İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Bingöl'e esnaf ziyareti sırasında 1997 yılında yılkında Bingöl'ün Gözer yaylasında çobanlık yaparken çatışma esnasında atılan havan bombasıyla şehit düşen İsa Gümren'in ağabeyi Tahir Gümren İyi Parti'nin, HDP ile yakın ilişki kurduğunu savunarak tepkisini dile getirdi.
Esnaf ziyaretlerinde “açız tiyatrolarıyla” milleti uyuttuklarını zannedenler bu haklı eleştiriden rahatsız oldular ve Tahir Gümren’e saldırmak için etrafını sardılar.
Polis ekipleri, acılı ağabeyi bölgeden uzaklaştırmaya çalışırken şehit ağabeyinin yanına giden İyi Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, şahsın boynuna sarılıp bir süre dinledi, zannedildi ki kendisini teskin edip sakinleştirecek.
Ama öyle olmadı.
Türkkan; acılı ağabeyin, "Benim kardeşimin bütün vücudu parçalandı. Günlerce ayaklarını aradılar. HDP'yi, Selo'yu savunan bir kadın bu. Evet bu savunuyor. Kahvaltıya gidiyordu." sözleri üzerine "Senin bacını s..rim." diyerek alenen küfretti.
Küfrü işiten şehit ağabeyi, "Sen nasıl bana küfediyorsun? Sen bana nasıl bacını si... diyorsun? Gördünüz mü işte bunlar bu işte. Bir de oy isteyecekler. Seni tanıyorum sen merak etme." diyerek isyan etti.
Bu utanç verici küfrün yoğun tepkilere neden olması üzerine açıklama yapan Türkkan hiç utanmadan; “provokasyon için gönderdiğiniz adamların oyunu bitmedi bir türlü. Bu kez de Akşener’e sosyal medyada küfür ettiği için ceza alan bir provokatöre bırakın herhangi bir kötü ifadeyi, aksine kendisine sarılarak birlikte yürüdüğüm halde bu kez ağır küfür etti diye yayınlamışsınız" diyerek video kayıtlarında herkesin duyduğu küfrü inkâr etti.
Ancak küfür o kadar aleni ve ifade o kadar utanç verici idi ki yalanlarının tutmadığını gören Türkkan daha fazla direnemedi ve gece yarısı (sözde) bir özür videosu yayınladı.
Fakat özrü kabahatinden de büyük oldu.
Küfür ettiği insandan özür dileyeceği yerde “disipline vermesinler, milletvekilliğinden de etmesinler” düşüncesiyle Genel Başkanından ve partililerinden özür diledi.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi İyi Partili Muhammet Güllük’ün Twitter paylaşımında 1997 yılında 17 yaşında şehit olan İsa Gümren için; “sadece çoban olan kardeşi mayına başmış o kadar” ifadelerini beğenerek şehidin şehadetini küçümseyerek yaptıklarına tüy dikti.
Cesedi parçalandığı için çuvala konulan bir şehide yapılan bu terbiyesizliğin, milliyetçilik iddiasındaki partisi tarafından cezalandırılmaması tek kelimeyle ibretliktir..
Utanmazlığın ve yüzsüzlüğün böylesine ilk kez tanık oluyoruz.
Bu özrün ardından (muhtemelen genel başkanın isteği ile) Türkkan grup başkan vekilliğinden istifa etti.
Yani bir şehit kardeşinin bacısına ulu orta sinkaflı küfür edecek kadar terbiyesiz bir vekilin disipline sevkine bile gerek görülmeyerek olayın üstü örtülmeye çalışıldı.
Sosyal medyada üfürülen yalanlara balıklama atlayıp en ağır eleştirileri yapanlar, S-400’lerin sarayı korumak için alındığı, ormanların inşaat yapmak için kasıtlı yakıldığı gibi gibi en anlamsız iddiaları dillendirmekten çekinmeyenler, Cumhurbaşkanını, Hükümeti ve Bakanları eleştirirken habbeyi kubbe yapanlar bu utanç verici küfür karşısında üç maymunu oynuyorlar.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, yaptığı açıklamada olayla ilgili “Ağır bir provakasyon olduğu açık” diyerek Türkkan’a sahip çıkarken bizleri hiç şaşırmadı.
Yatıyorlar kalkıyorlar provokasyon.
Yahu, kardeşi parça parça olmuş bir şehit yakının tepki göstermesinin neresi provokasyon?..
Asıl provokasyonu, sadece eleştiri hakkını kullanan acılı bir ağabeye senin bacını s.. . diyen ve üstelik Grup Başkan vekili olan bir milletvekili yapıyor.
Oman yangınlarında üzerlerinde vızır vızır dolaşan yangın söndürme uçak ve helikopterlerini görmezden gelip nerede bu helikopterler, THK’nun hurda uçaklarının değil uçmak hangardan çıkacak halleri yokken neden bu uçaklar yangın söndürmede kullanılmıyor, deprem ve sel gibi doğal afetlerde devlet anında vatandaşın yanında yer alarak her ihtiyacını karşılarken nerede bu devlet diye soranlar, Kızılay çadırının önünde açıklama yaparken bir tane Kızılay çadırı yok diyenler provokasyonun kralını yaptılar.
Provokasyon masalarına karnımız tok.
Şikayetçi olduğunu belirterek açıklama yapan Tahir Gümren; Benim 1997 yılından beri yaşadığım bir acı var. Parçalanmış bir kardeşin acısı var içimde. Lütfü beye sorun kardeşinin bedeni parçalandı ve parçalarını çuvalda topladılar mı? O Meral hanıma da söyleyeyim senin kardeşinin bedeni böyle parçalansaydı galiba bunu yapmazdınız. Meclise giderken başka Şırnak'a giderken başka Hakkari'ye giderken başka oluyor kendisi. Eğer orası Kürdistan burası Kürdistan ise biz nerede yaşadığımı bilmiyorum, unutturdular bize.
Eğer şerefi varsa özellikle o sözüm ona beni temsil eden milletvekili erkek gibi çıksın desin ki ben bu adama hakaret ettim ben de çıkıp bütün Türkiye'den özür dilerim. Eğer erkekse, delikanlıysa, çoluk ve çocuk sahibiyse, anası bacısı varsa kulağıma söylediği o çirkin sözü söylemeye dilim varmıyor. Biz namus için yaşarız. Eğer benim yanımda bir psikolojik sorunu olan birisi bir şey söyleseydi anlardım ama o laf asla söylenmez” dedi.
Rezalet tam da Tahir Gümren’in söylediği gibi.
Genel Başkanları; Siirt’te “burası Kürdistan diyen hadsize tek kelime edemiyor ama üstelik grup başkan vekili olan bir milletvekili bir şehidin kardeşine hiç utanmadan Sin Kaflı küfür ederek kabadayılık yapıyor.
Önce inkâr ediyor, sonra iftira atıyor ve sonra nasıl olsa kimse bana bir şey yapamaz diyerek genel başkanından ve partililerinden sözüm ona özür diliyor.
Bölücüye hoşgörü, şehit kardeşine küfür.
Bu utanç verici olay Türkkan’ın ilk vukuatı değil.
11 Aralık 2018 tarihinde, HDP vekili Fatma Kurtulan'ın "Türk Ordusu Afrin'i işgal etmiştir" ifadelerine karşılık Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici’nin, "Kahraman ordumuza sataşma var. Kahraman ordumuz işgalci olarak gösterilemez" diyerek tepki göstermesi üzerine Lütfü Türkkan ise HDP'ye tepki gösteren BBP'li Destici'ye "Sen komutan mısın?" sözleriyle sataşarak Fatma Kurtulan’a destek vermişti..
PKK tarafından şehit edilen Derik Kaymakamı Muhammed Fatih Safitürk’ün babasının davetle geldiği TBMM’ de cüppeli ve sarıklı olması nedeniyle; meclisten fotoğraflı bir tivit atarak "ziyaretçi sıralarındaki bu sarıklı cübbeli arkadaş kimdir acaba?" diye sormuştu. O "arkadaş", şehit kaymakam Muhammed Fatih Safitürk'ün babası Asım Bey'di. "Ben 'arkadaş' değil bu ülkeye şehit vermiş bir babayım. Benden özür dilemesini bekliyorum" demişti ama özür dilememişti.
TBMM çatısı altında hakaret ve küfür ettiği için 2 birleşimden uzaklaştırma cezası almıştı.
Devletin kendisine tahsis ettiği çakarlı araçla çocukları emniyet şeridinde Tik tok gösterisi yaparak katılacakları eğlenceye yetişmişlerdi.
Dilovası ilçesindeki yağ fabrikasının orman arazisinde kaçak olduğu belirlenen bölümleriyle ilgili olarak, 662 bin TL ceza kesilirken 15 kaçak yapının yıkımından önce kaçak çiftliği görüntülemek isteyen İHA muhabiri Mustafa Uslu’yu birisi yakın akrabası olan korumalarına dövdürdüğü anlar kameralara yansımıştı.
Gebze ve Ukrayna’da bulunan fabrika ve çiftlikleri için Türkiye, Karadağ ve Kazakistan’da faaliyet gösteren Ziraat Bankası şubeleri aracılığıyla 36 milyon dolar kredi çektiği bu parayı batırdığı ve kredi ödemelerini yapmadığı gazete haberlerine konu olmuştu.(Kocaeli Halk 28 Eylül 2021)
Bu kadar vukuatı görmezden gelirseniz olacağı budur.
Bu kadar vukuatı olan bir kişiye müdahalede bulunulmaması sebebi “mecburiyet” mi yoksa “korku mu”dur?..
Bırakın şehit kardeşi olmasını, bir insanın bir başka insanın kız kardeşine böylesine utanç verici ve cinsel yönden aşağılayıcı bir küfrü ulu orta etmesi hangi ahlakla bağdaşır?..
Muhalefette iken böylesine saldırgan ve küfürbaz olanlar iktidarda olunca kim bilir neler yaparlar?.
İyi Parti Teşkilat Başkanı Koray Aydın, "üzücü ve provokatif hadise" dedikten sonra İyi Parti'ye yönelik korucuların ve şehit ailelerin yaptıkları protestoları valiliklerin organize ettiğini iddia etti.
Kanıtla o zaman..
Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu ise; "Provokasyon var. Arkasındaki eli ifşa edeceğim" diyerek küfrü savundu.
Neyin provokasyonu?.. adam açık açık senin bacını s….. diyerek küfür etti.
Bu nasıl bir savrulmadır.
Kardeşi parçalanarak ölmüş bir şehit yakının, siz ne kadar inkâr etseniz de HDP ile işbirliği yaptığınız için sizi eleştirmesinden doğal ne olabilir.
Bir şehit yakının tepki göstermesi için valiliğin organizasyonuna ihtiyacı mı var?.
Şehit yakınları bu kadar aciz mi?
Çankırı Milletvekili Mehmet Emin Akbaşoğlu’nun da ifade ettiği üzere; “Milletin emanetini ve vekaletini TBMM de ifa etmeye çalışan, Gazi Mecliste bu duygu ve düşüncelerle hareket etmesi gereken, milletimizin ırzını, namusunu, korumakla mükellef olan bir kişinin, siyasi tarihimizde eşine rastlanmayan böyle menfur ve galiz bir küfürle, şehidimizi, bacısını ve bütün milletimizi rencide etmesi kabul edilemez. Lütfi Türkkan siyaseten gereğinin yaparak istifa etmelidir”
Ve bir kadın, bir anne, bir kız kardeş olan Sayın Genel Başkan.
Öncelikle siz eleştiriden muaf mısınız?..
Sizi eleştirmenin bedeli tekme, tokat küfür mü?..
Vatandaşın eleştirilerine katlanamıyor iseniz neden siyaset yapıyorsunuz?..
Hoşunuza gitmeyen eleştirileri yapanlar tekme tokat dövülür, bacılarına sin kaflı küfürler edilirse yarın hangi yüzle oy isteyeceksiniz?..
Oysa; eski HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’a yönelik, Twitter üzerinden yapılan ve hakaret içeren, cinsiyetçi paylaşıma, “Yeter artık, çirkin dilinizi de kirli ellerinizi de kadınların üzerinden çekin” sözleriyle çok haklı ve doğru bir tepki göstermiştiniz.
“Yeter artık! Çirkin dilinizi de kirli ellerinizi de kadınların üzerinden çekin artık. Devleti yönetenler, bizi biz yapan değerlere yabancılaştıkça onları takip eden birtakım yarım akıllılar, meseleyi daha da batak ve çamur bir hale getiriyor. Bunun son örneğini bu seviyesizliği takip etmeyi meziyet sanan bir kendini bilmezin, sosyal medyadan Başak Demirtaş’ı hedef alan ahlaksızlığında gördük. Bu ahlaksızlık, işine geldi mi kadının iffetinden dem vurup icap ettiğinde, kadınlarımıza yönelik her tür alçaklığa yol veren bir çürümüş zihniyetin ürünüdür. Başak Demirtaş bu zihniyette ne ilk ne de son olacak. Bunu şahsen yaşamış bir kadın olarak nelere tekabül ettiğini, burada bulunan bütün kadınların mutlaka tecrübe ettiği bir iğrençlik, alçaklık. Bizi yönetenler bu konuda net bir tavır almadıkları halde bu çürümüşlük devam edecektir.” ifadelerinizle Başak Demirtaş’a destek vererek çok doğru bir iş yapmıştınız.
Ne Başak Demirtaş’a ne de başka bir kadına kimliği, inancı, siyasi görüşü ne olursa olsun asla saygısızlık, ahlaksızlık yapılmamalı, namusuna dil uzatılmamalı, asla küfür edilmemelidir.
Çünkü küfür; aciz, korkak ve zavallı insanların başvuracağı ilkel bir araçtır.
Hiçbir kadın bu ilkel tavra hedef yapılmamalıdır.
Peki; dün Başak Demirtaş’a yapılan terbiyesizliğe gösterdiğiniz haklı ve doğru tepkiyi bugün neden Tahir Gümren’in bacısından esirgiyorsunuz?
Bir şehit yakınına; senin bacını s… demek iffete saldırmak değil midir?..
Hani kadına yönelik aşağılık saldırılar; “işine geldi mi kadının iffetinden dem vurup icap ettiğinde, kadınlarımıza yönelik her tür alçaklığa yol veren bir çürümüş zihniyetin ürünü”ydü?..
Lütfi Türkkan’ı disipline dahi sevk edememek ve utanç verici küfrü provokasyon diyerek geçiştirmek yine sizin ifadenizle çürümüş bir zihniyeti yansıtmıyor mu?..
Lütfen dürüst olun.
Kadınlara yönelik her türlü alçaklığa yol veren çürümüş zihniyete destek vermeyin.
Çifte standart uygulamayın, aksi takdirde çürümüş zihniyetin mensubu olursunuz.
Burası Kürdistan diyen hadsize karşı dut yemiş bülbül olanların, tepkisini dile getiren şehit yakınına “bacını s….. “ diyerek hakaret etmeleri ibretliktir.
Kendince haklı gerekçeleri nedeniyle sizi eleştiren bir vatandaşın kız kardeşine yönelik milyonların duyduğu utanç verici küfrü edip, özür dileyeceği yerde inkâra kalkan milletvekilinizi sadece grup başkan vekilliğinden istifa ettirerek meseleyi kapatacağınızı zannediyor iseniz yanılıyorsunuz.
Gittiğiniz her yerde ben sizin bacınızım diyordunuz.
Namusuna dil uzatılan bir şehidin bacısının hakkını korumaktan acizken nasıl milletin bacısı olacaksınız?..
Ağam eğlenir bizimle..
“CHP, savaş tezkeresine oy verirse iktidar olmasını sürdüremez. Biz böyle düşünüyoruz. Böyle düşünüyorsa doğrudur. Hayırlı bir iş yapmıştır” (Terör örgütü PKK’nın Kandil elebaşlarından Mustafa Karasu)
“CHP, HDP’ye muhtaçtır. CHP, HDP ile doğru ilişki kurarsa etkili olabilir. Erdoğan’ın 2023 ve 2071 planları var. Eğer mücadele etmezsek bunları gerçekleştirecek. Bunları bozalım” (Terör örgütü Kandil elebaşlarından Duran Kalkan)
'Türkiye İşçi Partisi ile Saadet Partili vekillerin yanı sıra CHP grubunun kendi öncelikleri ve hassasiyetleri çerçevesinde bu tezkereye hayır oyu kullanmalarını önemli, Türkiye'nin demokratik geleceği açısından çok kıymetli buluyoruz.' (HDP Sözcüsü Ebru Günay)
“Terörle mücadeleyi bunların yaptığı gibi yapmayacağız. Söz veriyorum; o Kandil denen yuvayı yerle yeksan etmezsem Kılıçdaroğlu demesinler”
Tezkeresiz Kandil’e operasyon yapılabilir mi?
Elbette hayır.
Peki, Tezkereye hayır diyerek kandil elebaşlarının takdirlerine mazhar olup, tezkere öncesi “ya biz ya evet” dayatmasına teslim olan, Kandil’in emir ve talimat verdiği bir siyasi yapının bir dediğini iki etmeyerek, Kandil denilen yuvayı yerle yeksan etmek aklımızla dalga geçmek değilse nedir?..
"Kibar Feyzo" filmindeki Kemal Sunal’ın o unutulmaz repliği ile söylersek;
“Ağam eğlenir bizimle”.