İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun; “İyi Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener ve HDP Eş Genel Başkanı Sayın Pervin Buldan’ın nezdinde tüm kadın siyasetçilerin ve Türkiye genelindeki kadın belediye başkanı mevkidaşlarımın 8 Mart Dünya Kadınlar gününü kutlarım” paylaşımı bazı İyi Partililerin tepkilerine neden oldu.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu sosyal medyadan yaptığı paylaşımında; "Anneleri yıllardır evlatsız bırakan bir cinayet şebekesine mesafesizliğini milli hassasiyet ve haysiyet itirazımız olarak ifade ettiğimiz HDP ve siyasilerinin isimlerinin, şehit annelerine borcunu vatan borcu bilen Meral Akşener ismi ile zikredilmesini doğru bulmuyorum. Öcalan'a mektup yazdırılmasının milli iradeyi ne istikamette kamçıladığını ve ikinci seçimin sonuçlarına ne yönde tesir ettiğini hiç kimse unutmamalı. En başta da Ekrem Bey... Bu vesileyle başta şehit annelerimiz olmak üzere tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun." Diyerek tepki gösterdi.
İYİ Partiye yakın yayın yapan Yeniçağ Gazetesi sahibi ve İstanbul Milletvekili Ahmet Çelik’in; "Türk milliyetçilerinin lideri, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i PKK'nın siyasi kolunun eş başkanı Pervin Buldan'la eşitlemeye kalkışmak haddini aşmaktır. "Unutmayın ki; siz HDP'nin değil, Millet İttifakı'nın belediye başkanısınız. Bakış açınız bu ise sizinle yolumuzu ayırırız" ifadeleri manşetten verildi.
Erzurum Milletvekili Naci Cinisli; “hesaplı mesajların nereden geldiğini bilmez olduk. Allah şaşırmasın kimseyi” diyerek yapılanın hesaplı bir iş olduğunu ima etti.
İYİ Parti İBB Meclis Üyesi ve İYİ Parti İBB Grup Sekreteri Ali Kıdık; "Biz ipleri koparmayız gerekirse keser atarız. Kıyamet kopması için İstafil Aleyhisselam sur'a üfleyecek dahi olsa bile, teröristlerle ne genel başkanımız ne de hiçbir İYİ Partili anılamaz. Nokta. Twitimi saptıran ahmaklar, CHP dışında hiçbir parti ile ittifak yapmadık. Bırakın partiyi ima edilen alçaklarla yan yana bile gelmedik, gelmeyiz. Seçim ittifakı yaptık, teröristlerle anılma ittifakı yapmadık" sözleriyle tepki gösterirken; bir arada anılmaktan rahatsızlıklarını ifade ettikleri siyasetçilerle seçim ittifakı yaptıklarını da itiraf etmiş oldu.
Bir gazetecinin, konuya ilişkin sorusu üzerine İyi Parti Genel Başkanı Meral AKŞENER;
"Biz İYİ Parti olarak herkesin fikrini açıkça söyleyebileceği, eleştirilerini açık, net ortaya koyabileceği, konuşmaktan korkmadığı bir Türkiye inşa etmeye çalışıyoruz. Bu Türkiye'nin ilk örneği, kendi partimizdir. Dolayısıyla hem Sayın İmamoğlu'nun tweeti hem Sayın Yavuz Ağıralioğlu kendi görüşlerini, bakış açılarını ortaya koyan, hürriyetçilik ilkesi içerisinde değerlendirilmesi gereken iki bakış açısı. Sayın İmamoğlu'nun attığı tweeti bizim arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğu beğenmedi, fikirlerini ortaya koydular dolayısıyla ben de saygı duyuyorum." Diyerek (ittifak yara almasın diye) şişi de kebabı da yakmamaya özen gösteren maslahatçı bir tavır sergiledi.
Bence Sayın İmamoğlu’nun paylaşımına gösterilen tepkiler abartılı.
Çünkü İmamoğlu; (o dönem HDP EŞ Genel Başkanı olan) Sezai Temelli’nin katıldığı bir televizyon programında ifade ettiği; "Mansur Yavaş da bilecek ki seçilmişse HDP oyları ile seçilecektir. Ekrem İmamoğlu seçilmişse bilecek ki o şehirde yaşayan 3 milyon Kürdün oyu ile seçilecektir" ikazını dikkate almaktadır.
Hakkındaki soruşturmalar nedeniyle görevden alınarak yerine kayyum atanan Diyarbakır Belediye başkanını ziyarete gittiği Diyarbakır’da, evlatlarını kaçıran HDP il binası önünde eylem yapan anneleri ziyaret edecek cesaretinin(!) olmaması, eşinin Pervin Buldan’la birlikte tiyatro gösterisine katılması, Kadınlar günü etkinliğinde Pervin Buldan ile birlikte ağaç dikerken, kutlamayı en fazla hak eden yürekleri yaralı Diyarbakır annelerinin adını dahi anamaması ve sık sık yaptığı Selahattin Demirtaş güzellemeleri, Sezai Temelli’nin ikazının ne kadar etkili olduğunu göstermektedir.
Bir belediye başkanından (o görevi ajans yapıyor zaten) çok bir Cumhurbaşkanı adayı gibi davranan İmamoğlu’nun davranışları kendi amacı açısından bakıldığında tutarlıdır.
Oysa Ekrem İmamoğlu’na tepki gösterenlerin unutmamaları gereken bazı gerçekler vardır.
Hatırlarsanız HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan TBMM’de; “İYİ Parti, size söylüyorum: Size rağmen, içinde bulunduğunuz ittifaka, HDP ve PKK’ye içinde gönül vermişlerin de olduğu insanlar oy verdi. Şu an koltuklarınızda HDP’nin oylarıyla oturuyorsunuz. Siz şunu bileceksiniz: En köşede oturuyorsunuz. Bakın, aritmetiğe bakın. Zar zor şu kapıdan içeri girdiniz, en köşede oturuyorsunuz, kapının eşiğinde oturuyorsunuz. Böylesi bir partiye ‘Haddinizi bilin’, ‘Şunu deyin, bunu deyin’ diyemezsiniz.” Dediğinde kendisine genel başkan seviyesinde okkalı bir cevap verilememişti.
Kars Belediye Başkanlığı’nı HDP’nin kazanması sağlanırken, kapalı kapılar ardında Anayasa taslakları hazırlanırken, gizli/açık seçim ittifakları yapılırken rahatsızlık duymadığınız siyasetçilerle aynı cümle içinde kadınlar günü kutlanmasından neden rahatsızlık duyuyorsunuz?..
Eğer bir rahatsızlık duyulması gerekiyorsa Ekrem İmamoğlu’nun paylaşımından değil, Ümit ÖZDAĞ’ın; “çanta, ihale, makam” iddialarından rahatsızlık duyulmalıdır.
HDP’nin masum evlatlarını kaçırdığı acılı Diyarbakır annelerine destek veremeyen ve bu acılı annelerin kadınlar gününü dahi kutlayamayanlarının isimlerinin HDP Eş Genel Başkanı ile birlikte anılmasından rahatsız olunması bir teatral gösteriden ibarettir.
“Anneleri yıllardır evlatsız bırakan bir cinayet şebekesine mesafesizliğini milli hassasiyet ve haysiyet itirazı” olarak ifade edenlerin onurlu Diyarbakır annelerine destek vermemeleri bir yana hükümet tarafından yönlendirildiklerini iddia edecek kadar haksızlık/saygısızlık yapmaları Pervin Buldan’ın yanında olmak değil de nedir?..
Diyarbakır annelerinin; “Evlatlarımız HDP’nin kolladığı, toz kondurmadığı adeta emir kulu olduğu PKK’nın elinde. Müttefikiniz CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu bu HDP’ye bu kadar yakın duruyor. Bizi değil de HDP’li Buldan’ı kutluyor ve sizden tek kelimelik bir kınama çıkmıyor. Bir saniyeliğine bizimle bir anne olarak empati yapamaz mıydınız?.. Ne diyelim? Siz de bir anneydiniz, anneler birbirini anlar bilirdik ama demek ki kendi çocuklarını Paris’e, bizim 13-14 yaşlarındaki çocuklarımızı da kaçırıp Kandil’e, terör örgütü PKK’ya gönderen anneler sizin için daha makbulmüş…” (Ahmet AY 10/03/2021 Milat) feryatlarını duymazdan gelen Meral Akşener, HDP’yi “Kürt siyasi hareketinin temsilcisi” olarak niteleyerek zaten eş başkanı Pervin Buldan'la kendisini eşitlemişken, “Kıyamet kopması için İstafil Aleyhisselam sur'a üfleyecek dahi olsa bile, teröristlerle ne genel başkanımız ne de hiçbir İYİ Partili anılamaz” tepkisi kraldan çok kralcılıktır.
Nitekim Meral Akşener de “Sayın İmamoğlu'nun attığı tweeti bizim arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğu beğenmedi, fikirlerini ortaya koydular dolayısıyla ben de saygı duyuyorum." Diyerek ortada büyütülecek ve tepki gösterilecek bir durum olmadığını göstermedi mi ?..
Peki o zaman bunca gürültünün sebebi ne?.
Çok basit..
Yaprağını yerken kıtır kıtır sapına gelince meee.
Dün; “Orta Doğu bataklık değil, insanlığı ayağa kaldıran o aziz vahyin merkezidir…"
Bugün; “Türkiye Avrupa tarzı demokrasi ve hükümet modelinden uzaklaşıyor...”
Türü; Absürd komedi
İyi seyirler Türkiye..
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye karşıtı yayımlarıyla bilinen Yunan Kathimerini gazetesine yaptığı açıklamada; Ankara'nın politikaları nedeniyle Türkiye'nin bölgede izole olduğunu iddia ederek, "Türkiye tutarlı bir politikayı sürdürmeyi başaramadı ve bu eleştirmem gereken bir şey. Ayrılmamın ardından halefime devrettiğim Avrupa Birliği'ne yönelik dış politikamız devam etseydi, son Yunanistan-Türkiye krizini yaşamazdık. Benim dönemimde de Çin ile iyi ilişkiler sürdürmüş olabiliriz. Ancak Çin modelini takip etmekten hiç bahsetmedik. Avrupa modelini demokratik amaç olarak savunduk. Türkiye, bugünkü yaklaşımıyla sürekli olarak Avrupa tarzı demokrasi ve hükümet modelinden uzaklaşıyor" diye konuşmuş.
Aynı Davutoğlu CHP’nin; “Bizi batından uzaklaştırıyor Ortadoğu bataklığına bulaştırıyor” suçlamalarına karşılık 2014 Temmuz’unda şunları söylemişti.
"Anamuhalefet partisi lideri ve birileri bataklık diyorlar, insanlığı aydınlatan Hira mağarasının olduğu Orta Doğu'ya bataklık dedirtmeyeceğiz. Onlar Orta Doğu bataklığına bulaşmayalım diyecekler ama biz o bataklık dedikleri Şam'ı Şam-ı Şerif bilmişiz, o bataklık dedikleri Orta Doğu'daki Mekke'yi, Medine'yi Kâbe bilmişiz, o bataklık dedikleri Orta Doğu'daki Bağdat'ı kardeş bilmişiz, o bataklık dedikleri Kerkük'ü aziz bilmişiz... Orta Doğu bataklık değil, insanlığı ayağa kaldıran o aziz vahyin merkezidir..."
Tam bir dün dündür bugün bugündür gösterisi.
Dün Mekke’yi Medine’yi Kabe bilmekle, Bağdat’ı kardeş bilmekle, Kerkük’ü aziz bilmekle övünenlerin, bugün Hükümeti “Avrupa tarzı demokrasi ve hükümet modelinden uzaklaşıyor” diyerek Yunanistan’a şikayet edecek hale gelmeleri ibretliktir.
Mevlana’nın söylediği gibi; Her şey neye layıksa ona dönüşür.
Hani Libya’da ne işimiz vardı?..
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hak ve çıkarlarını korumak amacıyla gündeme gelen Libya Tezkeresine hayır oyu kullanan, “Akdeniz’de ABD, AB ve işbirlikçilerinin tehditlerine rağmen enerji kaynaklarını aramaktan vazgeçmeyen hükümete önce Akdeniz’de ne işimiz var diye tepki gösteren, gelen tepkiler üzerine bu defa yedi düvelin vazgeçirmeye çalıştığı ülkesini görmezden gelerek “Akdeniz’de niye yokuz” diyen Kemal Kılıçdaroğlu Uşak’ta kanaat önderleri ve Muhtarlar buluşmasında; “Doğu Akdeniz’de çıkan doğal gazı göreceksiniz Türkiye’ye getireceğim. O doğal gazın sağladığı avantaj nedir biliyor musunuz? Bunun projesini önümüzdeki günlerde açıklayacağım” demiş.
Türkiye'nin Akdeniz'de yaptığı petrol ve doğalgaz aramaları başta Yunanistan ve İsrail olmak üzere birçok ülkeyi rahatsız ederken bu kervana katılan CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır daha iki sene önce; "Tüm maliyetler hesaplandığında, yaklaşık 2 milyar dolar Akdeniz'in derin sularına gömülecektir" diyerek Türkiye'nin yaptığı arama çalışmalarının iptal edilmesini istemişti. (20.02.2019 Sabah)
Ama yaptıkları bütün engellemelere ve görmezden gelmelerine rağmen yine de geldikleri nokta umut verici.
Demek ki 2 milyar dolar suya gömülmemiş..
Demek ki doğal gazın bulunması büyük avantaj sağlıyormuş..
Demek ki Libya’da bir işimiz varmış.
O zaman şu soruyu sormak hakkımız;
Libya ile Deniz sınırları yetki anlaşmasını imzalayıp bunu Birleşmiş Milletlere kabul ettiren, Şimdi de Mısır’la bir anlaşma arifesinde olan ve İsrail’in sıcak mesajlar gönderdiği hükümetin kararlı duruşu olmasaydı, bugün Akdeniz’deki doğal gazı getirmekten ve sağlayacağı avantajın büyüklüğünden bahsedebilir miydiniz?..
Mantık pazarda satılmıyor ki her isteyen alsın..
Tüm üniteleri devreye alındığında Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10'unu karşılayacak Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin 3. reaktörünün temeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in katılımıyla dün atıldı. Yılda toplam 35 milyar kilovatsaat elektrik üretecek Akkuyu'nun tüm üniteleri devreye alındığında Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10'u karşılanacak. Santral tek başına Ankara ve İzmir'in toplam elektrik talebini, İstanbul'un ise elektrik ihtiyacının yüzde 90'ını karşılayabilecek.
Aynı gün bir açıklama yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, "Türkiye'nin Akkuyu Nükleer Santrali'ne ihtiyacı yok" dedi.
Enerji talebinin gün geçtikçe artış sağlaması dünya ülkelerini alternatif kaynaklar üzerine yoğunlaştırırken halen 31 ülkede 437 nükleer reaktör aktif olarak faaliyet gösteriyor 14 ülkede 68 reaktörün inşaatı ise devam ediyor.
Enerji ihtiyacı katlanarak artarken, kaynaklar sınırlı ve çeşitlendirmek zorunlu iken ve bütün gelişmiş ülkelerde nükleer santraller varken neden bizim ihtiyacımız yok?
Bu soruya verilecek mantıklı bir cevap yok.
Neden geç kaldık? diye sormak daha mantıklı olurdu.
Mantık dedik te pazarda satılmıyor ki her isteyen alsın.
Marifet bulutta iken bazıları yağmura bazıları gök gürültüsüne şiir yazmaktan zevk alıyor…
“Her şeyi affedin; ama vatanınıza ihanet edenleri asla affetmeyin” (Hz. Ali)
Kara Kuvvetleri Komutanlığı envanterindeki Fransız-Alman ortak yapımı Cougar tipi helikopter, Bingöl'den Tatvan'a giderken hava şartlarındaki ani değişim nedeniyle Tatvan'ın Çekmece köyü yakınlarında düştü. 8'inci Kolordu Komutanı Korgeneral Osman Erbaş’ın da aralarında bulunduğu 9 askerimiz şehit olurken yaralanan iki askerimizin tedavileri devam ediyor.
Gelen şehit haberleri vatanını ve milletini seven sağduyu sahibi her vatandaşımızı derinden üzerken HDP’nin eski eş başkanı Sezai Temelli’nin katıldığı televizyon programında; bu acıların, siyasi uzantısı olduklarını gizlemedikleri, arkasında durdukları için katil diyemedikleri PKK ile mücadelenin sonucu olduğunu (her zaman yaptıkları gibi) görmezden gelerek; "Evet çetin bir bölge kış koşulları fakat bu koşullarda askeri hareketlilik aslında bir iktidar politikası. Dolayısıyla iktidar bir helikopter kazasıdır deyip helikopterin hatasına işi bağlayarak aynı Gara'da olduğu gibi kenara çekilemez" açıklaması bizleri hiç şaşırtmadı.
Gördüğümüz kadarıyla stratejik(!) ortaklarını da şaşırtmamış..
Otuz bini aşkın sivili; siyasi uzantısı oldukları, emir ve talimat aldıkları hatta kimlerin milletvekili ya da belediye başkanı adayı olacağını belirleyen bu alçak örgüt katletmedi mi?..
Başta ABD ve AB olmak üzere Türkiye’nin büyümesi ve bölgesinde söz sahibi olmasına engel olmak için besleyip büyüttükleri ve desteklemeye devam ettikleri PKK’nın yaz kış demeden otuzbini aşkın sivili öldürmesine seslerini çıkartmayan siyasi kuklalar, eli kanlı örgütle mücadele sürecinde düşen helikopterden iktidarı sorumlu tutarak her zaman olduğu gibi PKK’yı arkalamaya çalışmaktadırlar.
Şehitlerimizin canlarını verdikleri vatan toprağı için daha önce de "Burası vaad edilmiş topraklar, Musa tüm ömrünü bu toprakları arayarak geçirdi. Türkler geldi bu toprakları da kuruttu.'' ifadelerini kullanan Sezai Temelli söz ve davranışlarıyla; “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağına” dair ettiği yeminini çiğnemiş olsa da onlar için PKK söz konusu olduğunda yeminin teferruattan ibaret olduğu anlaşılıyor.
Ne yazık ki bunların maaşlarını bu millet ödüyor.
Ve her şey gözümüzün önünde yaşanıyor.
Katile katil, teröriste terörist diyemeyen hainlerin ve işbirlikçilerinin yaptıkları siyasetse böyle siyaset yerin dibine batsın.
Hz. Ali ne güzel söylemiş; “Her şeyi affedin; ama vatanınıza ihanet edenleri asla affetmeyin”