır. Bunun kurtuluşu yok” diyerek Fetöc ülerin ağzına bal çalmıştı.
Kılıçdaroğlu daha sonra “Ona uygun bir ülke buldum. Ömer El Beşir’in ülkesi Sudan... Ömer El Beşir’in yanına kaçacak.” derken, 24 Mayıs 2022’de düzenlenen CHP Grup toplantısında hızını alamayarak “Toplu bir kaçış planı yürürlükte. Kaçmanın hazırlıklarını hızlandırdılar. Erdoğan vakıf süsü verdiği paralel yapılarla yurt dışına devasa paralar aktarıyor” iftirasını atmıştı.
15 Temmuz gecesinde ABD’nin gayrı meşru bebeleri telsizlerden; “Ankara garnizonunda bulunan tüm jandarma birlikleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şu anda Almanya’ya kaçmış durumda. Bu bilgiyi bütün jandarma birliklerine yayalım lütfen” anonsu geçiyorlardı.
Sözün özü; biz dün bu yalan ve iftiraların hangi amaçla söylendiğini, bugün de Doğan Aydal’ın kulağına üfürenlerin kimler olduğunu tahmin edebiliyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı seversiniz sevmezsiniz, oy verirsiniz vermezsiniz, icraatlarını da eleştirebilirsiniz ama 15 Temmuz gecesi bırakın kaçmayı, kendisini öldürmek için fırsat kollayan darbeci alçakların kontrolündeki Havaalanına inerek milletle buluşan bir liderin yurt dışına kaçacağını söylemek patolojik bir hal almış projeksiyon’dur (yansıtma) ve tedavisine ne kadar erken başlanırsa iyi olma ihtimali de o kadar yüksektir.
Kim o bazıları?
“Bazıları oturduğu yerden, 'Tiyatro, şu bu.' diyor. Adam F-16'yla atıyor, 0.1 derece yukarıdan atsa, genel kurulun üzerine vuracak. 16 tane 4,5 tonluk avize var. Oraya vursa bütün milletvekilleri ölecekti.”(Özgür Özel CHP Genel Başkanı)
Haftanın fıkrası
Kümeste en fazla yumurtlayan tavuğa, “horoz sağda solda seninle ilgili çok kötü şeyler söylüyor” neden cevap vermiyorsun dediklerinde, “horozun ağzından çıkanın değeri olsaydı millet benim kıçımdan çıkana para verip almazdı” demiş.