“Anadolu’ya çıkarım ve sadece Esselamun Aleyküm derim, bütün Anadolu’yu ayağa kaldırırım. Kimse engel olamaz!” diyerek kendinde olağanüstü bir güce vehmetse de yapılan bütün anketlerde sıfır küsur oy oranında gösterilen, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin Bartın il kongresinde "Kim bu dış mihraklar? Şu dış mihrakların adını bir koyalım. Kimdir bunlar?" diye esip gürlemişti.
Mevzu stratejik olunca derinliklere dalan sayın genel başkan hızını alamayıp şöyle devam etmişti.
"Dışişleri Bakanlığı yapmış ve bu konuda tezler yazmış biri olarak, soruyorum; Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakanı'nı ‘emperyalizme' karşı korumak için neredeyse cihat ilan etmiş olanlara sesleniyorum, şu dış mihrakların adını bir koyalım. Kimdir bunlar? Çıkın söyleyin, kimdir? Elinizde istihbarat var. Söyleyin bilelim ona karşı omuz omuza mücadele edelim. Vereceğiniz her mücadelede yanınızdayız. Hiçbir şekilde Türkiye'ye oyun oynayan hangi dış mihrak varsa, Türkiye Cumhuriyeti'nin başında kim olursa olsun iktidarın yanında oluruz. Libya politikanızın arkasında hiç tereddüt etmeden durduk. Haklıyız, Doğu Akdeniz politikanızın arkasında duruyoruz. Ama çıkın açıklayın, kim bu dış mihraklar?" (13/08 Sputnik)
Tesadüfe bakın ki bu sözlerin ardından iki gün geçmeden ABD Başkanı Donald Trump'a rakip olan Demokratların adayı Joe Biden'ın geçen yıl Aralık ayında verdiği röportaj medyaya düştü.
“Bir selamünaleykün çekerek Türkiye’yi ortaya kaldıracağını” iddia eden ve stratejik derinlik konusunda uzman olan genel başkanın sanki bilmiyormuş gibi “kim bu dış mihraklar bilelim” diye dalga geçerek sorduğu sorunun cevabını bizzat Joe Biden vermiş oldu.
Türkiye’deki iktidarın devrilmesi ve sanki onun emrinde olacakmış gibi muhalefete daha fazla destek verilmesi gerektiğini açık açık söyleyen ve Trump’ın ifadesiyle zihinsel yetenekleri liderlik uygun olmayan Biden; nasıl bir dış mihrak olduğunu şu sözleriyle ortaya koyuyor.
“Bir yol haritamızın olduğunu açıkça göstermemiz lazım. Düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım, bedel ödemeli. Nasıl çalışacaklarını anlamak için çevresinde F-15 savaş uçağı uçurdukları hava savunma sistemi olduğuna göre ona belli silahları satmaya devam edip etmeyeceğimiz konusunda bedel ödemeli.
Yani çok endişeliyim. Ama benim yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan'ı yenecek duruma gelmeleri için hala var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçim süreci ile... Partisi, İstanbul'dan dışarı atıldı. Peki biz ne yapıyoruz? Burada oturup boyun eğiyoruz.
Yapacağım en son şey, ona Kürtler konusunda boyun eğmek olurdu. Kesinlikle en son şey. Ve onlara Kürtlerle ilgili olarak birkaç görüşmem oldu. O dönem henüz üzerlerine gitmiyorlardı.
Yani şunu göstermemiz lazım. Türkiye, Rusya'ya bağımlı olmayı istemek zorunda değil. Uzun bir zaman önce o elmadan bir ısırık aldılar. Ama şu ana kadar onlara davrandığımız şekilde davranmaya devam etmeyeceğimizi anlamak zorundalar. Yani çok endişeliyim. Hava üslerimiz ve onlara erişimimize dair de çok endişeliyim. Bence bölgedeki müttefiklerimizle bir araya gelerek, onun bölgedeki faaliyetlerini nasıl izole edeceğimizle ilgilenmek bizim için son derece fazla iş olacak.
Özellikle Doğu Akdeniz'de petrolle ilgili faaliyetleri ve görüşülmesi uzun sürecek olan çok sayıda başka şey... Ama cevabım 'evet, endişeliyim.”
“Türkiye Doğu Akdeniz’de boşuna masraf ediyor” diyen gafillerdin kulakları çınlasın.
Dokuz ay önce “endişeli” olan Biden bugün herhalde kahrından ölüyordur.
İletişim Başkanı Fahrettin ALTUN Joe Biden'ın ifadeleri geçen yıl Aralık ayında kullandığını ancak bugünlerde medyaya yansıdığını kaydederek “Türkiye üzerinde oynanan oyunların ve müdahaleci yaklaşımların adeta bir yansımasıdır. Bu ifadeler demokrasiyle ve Türkiye-ABD ikili ilişkilerinin doğasıyla örtüşmemektedir. Hiç kimse milli irademize ve demokrasimize saldıramaz, halkın oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanımızın meşruiyetini sorgulayamaz. Buna cüret edenler en son 15 Temmuz 2016 gecesi ağızlarının payını almışlardır. Dostça bir hatırlatma!” diyerek tepkisini gösterdi.
Bu açık emperyalist dangalaklık, stratejik ahmaklık ve milli iradeye saygısızlık karşısında Türkiye Cumhuriyeti’nde siyaset yapan ya da yapma iddiasında olan herkesin açık tepki göstermesi demokrasiye ve halkın iradesine saygının gereğidir.
İşbirlikçi maşalar kabullenmese de Türkiye’de kimin iktidar olacağına ya da olmayacağına ancak millet iradesi karar verir, içerideki görüş ayrılıkları ve siyasi rekabet bu mutlak gerçeği değiştiremez.
Bu gerçekten hareketle Türkiye’nin içişlerine pis burnunu sokan zihinsel yetenekleri uygun olmayan Joe BİDEN’a sıcağı sıcağına gösterilen tepkilere göz gezdirdim ancak “Elinizde istihbarat var. Söyleyin bilelim ona karşı omuz omuza mücadele edelim. Vereceğiniz her mücadelede yanınızdayız. Hiçbir şekilde Türkiye'ye oyun oynayan hangi dış mihrak varsa, Türkiye Cumhuriyeti'nin başında kim olursa olsun iktidarın yanında oluruz” diyerek mangalda kül bırakmayan genel başkanın tepkisini bu yazının yazıldığı saate (16/08-19.25) kadar göremedim.
Türkiye’nin hak ve çıkarlarının söz konusu olduğu hiçbir platformda sözünü duymadığımız aksine sömürgeci ağzıyla konuşan malum bölücü partiden, oto bota bildiri yayımlayan entel/dantel takımından, tam bağımsız Türkiye diye bir yerlerini yırtan zevattan, damdaki kemancılardan pardon çatıdaki mutabakat adayından zaten bir tepki beklemiyoruz ancak “bir selamünaleyküm ile Türkiye’yi ayağa kaldıracağını” iddia eden siyasetçinin bu Türkiye düşmanına “sen kim oluyorsan da iktidarı belirleyebiliyorsun?” diyememesi Anadolu’yu ayağa kaldıracak bir siyaset yapmadığını göstermesi açısından ilginçtir.
Bağımsız bir Türkiye yoksa yapılacak siyaset ancak darbe yani “our boys” siyaseti olur ki onun da karşılığı uşaklıktır.
Bidon kafa Joe Biden bilmezden gelse de MİT’in; CİA ve MOSSAD’ın emrinde olduğu, istedikleri gibi hükümet düşürüp hükümet kurdukları, terör ve sokak hareketleri ile hizaya getirdikleri eski Türkiye yok artık.
Kendileriyle her türlü işbirliğini yapacak uşakları ve maşalarının artık eski güç ve çapta olmadıklarını kabul etmekte zorlansalar da gerçek bu.
Nitekim TBMM Başkanı Mustafa Şentop: “Biden’lar our boys” dedikleriyle hiç seçim kazanamamıştır; sadece darbe yaptırmıştır. Bu millet onların “our boys” dediklerine de en son 15 Temmuz’da gereken cevabı vermiştir, icab-ı halinde tekrar hak ettikleri cevabı verir.”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim KALIN: "Emir verilen günler geride kaldı. Biden'ın Türkiye analizi saf bir cehalete dayanıyor ama yine de deneyebileceğini düşünüyorsan, misafirimiz ol. Bedelini ödeyeceksin.”
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: “Biden’ın, ‘Ben Erdoğan’ı değiştireceğim’ demesi, Türkiye’yle, Türk milletinin iradesiyle kavga etmektir. Türkiye’nin demokratik iradesine karşı bir saldırıdır, bu saldırıyı kendisine iade ediyoruz ve onun bu saygısızlığını kınıyoruz.”
CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU: “Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu ülkenin bağımsızlığı için mücadele eden bir gelenekten geliyoruz. Hiçbir emperyal gücün gölgesini dahi kabul etmiyoruz. Çünkü bağımsızlık bizim karakterimizdir. Bu karakterden yola çıktık”
CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak: “Bizim demokrasi ve özgürlük mücadelemiz, hiçbir emperyalist himmete muhtaç değildir. Biz siyaseti okyanusun ötesinin çıkarları için değil, milletimizin çıkarları için yaparız.”
MHP Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ: “Bugüne kadar darbelerin, müdahalelerin, krizlerin, terör eylemlerinin ve demokrasi karşıtı arayışların gerisinde kimlerin olduğu da esasen tescillenmiştir. Bu şahsın Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığına, egemenlik haklarına, milli iradenin takdir ve tercihine saldırısı ancak düşmanlık olarak değerlendirilecektir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmeyi hedeflemesi, bunu darbeyle değil de muhalefeti destekleyip seçim yoluyla yapılması gerektiğine vurgu yapması alçak bir plandır. Demokrasiye inanan hiç kimse böylesi korkunç ve şeytani bir emeli cevapsız ve karşılıksız bırakmayacaktır. Dış mihrak tanımlamasının hayali değil hakiki ve sahici bir tespit olduğu somut şekilde tevsik ve teyit edilmiştir. Müttefik kisvesine bürünmüş muhasım odakların kimliği ve yüz hatları açığa çıkmıştır. Biden’in iğrenç ve ilkel gayesinin hemen hemen aynısı geçtiğimiz aylarda yayımlanan Rand Corporation Raporu’nda da yer bulmuştur.”
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay: “Bu açıklamalar hadsiz olduğu kadar da küstah açıklamalardır. Bu açıklamaları çok önemli gördüğümü ve mutlaka tüm boyutlarıyla üzerine gidilmesi ve gerektiği şekilde tepki gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum.”
İYİ Parti Teşkilat Başkanı Koray Aydın: “Değil ABD başkanı adayı Joe Biden, yeryüzündeki hiç bir şahıs Türk siyasetine istikamet çizemez. Türk siyasetini dizayn edecek tek kudret Büyük Türk Milleti’dir.”
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu: “Türkiye Türkiye’den yönetilir. Ülkemiz siyasetini dizayn etmenize asla izin vermeyeceğiz! Amerika başka ülkelerin içişlerine karıştığı müddetçe dünyaya hiçbir zaman barış ve huzur gelmeyecek.”
DEVA Partisi Ali Babacan: "Joe Biden’in 7 ay evvel söyledikleri tekrardan bir biçimde gündem oldu. Demokrasimizin yegane güç kaynağı halkımızın iradesidir. Siyasi partilerin bundan başka bir desteğe ihtiyacı yoktur."
Bugünlerde yeni bir siyasi hareket başlatan CHP'li Muharrem İnce, "Atatürk'ün de söylediği gibi bağımsızlık karakterimizdir! Türkiye'de Hükümet değiştirmek sizin işiniz değil, milletin işi" açıklamalarıyla Biden’a tepki göstererek hükümet değiştirme görevinin dış güçlerin işi olmadığı gerçeğini vurguladılar.
Çünkü Biden’ın açıklamaları sadece iktidara yönelik ahlaksızlığı değil muhalefeti kendi çıkarları doğrultusunda kullanabileceği ucuz bir aparat olarak görme küstahlığını da ortaya koymaktadır.
Bu ülkenin bağımsızlığı ve çıkarlarını korumak için siyaset yapan herkes bu ahlaksız/küstah tavra tepki göstermek zorundadır.
Çünkü Atatürk’ün de ifade ettiği gibi; “Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz”.
Konumu ve stratejik derinlik uzmanı(!) olduğu için bilmesi gerektiği halde "Kim bu dış mihraklar? Şu dış mihrakların adını bir koyalım. Kimdir bunlar?" diye esip savurarak kahramanlık taslayanların aradan iki gün geçmeden “dış mihrak benim” diyen Joe BİDEN’e “sen kimsin ki bu ülkede iktidarı belirleyebiliyorsun?” diyememesi, neden sıfır virgül küsur oy oranında kaldığını da göstermektedir.
Bağımsızlık siyasi bir malzeme değildir, bir bedeli vardır.
Ve o bedel siyasi görüş ve düşüncesi ne olursa olsun ancak cesur yürekli insanlar tarafından ödenebilir.
15 Temmuz direnişi ve bu direnişin kahramanları bunun en güzel örneğidir.
Yazımızı bir fıkrayla bitirelim.
Bir gün kargayla eşek uçağa binmiş. Uçak havalandıktan sonra karga önündeki servis düğmesine basmış. Hostes gelmiş ve:
– Buyrun efendim ne arzu etmiştiniz? diye sormuş.
Karga:
– Yok bir şey! demiş.
Hostes sormuş:
– Peki neden düğmeye bastınız o zaman?
Karga:
– Hiiiç iş olsun diye işte!!!
Hostes kızıp gitmiş. Kargayla eşek duruma çok gülmüşler. Birazdan karga yine düğmeye basmış. Hostes gelmiş ve:
– Buyrun efendim ne arzu etmiştiniz? demiş.
Karga “Yok bir şey!” demiş. Hostes sormuş:
– Peki neden düğmeye bastınız o zaman?
Karga cevaplamış:
– Hiiiç. Öylesine bastım işte!
Hostes yine kızmış ve gitmiş. Kargayla eşek yine çok gülmüşler. Az sonra bu sefer eşek kendi önündeki düğmeye basmış. Hostes gelmiş ve:
– Buyrun efendim ne arzu etmiştiniz? diye sormuş.
Eşek “Yok bir şey!” demiş. Hostes sormuş:
– Peki neden düğmeye bastınız o zaman?
Eşek cevaplamış:
– Hiiiç. İş olsun diye işte!
Hostes bu sefer çok kızmış. Pilotun yanına gitmiş ve durumu anlatmış
Pilot İkisini de uçaktan atın gitsin! demiş.
Tüm personel birlik olmuş kargayla eşeği aşağı atmışlar. Tabii karga hemen kanat çırpıp uçmaya başlamış. Eşek ise taş gibi düşüyormuş. Karga seslenmiş:
– Eşek kardeş uçsana!
Eşek:
– Eee! Benim kanadım yok ki! demiş.
Bunun üzerine karga da demiş ki:
– Kardeşim! Madem kanadın yok ne diye düğmeye basıyorsun?…
Yoksa Aleksis Çipras ile Nikos Kotzias’de mi yandaş oldular?..
Yunanistan eski Başbakanı Aleksis Çipras, iktidardaki Kiriakos Miçotakis hükümetine eleştirilerde bulunarak, “Mısır ile yapılan anlaşmanın bir şey kazandırmadığını, argümanlarını zayıflattığını ve bu anlaşmayla Türkiye’ye istediği şeyi verdiklerini” ifade etti.
Öte yandan, Yunanistan'ın eski Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias, Yunanistan ile Mısır arasında varılan anlaşmanın taban çizgisi olmayan, "kaba" ve "net koordinatları" olmadan yazıldığını anlaşmanın ilk taslak metni ile imzalanan son taslak metninin aynı olmadığına dikkat çekerek, “Mısır'a büyük tavizler verildi. Anlaşmanın uluslararası bir geçerliliği-meşruluğu yok. Bu anlaşma, Türkler tarafından kullanılacak. Neyi imzalayacağını bilmeden Kahire'ye gittiğini Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın kendisinden öğrendim. Sanırım ne imzaladığını anlamadı. Soru farklı, Başbakan Miçotakis, Dendias'ın ne yapacağını biliyor muydu? Öyleyse, neden ona söylemedi? Değilse, o zaman tüm hükümet anlaşmadan haberi yok muydu?" diyerek Mısırla yaptıkları yetki anlaşmasının uluslararası meşruluğu olmadığını açıkça ifade etti.
Türkiye bu anlaşmanın meşru olmadığını söylerken “ama Yunanistan’da bir anlaşma yaptı onların da hakları var diyerek” ülkemizin hak ve çıkarlarını görmezden gelip burun kıvıranlar biri eski başbakan biri eski bakan iki Yunanlının söylediklerinden sonra utanmışlar mıdır?..
Yoksa Aleksis Çipras ile Nikos Kotzias’de mi yandaş oldular?..