İyi Parti Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Aytun Çıray, yerli aşı Turkovac'ın koruyuculuğunun düşük olduğu için BionTech aşılarından vazgeçilmemesini tavsiye ederek "Bu aşı, Sinovac'ın eşdeğeridir. Koruyuculuk oranları düşük. Şimdi koruyuculuk oranları düşük olan bir aşıyı tekrar vatandaşımıza yapmak, onları adeta yeni varyantlar karşısında korumasız duruma düşürmektir" sözleriyle bilimsel kanıtı olmadan bir iddiada bulundu.
50 yıl sonra Türk bilim insanları tarafından yüzde 100 yerli bir aşı geliştirildi.
Bugün itibariyle dünyada Kovid-19 aşısı üreten 9’uncu ülkeyiz.
“Şu an 135 bin doz Turkovac aşısı depolarda. İlk ay 500-700 bin doz 3. Ayın sonunda ise 3 milyon doz aşı üretilecek. Ayrıca Kovid-19’ a karşı yerli ilaç için ilk ruhsat verildi, Kovid ilacı üretmek için 3 firma başvuru yaptı.” (Okan Müderrisoğlu/Sabah 31.12.2021)
Tamamen kendi bilim insanlarımız tarafından geliştirilmiş, patenti bize ait olan bir aşı ortaya çıkartabilmek küçümsenecek bir gelişme mi?
Pandemi sürecinde bırakın aşıyı yoğun talep nedeniyle maske yüklü uçakları kendi ülkelerine inmeye zorlayan ülkeler görmedik mi?..
Ürettiğimiz yerli solunum cihazlarını dünyanın dört bir yanına göndermedik mi?
Kim ne derse desin yüzde yüz yerli aşı üretmek büyük bir başarıdır ve takdiri hak etmektedir.
Ezik/mandacıların bilimsel kanıttan yoksun laf olsun anlayışıyla karşı çıkmaları bu gerçeği değiştirmez.
Patates soğan edebiyatı ile siyaset yapmak, esnaf tiyatrosunda ucuz oyunlar sergilemek ve soru soran vatandaşları dövmek gibi ucuz numaralarla kolay siyaset yapanlar için yerli aşı üretilmesi kolay kabul edilecek bir durum değildir elbette.
Ama unutulmamalıdır ki aşı iktidarın değil Türkiye’nin aşısıdır.
Kazanan hem devlet ve hem de millettir.
Muhalefeti böyle ucuzlatmayın, cehalete meze yapmayın.
J. Brown’un söylediği gibi; en koyu cehalet hakkında hiçbir şey bilmediğin bir şeyi reddetmektir.
Milyonlarca Liranın Türkiye’de kalmasına, belki muhtaç ülkelere yardım yapılarak insanlık dersi verilmesine, gerekirse satılarak ülkeye gelir getirilmesine neden olacak bu başarıyı takdir etmek varken küçümsemek, itibarsızlaştırmak ve hiçbir objektif veri olmaksızın karalamak, bugünlerde ilginç örneklerini sıkça gördüğümüz ezik/mandacı zihniyetin bir göstergesidir.
Dünyada Kovit-19 ile ilgili olarak üretilen hiçbir aşı yüzde yüz garantili değildir ve henüz hiç birisinin bilimsel test/izleme süreci tamamlanmamıştır.
Ancak ilk verilerin olumlu olması ve sağlayacağı yarar göz önüne alınıp, hepsi de acil kullanım onayı verilerek kullanılmaya başlanmıştır.
Diğer aşılar için tamamlanmamış inceleme süreci ve acil kullanım izni normal oluyor da Turkovac söz konusu olunca neden riskli oluyor?...
Yapmayın kibrinize, kıskançlığınıza bu kadar kolay teslim olmayın.
Madem BionTech aşısı vazgeçilmeyecek bir aşı, neden aşı olmadan önce olabilecek maddi ve manevi zararlardan şirketin sorumlu olmadığına dair belge imzalatılıyor?..
Çünkü hala tam olarak anlaşılamayan yan etkileri var.
BionTech’e gösterdiğiniz toleransı yüzde yüz yerli olan Turkovac’tan neden esirgiyorsunuz?
İlla ki bir şeyler söyleyecekseniz; şehit bacısına ulu orta sinkaflı küfür eden, kamu arazisini işgal eden, bankadan aldığı kredileri ödemeyen arkadaşınız için bir şeyler söyleyin.
“Bizim oylarımızla kapının kenarında oturuyorsunuz haddinizi bilin” diyerek size ayar veren gizli ortaklarınıza bir şeyler söyleyin.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) sitesinde yerli inaktif COVID-19 aşısı Turkovac’a neden acil kullanım izni verildiği şu ifadelerle açıklandı.
"Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı tarafından bulaşıcı hastalıklar kapsamında kabul edilen COVID-19 pandemisi ile mücadele kapsamında kullanılması planlanan, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) desteğiyle geliştirilen ilk yerli ve milli inaktif COVID-19 aşısı TURKOVAC halka hızlı erişiminin sağlanması için Acil Kullanım Onayı kapsamında değerlendirilmiştir. Bilimsel değerlendirmeler sonucunda, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunca ilgili aşı için Acil Kullanım Onayı verilmiştir."
Açıklamadaki kilit kelime; Bilimsel değerlendirmeler sonucunda…
Aklını kullananlar için son derece anlaşılabilir açıklama
Akıl ve bilimsel dayanaktan yoksun eleştiriler yapanlar olsa olsa üfürükten tayyare olurlar.
****
Turkovac aşısı karşıtlığı (belki de kıskançlığı) Aytun Çıray’ın ilk gafı/palavrası değil. Yakın geçmişe baktığımızda zat-ı alilerinden ilginç örnekler görüyoruz.
"Önce 'PKK eşittir HDP' taktiğini başlattılar. Bu, HDP'yi şeytanlaştırma taktiğiydi. HDP'yi şeytanlaştırdıktan sonra şunu dediler: 'HDP eşittir CHP'. CHP, Millet İttifakı'nın üyesi olduğuna göre, 'CHP eşittir İYİ Parti' dediler" diyerek HDP’ye selam göndermişti.
Kastamonu’da etkili olan kuvvetli sağanak yağış sebebi ile meydana gelen sellerle ilgili olarak Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "HES yapılmaması için bilim insanlarından da destek alarak büyük mücadele vermişlerdi.. Dinletemediler. Şimdi HES patladı. Kastamonu Bozkurt ilçesine geçmiş olsun diliyorum. Başları sağ olsun. Dinlemeyenlere yazıklar olsun." ifadelerini kullanarak mesnetsiz bir iddiada bulunması üzerine DSİ tarafından yapılan açıklamada; Ezine Çayı üzerinde faaliyet gösteren hidroelektrik santralinin su depolaması bulunmayan, regülatör tipli bir hidroelektrik santrali olduğu dolayısıyla açılabilecek ve ani gelen suyun şiddeti ile patlayacak bir kapağı olmadığı belirtilerek” yalan söylendiği ortaya konulup, bölgeye giden gazeteciler tarafından çekilen helikopter ve dron görüntülerinden de barajda her hangi bir anormal durum olmadığı görsel medyada gösterildiği halde bırakın özür dilemeyi umurunda bile olmadı.
Yaz aylarındaki seri orman yangınları ile ilgili olarak sosyal medya hesabından "Bu kadar ev yanıyor ve insanlarımız tahliye ediliyor. Yardım etmesi, yardımları koordine etmesi gereken Kızılay nerede?" suçlamasında bulunmuştu.
Çıray'ın bu sözlerine Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık "Sayın Aytun Çıray. 7 il 52 noktada 2.408 Kızılaycı ile şu ana kadar 184.931 kişiye beslenme ve insani destek sağladık. TAMP çerçevesinde paydaşlarımızla koordineyiz. Bir hekim olarak gönüllümüz olmak isterseniz +1 sizinle daha güçlü oluruz. Saygılar" diyerek yalanını kibarca ifşa etmiş ama o yine oralı olmamıştı.
104 amiralin gece yarısı yayınladıkları darbe kokan bildirisine, ''Bir Tbp. Teğmen olarak altına imzamı atıyorum. 103 amiralden Montrö ve Atatürk bildirisi.'' diyerek destek vermişti.
Şimdi destek verip gaza getirdiği amiraller mahkemede hesap veriyorlar.
Koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında Ramazan ayı boyunca her gün 21.00 ila 05.00 arasında ve hafta sonlarının ise tamamında sokağa çıkma yasağı uygulanacak, Teravih namazlarının ise gerekli tedbirler alınarak camilerde kılınabileceği açıklaması ardından Aytun Çıray yaptığı paylaşımda; "Allah (cc) Kur'an'ı Kerim'de kendisine nasıl ibadet edileceğini açıkça belirtmiştir. Peygamber efendimiz de hiç teravih kılmamış. Ancak, yalnız kendisine farz olan gece namazlarını kılmıştır. Gerisi bidattır." Diyerek ibretlik bir cehalet sergilemişti.
Söylenecek çok şey var ama gelin sözü İYİ Parti Teşkilat Başkanı ve Ankara Milletvekili Koray Aydın’a bırakalım.
“Aytun’cuğum sen bu kongreyi nasıl alacaktın? Partideki odana gelmezsin, seçildiğin günden beri İzmir’deki seçim bölgesindeki ilçelere dahi gitmedin. Kimsenin telefonuna çıkmıyorsun. “Bu delege bunları biliyor, görüyor. Sonra diyor ki ‘Koray Aydın oyun kurdu’; işim yok da bir de seninle mi uğraşacağım? Seni tanıyorum zaten. Senin için oyun kurmama gerek yok, “etkisiz elemansın ve yalan konuşuyorsun”.
Biz söylemiyoruz kendi teşkilat başkanı söylüyor.
Doğru söze ne denir?..
****
Eğer Aytun Çıray;
“Sarayın klozetleri altından”
“Bizim kazandığımız belediyelerde hiçbir işçi çıkartılmayacağına dair namus ve şeref sözü veriyorum”.
“Adil Öksüz MİT ajanıdır”.
“Dört bakan ve 60’a yakın ByLock’çu vekil ile ilgili önerge vereceğiz ve dokunulmazlıklarının kaldırılmasını talep edeceğiz” .
“Türbanı biz serbest bıraktık.”
“Sakarya Arifiye Tank Palet Fabrikası'nın Katar Ordusu'na satıldı”
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Deniz Baykal’a kurulan kumpasın kasetini izlerken çekilmiş görüntülerini seyrettim, Getirdiler, önüme koydular, ben de izledim... Görüntüleri getiren kişiler maskeliydi, kim olduklarını göremedim”
Türkiye ile ABD’nin Afganistan’dan göçmen almak üzere pazarlık yaptı.
“Siyasi cinayet duyumlarım var”
“Bizim bütün belediye başkanlarımızın telefonlarını dinliyorlar” gibi dünya kuyruklu yalanlar tarihine altın(!) harflerle yazılmış nadide(!) yalanların sahibini geçmeyi amaçlıyorsa bu performansla amacına ulaşması zor olmayacaktır.
“İlim cesaret verir, cehalet ise küstahlık” Terry Neil;
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında Diyanet'in 2013 yılında başlattığı 4-6 yaş grubuna yönelik Kur’an kurslarını eleştirmiş ve "Çocukları bütün dünya nasıl yetiştiriyorsa öyle yetiştirmek varken bir ortaçağ zihniyetine yönelmenin, bunu kurumsallaştırmaya çalışmanın ne bu Cumhuriyet'e ne bu millete faydası var; ne de Anayasa'ya uygunluğu var." demişti.
İYİ Parti Elbistan Belediye Meclis Üyesi İsa Dal sosyal medyada yaptığı paylaşımda; "Az bile tanımlamış. Kur'an kurslarından çıkıp ülkeye dünyaya faydalı olabilen birini gösterin. Ne bulmuşlar ne icat etmişler ne yapmışlar kardeşim" ifadelerini kullanarak Özgür Özel'e destek vermiş.
Medeni dediklerinin çocuklarını nasıl yetiştirdiklerini; Filistin’deki, Arakan’daki katliamlardan, Akdeniz’in soğuk sularında boğulan, Avrupa’nın göbeğinde köpeklere parçalattırılan, paralarına mallarına el konulan ve her türlü tecavüze/şiddete maruz bırakılan göçmenlerden, kimyasal gazla öldürülen masumlardan, kendilerine biat etmeyenlere zulmeden, demokrasilerin ırz düşmanları olan darbecilere destek veren, sırf silah satmak için savaşları körükleyen, demokrasi ve insan hakları getiriyoruz diyerek başka ülkelerin iç işlerine burnunu sokan ülkelerin yedikleri haltlardan biliyoruz.
O medeni ülkelerde Müslümanların sırf inançlarından dolayı nasıl aşağılandıklarını, hakarete uğradıklarını, hatta vahşice öldürüldüklerini; camilerin nasıl saldırıya uğradığını, Peygamberimize nasıl alçakça hakaretler edildiğini, peygamberimize hakaret edenlerin nasıl korunduklarını yakın geçmişte tanık olduğumuzu olaylardan biliyoruz.
Boşuna zorlamayın. O sizin medeni bildiklerinizdeki ortaçağ kafası hiç değişmedi değişmeyecek.
Oysa Diyanet İşleri Başkanı Saylın Ali Erbaş’ın açıklamalarından da anlaşılacağı üzere; “Öteden beri bizim tarihimize ve medeniyetimize baktığımızda büyük âlimlerin küçük yaşlarda temel dini bilgileri aldıklarını görüyoruz. İbn-i Sina örneğini verelim. Altı asır boyunca kitabı dünyanın her yerinde ders kitabı olarak okutuldu. Aynı zamanda Ulum-i İslamiyye de zirve bir isimdir. 11 yaşında hafız olmuştur. Farabiler, İbn Rüşdler, matematiğin kâşifi İbnü'l Heysem küçük yaşlarda temel dini bilgileri alarak o alana başlamıştır. Cebirin kurucusu El Cabir yine küçük yaşlarda temel dini bilgilerini aldıktan sonra bu alana yoğunlaşmıştır. Akşemseddin hazretlerini herkes bilir. Fatih Sultan Mehmet'in hocasıdır. Fatih'e sadece ulum-i İslamiyye’de değil, matematik konusunda da en büyük hocalığı yapmıştır. Zamanının büyük matematikçilerinden birisidir Akşemseddin hazretleri.” (Yeni Akit 03/01/2022)
“Ne bulmuşlar ne icat etmişler ne yapmışlar kardeşim?” diyen zır cahil, gördün mü Kur’an-ı Kerim’i öğrenenler neler yapmışlar?..
Terry Neil; “İlim cesaret verir, cehalet ise küstahlık” derken ne kadar doğru söylemiş..
Bizim din/Kur’an düşmanlarının küstahlıkları da cehaletten kaynaklanıyor.
Madem Kur’an öğrenenlerden dünyaya faydalı bir insan çıkmamış o zaman ne diye Ömer’in Adalet yolundayız diyerek ikiyüzlülük yapıyorsunuz?..
Hz. Ömer’in yolu Kur’an öğrenmekten geçmiyor mu?..
Neden genel başkanınız değer verdiği yüzlerde Rabbi Yessir aydınlığı görüyor da Rönesans aydınlığı(!) görmüyor?...
Bu ikiyüzlülükten artık bıktık.
Atık yeter!!!
Ey Müslüman, aklını başına topla..
Bugün çocuğuna Kur’an-ı Kerim öğrettiğin için seni ortaç karanlığının temsilcisi gibi görenler yarın seçim zamanı oyunu almak için seninle Cuma namazı kılmaya, Yasin okumaya, iftar sofrana oturmaya kalktıklarında bu sözlerini suratlarına çarpıp kapıyı göstererek oyu alınıp inançları ile dalga geçilecek aciz bir insan olmadığını göster.